BTS‘ten Jimin, solo çıkış albümünü hazırlamadan önce ilk BTS üyeleri ona inandı.
Grup, “PERMISSIN ON DANCE ON STAGE” stadyum turlarının son gösterilerini yapmak üzere Las Vegas’taydı. Jimin, kardeşleri gibi benimsediği grup üyelerine içki içerken açıldı ve onlara pandemi sırasında yaşadığı duyguları anlattı. İşte o zaman, gruptan ihtiyacı olan cesareti aldı ve kendi projesini başlatmak için yeterince hazır olduğunu hissetti.
Sanatçı, 6 parçalık büyüleyici bir albüm olan “FACE” ile solo çıkışını gerçekleştirdi. Dikenli ve sert vuruştan, kadifemsi ve şıklığa değişen çeşitli sonik ruh halleriyle dolu olan proje genelinde Jimin, bir sanatçı olarak yolculuğu hakkında sahip olduğu çelişkili duyguları tasvir ediyor.
16 yaşında BIGHIT MUSIC‘e katıldığında K-Pop’ın en eşsiz seslerinden birini geliştirdi: Tatlı, keskin sesi var ve sesli harflerini sanki yumuşak duman bukleleriymiş gibi büküyor. Bu ince tonlamalarla, melankolik R&B (caz, rap, gospel ve blues karışımı müzik türü) şarkısı “Alone”da acı bir yalnızlığı aktarıyor. “Set Me Free Pt. 2” da ise sert, korna yüklü hip-hop pistinde, sanki dişlerini gıcırdatıyormuş gibi şarkı söyleyerek “canını acıtsa bile artık saklanmayacağı” yeni bir döneme girdiğini ilan ediyor.
Jimin, BTS albümlerinde yer alan “Lie” ve Latin-pop esintili “Filter” gibi parçalar aracılığıyla duygusal R&B yapma tutkusunu gösterdi. 2018’de yalnızca SoundCloud‘da ve daha sonra resmi müzik platformlarda yayımladığı ilk solo şarkısı “Promise” ile akustik bir şarkıcı-söz yazarı yaklaşımı benimseyebileceğini gösterdi.
Jimin, hem İngilizce hem de Korece versiyonları olan albümün başlık şarkısı “Like Crazy”de büyüleyici bir duygu karışımını keşfediyor. 2011’de Drake Doremus tarafından yönetilen aynı adlı filmden ilham aldı. Filmin, vize sorunları ve ilgili kariyerleri nedeniyle ilişkileri hiçbir zaman istikrara kavuşamayan bir İngiliz kadın ile Amerikalı bir erkek arasındaki tutkulu bir romantizmi tasvir etmesinden etkilenerek, bu belirsiz duyguları şarkının koreografisi aracılığıyla aktarmaya çalıştı.
Albümün adı “FACE”. Sizin için ne ifade ediyor?
Jimin: Bu albümde kendime dönüp bakıyorum. “FACE” kelimesinin birçok farklı anlamı olduğunu duydum. Elbette isim, yüz anlamındadır ama aynı zamanda fiil olarak “yüzleşmek” anlamlarına da gelir. Bu yüzden bu yeni başlangıç noktasında durup yeni bir yolculuğa başlamak için kendime dönüp tamamen kendimle yüzleşmem gerektiğini düşündüm.
Kendinize dönüp baktığınızda yeni bir şey keşfettiniz mi?
Jimin: Yeni bir şey hissettiğimi söyleyemem. Ama pandemi sırasında kendime ve o zamanlar hissettiğim duygulara dönüp baktığımda aslında o zamanlar sahip olduğum duyguların pek farkında değildim. İyiydim, mutluydum, basit şeylerden zevk alıyordum ama geriye dönüp baktığımda, [sahip olduğum] tek duygunun bunlar olmadığını fark ettim. Sonra bu duyguların üstesinden gelmem gerektiğini düşündüm. Sanırım nasıl yetişkin olunacağını öğrendim. Pandemi sürecinde çeşitli duygular hissettiğimi fark ettim.
Bu albümdeki sözlere baktığınızda yalnızlık, kendi kendinizle yüzleşme ve özgürlüğü bulma temaları var. Bu sözleri yazarken nasıl bir düşünce ve duygu içindeydiniz?
Jimin: Aslında lafı dolandırmak veya dolaylı olarak bir şeyler söylemek konusunda iyi değilim ve bu benim şarkı sözlerim için de geçerli. Tam olarak iki yıl önce hissettiğim o duyguları olduğu gibi yazdım. Yani sadece müziği dinlerseniz, sözleri hemen anlayacaksınız.
Bu projede kendinizi müzikal veya prodüksiyon açısından nasıl ifade etmek istediniz?
Jimin: Her şarkının duyguları farklı olduğu için prodüksiyon boyunca bu duyguları olduğu gibi ifade etmek istedim. Albümün ilk bölümünde öfke var. Başlık şarkısı mutlu hissettiriyor ama arkasında yalnızlık da var. Ayrıca “Like Crayz” ve yayın öncesi tekli “Set Me Free Pt. 2” tamamen farklı.
“Interlude: Set Me Free”, SUGA’nın Agust D olarak 2020 mixtape D-2’sinden bir şarkı. Bu şarkı ile “Set Me Free Pt. 2” arasında bağ var mı?
Jimin: Gerçekten bağlantılı olduklarını söylemenin zor olacağını düşünüyorum. Ama bu şarkı üzerinde çalışırken, “beni özgür bırak” ifadesinin şarkı için mükemmel bir isim olacağını düşündüm. Sonra SUGA’nın mixtape’inde aynı isimli bir şarkı olduğunu fark ettim. O şarkıyı dinlediğimde aynı zamanda olgunlaşmanın, yetişkin olmanın verdiği mücadeleyi anlatan bir şarkı olduğunu anladım. Bu yüzden şarkımın o şarkının “ikinci bölümü” olmasının mantıklı olacağını düşündüm. Açıkçası şarkıma bir özellik katması onun için güzel olur diye düşünüyorum. [Gülüyor]
İlk şarkı olan “Face-Off”, karnaval müziğini andıran bir melodiyle başlıyor. Bunun neyi temsil etmesi gerekiyor?
Jimin: Aslında belirli bir anlamı veya önemi yoktur. Bu şarkı üzerinde çalışırken, yapımcılar ve ben farklı piyanolar ve enstrümanlarla oynamaya başladık. Dinlediğinizde bu şarkının çok yoğun, asi ve çok fazla öfke içerdiğini fark ediyorsunuz. Ancak karnaval sesiyle başlamak, bu titreşimlerin geri kalanıyla tam bir tezat oluşturur. Bu yüzden, “Şarkıya böyle başlarsan, biraz paradoksal veya ironik olur ve oldukça eğlenceli olabilir” dediler.
“Interlude: Dive” ile su sesleri ve ardından sahnede konuşma sesleri var. Bu parça nasıl bir hikaye anlatıyor?
Jimin: İlk parça gerçekten yoğun ve asi olan “Face-Off” idi ve sonraki parça, rüya gibi sarhoşluk hissi veren “Like Crazy” ana parçaydı. Arada bu iki yolu köprülyecek bir şeyin olmasının güzel olacağını düşündüm, bu yüzden “Dive”ı bu şekilde bulduk. Parçayı dinlerseniz, birinin nefes nefese kaldığını veya benim bir yerlerde koştuğumu duyabilirsiniz. Kaybolduğum ve dolaştığım hissini vermek istedim. Bu yüzden o şarkı için pek çok farklı şey denedim. Aslında telefonumu kullanarak etrafta koşarken kendimi kaydettim ve bu eğlenceli bir süreçti.
“Like Crazy” için Like Crazy filminden ilham aldınız. Bu filmde özellikle neyi beğendiniz ve şarkıyı nasıl etkiledi?
Jimin: YouTube’da videolara bakarken Breakbot’un “In Return” şarkısıyla klip yapılış bir videoya rastladım. “Ah bu nedir?” diyerek izledim ve bu beni filmi izlemeye yöneltti. Çok romantik ve tatlı olacağını düşünmüştüm ama aslında çok gerçekçi ve sade bir ayrılığın tasviri olduğu ortaya çıktı. Başlık parçasından bahsederken birden aklıma bu film geldi ve [yapmak istediğimiz] şarkı türüne iyi uyacağını düşündüm. Bu yüzden filmi tekrar izledim ve [şarkıya] farklı ilham noktaları ekledim. [Parçanın] başında ve sonunda tam olarak söylemek istediğimi ifade eden bazı ilginç diyalog alıntıları var.
“Like Crazy” koreografisinin ve performansının nasıl olacağını bizimle paylaşır mısınız?
Jimin: O filmin duygularını aktarmaya çalıştım… Biraz karmaşık, biraz yalnız, biraz mutlu duygular. Tüm bu muğlak ve incelikli duyguları biraz seksi bir şekilde ifade etmeye çalıştım ama bunun insanlar tarafından nasıl algılanacağından emin değilim. [Gülüyor]
Modern dansın yanı sıra taekwondo ve kendo gibi farklı dövüş sanatlarında da bir geçmişiniz olduğunu biliyorum. Bu farklı hareket biçimlerinin şimdi dans tarzınızı nasıl etkilediğini düşünüyorsunuz?
Jimin: Dürüst olmak gerekirse koreografi öğrenmeye başladığımda modern dans ve farklı hareketlerdeki geçmişimin benim için bir engel olacağını düşündüm. Çıkış yaptıktan sonra koreografiyi ifade etmek için kendi yolumu oluştururken, bu şeyler gerçekten çok yardımcı oldu. Kötü olacağını düşündüğüm alışkanlıkların olumlu bir etkisi oldu. Dansları diğer insanlardan farklı bir bakış açısıyla görebiliyordum ve modern dans stilime karışabiliyor ya da güçlü akrobasi hareketlerini koreografiye dahil edebiliyordum. Bu yüzden, bu temel formların aslında şu an kim olduğumu oluşturduğunu düşünüyorum.
Bu albümü hazırlarken diğer üyeler size nasıl yardımcı oldu? Ya da bu süreçte onlardan nasıl etkilendiniz?
Jimin: Aslında üyelerim bu albümü hazırlamaya başlamamı sağlayan kişilerdi. Bunların hepsi geçen yıl Las Vegas’ta [Permission to Dance on Stage] konserlerinde başladı ve o sırada “Like Crazy”de sona eren duygularla mücadele ediyordum… İçki içerken onlara, “İyi miyim bilmiyorum. Ne yaptığımı bile bilmiyorum.” dedim. Üyeler bu şekilde hissetmenin gayet iyi olduğunu, bazen kaybolmuş hissetmenin sorun olmadığını söylediler. Sonrasında “Bu duyguları neden müzikle ifade etmiyorsun?” dediler.
Böylece Amerika’dan Kore’ye döner dönmez yapımcılarla tanıştım ve hemen müzik üzerine çalışmaya başladım. Bu albüm üzerinde çalışmaya başlamam için bana ilham verdikleri için üyelerime çok teşekkür ediyorum. İnsanların müziğe nasıl tepki vereceğini bilmiyorum ama aslında tüm bu kaybolmuşluk hislerini tamamen çözüp yoluma devam edebildim. Artık tamamen iyiyim, bu yüzden onlara çok müteşekkirim.
Las Vegas konserlerinde tüm bu duyguları sizde uyandıran neydi?
Jimin: Bildiğiniz gibi pandemi sürecinde hayranlarımızla yüz yüze görüşemedik. O zamanlar, kendimi düşünebilecek kadar yeterli alanım veya zamanım olmadığını hissediyordum. Bu yüzden ne yaptığımı ya da o noktaya kadar neden bu kadar çok çalıştığımı ve ne için çalıştığımı gerçekten bilmeden yaşadım. Her gün, tüm bu farklı düşüncelere ve duygulara sahiptim. Ancak Las Vegas konserleri sırasında üyelerimle bu süre zarfında nasıl hayatta kaldıkları hakkında konuşma şansım oldu. Daha önce, garip hisseden ve davranan tek kişinin ben olduğumu ve tüm üyelerimin hala gerçekten sıkı çalıştıklarını ve hala harika göründüklerini, kendi başlarına parıldadıklarını düşünürdüm. Garip olanın ben olduğumu düşündüm, bu yüzden onlarla konuşmak gerçekten ayağa kalkmama yardımcı oldu.
Farklı bir konuda, TAEYANG (BIGBANG üyesi) ile “VIBE” üzerinde çalışmak nasıldı?
Jimin: Benim için çok mutlu bir hatıraydı. Bildiğiniz gibi o benim küçüklüğümden beri rol modelim oldu. Bu yüzden onunla tanışabilmek, yanı başımda şarkısını dinleyebilmek, müzik çalışmalarını yakından izleyebilmek, onunla dans edebilmek, MV çekebilmek, birlikte performans gösterebilmek… Bütün bunlar beni çok mutlu etti.
TAEYANG, SUGA’nın YouTube programı Suchwita’da sizin için çok çalışan biri olduğunu söyledi. Bunu duyunca ne hissettiniz?
Jimin: Tüm “VIBE” kayıt ve pratik süreci boyunca onunla çok iletişim kurdum. Aslında çok kolay bir şarkı olmadığı için parçalarımı kendi başıma kaydetmek çok zamanımı aldı. Sanırım ne zaman yeni bir kayıt yapsam, “Bu kaydın bugünkü versiyonu, lütfen dinler misiniz?” Sonra ertesi gün yeni bir kayıt gönderip “Bu detayları düzelttim, bugünkü hali nasıl sizce?” Bunu yaptığımı gördükten sonra belki de bu yüzden böyle söyledi.
Yeni bir albüm çıkarmaya hazırlanırken nasıl pratik yaptığınızı anlatır mısınız?
Jimin: Akşamları işim bittikten sonra biraz zamanım olursa yapımcılarla şan ve dans pratiği yapıyorum. Elimden geldiğince pratik yapmaya zaman ayırmaya çalışıyorum. Bu sadece sonsuz bir uygulama döngüsü.
Kaynak: Rolling Stone
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.