j-hope; Jack In The Box için sürecin içine giriyor, BTS üyelerinden destek alıyor ve karanlık tarafını gösteriyor.
RM, Jin, SUGA, j-hope , Jimin, V ve Jung Kook; 2013’ten beri BTS olarak bir aradalar, yorulmadan çalışıyorlar ve dünyanın en büyük grubu oluyorlar. Grup geçtiğimiz günlerde birlikte yeni bir bölüme başlayacağını duyurdu, şimdilik solo aktivitelere ağırlık veren bir bölüm. Bireysel üyeler geçmişte mixtape’ler veya tekli şarkılar yayımlamış olsa da, şimdiye kadar hiçbiri resmi olarak tam uzunlukta bir solo albüm yayımlamadı.
İlk bakışta yüzündeki kocaman gülümsemesiyle j-hope, BTS‘in en kaygısız ve neşeli üyesi gibi dursa da onda ilk bakışta görünenden çok daha fazlası mevcut. O, grubun ana dansçısı olmasının yanı sıra tüm BTS albümlerinin yapım sürecinin de içinde olan birisi. Sanatını büyük bir itinayla icra ederken, yeni bir şeyler denemekten de korkmuyor.
Yeni albümü Jack In The Box ile j-hope, içine dönüyor ve bizlere kişiliğinin daha karanlık yüzünü gösteriyor, ne kadar çok yönlü olduğuna değinmiyorum bile. Albümün ilk yayımlanan rock/hip-hop şarkısı “MORE” ile kendi grubunun üyesi RM de dahil olmak üzere tüm izleyenleri şaşkınlığa uğratmıştı. (Albümün adı Pandora’nın Kutusu ile yapılmış bir kelime oyunu ki bu konu onun sahne adının seçiminin ardında yatan fikirlerden de biri).
Rolling Stone ile Zoom üzerinden Korece olarak konuşan j-hope; Jack In The Box‘ın yapım sürecinden, o ve kimliği adına ne ifade ettiğinden detaylıca bahsetti.
Bütün dünya Jack In The Box’ı duymak üzere. Nasıl hissediyorsunuz?
j-hope: Bir yanım gergin öbür yanım heyecanlı. İlk solo işi yapan ben olduğum için biraz sorumluluk hissediyorum ve üzerimdeki baskı da cabası. Jack In The Box, yalnızca benim şahsi olarak istediğim şeylerle dolu bir albüm hatta öyle ki bir noktada “Acaba yalnızca kendi istediğim şeylere çok mu odaklandım?” diye endişelendiğim bile oldu. (gülüyor) Gerginliğimin bir kısmı da buradan geliyor sanırım. Bu albüm benim için çok fazla şey ifade ediyor ve çıktığı için gururlu ve heyecanlı hissediyorum.
BTS üyeleri, önceden mixtape ya da single yayımlamış olsa da ilk kez siz tam bir solo albüm yayımlıyorsunuz. Bu karara nasıl vardınız?
j-hope: BTS olarak promosyon yaparken ilk kimin yayımlayacağını düşünmek yerine kendime “BTS’ten j-hope olarak ne tür müzik yapabilirim?” sorusunu sormaya devam ettim. Kendime her zaman bu soruyu soruyorum, çünkü durmadan bir plan yapıyorum. Doğal olarak, 2018’de mixtape’im HOPE WORLD ortaya çıktı… Bunun üzerine daha da çok düşününce dansımı daha çok göstermek istediğim kanaatine vardım, sonuçta benim asli altyapım bu. Bu da dansımı çok daha fazla ortaya koyduğum Chicken Noodle Soup’un yapımına yol açtı. j-hope’un müzikte daha fazla samimiyet göstermesi gerektiğini düşünmeye başladım ve Jack In The Box’a yaklaşırken buna odaklandım. Bence zamanlama açısından, sürekli hazırlık yaptığım için ilk üye oldum. Projeye ilk akla gelen olmayı isteyerek yaklaşmadım.
Jack In The Box ne zamandır yapım sürecinde? Eskiden beridir bir planınızın olduğundan zaten bahsetmiştiniz. Son VLIVE yayında da geçen yıl yayımlanan Blue Side’in full versiyonunun kapağındaki “jack – in – the – box” illüstrasyonu ve “Pandora’nın Kutusu” kelimelerinin bu albüm için bir nevi spoiler olduğunu da doğruladınız.
j-hope: Jack-in-the-box konsepti aslında sahne adıma sıkı sıkıya bağlı, bu yüzden sanırım her zaman arka cebimde bir fikir vardı. Uzun zamandır her zaman tematik olarak jack in the box’a bağlı müziği ortaya çıkarma ihtiyacı hissetmişimdir. Pandora’nın Kutusu da benim adıma bir benzetme. “Bunu ne zaman yayımlayabilirim? Bu unsurları içeren bir albümü ne zaman yapabilirim?” Bu sorular hep kafamdaydı. “Blue Side”ın kapağındaki eserde de bu temalarla ilgili spoiler vermek istedim ve sanatçıyla işin arkasından tartışırken, bu unsurların dahil edilmesini istediğimi açıkça belirttim. Albümü ve şarkılarını hazırlarken yaklaşımım bu kadar sistematikti.
2015’ten ‘1Verse’ gibi parçalarda da karanlık yönünüzü göstermiştiniz. Görsel olarak rengarenk olan HOPE WORLD’de bile sözler oldukça derindi. MORE’da ve tam albümünde görsel olarak daha karanlık ve ağır bir şeyler yapmaya nasıl karar verdiniz?
Öncelikle, “1verse”ü nasıl bilebilirsiniz? [gülüyor]
j-hope: Sanırım şöyle açıklayabilirim: 10 yıldır BTS’in bir parçasıyken çok şey yaşadım. Bu açıdan, elbette anlatmak istediğim hikayeler var ve j-hope’un mevcut imajı ve havasıyla bu hikayelerden bazılarını müzik yoluyla anlatmanın zor olabileceğini fark ettim. Yani bazı karanlık yönlerimi gösterme ihtiyacı hissettim. İnsanların j-hope’un parlak şeylerle sınırlı olmadığını anlamasını istedim. Bu kavramları yapabilir ve geniş bir yelpazeye sahiptir. Kendime meydan okuyarak bu yeteneğe dikkat çekmek istedim. Geleceği pek düşünmedim.
Tamamen yapmak istediklerime, ifade etmek istediklerime, göstermek istediklerime odaklandım. Yani odak noktası buydu ve Jack In The Box bu ham unsurlara sahip. Bu albüm “açıldığında” biraz endişeleniyorum çünkü sadece yapmak istediklerimi içeriyor. (gülümser) İnsanların nasıl tepki vereceğini çok merak ediyorum. Ama asıl söylemek istediğim, albümün ruhumla ve samimiyetimle dolu olduğu. Bu açıdan benzersiz bir albüm ve albüm çok anlamlı çünkü müzikal açıdan j-hope’un ilerlemesi için bir basamak görevi görecek.
Ritimlerle beraber altyapı olarak o eski tarz hip-hop sesini daha çok kullanıyorsunuz; “What If…”, Ol’ Dirty Bastard’ın “Shimmy Shimmy Ya” şarkısını bile örnekliyor. Albümü bu yönde ele almak istemenize ne sebep oldu?
j-hope: Müziği duyduğunuzda anlayacaksınız ama bu ses benim temel dayanağım. Dans ederken (dans ediyor) dinlediğim şarkılar, aldığım vibe… vs. Müzikte gösterdiğim ve Jack In The Box’ta da yer alan şey bu. Yapmak istediğime, potansiyelimde olana temelde geri döndüm. Bence bu sayede daha samimi, daha j-hope’istik bir hal aldı ve görsel olarak da çok farklı bir şey gösterebiliyorum. Albümün, hem görsel hem de aura açısından eğlenceli ve çekici elementler taşıdığını ve hayranlar için oldukça j-hope tarzı bulacakları unsurların kesinlikle yer aldığını düşünüyorum.
“MORE” yayımlandığında bazı insanlar şok olmuştu. “j-hope mu? j-hope böyle bir müzik mi yapıyor? Rock? Emo? Hip – hop? Emo – rock?” Ama bence albümü dinlerseniz j-hope’un neden böyle bir müziği, bu parçayı ve bu çizgiyi seçtiğinin çok net bir sebebi olduğunu fark etmeye başlayacaksınız.
Jack In The Box’ın 2 ana şarkısı var: MORE ve Arson. MORE’un onlardan biri olarak seçilmesine şaşırdığını söylemiştiniz. Arson’ın ikinci ana şarkı olmasına nasıl karar verdiniz peki?
j-hope: Duyduğum anda, olması gerektiği gibi hissettim. İletebildiğim her şeyi ve sadece enerjimin çoğunu bu şarkıya koydum. Bunu seçtim çünkü şarkının tarzının j-hope’un duygularının zirvesini gösterdiğini hissettim. “Arson” bir dönüm noktası ve yol ayrımı gibi hissettiren bir şarkı. Bu albümün sahip olmasını istediğim ateşe tutkuya sahip. Şarkı da şarkı listesinde son sırada. Bunun nedenlerinden biri; bu şarkının, bu albümü neden yarattığımın arkasındaki düşüncelerimi güzel bir şekilde topladığını keşfettim. Parça bir cümlenin sonunda nokta görevi görüyor ve bu albümle anlatmak istediklerimi açıkça ortaya koyuyor.
MORE yayımlandığında tüm BTS üyelerinin yanınızda olduğunu söylediniz. Üyeler bütün albümü dinledi mi? Favorileri var mı?
j-hope: Albümü paylaştığım ilk kişi benim için hep aynı. İlk önce hep RM ile paylaşırım. SUGA ile de paylaşabilirdim ama o sürece karşı çok saygı duymayı seviyor. “Yayımlandığında dinleyeceğim.” dedi. Bana her zaman böyle diyor. Bunu duyduktan sonra ufak bir şaşkınlık ve motivasyon geliyor. “Yayımlandığında aratıp o zaman dinleyeceğim.” O yüzden ben de ilk RM’e dinlettirdim. Ondan sonra da Jungkook’a. Diğer üyelere gelince, onlara tüm albümü değil de ana şarkıları gösterdim. RM albümü dinleyince “Vay canına, böyle bir müzik yapacağını düşünmezdim. Beynim dondu biraz.” (gülümsüyor) “Ayrıca tam sen. Bu zamanda böyle bir müziği hayata geçirmen … Cidden saygı duyuyorum ve çok sen gibi olmasına bayıldım.” dönütünü verdi bana. Jungkook da çok komikti. Albümü dinledikten sonra bir anda kendi stüdyosuna gitti. (gülüyor) Sanırım başlamak için motivasyon buldu. En büyük motivasyon kaynağımızın birbirimiz olmasını çok seviyorum. Kendi adıma öyle. Üyelerimden biri belli bir müzik türü yaptığında ya da bir albüm üzerinde çalıştığı zaman onların bireyselliğini ve rengini görüp kendi kendime, “Benim de kendi rengim var. Ben de kendiminkini göstermek istiyorum.” diye düşünüyorum . Birbirimizi pozitif yönde etkiliyoruz ve birbirimiz için güzel birer motivasyon kaynağı oluyoruz. MORE çıktığında iş için hepimiz bir aradaydık. (gülümsüyor) Güçlü görsel yönü ve j-hope’un bu tarz bir müzik yapması karşısında çok şaşırmışlardı. Cidden şaşırdılar.
Ve tabii ki Lollapalooza için tebrik ederim. Büyük bir Amerikan festivalinin yıldızı olan ilk Güney Koreli sanatçısınız ki bu muazzam bir olay! Haberi aldığınızda nasıl tepki verdiniz?
j-hope: Böyle büyük bir festivale davet edilmek muhteşem bir onur ve yıldız olmak da aynı şekilde. MORE’u dinlediyseniz ve Jack In The Box’ı da dinleyeceğiniz zaman Lollapalooza’ya neden onay verdiğimi ve katılmayı seçtiğimi açıkça anlayacaksınız. Kendi müzikalitemi ve j-hope’un şovunu büyük bir seyirci kitlesine göstermeyi gerçekten çok istedim. Pratik yaparken BTS’ten j-hope olarak, o yedi kişiden biri olarak, performans sergilemeye alıştım. Şimdiyse bir saatlik şarkı listesini tek başıma doldurmaya çalışınca zor olduğunu fark ediyorum. (gülümsüyor) Bir şeyleri tek tek kontrol ederken gerçekten odaklanma ve detaylara önem verme gereksinimi duyuyorum. Bugünlerde hazırlık yaparken kafamda bunlar var.
Kulağa kendini beğenmiş gelebilir ya da pervasız bir meydan okuma gibi görünebilir ama bu bile nasıl algılamak istediğinize bağlı. Öğrenecek çok şey var ve bu meydan okumayı kabul ediyorum. Biraz spoiler vermeyi çok isterdim ama görmek için orada bizzat bulunmanız en iyisi olur diye düşünüyorum. Müzikaliteyi Jack In The Box’ta yaptığım gibi göstereceğim ama bunun yanı sıra j-hope imajının gösterdiği unsurlar da olacak. Spoiler gibi olmayan spoiler’ım bu işte.
Her albümde yeni bir şey öğrenip olgunlaştığınızı söylemiştiniz. Jack In The Box’ta ne öğrendiniz?
j-hope: Buna cevap vermem için biraz erken bence. Sürekli dinlemeyi seviyorum. Bir şey çıktığında durmadan dinleyip devamlı dönüt toplamak hoşuma gidiyor. Bu albümde birçok kişiye fikirlerini sordum. Bu fikirlerden sonra fark etmeye başladığım bir sürü şey oldu. Müziğin tadını hep beraber çıkarmak için sanatçılar ve endüstriden insanlarla bir dinleme partisi yapıyorum. Bunun nedenlerinden biri de “j-hope bu tarz bir müzik yapıyor. Ne düşünüyorsunuz?” sorusunu onlara sunmak. O fikirleri almak ve sindirip gelişmek için. Bence şu an, ne öğrendiğimi söylemek için çok erken bir vakit. Temmuzun sonu ya da belki ağustosun başında öğrendiklerim hakkında kafamda daha net bir resim olacağını düşünüyorum.
Bu daha başlangıç. Kendime meydan okumak istediğim ve Jack In The Box ile göstermek istediğim her şeyin başı. Dolayısıyla ilerledikçe zihnimde işlemem gereken daha bir sürü şey olacak.
Kaynak: Rolling Stone
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.