Jungkook‘tan fotoğraf çekimi için istediği her şeyi çizmesini istedik. Bu makalede yer alan fotoğraflar, Jungkook‘un yaptığı çizimlerdir. Fotoğraf çekimi bittiğinde bile stüdyodan ancak çizimini bitirdikten sonra ayrıldı.
“Butter”, 6 hafta boyunca Billboard Hot 100 listesinde 1 numarada yer aldı. (Bu röportaj 12 Temmuz’da gerçekleşti)
Jungkook: Hiçbir zaman sıralamalara bağlı olmadım ancak “Dynamite”dan beri rekorlar kırdığımız için ne kadar iyi ve mutlu olsam da aynı zamanda bir yük gibi geliyor.
Hayal edebileceğiniz her şeyin ötesinde başarılı olduğunuz için olabilir mi?
Jungkook: Belkide, çok sayıda insan tanıdı. “Butter” ve “Dynamite” ile güzel başarılar elde ettik, bu yüzden daha çok çalışmam gerektiğine dair üzerimde bir ağırlık hissettim. BTS harika bir takım ama belki de benim sorunum BTS’e ayak uyduramamaktır.
Şarkının girişini söyleyerek “Butter”ın havasını belirleyen sizsiniz. Bu sizi iyi hissettirmedi mi? Kesinlikle takımın kendisi kadar harikaydınız. (güler)
Jungkook: “Butter”, her zamanki tarzımızdan farklı olduğu için kayıt sırasında farklı hissettirdi. Şarkı harika fakat bu baskı hissinden ayrı. Dürüst olmak gerekirse son zamanlarda daha iyisini yapmam gerektiği düşünüyorum. “Dynamite”, Billboard Hot 100’de bir numara olduktan sonra daha fazlasını yapmak için bizi zorlayan bir durum yok. Bu sadece benim kişisel hırsım, daha iyisini yapabileceğimi düşünüyorum.
Peki size göre ”Dynamite” neden bu kadar tatmin edici değildi?
Jungkook: Çünkü istediğim her şeyi istediğim gibi ifade edemedim. Remix versiyonları dinlediğimde daha farklı söyleyebilirdim. Mesela, “Ah, adamım! Keşke tekrar yapabilseydim!” diyorum (gülüyor). “Dynamite” şarkısını söylerken bazı şeyler öğrendim. Bu yüzden ne olursa olsun her gün en az bir saat şarkı söylemeye çalışıyorum. Altı haftadır Billboard’da bir numarada olan herhangi bir şarkıcı, şarkı söylemekte gerçekten iyi olmalı. Bu benim kişisel düşüncem.
İngilizce şarkı söyleme tarzınız, muhtemelen kendi sesinizi yeni bir açıdan duymanızı sağladı. Tonunuz Korece şarkı söylediğinizden daha farklı.
Jungkook: Ben Busan’lıyım, bu yüzden biraz alçak sesle konuşuyorum. İngilizce söylediğimde buna sahip değilim, bu yüzden hem artıları hem eksileri var. İngilizce şarkı söylerken de kafa sesinizi kullanmak kolaydır ancak bu rahatsız edici olabilir çünkü Korece’de kafa sesinizi kullanarak daha yüksek şarkı söylemeye çalışırsanız biraz nazal gelebilir. Ama aynı zamanda Korece şarkı söylediğim için İngilizce şarkı söylerken eski alışkanlıkları kırmak zor olabiliyor.
“Dynamite”, “Butter” ve “Permission to Dance” İngilizce şarkılar ve üçünün de girişinden siz sorumlusunuz. Her şarkı için farklı izlenimler yaratmış gibisiniz.
Jungkook: “Butter” gerçekten canlı bir şarkı. Biraz derin, sürükleyici ve kafiyeli bir ritmi var. Kaydetmeden önce rehber vokallerle bir kayıt dinliyorum ve sonra tüm bu özellikleri aklımda tutarak, kendi tarzımla düzgün bir şekilde harmanlamam gerekiyor. Bunun ciddi bir sezgi olduğunu düşünüyorum. (gülüyor) Kayıt yaparken açıkçası çok zorlandım ve ilk yaptığımda sesim doğru çıkmadı, bu yüzden doğru sesi aramaya devam etmek zorunda kaldım. Bence en önemli husus, önce kullanmak istediğiniz sesi gerçekten sağlamlaştırmak ve onu nasıl kendinize ait yapacağınızı bulmaktır. Mesela “Permission to Dance”de rehber vokallerin sahip olduğu tarzdan çok istediğim tarzda söyledim.
Böyle bir sonuca nasıl varıyorsunuz?
Jungkook: Herkesin sesi farklı, bu yüzden sadece düşündüğüm şeyi takip ediyorum. “Permission to Dance”ın ilk bölümünü nasıl söylemem gerektiğini düşünüyordum ve onu kaydetmeye gittiğimde yapımcı Pdogg bile bana, “önce kendi tarzın…” dedi.
Bu kadar çok sanatçının şarkılarını dinlemek ve analiz etmek siz de nasıl bir etki yaratıyor?
Jungkook: Ne kadar çok müzik dinlersem, vokalim o kadar çok değişiyor. Bir şarkıyı dinlediğimizde ve pratik yaptığımızda gerçekten çok değişiyor. Sanırım pratik yaptığımda ses tellerimin her zaman geliştiğini söyleyebilirim. (gülüyor) Kayıt yaparken ve şarkı söylediğim zaman gelişiyorum. Ama bazen istediğim tarzı denediğimde kulağa aniden doğru gelmiyor, bu yüzden çabucak diğer vokalistlere bakıyorum ve şarkılarını dinliyorum ya da bazı eski sanatçılara soruyorum. Böyle yapmam aradığım sesi bulmama yardımcı oluyor.
SUGA’nın ”Life Goes On”daki bölümünü VLIVE’da kısaca söylediğinizde, ses tonlarınız farklı da olsa esrarengiz bir şekilde benzer söylediniz. Başkalarının vokallerini anlamakta hızlısınız.
Jungkook: Eskiden buna çok güvenirdim. En azından [seslerindeki özellikleri] duyabiliyorum. (gülüyor) Şimdi, ”Oh, sanırım bunu bu şekilde yapmamalıyım.” diyorum. Kendi sesimi ayarlamadan önce, diğer şarkıcıların nasıl şarkı söylediğini anlamaya çalışır, o şekilde söylemem gerektiğini düşünürdüm. O insanların seslerini ve ses kalıplarını anlayabiliyorum ve bu odada şarkı söylerlerse nasıl ses çıkaracağını tahmin edebiliyorum. Yani denersem sesimi benzer hale getirebilirim.
Görünüşe göre performanslar için de kendi tarzınızı bulmanız önemliydi. Üç İngilizce şarkınız, daha önceki çalışmalarınızdan farklı değildi, aynı zamanda “Butter”da sadece jest ve mimiklerinizi gösterebileceğiniz birçok bölüm var.
Jungkook: “Butter”dan önce gerçekten çok çalışıyordum ve bunu istediğim şekilde yaparken eğleniyordum ama “Butter” ile daha iyi bir şekilde yapmayı başardım. Yüz ifadelerime ve hareketlerime daha çok dikkat ettim ve her performansta kendi tarzımı yansıtmam gerektiğini düşündüm ve eğlenceli bir süreçti. Bu konuda herhangi bir baskı hissetmiyorum, sadece biraz havalı bir imaj yaratabileceğimi düşündüm.
Bir sanatçı olarak insanların sizin hakkınızda nasıl bir düşünceye sahip olmasını istersiniz?
Jungkook: Henüz bunun için endişelenmem gereken seviyede olduğumu düşünmüyorum. Ne tür bir şarkıcı olmak istediğime dair genel bir fikrim var ama henüz kendimi belirli bir şarkıcı türü olarak tanımlayamıyorum. Devam eden bir süreç olduğu için kendimi kanıtladığımda o zaman etrafta dolaşıp, ben böyle bir şarkıcıyım diyebilirim. BTS ve stadyum turlarının bir parçası olsam bile, bu beni otomatik olarak diğer sanatçılardan daha iyi yapar mı? Böyle düşünerek tekrar tekrar kendimi sorguluyorum.
Kendinize karşı biraz daha yumuşak olamaz mısınız?
Jungkook: Hayır. Gün boyunca birçok kez geleceği düşünmek zorundayım. Mesela bazen bütün günümü hiçbir şey yapmayarak geçiriyorum ve sonra pişman oluyorum. Bu yüzden kendime şunu ve şunu yapacağıma söz veriyorum. Ben böyle yaşıyorum çünkü bu şekilde yapmazsam hiçbir şeyi halletmek için harekete geçmem. Şarkımızın adı gibi “Life Goes On”; koşu bandının üzerindeyiz, bu yüzden hiç durmasam daha iyi olur. Düşünerek konuşursam kendimi daha iyi ifade edebilirim ve söylediklerimi düşünürken düzenleyebilirim. Her şeyi bu şekilde düşünmeye çalışıyorum. Sanırım şarkı söylememi ve hobilerimi de bu şekilde geliştirmem gerekiyor.
Hobileriniz arasında hangisinde daha iyisiniz? Vlog’unuza bakılırsa resim yapma konusunda daha iyi görünüyorsunuz.
Jungkook: Genel olarak yavaş yavaş daha iyiye gittiğimi düşünüyorum. Vokalim son zamanlarda kesinlikle gelişti. Ayrıca bowling! (gülüyor) YouTube’da video izleyerek resim yapmayı öğreniyorum. Başkalarını taklit ederek becerileri edinmede iyi olduğumu düşünüyorum. Aslında bir şeyler öğrenmede iyi değilim. (gülüyor) Sanırım sevdiğim işi yapmayı seviyorum ve doğal olarak çevremdeki insanlardan da öğreniyorum. Ve gerçekten öğrenmek istediğim şeylerin hala aynı olduğunu düşünüyorum; şarkı söylemek, İngilizce, egzersiz.
Diğer üyelerden etkileniyor musunuz?
Jungkook: Seul’e taşındıktan ve diğer üyelerle yaşamaya başladıktan sonra insanlara dikkat etmeye başladığımı düşünüyorum. Önceden çevreme dikkat etmiyordum, ama şimdi onları fark ediyorum. Sanki o andan itibaren kim olduğumu görmeye başladım.
tvN’nin ‘You Quiz on the Block’ programında Seul’deki manzaraları ilk kez görmekten bahsetmiştiniz.
Jungkook: Seul sokaklarını ilk gördüğümde muazzamdı. Seul’e yeni geldiğimde gerçekten endişeliydim ve ortam değişikliği nedeniyle kendimi tanımam için bir başlangıç noktası oldu.
‘BTS pop-up’ mağazasından sevdiğiniz bir şekeri aldığınızda, J-Hope, 13 yaşındayken ilk tanıştığınız zamanki gibi olduğunuzu söyledi. O zamana kıyasla hiç değişmediğinizi düşünüyor musunuz?
Jungkook: Dışarıdan bakılınca daha iyi ya da daha farklı görünebilirim ama hala 13 yaşımdayken aynı şeyler var. Diğer üyelere karşı nasıl düşünceli olacağımı ve anlayacağımı öğrendim çünkü ara sıra onlarla kavga ettim. Ama şeker alacaksam kimse beni durduramaz, mutlaka o şekeri alırım. (gülüyor) Hobi hyungla tek bir muz için kavga ettiğimiz zamanki gibi. (güler)
O zaman sizde ne değişti? BTS’in bir üyesi olmak, dünyaya bakışınızı etkilemiş olmalı. Daha önce V LIVE’da salatada et yerken vejetaryen izleyicilerinizden anlayış beklediğinizi belirttiniz.
Jungkook: Yurt dışında ve Kore’de birçok insanın vejetaryen olduğunu bildiğim için sormayı düşündüm. Birçok farklı ülkeyi gezerken öğreneceğiniz şeylerden biri de bu. Açıkçası her ülkenin kültürünü veya kişisel kimliğini veya seçimlerini bilmiyorum. Bu yüzden onlara saygı duymanın önemli olduğunu düşünüyorum.
Birçok insan üzerinde bir etkiniz olduğunu biliyor olmalısınız. V LIVE’ınızın bir bölümünde, daha önce içtiğiniz kombucha’ların tükendiğinden bahsettiniz ve hayranlarınıza küçük işletme sahiplerine yardım ettikleri için teşekkür ettiniz.
Jungkook: Bildiğiniz gibi şu anda restoranlar iyi durumda değil ve bir sürü kapalı dükkan var. Yani bir kişi üzerinde bile bir etkim olduysa, buna değdi ve hala insanlar bağış yapmaya devam ediyor. Her zaman söylediğim veya yaptığım şeylerden faydalanan birileri olabilir ama eminim ki birçok insan bunları iyilik için kullanacaktır.
Küçüklüğünüzden beri sadece üyelerden değil, ARMY’den de etkilendiğinizi düşünüyorum.
Jungkook: Bir konser mekanının içinde çok şey oluyor; ışıklandırma, sahne, zemin, sahne tasarımı, ekrana yansıtılan video, müzik, dans ve biz. Hepsi dengede olsa bile, ARMY’nin sahneyi tamamlamak için orada olması gerekiyor. Konserlerimiz için bilet alan ARMY baş karakter. Bence odaklandığımız her şey ARMY’ye geri dönüyor. Birbirimizin duygularını paylaşıyoruz ve onlar bizim gücümüzün kaynağı olarak düşünüyorum. ARMY ve bizim sadece birbirimizi sevdiğimizi söylemek yeterli değil. Kesinlikle bundan daha fazlası var. Bir şey var ama bilemiyorum. Kelimelere dökmek gerçekten zor. (güler)
Bence hedeflediğiniz konseri tam olarak gerçekleştirebilmeniz için ARMY’nin orada olmasına ihtiyacınız var.
Jungkook: Evet, kesinlikle! Her şey hazır olsa ve biz kameranın önünde olsak bile ARMY orada değilse, tamamen farklı bir konser oluyor. Konserdeyken bütün enerjimi, önümde olan tüm ARMYlerden alıyorum. Benim için anlamı tamamen farklı.
‘BTS 2021 MUSTER SOWOOJOO’nun konsepti, bir seyirciyle birlikte olmaya benziyordu.
Jungkook: Performans gösterebildiğim sürece cidden iyiyim. Turne yapabiliyor olsaydık, yıl içinde çok fazla konser verebilirdim. Seyirciyle performans sergileyemediğimiz de bu zaman dilimini daha derinden hissettim. ‘Vay canına, bunca zaman gerçekten her şeyi hafife almışım. Daha fazlasını yapmalıydım.’ diye düşündüm.
Hayal kırıklığına uğramış olmalısınız. Bir vokalist olarak parlamanın zamanı geldi.
Jungkook: (iç çeker) Ahh, gerçekten acele etmem ve her şeyden önce bir mixtape yapmam gerekiyor. (güler)
Mixtape’iniz nasıl gidiyor?
Jungkook: Gelmeden hemen önce üzerinde çalışıyordum. Ama bu zor! (gülüyor) 13 yaşında stajyer olarak başladım, çok çalıştım ve başarıyı buldum gibi oldu ama bunu herkes yapabilir. Bu yüzden özgün, karmaşık hikayemi oluşturmak ve şarkıları o şekilde yazmak istiyorum. Billie Eilish’in ilk albümü çıktığında bende büyük bir iz bıraktı. O yüzden bu günlerde bir bütün olarak albümün hikayesine odaklanmak yerine, her şarkıda söylemek istediklerimi yazacağım.
Diğer tüm işleriniz arasında bunları yapıyorsunuz, nasıl konsantre oluyorsunuz?
Jungkook: Gerçekten uzun zaman alsa bile parça parça çalışmak sorun değil. Demek istediğim, geç saate kadar çalışmaya devam edersem ertesi günü atlatmam zor. (gülüyor) Dün, bütün gece ayakta kaldım ve bugün programlar arasında uyudum ama bugün yine de böyle çalışmaya devam edeceğim ve mixtape’im üzerinde çalışacağım. En kısa sürede yayımlamak için elimden geleni yapacağım. Çok fazla şarkı yazmak ve kaydetmek istiyorum.
İşiniz veya konserleriniz dışında ARMY’ye bireysel olarak göstermek istediğiniz bir şey var mı?
Jungkook: Onlara ne göstermek istiyorum, umm… sadece gerçek benliğim, Jeon Jungkook. Oldukça uyumlu, çok dürüst ve özel biri olmadığımı.
Şimdi nasıl bir insan olduğunu düşünüyorsunuz?
Jungkook: Ben tembel bir insanım. (güler)
Kendinize çok yükleniyorsunuz. (gülüyor) BTS’in bir üyesi nasıl tembel olabilir?
Jungkook: Hayır, gerçekten tembelim. (gülüyor) Yalnız olsaydım muhtemelen programların çoğunu kaçırırdım. (gülüyor) Ama grup olarak çalışırken herhangi bir hata yapmaktan kaçınmam gerekiyor. Gerçekten tembelim. İnsanların beklediğinden daha fazlasını düşünüyorum ve işleri kendi yöntemimle yapıyorum. Ayrıca diğer insanların benim hakkımda ne düşündüklerini umursamıyor olsam da, hala umursuyorum. (gülüyor) Hiçbir fikrim yok ama aynı zamanda dolu dolu bir hayat yaşamaya çalışıyorum. İşte ben böyle bir insanım. (güler)
Röportaj için teşekkürler. Bu arada, “Butter” fancam’inizi beğendim. Hareketleriniz gerçekten çevikti.
Jungkook: Gerçekten mi? Kendimi geliştirdim mi? (güler)
Kaynak: Weverse Magazine
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.