Kpop’a dair çoğu şey öngörülebilir. Mesela grup içi iş bölümleri; dans, vokal, rap.. Tarzlar, tavırlar içerikler tamamıyla satın alınabilir bir sektöre hayat vermektedir. Bu kalabalıktan sıyrılmanın yolu çoğunlukla şirket politikalarının tekelindedir. Ancak içinde bulunduğumuz koşullarda sanatçılar, idol kimlikleriyle kendi farklılıklarını ortaya çıkarabilmekte. Kimileri sektörden çok uzaklaşmadan moda, sanat, oyunculuk vb. alanlara meyil etmektedir. Bu yazıda ele alacağım kişi ise idol kimliğinden akıl, bilgi, hitap yoluyla farklılaşmakta.
Söz konusu Namjoon olduğunda kendimi, dil ve düşünce bağlantısı üzerine düşünürken buluyorum. Bu teoride, dilin düşünceyi etkilediği tartışılmakta. Kim Namjoon’un şarkı sözleri veya paylaştığı içerikler düşünüldüğünde; Kore alfabesinin fonetik yapısını, morfolojik (kelime) yapısını, sentaks (cümle) yapısını çok esnek kullandığı görülmekte.
“Japonya’da ‘Hulu We Love BTS özel sayısında’, Jin RM’in söz yazarlığına dair “Beste yapmakta iyi, ama özellikle şarkı sözü yazma yeteneğine hayranım,” diyerek şöyle devam etti. “Şarkı sözlerine baktığımda, ‘Nasıl böyle düşünebilir? Nasıl bu kadar mantıklı olabilir?’
Aynı röportaj da Jungkook, “RM, tamamen takdire şayan bir insan. Söyleyecek söz bulamıyorum. Bu yüzden ekibimizin lideri. Bir şarkıcı, insan ve arkadaş olarak ondan öğrenebileceğimiz birçok şey var.”
Bu yalnızca Kim Namjoon’un 148 IQ’ya sahip olmasıyla ilintili değil. Sahip olduğu entelektüel birikimi, kolaylıkla kendi fikir sistemine entegre ederek kaliteli işler ortaya çıkarabiliyor ve bunu yaparken kendi öz gelişimini açığa vurmaktan çekinmiyor.
“Yeryüzünde kendisiyle en çok yüzleşen insanım. “
“Bilim adamlarının uzay hakkında söyledikleri gibi, sonsuz ve sonsuzluk temelde aynı şey olabilir. O zaman problemli içsel yönümü kendime geri yansıtmak, kendi içinde boş olabilir. (Aslında sorunun hiç var olmadığına deginiyor) Kendim hakkında kötümser olmamayı deneyerek, olumlu duyguları rehber edinmeye çalışacağım.”
“Mutluluk, başarmanız gereken bir şey değildir. Bir şeye ulaşma sürecindeyken de mutlu hissedebilirsiniz …”
“Şu anda olduğum kişi olacağımı bilmiyordum. BTS’la birlikte fanmeeting ve konserler yapacağımı bilmiyordum. Sadece bu yüzden yaşamalısın, çünkü yaşamamızın ne zaman ve ne yöne gidecegini asla bilemeyiz. Bu gerçek için yaşayalım. Elimizden gelenin en iyisini yaparken yaşayalım. “
RM ile ilgili yazmaya başlarken yapmak istediğim aşağı yukarı düşünce şeklinin evrimini ortaya çıkarmaktı. Çünkü iniş-çıkışların yoğun olduğu bir zihni var.
Kim Namjoon’un, aklının işleyiş sistemi hiphop/rap kimliğinden besleniyor olmasına rağmen, idol olarak çıkış yapması nedeniyle bu iki yapı tarafından şekillenen bir hayat perspektifi var.
“Bugün kim olarak yaşamalıyım? Kim Namjoon yada RM? ” ( BTS / Idol)
Başlangıç olarak erken dönem Namjoon için işler yolunda değil zira, zihni kendini sevme/nefret etme döngüsü içinde kaybolmuştur.
“Eğer Tanrıyla karşılaşırsam ona şunu söylerim,
Hayat hiç siparis etmediğim bir kahve,
Yakasından tutup ona derim ki,
Ölüm yeniden dolduramayacağım bir Amerikano” [Always]
“Hayat güzel,
Ölümün bize takılan bir borç olduğunu bilmemize rağmen..” [Life]
‘Kendimden gerçekten nefret ettiğimde, orada bilinen karanlıkta kala kalabilirim..’
Reflection’a ait bu ilk dizede endişeli ruh hali olan Namjoon’un, ikinci kıtada ‘dünyanın bir başka ismidir umutsuzluk..’ derken boşlukta ve güvende hissetmediği açık.
Rap Monster, RapMon’a dönüşüne kadar, kendini bu çıkmazda daha çok kaybetti. “Eğer geçerken birbirimize çarparsak, bu bizim kaderimiz mi olur?
Belki de sayısız kez birbirimize çarptık..”
Kendini sevmek ve kader..
Namjoon hala kendini sevme konusunda uğraş veriyor ancak ya kaderinde bir başkası tarafından sevilmek varsa? Wings gibi BTS’nin yurtdışından ilgi/sevgi gördüğü, hatrı sayılır üne sahip olduğu bir dönem de Namjoon eksik olan öz sevgisi yerine bir başkasının bu boşluğu doldurabileceği fikrine, kendini inandırmaya çalışmaktadır.
‘Keşke kendimi sevebilseydim!’ Reflection’ın son ve tekrar eden dizesi. BTS ve RM için yeni bir dönem başlıyor. İyileşme zamanı artık..
REFLECTION to LOVE.
LYS serisiyle birlikte Kim Namjoon kendini AFFETTİ. Şimdi kendini sevme/nefret etme döngüsü kırıldı ve içine sürüklendiği endişe nöbetleri son buldu. Arayış bitti ve o artık özgür!
“Bana kendimi sevmem için nedenlerim olduğunu gösterdin!
Kendimi sevmeyi öğreniyorum! “
“Diğerleri diyor ki
Böyle giderse aptal durumuna düşeceksin
Ama aklımı kullanmak istemiyorum
Ölçüp biçmek istemiyorum
Aşk ticaret değil
Daha çok fitness gibi
Aklımı kullanırsam
Soğuk olacağını biliyorum tıpkı kış gibi
Yine de mücadele etmek istiyorum
Eğer sen beni itersen düşerim,kaldır beni
Ben seni çektiğimde gelmesen de olur
Bırakalım onlar kendileri olsun
Bizde biz olalım
Aşk, kahrolası bir labirent
Ama sen gerçekten muhteşemsin
[Love maze]
UNICEF konuşmasında RM, ‘kendinizden bahsederek isminizi ve sesinizi bulun.’ dediğinde fark ettiği şey şuydu; İnsanın ancak kendi sesi, kendi duygu,düşünce yapısı üzerinde kontrol kurabilir.. ve Kim Namjoon hayatı boyunca sahip olduğu yüzleşmeler içinde sesini görünür kıldığı yerde iyileşmeye başladı.
Yazıya nasıl son vereceğimi pek bilmiyordum o yüzden en iyisi ve en güzelinin Namjoon’un sesi olduğuna karar verdim. Keyifli okumalar.
08/27/15 Love Yourself paylaşımı.
‘Kendini sev’
‘너 자신 을 사랑 하라’
Bu ifadeyi söylemek kolay ama aynı zamanda zor. Dünyada adil aşk nedir ve kaç çeşit aşk vardır? Aşk bir prizma gibi gözüküyor. Belki de (kendini sev) ifadesi sadece kendilerini gerçekten sevenler tarafından konuşulabilir. Ancak kendilerini sevemeyen çoğunluk için bu kelimeler (kendinizi sevmek) ulaşılması zor, sıcak birer titrek ışıltı gibi görünüyor.
Benim bakış açımdan ona dair (sevmek) anahtar kelimeler ‘cesaret’ ve ‘affetme’dir. Çirkin tarafımızla veya gerçekliğimizle dürüstçe yüzleşmek için cesaretimiz olmayabilir, bu yüzden ,nihayetinde kendimizle tam olarak yüzleşme cesaretini bulduğumuz o anda, asıl olanı yani kendini sevebilen biri olabiliriz. Aniden her şeyin bu cesaretle başladığını düşündüm. Benim için hiçbir şey ifade etmeyen bir kelime (cesaret) son zamanlarda çok özel hale geldi.
Eğlenceli olan, cesaretin ‘damar’ anlamına da gelebilmesidir (c/n: Korede ‘용기 cesaret’ ve damar fonetik yapıları benzer ). Bu yüzden içimde daha da büyük bir özel nokta var. En nihayetinde, önemli olan kalbi tutan damardır.Kalbimi ne tür bir damar tutmakta..
[RM kelime yapısıyla oynamayı seven biri ve muhtemel burada; kişiyi kendini sevmekten alıkoyan, kalbe tutunan ve cesareti kıran duyguyu sorguluyor.. ]
Yakın zamanda yapılan bir röportaj sırasında, uzun vadede nasıl bir yaşam sürmek istediğim soruldu. Onlara, kendimi affedebileceğim bir hayat yaşamak istediğimi söyledim. Görüşmecinin beni ne kadar anladığını bilmiyorum, ama başını aşağı yukarı salladı, bu yüzden çok minnettarım. Yani affedilmekten daha kolay ve güçlü bir şey yoktur. Hayatımda sadece bağışlama değil, kendimi hırpalayacağım ama aynı zamanda eninde sonunda kendimi ‘bütünüyle’ affedebileceğim bir hayat yaşamak istiyorum. Kendimi sevmek belki de sadece kendimi affetmektir.
Ansızın, akıp giden zaman içinde düşündüm ki, benim gibi başka biri olmamasına rağmen, bana benzer durumda olan çok insan var. Bu yüzden üzülme sen..
(c/n: resmi ama arkadaşça bir ‘sen’ kullanmakta) Düşününce bana benzer,beni anlayacak kimse yok gibi.. Eğer samimi bir kalbe sahipsen, o zaman kesinlikle dışarıda bir yerde sana benzer sıcaklıkta bir kalp ortaya çıkacak hayatında.. Bir gün olacak. Samimi bir kalple yaşamaktan daha güzel bir şey olmadığında..
Bu dünyada kesinlikle bizim kontrolümüz dışında olan bazı şeyler var.
세상 엔 분명, 분명 어쩔 수 없는 일들 도 있다.
O yüzden haydi,
bizde affedelim artık kendimizi.
Kim Namjoon.
‘082715 Love Yourself’
Not:Bu yazı Kim Namjoon’un yayınladığı içeriklerin bir analizi olarak hazırlandı.
Kaynak: Bighit Entertainment ( Şarkı sözleri ve vlog / fancafe paylaşımı)
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.