Bu hafta Koreli pop grubu BTS ilk kez İngiltere’ye geldi. Sarah Carson onların süper fanlardan oluşan ordusuyla tanıştı.
Yalnızca erkek grupları; akıllı, mantıklı genç kadınları vahşi yapma gücüne sahiptir. Yalnızca onlar (bu hafta Londra’daki O2 konser biletlerinin tamamı satılan BTS’in yaptığı gibi) sadece bir dudağın kıvrılmasıyla 20.000 kişinin nefesini kesebilir.
Gerçek anlamı Kurşun Geçirmez İzciler olan Bangtan Sonyeondan, yani kısaca BTS (geçen sene Beyond The Scene, yani Sahnenin Ötesi olarak değiştirdiler bunu) dünya hakimiyetine yükselen yedi kişilik güçlü bir K-Pop grubudur.
Onları henüz duymadıysanız, kendinizi hazırlayın. Altı stüdyo albümü, bir dünya turu ve bu gece The Graham Norton Show’da yer alacak olan RM, Suga, Jungkook, V, Jimin, Jin ve J-Hope ana akım müziği Kore popuyla zorluyor.
Müzisyenler her zaman hayranlarına güvenmişlerdir (Beatlemania’yı* aklınıza getirin ) ama K-pop’da “idoller” sıkı bir disiplin ile etraflarını sarmış lejyonlar tarafından özel olarak üretiliyorlar. Histeri ve çılgınca ibadet bu paketin bir parçası ve bir ilişki haberi (kadın hayranların sırtını dönmesine sebep oluyor bu durum) bir üyeyi gruptan attırabilir.
Daha çok Korece şarkı söyleyen BTS (aralarda birkaç İngilizce bağlamlar ile birlikte) ARMY* adını verdikleri fanlarına 7,3 milyondan fazla albüm sattı. Bu, uygun bir unvan.
Grubun Salı gecesi sahneye çıkmasını beklerken, kalabalık çılgınca bir hale büründü. 45 £ ‘lik, bluetooth ile aktif edilen “bomb” ışıklarını tutan kızlar bir yandan fanchant yaparken, bir yandan hep birlikte bombalarını kaldırarak LED gösterisi sundular. Justin Bieber, Taylor Swift, Beyoncé; hepsinin fandomları var fakat bu Birleşik Krallık’ta ilk konseri olan BTS için bir kültür toplanması gibiydi.
Dünya çapında popülerlik kazanan K-Pop, şimdiye kadar bölgesel bir ilgiye sahip olan Güney Kore dalgası Hallyu’nun bir parçasıydı. Bu yüzden hayranların ateşli Koreaphileler* olmasını bekleyebiliriz. Ancak herkes (çoğunlukla 16-21 yaş arası kızlar) farklı görünüyordu; etnik köken ve moda anlayışı olarak farklıydı.
Hayranlar bunun sebebinin; rap, R&B, rock hatta Latin ezgileri dahi içeren BTS’in müziğinin engin çekiciliğinden kaynaklı olduğunu söylüyor. Manchester’dan 14 yaşındaki Iona, BTS’den önce sadece heavy rock gruplarını dinlediğini itiraf etti. İlk konseri için Avusturya’dan Londra’ya gelen 17 yaşındaki Ida, “İki yıl önce dinlemeye başladım çünkü iyi beatlere sahip hızlı müzikleri seviyorum.” dedi. “Gittikçe daha da fazla BTS’i dinledim, sonra altyazıları açtım ve pes etmemeni, hayallerini takip etmeni ve çalışmanı teşvik eden anlamlı sözleri olduğunu gördüm.”
“Önemli konular hakkında konuşuyorlar; aktivist olmaya çalışıyorlar ”
Birçoğu, YouTube’da müzik videolarını izleyip şarkı sözlerini görmeden önce, BTS’i bir arkadaşı sayesinde ya da Twitter’da keşfetmiş. Orada sosyal olarak bilinçli bir K-pop formu buldular ki bu, BTS’i sayısız benzer gruptan ayıran şeydi ve oranın görünümünü tamamen değiştiren nedenlerden biriydi.
Plymouth’tan 22 yaşındaki Jess, “Önemli konular hakkında konuşuyorlar; aktivist olmaya çalışıyorlar” dedi. Eğer kanıt gerekliyse, grubun UNICEF ortaklığına bakılabilinir. Love Yourself albümlerinin rekor satışlarının yüzde 3’ünü kuruma bağışladılar.
High Wycombe’dan 16 yaşındaki Catherine, “Sosyal sorunlar ve ruh sağlığı ilgili konuşmaları gözlerimi açtı” dedi. “Biz genciz ve hepimizin kendine güvenmeyle ilgili problemleri var. BTS’in müziği bize kendimiz olabileceğimizi gösteriyor, sosyal standartlara uymamız gerekmiyor. Şarkılarından biri, Güney Kore’de genç kuşakların nasıl hor görüldüğüyle ile ilgili ki bu durum İngiltere’dekine çok benzer. ”
Onların müziği; gençlerin aşkını, 21. yüzyılın sınıf sistemini, bir hayal için eğlenceyi feda etmeyi ve başarısızlıklarla başa çıkmayı anlatıyor. “Sosyal medyaya baktığınızda, üç albümden oluşan Love Yourself kampanyasının, insanların kendini sevmeyi başarmasında ne kadar yardımcı olduğunu görürsünüz” diyor Catherine’in High Wycombe’den gelen 17 yaşındaki arkadaşı Emily.
“İnsanlar diyor ki: ‘Ne dediklerini anlayamazsın’
– Peki ya ‘Despacito’?”
K-pop hayranlarına sıkça sorulan ilk soru dil engeli ile ilgili. “İnsanlar: ‘Onları nasıl seviyorsunuz, farklı bir dil konuşuyorlar?’ dediklerinde nefret ediyorum bu sorudan” diyor Catherine. “İlk olarak: Google Translate. İkincisi de, Koreli olmaları onları itibarsızlaştırmak için kullanılmamalıdır. Onlar bunu Batı kültüründe başardılar, Amerika listelerine girdiler, Capital Radyo’da çalınıyorlar. Tebrik edilmeleri gerekirken daha sert mücadele etmek zorunda kaldılar. ”
Catherine’in 16 yaşındaki arkadaşı Laura onunla aynı fikirde: “Onların müziği ilham verici ve sizi mutlu ediyor. İnsanlar şöyle diyor: ‘Ne dediklerini anlayamazsın!’ Peki, herkesin sevdiği ‘Despacito’ya ne diyeceksin?”
Londra’dan 20 yaşındaki Kevin, “EDM dinleyen insanlara bunu sormuyorsun ama” diye bir noktayı belirtirken, Iona da “Ne dediklerini bilmiyor olsan bile, duyguyu seslerinden hissedebilirsin.” diyor.
Gerçekten de, salı gecesi desibel öyle bir yüksek seviyesindeydi ki, İngilizce olsalardı bile onları önceden bilmiyorsanız şarkıların sözlerini anlamak imkansız olurdu. Yine de, seyirciler arasındaki bütün kızlar şarkıları hep birlikte söylediler ve kimi zaman da şarkı sözlerinin içinde fonetik olarak “Seni Seviyorum”u andıran kısımları ateşli şarkı sözleri olarak kabul ettiler.
Tüm yüksek enerjili şovlar, akılda kalıcı beatler ve 90’lar tarzı baladlarla akşam, elektropop ile inşa edilmiş süper cilalı ve ciddiyetle teslim edilmiş iyi bir showdu. Harry Styles’ın arsız pırıltısı, Childish Gambino’nun braggadociosu* ve Bruno Mars’ın bulaşıcı melodilerinin yansımaları vardı.
Ama BTS, Harry Styles değil. Parlak, videolarında masumca yatakta zıplayan, portakal koklayan ve su tabancalarıyla oynayan BTS üyelerini yansıtıyor. Kendi geçmişlerinin One Direction’dan tamamen farklı olduğunu hatırlatan bir cinsiyetsizlik. Ve mevcut Güney Kore yasalarına göre her üye, zorunlu askerlik hizmetini yapmak zorunda kalacak.
Sevinç vardı, hıçkırarak ağlamak vardı, “ölüyorum, ölüyorum, ölüyorum” diye haykırış vardı.
Malezya’lı 21 yaşındaki Anis’in evlilik teklifi gibi yakınlık teklif ediyor mu üyeler? Yoksa bu şehvet mi? Ve fırfırlı gömlekleri, dolgun dudakları, çıkık elmacık kemikleri ve biraz efeminelikle, kızlara erkeklik hakkında daha geniş bir anlayış sunuyorlar mı?
Fanların arkadaşlarının hepsi cazibeyi anlamıyor. Avusturya’dan 18 yaşındaki Jennifer, “İnsanlar oldukça önyargılı olabilirler” diyor. “Diyorlar ki: “ Komik görünüyorlar, makyaj yapıp kostümler giyiyorlar, erkek gibi görünmüyorlar, kız gibi görünüyorlar.” ”Ama bu Kore tarzı.”
Şarkılar arasında hayranlar ağladı, çığlık attı ya da şaşkınlıktan felç oldular. Sevinç vardı, hıçkırarak ağlamalar vardı, “Ben ölüyorum, ölüyorum, ölüyorum” diye bir haykırış oldu. Nispeten sakin bir kız, arkadaşına döndü ve kendinden emin olarak dedi ki: “Hayatımda hiçbir şeyden bundan daha fazla gurur duymadım.”
Son olarak, bu kızların gerçek hayatta ilk kez ait oldukları aileyi buldukları ana tanıklık ediyormuşum gibi bir ayrıcalık hissettim. Yine de bunun bir fenomenin zirvesi mi, yoksa bir işgalin başlangıcı mı olduğu konusunda emin değilim.
*Beatlemania: Beatles hayranları.
*ARMY İngilizcede ordu demek biliyorsunuz, bu anlamına vurgu yapılmak istenmiş.
*Koreaphile: Koreli olmadığı halde, Korelilere olan hayranlığından dolayı onlar gibi yaşamaya çalışanlar. Makyajdan giyim kuşama, konuşma şeklinden yemek alışkanlıklarına kadar…
*Braggadocio: Rap müzik kültüründe, rapçilerin kendilerine olan özgüvenlerini iddialı bir şekilde, kendilerini överek dillendirmeleri anlamına geliyor.
Kaynak: i news
E/N: Dispatch, Citi Field konseri esnasında mini bir #ARMYVOICECHALLENGE yapmış ve hayranlara BTS’in onlar için ne ifade ettiğini sormuş. İşte o VLive videosu ve Türkçe altyazı mevcut. İyi seyirler.
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.