“Ne olur…
Öylece ayrıl benden hiçbir şey söylemeden…
Yalvarıyorum kapat o güzel dudaklarını…”
Diyor Mino,
“Bana eziyet etme ne olur…
Karanlığı bastıracak kadar güzel olan o izler olmadan…
Pişmanlıklar yakıyor canımı, istediğin de bu değil miydi zaten?
Ne zaman azad edeceksin beni?” diye soruyor, canı yanıyor sert görünümlü ama kalbi yumuşacık olan HugeBoy’umun.
Boşuna değil bu lakabın ona verilmesi, bazı lakaplar vardır süslüdür güzeldir ama içi sahibi tarafından doldurulmaz bazıları da var ki lakabının tam olarak hakkını verip içini doldurur.
İşte böyledir Mino, yeri geldiğinde kocaman ağlayan bir bebek olur …
Yeri geldiğinde sahnede devleşen, bize ‘Fear’ gibi efsane bir şarkı veren sert bir rapçi/sanatçı…
Evet, başlıktan ve şu ana kadar ki bölümden anlayacağınız gibi bu bir şarkı analizi ama sadece şarkı denilerek geçilebilecek bir şey değil Pricked…
Şaheser olarak nitelendirdiğim, hiçbir şekilde promosyonu yapılmayan fakat en çok indirilen müzikler listesinde üst sıralarda bulunan -Ki bu bile başlı başına büyük bir başarıdır- promosyonu yapılsa bayağı bir ses getirecek hit olacak olan ama hayranlarından ve grupla ilgililerden başka kimsenin bilmediği bir hiç uğruna harcanan, klip çekilmeye bile gerek görülmeyen Mino’nun mükemmel ötesi sözleri ve o tok sesi, Taehyun’un içimize işleyen mükemmel sesi ile bize sunulan bir şaheser.
Bir şirket düşünün…
Kendi grubunu aşağı çekmek isteyen, grubuna anti olan, üvey evlat muamelesi yapan, grubunu unutturmaya çalışan ,promosyon yapmayan, 1,5 yıl bekleten ve bunun gibi sayabileceğimiz daha birçok şey.
Bir fandom düşünün…
1,5 yıl sadece bir Winner TV ve bir albümle ortada bırakılmış, 1,5 yıl neredeyse grubundan hiç haber alamamış, gerçek fanlar dışında terk edilmiş, grubunun promosyonunu kendi yapmaya çalışan. Tıpkı şimdi benim yapmaya çalıştığım gibi belki bir iki kişi de olsa sevdirebilirim insanlara, grubumu birkaç kişi daha tanır ve bu muhteşem şaheseri birkaç kişi daha bilir diye.
“Bir zamanlar hükmettiğin kalbimde …
Filizlendi aşk dikenleri, bana bıraktıkların sadece izleri mi?”
Cümlelerin ne kadar özenle ve dikkatle yazıldığına bir bakın ancak sanatçı, şair kafasıyla yazılabilecek sözler dediğim gibi bir şaheser. Duygularıyla ve hayatı dolu dolu yaşan bir insanın yazabileceği sözler, her şeye rağmen dimdik ayakta duran birinin yazabileceği sözler…
“O kadar acıtıyor ki dayanamıyorum…
Batıyor aşkın dikenleri…
Sensizliği suçlasam da acı çeken yine bendim…”
Dikenler batsa da hala ayakta duran ve yılmayan, bütün acılara katlanan birinin…
“Kucağın dikenle dolu olsa da sarılırım ben..”
Şimdilik bu şarkıyı bir kıza yazdığını unutup biz IC’ler de “Kucağın dikenle dolu olsa da sarılırız biz” diyorum.
“’Olur ya belki dönerim’ de…
Bilirsin ya yine tekrarı olur belki…
Sonunda eskisi gibi sohbet edip anlamsız sözler verir,
‘Sonsuza kadar’ yalanını arkamızda bırakıp yeniden kalırız yapayalnız…”
Cümlelerin inceliğine ve yakıcılığına bakar mısınız, her kelimesinden kalite akıyor. Bu cümleleri kurmak hiç çekinmeden yaşadığı olaylar üzerinden şarkı yazmak her insanın harcı değildir, bir kere cesaret ister. Bu kadar mükemmel bir eseri bizlerle paylaştığı için Mino’ya çok teşekkür ediyorum, kalbini herkese rahatça açabildiği çekinmeden duygularını aktarabildiği için onunla gurur duyuyorum.
Hiçbir şey sonsuza kadar sürmez ne aşk ne de başka bir şey, sadece sürdüğü kadar sürdürebiliriz yaşayabildiğimiz kadar yaşayabiliriz hayatı, daha fazlası değil daha fazlası hiçbir zaman olmaz.
Bir gün Winner da yok olacak belki, sevdiğimiz her şeyin yok olacağı; biteceği gibi ama biz sürdürebildiğimiz kadar onların yanında olmayı onlara destek vermeyi sürdüreceğiz. Dinleyebildiğimiz kadar şarkılarını dinleyecek sevebildiğimiz kadar seveceğiz onları. Bu yazıyı da böylelikle bitiriyorum, hatalarım olduysa affola.
Aşkın ve hayatın dikenlerinin batmaması ümidiyle…
Yazı: Sakura
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.