Bundan dolayı kimi duygularını şarkı sözlerine, kimi dans hareketlerine, kimi sayfa sayfa kitaplara, kimi de sosyal medyaya yazıp paylaşıyor. İnsanlar farklı yollarla da olsa yaşadığı duyguyu bir şekilde dışa vuruyor. Herkesin bir noktada derdi aynı ama ifade ediş şekli farklı. Ama yine de görmüyoruz. Göremiyoruz.
İki yıldır 15 yaşındaki bir çocuk Twitter’dan yardım çığlığı atıyor ama kimse duymuyor!!!
İzmir’de yaşayan 15 yaşındaki Buse Melisa, 05 Eylül‘de emekli astsubay babasının silahıyla yaşamına son verdi.
Ve Buse Melisa, K-Pop hayranıydı. Bir de babasından psikolojik şiddet görüyordu. (Sıralama önemli) Bunu da sosyal medya hesabından defalarca çok açık bir şekilde paylaşmıştı. Paylaşırken bir “Baba” diyordu bir de “Yoongi”*(BTS-Suga) diyordu…
Buse Melisa intihar ettikten sonra ilk sırayı “Yoongi” alırken “baba” kimileri için ikinci sırada kaldı. “Baba” da diyordu ama kimileri zaten tıpkı iki yıldır görmedikleri gibi şimdi de görmüyorlardı. Buse Melisa BABA diyordu. O kimileri ısrarla görmüyordu.
Çünkü o kimileri çatıya çıkıp intihar etmeye çalışan insanlara aşağıdan “ATLAAA” diye bağıranlar, “ATLAYAMAZSIN” diye gaza getirmeye çalışanlar. Ya da neden atladığını öğrenince de “Bu da dert mi?” diyenler. Kısacası Vicdansızlar…
Buse Melisa,
diyor. İnsanlar hala namlunun ucuna başkasını koyma çabasında.
Koyalım namlunun ucuna Buse Melisa’yı değil de sorumluluk almayan birilerini. Mesela bizim ülkemizde anne, babasından, akrabalarından o veya bu nedenle şiddet gören, bağımlı, takıntılı olan çocukların başvuru yapacağı bir merkez var mı? Ya da Buse Melisa‘ya “Psikolojik sorunları vardı.”, “K-Pop hayranıydı.”, “Dinlediği müzikler depresifti.” demek daha mı kolay?
Ülkemizdeki sınav baskısını, gelecek kaygısını, kıyaslamayı görmezden gelelim. “El yarası da dil yarası geçmez.” atasözlerimiz bile sorunlu demeyelim. Kadınların erkeklerden korktuğunu söylemeyelim. Aile içi şiddet yok diyelim. Çocukların savunmasız olduğunu söylemeyelim. İnternetin denetimsiz olduğunu görmezden gelelim. İnsanların psikolojik sıkıntıları olduğunu söylemeyelim. Çaresiz kaldığımızda ne yapacağımızı bilmediğimizi söylemeyelim. Naif olunca ezik muamelesine maruz kaldığımızı kimse bilmesin. Ergen psikolojisinden bahsetmeyelim. Susalım! “Üstünü kapattığımız herşeyin altında kalalım.”
Zaten iki gün konuşur sonra unutulur. Bu millet neleri neleri unutuyor öyle değil mi? Unuturuz. 15 yaşında bir çocuğun psikolojik şiddet, aile baskısı ya da yaşadıklarını artık kaldıramadığı için öldüğünü unuturuz. Tıpkı diğer unuttuklarımız gibi.
Ama K-Pop’ın zararları üzerine haber bültenlerimize sayısız uzman katılsın, konuşsun. Evet konuşsunlar hatta sorun varsa çözüm üretilsin. Çözüm üretilsin ama Buse Melisa‘nın intiharındaki tek ve ana neden K-pop mı gerçekten? Dinlediği müzikler önemli yaşadığı acılar değil. Bir çocuğu birşeylerin değişeceğine inandıramayan koskoca bir ülke olduğumuz gerçeğini de görmezden gelelim yine asıl odak noktamızdan uzaklaşalım. Çünkü bazı konularda ülkecek hep sözün bittiği yerdeyiz ne yazık ki tıpkı Buse Melisa‘nın intiharındaki neden gibi.
Sözün bittiği yer ne denir ki Mekanın Cennet Olsun! Belki de sen hassas değildin yaşadıkların(mız) çok ağır.
Ve ben bu olaydan bağımsız olsa da konu K-pop hayranlığına da geldiği için daha önce de bir köşe yazımda yaşı küçük fanlarla ilgili düşüncelerimi belirtmiştim. Bu sadece K-pop’la sınırlı bir konu değil “fanlık” kavramı üzerine uzun uzadıya durulması gereken bir konu. Ama bir kez daha buradan yazmak istiyorum. Bazı konuları iyi ayırt etmek lazım. Bunu yapacak olan kişi de sizlersiniz.
Birşeyleri çok körü körüne savunmamak gerek. Bu hayatın her evresinde böyle. Seversiniz takip edersiniz tamam ama abartmayın.
Belli bir yaşa kadar hiçbir konuyu hayatınızın odak noktası haline getirmemeye çalışın.
Bazı fanların fanlık derecesi gerçekten ürkütücü bunu kimse inkar edemez. Tabi bu sadece K-pop’a özgü bir durum değil ama K-pop hayranlarında da azımsanmayacak kadar fazla. Ve en önemli sorun, kendileri bunun farkında bile değiller. Ne yaptığınızı arada bir kendi kendinize sorgulayın lütfen!
Umarım bu haber bu sitede açılan son intihar haberi olur! Çünkü hikayemizin, yaralarımızın, acılarımızın bilinmesi için kendimizden vazgeçmiş olmamız en kötüsü sanırım.
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.