BTS‘ten SUGA, yapımcı SUGA, Agust D olarak SUGA. Ve hepsi müzik yapıyor.
Proof albümüne dahil olan ilk mixtape şarkısı “Born Singer”ı dinlemek nasıl bir duygu?
SUGA: Her şeyden önce albüme dahil edilip edilemeyeceğini bile bilmiyordum. Orijinal şarkı çok ünlü olduğu için bunun mümkün olabileceğinden bile emin değildim ama J. Cole bize izin verdi. Ona ne kadar minnettar olduğumu söylemek istiyorum. O zamanlar yazabileceğim bir şarkıydı. “No More Dream”i tanıttığımız ilk ve ikinci haftalarda yazdığımı hala net bir şekilde hatırlıyorum. İlk çıkışımda hissettiğim duyguların hepsi zamanla buharlaşacaktı, bu yüzden yazmak zorunda kaldım. Geriye dönüp baktığımda biraz abartılı olduğu için yeniden kaydetmeyi bile düşündüm, ama eğer yaparsam arkasındaki niyeti kaybederdim. Bu dönemimizi bir konser dışında dinlemek mümkün olmayacağı için öylece koyduk. Ve şarkının varlığından bile haberdar olmayan bazı ARMY’ler olabilir. Şarkıya dahil olduğumuz birçok kişi gibi hissettik.
Yeni şarkı “Run BTS”, “Born Singer” gibi başka bir hızlı rap şarkısı ama farklı bir havası var.
SUGA: Duygusal olarak biraz farklı. “Born Singer” beni duygulandırıyor. “Run BTS” için eski tarzımızda bir şarkı yapmayı denemek istediğimizi söyleyip durduk, bu yüzden hem varyete şovumuzla adını paylaşan hem de kim olduğumuzu yansıtan bir başlık seçtik —her zaman koşuyoruz. Tüm üyeler uzun bir yol kat etti ve yorulduğumuz zamanlar oluyor ama ilerlemek için yapmak istediğimiz şeyler de var, bu yüzden bence bu arzuları da dahil etmeye çalıştık. Ve son albümlerimizde rap becerilerimi sergilemek için gerçekten çok fırsatım olmadı. Bu yüzden geçmişi düşünmemi sağladı, bu bende biraz daha sıkı bir şeyler yazmak istememe neden oldu ama rap partını yapmak gerçekten zordu. (gülüyor) Çabucak kaydettirdik, ama benim için uzun zaman olmuştu, bu yüzden kaydederken üzerinde gerçekten çok çalışmak zorunda kaldım. (güler)
Ve “Born Singer”dan “Run BTS”e geçişinizde Grammy’ye kadar ulaştınız.
SUGA: Aslında çok sıkı çalıştık. (gülüyor) Uzun bir süre bu tür bir performansı tekrar yapmayacağız. Kıyafetlerle ilgili bir bölümümüz vardı ve ortada da bir dans molası vardı. Hazırlanma süreci de son derece telaşlıydı: Seokjin hyung yaralandı ve Hobi ve Jungkook karantinadaydı, bu yüzden sadece dördümüz olduğumuz zamanlar oldu. Asla unutamayacağım bir deneyimdi. Ve yönetmenler performans konusunda gerçekten hevesliydiler. Bu yüzden hazırlanmak biraz stresli oldu. Sanırım şimdi geriye dönüp bakmak da eğlenceli. Performans yine de aksamadan gitti. Performansın kıyafetlerimizle ilgili prova kısmı, kısıtlı şartlar altında yapıldı bu yüzden bir tür şansımız olduğunu düşündüm çünkü o gün ne olursa olsun iyi gidiyordu. Ne zaman böyle bir şey yapmaya çalışsak, genellikle başarısız oluruz. (gülüyor) İzleyiciler bunu fark etmezler ama bunu kendi aramızda çok konuşuyoruz, bu yüzden çok endişelendik ama neyse ki sonunda her şey ortaya çıktı.
Bir yapımcının bakış açısından anılarınızın izini sürmek nasıl bir şey? “Seesaw (Demo Ver.)”, orijinal olarak yayımlanan sürümden çok farklı.
SUGA: Tamamen farklı, değil mi? Bu versiyonu daha çok beğendim. (gülüyor) Üzerinde çalışırken çok zorlandım. O kadar kötü bir çöküş içindeydim ki sonunda bir şey bulamazsam başka birinden şarkı alacağımı söylemiştim. Bir şarkı yapmak bile istemediğimi hissettim ama bana çabucak geldi. İçimden hiçbir şey üzerinde çalışmak gelmiyordu; piyanoda oyalanıyordum, bir şeyler yapmam gerektiğini biliyordum ve düşündüm ki, bu melodi hiç de fena değil ve gerçekten çabucak yaptım. Bu sözde Shibuya tarzı bir şarkı, ki bu benim kişisel olarak gençliğimde dahil olduğum bir tarz ve plak şirketi de buna olumlu tepki verdi ama aranjman üzerinde biraz daha çalışmam için bana önerileri vardı, bu yüzden yeniden düzenledim.
Ortaokulda hissettiğiniz duygular?
SUGA: Küçükken en sevdiğim sanatçıların şarkılarının enstrümantal versiyonlarını severdim. Onları çok analiz ederdim ve yapımcı olmayı hayal ederdim. Eskiden rehber vokalleri de vardı ama onları çıkarmalarını istedim. Rehber vokaller çok aceleyle söylendi. (gülüyor) Ama şarkıyı gerçekten albüme koymak istediğimde şarkının miksajı için orijinal kaynağın olduğu dosyayı bulamadım. Bu yüzden, daha önce olduğu gibi yeniden yapmayı deneyecek kadar ileri gittim, ama gerçekten aynı hissi vermedi. (gülüyor) Kendi kendime dedim ki, bunu bulmalıyım. Geçen yıl, ekipten Las Angeles veya New York’tayken hatta Seul’de kullandığım tüm eski laptopları ve dizüstü bilgisayarları bağlamalarını ve bulmalarını istedim ve sonunda yaptılar. Kullandığım ikinci bilgisayarda çıktı ve üçüncüsü tamamen aynı görünüyordu. Her seferinde aynı kullandığım bilgisayarda buldum. (güler)
Yapımcı olmayı hayal eden bir ortaokul öğrencisiyken nasıl oldu da yapımcı olmaya başladınız? “Seesaw (Demo Ver.)” da Kore’de pek çok insan arasında popüler olan bir tarzda yapılmadı. O zamandan bu zamana kadar ne gibi değişiklikler yaşadınız?
SUGA: Gençken hem rapçi hem de yapımcı olmak istiyordum ve şimdi ikisini de istediğim gibi tek tek yapabiliyorum. Bu yüzden birkaç farklı isim kullanıyorum yeni onları ayrı tutmak istedim. Şöyle bir düşünce: “Bunu da yapabilir mi? Bunu da yapabilir mi? Reklamlar için de müzik yapabilir mi?” Yapımcı SUGA gibi birçok harika sanatçıyla tanışabildiğim için şanslıydım, bu yüzden bu anlamda bir kariyer inşa ettiğim için gerçekten şanslı olduğumu düşünüyorum.
Coldplay ile “My Universe” üzerinde çalışmanın üzerinizde ne tür bir etkisi oldu? Chris Martin sizinle kayıt yapmak için Kore’ye geldi.
SUGA: İlk başta neden buraya geliyor dedim. (gülüyor) Demek istediğim, pandemiden dolayı ayrı ayrı kaydedip o şekilde göndermek daha iyi olabilirdi. Coldplay’in müziğini de seviyorum ama Chris Martin’in nasıl bir hayat sürdüğünü gerçekten bilmiyordum. Ama tanıştık, konuştuk ve o gerçekten de bizden farklı değildi. Günlük yaşam ve endişeler hakkında konuştuğumuzda benimle gerçekten ilgiliydi. Stadyum turu yapan tüm sanatçıların benzer zorluklarla karşılaştığını fark ettim. Onun gibi biriyle arkadaş olabileceğimi bilmek güzeldi.
“That That (prod. & feat. SUGA of BTS)” ile PSY ve sizin birbirinizi etkilediğinizi hissediyorum. Şarkının yapımcılığını ve şarkıda yer aldığınızı zaten biliyorduk ama müzik videosunda sizi gördük. (güler)
SUGA: Ben sadece şarkıyı yazacaktım ve kaçacaktım ama sonra “Başka şarkılara eşlik etme deneyiminiz var, değil mi?” dedi. “Beraber şarkı söyleme tamam, olabilir…” dedim ve yaptım. Sonra müzik videosunda olmasam biraz garip olacağını söyledi ve “Bir kez dene ve nasıl olduğunu gör” dedi ve ben de “Şu kısmı yapacağım ve gideceğim” dedim. Bir sonraki bildiğim şey, ben de dans ediyorum. (gülüyor) Bana kaba halini gösterdi ve “Sadece gördüğünüzü beğenirseniz yapın” dedi, ben de yaptım ve önceki koreografisinden çok farklı olduğu için eğlenceli olduğunu düşündüm. Müzik videosunu tamamen ARMY’lerin izlemesi için yaptım. (güler)
PSY’ın tarzı çok farklı, peki onunla nasıl çalışmaya başladınız? Bu ilginç bir iş birliği.
SUGA: Aynen. İstediğim buydu! Yapımcı olarak birçok farklı şarkı üzerinde çalıştım ama ARMY olmayanlar çoğunlukla iyi bilinenleri biliyor ve bunlar genellikle IU veya Heize gibi insanlar tarafından yapılıyor. Bu yüzden şarkıların benzer hisleri olduğunu düşünüyorum. Ama daha öncesinden bir şarkım vardı, albüme dahil etmek istedim ama yapamadım ve en başından beri bunun PSY için iyi bir eşleşme olacağını düşündüm.
Böylece PSY müşteriniz oldu. Hangi özellikleri istedi?
SUGA: İlk başta şarkıyı ona vermek istedim ama birkaç isteği vardı, bu yüzden aranjmanı yeniden yaptım ve bugün duyduğunuz şarkı oldu. Bu ileri – geri süreç gerçekten eğlenceliydi. İlk başta sadece onun için yapmaya karar verdim ve beğenmezse, atılmasına izin verirdim. Ancak PSY, 22 yıldır müzik üzerinde çalıştığını ve şimdi biraz genç kana ihtiyacı olduğunu söyledi ve şarkıyı yapmak istediğini söyledi. Sanırım ikimiz de bu deneyimi eğlenceli bulduk. Tarzını ne kadar uzak tutmaya çalışsa da yazdığı kısımların her yerinde onun parmak izleri var. (güler)
Parçanın PSY’ın her zamanki tarzından farklı olması ilginçti ama yine de kendine özgü tarzını şarkıya kattığını hissedebilirsiniz.
SUGA: Benim tarzıma özgü olan “That that I like that (bunu sevdiğimi)” diyen dizeleri, akılda kalıcı nakaratı yazdım ve sonra şarkıyı iki yıl sonra dinleyecek insanlar için bir rap parçası koydum. D-2’yu çıkardığımdan beri yıllar geçti, onlara mixtape’lerime benzeyen bir ses vermek istedim. Ama PSY’ın yazdığı melodi sadece düz bir PSY şarkısıydı. (gülüyor) İşi bölüştük ve ayrı yazdık ama ondan çok şey öğrendim. Benim için bambaşka bir yapım deneyimiydi; müzik yaparkenki tavrında bende yankı uyandıran bir şeyler vardı.
Bir yapımcı, müzik yaparken müşterinin ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Bu da kişisel çalışmanızı genişleten ve ondan ayrılan müziğe yol açar.
SUGA: En rahat olduğum yol bu. Kendi şarkılarımı yapmakta çok zorlanıyorum. (gülüyor) Bir şey bulmalısın ve kendine bununla ne söylemek istediğini sormak gerçekten zor. Geçmişte düşüncelerimi düzenlemekte zorlandım çünkü söylemek istediğim çok şey vardı ama şimdi ne diyeceğimi bilmemek işi zorlaştırıyor diye düşünüyorum. Aslında oyun müzikleri veya reklam müzikleri dışında sadece istekleri olan ve kendi kişisel görüşlerini ekleyen kişilerle dış projeler yapardım. Bundan kesinlikle ilham ve sinerji alıyorsunuz.
7FATES: CHAKHO adlı webtoon’un müzikleri için “Stay Alive”ın yapımcılığını yaptınız. Bir film müziği için müzik üzerinde çalışmaya yaklaşımınız nedir? Bu şarkı çok OST benzeri.
SUGA: Benim için dış projeler yaparken, her zaman müşteriye göre uyarlarım, bu yüzden o şarkıyı yaparken sanki müşteriye yapıyor muşum gibi düşündüm ve bunu bir film müziği şarkısı olarak yapmaya özen gösterdim.
İşi parçaya göre uyarlamanız gerektiğini anlıyorum ancak işe yarayıp yaramayacağı tamamen farklı bir hikaye. (güler)
SUGA: Çalışırken bunu hep aklımda tutarım. Çerçeveyi oluşturan ve ete kemiğe bürüyen ben olduğum için büyük resme bakma eğilimindeyim. Her neyse, şarkının içeriği en önemli kısım, bu yüzden şarkı ne olursa olsun iyi olmalı. Bu yüzden o şarkıyı yapmak için her türlü çabayı gösterdim. Ve bilerek “Stay Alive”ın sözlerini biraz abartılı yazdım, webtoon’a ve ilgili içeriğe baktım ve normalde kullanmadığım gramer kurallarını kullandım.
Şarkının bestesi de oldukça ilgi çekici. Diğer OST’lerde sıklıkla bulunana benzer ciddi, karanlık bir atmosfer var. Weeknd’i andıran bir tarza ve Jungkook’un şarkıyı süsleyerek söylediği bölüme geçiyor. Farklı tarzların özelliklerini yakalayıp mantıklı bir şekilde tek bir şarkıya koymuşsunuz gibi görünüyor.
SUGA: Küçüklüğümden beri ne zaman şarkı yazsam aranjman üzerine çok düşündüm. Bir parçaya büyük bir bütün olarak bakıyorum. Birinci mısrada kullandığım çalgıların dizilişine, nakarattaki çalgılara ve ikinci mısradan sonra gelen çalgılara, bazıları aynı kalıyor ama aynı zamanda sürekli değiştirmeye/ayarlamaya çalıştım. Enstrümanların düzenini normalden daha sık değiştirdiğim birkaç durum var. Kimsenin fark ettiğini bile bilmiyorum (gülüyor) ama ben bu konuda çok detaylı olma eğilimindeyim. Pop şarkıların uzunluğu günümüzde daha kısa ve aranjman bu kadar kısa bir zaman diliminde olduğu için değişiklik eklemek kolay değil. Bunu o boşlukta yapmaya çalışıyorum. Birlikte büyüdüğüm müzik, aynı hip hop ritmine sahip şarkılar için bile kaynaklarında her türlü değişikliğe sahipti. Yeni yol çok kötü ama daha yakından ilgilenmeye çalışıyorum.
İnsanlar sizi önce BTS’te rapçi olarak tanıdı ama siz aynı zamanda bir yapımcı olarak da büyüdünüz.
SUGA: Evet, neyse ki. Son zamanlarda, yaşlandığımda ne tür müzik yapmam gerektiğini bilmediğimi ve belki şimdi birkaç farklı tarz denemeliyim diye düşünüyorum. (gülüyor) Bunun hem bir lütuf hem de bir lanet olduğunu düşünüyorum. Sanırım çeşitli türlerde çalışabilsem de, hiçbirinin o kadar derin olduğundan emin değilim. Bu yüzden birçok farklı stil kullanmaya çalışıyorum ve kendi malzememi tanıtırken, sürprizler ve çarpıklıklar gibi sevdiğim birçok şeyi ekliyorum. Bu günlerde ben de bir şeyler yapmak istemeye başladım. Bu da bana hem endişe hem de heyecan getiriyor.
Agust D yayınlarınız gibi prodüktörünüzün bakış açısının da solo çalışmalarınıza etkisi olduğunu söyleyebilir misiniz?
SUGA: Agust D olarak bir albüm yayımladığımda, bu solo promosyonlu bir solo çalışma olduğunu düşünüyorum. Normal grupların promosyon yaparken kullandıkları sistemi kullanmam gerektiğini ve bir ana şarkı, bir B-Side’a sahip olmam gerektiğini düşünüyorum. Son zamanlarda belki iki müzik videosu çekmeliyim diye çok düşündüm: biri sadece görseller için, diğeri ise daha çok dinleme deneyimine odaklanmış. Ne yapmalıyım? D-2’nin devamı için çok çalışıyorum.
Sizi Proof’un “Yet To Come” şarkı sözleriyle karşılaştıracak olursak , “En İyi An Henüz Gelmedi”den daha çok gösterecek çok şeyiniz olmaya daha yakın görünüyorsunuz.
SUGA: Bir noktadan sonra bunun gizli silahım olduğunu düşünmeye başladım. D-2’da da çeşitli tarzlarda şarkılar denedim. Bir türün ustası olamayabileceğimi hissediyorum ama birçok şapka takabilirim. Hala yapmak istediğim çok şey var. 30’lu, 40’lı veya 50’li yaşlarımda ne tür müzik yapacağım konusunda hiçbir fikrim yok ama ölene kadar müzik yapmaya devam etmek istiyorum. Ben pek çok farklı şapka takabilen biriyim, bu yüzden sonra ne tür müzik yapacağımı düşündüğümde daha az endişelenmeye başladığımı düşünüyorum. (güler)
O halde, ARMY’ye ve müziğinizi dinleyen diğer herkese hayatınız boyunca müzik yaparken ne vermek istersiniz?
SUGA: Eskiden müziğe çok önem verirdim – özellikle gençken – ama şimdi ona çok fazla anlam yüklememeye çalışıyorum. İçinde yaşadığımız zamanlar için bir noktada müziğin sadece fon müziği olduğu bir nesil haline geldik. Bunun kötü bir şey olduğunu söylemiyorum. Bu doğal bir ilerleme. Bir müzisyenin neden müzik yapıp yapmadığını bilmesi arasında bir fark olduğunu düşündüm. Düşündüğüm şey şu: Yani müziğimi dinleyen insanların, -bir dereceye kadar- hayatta bir şeyin hayranı olmanın bir zorunluluk olduğunu düşünüyorum. Bir kişinin ya da bir sporun hayranı olabilirsiniz -konu ne olursa olsun- bence hayran olmak önemli çünkü hayatı eğlenceli kılıyor. Sabah gözlerini açar açmaz NBA playoff’ları için heyecanlı hissetmek gibi. Müziğimin çıktığı gün ve performans sergilemem için bazı insanlar heyecanlanacak. Hayatta heyecanlanacak çok fazla şey yok. Umarım müziğimi seven herkes; müziğim çıktığı zaman, promosyon yaptığım zaman ve tura çıktığımda heyecanlanırlar. Hatta umarım yapacağım her şey için heyecanlı olurlar ki ben de hayatlarına her gün anlam katabilirim.
Kaynak: Weverse
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.