31 Aralık’ta Netflix, resmî seyirci sayılarını açıkladı. 21-27 Ağustos haftasında Top 10’a giren Mask Girl, Netflix’te yayımlanan ve en çok izlenenler arasına girebilen son Kore dizisi oldu. Ondan sonra yayımlanan A Time Called You, Song of the Bandits, Doona!, Daily Dose of Sunshine ve Sweet Home 2 dünya genelinde en çok izlenen diziler arasında kendine yer bulamadı. Buradaki sorun, Song of the Bandits ve Sweet Home 2 gibi dizilere devasa yatırımlar yapılmış olmasıydı. Fakat söz konusu yatırımların karşılığı alınamamıştı.
The Glory, Black Knight, Bloodhounds, Celebrity ve Mask Girl gibi diziler, küresel çapta izlenirken diğer yapımların neden benzer sonuç elde edemedikleri merak konusu.
Allkpop’ta yapılan bir habere göre sorun, dizilerin anlatı yerine görsele odaklanmaları. Büyük yatırımlar yapılan diziler; görsel efektler, mekânlar, kostümler veya oyuncu kadrosu açısından daha zengin. Buna karşılık iyi bir hikâye sunulamadığında seyirci, yeterli ilgiyi göstermiyor. Hikâyesi sağlam olan dizilerse benzer yatırıma sahip olmasa dahi seyirciyi kendine çekiyor ve başarılı oluyor.
Haksız bir eleştiri değil bu. Fakat yeterli bir açıklama da değil. Çünkü kıyaslanan dizilerin türleri farklı. Elbette The Glory ya da Mask Girl gibi dizilerde görsel efektler ve mekânlar biraz daha geri planda olacaktır. Oysa görsel efektlere harcanan para harcanmadığı takdirde Sweet Home gibi bir diziyi izlemek, seyirciye işkence gibi gelecektir. Dolayısıyla bu diziler arasındaki bütçe farkı, bir zorunluluk.
Dizilerin hikâyelerinin neden zayıf olduğu konusunda ise seyircilerin farklı sitelerdeki (Allkpop, Nate Pann) yorumlarına baktığımızda birkaç görüş göze çarpıyor: (1) Kore dizilerinin yapımcıları, Batı’yı taklit ediyor. (2) Kore dizileri, eski cazibesini yitirdi.
Bu yorumların ilki, bir bakımdan doğru. Netflix ya da Disney+ gibi uluslararası platformlarda çok izlenmek isteyen senarist, yönetmen ve yapımcılar; hâlihazırda denenmiş ve kabul görmüş klişe formüllere başvurmaya başladılar. Fakat burada gözden kaçırılmaması gereken bir nokta var, bu yapımlar gerçekten başarılı oluyorlar. Kimse Mask Girl’ün bundan on yıl önce çıkan K-dramalara benzer olduğunu iddia edemez. Buna karşılık Doona!’nın “Batılı” olmakla yakından uzaktan ilgisi yok, bildiğiniz K-drama.
İkinci yorum ise bakış açısı hatası içeriyor. Biraz da “Nerede o eski diziler?” diyen “kkondae”lerin yorumları gibi geliyor kulağa. Hemen kızmayın, şimdi izlediğiniz her diziden eski dizilerin tadını alamıyorsunuz diye size kkondae demedim.
Şimdi düşünün: Kaç yılında K-drama izlemeye başladınız? Ben 2012-2013 civarı başlamıştım. İlk izlediğiniz 10 diziyi düşünün. Ben Dream High, Dream High 2, Boys Over Flowers, Playful Kiss, You’re Beautiful, You’ve Fallen for Me (Heartstrings), My Girlfriend is A Gumiho, 49 Days, Arang and the Magistrate ve Secret Garden izlemiştim. Daha doğrusu Secret Garden’i yarım bırakmıştım çünkü yaşım çok küçüktü ve oyuncular çok yaşlı gelmişlerdi. Şimdi de izlediğiniz dizilerin hangi yılların yapımı olduğuna bakın. Benimkiler sırasıyla 2011, 2012, 2009, 2010, 2009, 2011, 2010, 2011, 2012 ve 2010.
Hem benim ilk izlediğim dizilere hem de kendinizinkilere baktığınızda göreceksiniz ki bir çırpıda kaç yılın en beğenilen dizilerini tüketmişiz. Oysa artık Kore dizilerine erişmek çok kolay. Kore’de televizyon kanalında %0,1 rating yapan ve aynı zamanda çevrim içi bir platformda yayımlanan diziyi izleyebilir, diğer seyircilerle birlikte ne kadar kötü olduğu ve K-dramaların artık bozduğu üzerine konuşabilirsiniz. Fakat K-drama izlemeye bugün başlayan biri, son üç yılın en popüler dizilerini izlese dizi çekmekte Koreli yapımcıların üstüne kimsenin olmadığını düşünebilir.
Bu nedenle ikinci yorum da dayanaksız kalmaktadır. Hatanın bir kısmı -hatta büyük çoğunluğu- Kore dizilerinde değil, yayımlanan her yeni diziyi ayırt etmeden tüketen seyircide olabilir.
Peki, yukarıdaki eleştiriler yerinde değilse neden son dönemde çekilen diziler beklenen ilgiyi çekemiyor? Bence bunun iki nedeni var: Kore dizilerine olan beklentinin artması ve ifade özgürlüğünde yaşanan gerileme.
K-drama, özellikle Squid Game’nin ardından herkesin izlediği bir türe dönüştü. Benim ilk izlediğim zamanlarda Kore dizisi izliyor olmak, okulda ya da arkadaş çevresinde utanılacak bir şeydi. Liseye gelene kadar -hatta BTS’nin yurt dışına açılmasına kadar- hiçbir arkadaşıma K-Pop ya da K-drama tükettiğimi söylemezdim. Koreaboo ya da Korecan olmak istemezdim. Buna karşılık şimdi, Kore dizileri dünya çapında kabul gören yapımlar hâline geldi. Ben K-drama izlediğimi daha rahat ifade etmeye başladım, yapımcılarsa uluslararası seyirciyi hedeflemeye.
Hedef kitle; artık Koreli seyirci ya da My Girlfriend is A Gumiho’nun yer yer fantastik, yer yer komik, yer yer abartı, yer yer duygusal, yer yer de saçma anlatısını seven yabancı seyirci değil; “Batılı” olmakla itham edilen, küresel kabullere uygun yapımları takip eden seyirci. Çevrim içi platformlarda, dünya genelinde yayımlanmak üzere hazırlanan dizilerin eski seyirciyi tatmin etmeme nedeni bu. Yeni seyirci ise sürekli Kore dizisi izlemiyor, eğer gerçekten ilgisini çeken bir yapım olursa izliyor. Bu durumda eski seyirciyi tatmin etmeyen ve yeni seyircinin de ilgisini çekemeyen diziler, her iki grup seyircinin de beklentisini karşılayamıyor ve başarısız oluyor.
Dizilerin genel olarak seyirciyi tatmin etmeme nedeni ise yukarıda hak verdiğimiz hikâyenin kıtlığı eleştirisiyle ilişkili. Dünya genelinde son on yılda kendini gösteren demokratik gerileme, sanata da yansıyor. İfade özgürlüğü, tüm dünyada gerilemiş durumda. Keza sanat özgürlüğü de. Hem siyasî çevreleri hem ekonomik çevreleri hem de geniş seyirci kitlelerini gocundurmaması gereken hikâyeler, anlatmak istedikleri ile anlatamadıkları arasında sıkışıp kalmış durumda.
Yalnızca Türkiye’de diziler denetleniyor ve zaman zaman sansür uygulanıyor sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Bu uygulama her ülkede var, bize ulaşan diziler bu nedenle toplumsal gerçekliği yansıtmaktan ve seyirciye dokunmaktan uzak kalıyor. Senaristler, yönetmenler; yapmak istedikleri eleştirileri yapamıyor, vermek istedikleri mesajları veremiyorlar.
The Glory ya da Mask Girl, başarısını bu iki sorunu aşmasına borçlu: Bunlar, ya eski seyirciyi tatmin eden ya da yeni seyircinin ilgisini çeken ve aynı zamanda belli bir mesaj veren diziler.
Sonuç olarak yalnızca iyi bir hikâye ya da klâsik K-drama formülleri, çevrim içi platformlarda yayımlanan diziler açısından sektörün içine düştüğü kısır döngüyü kırmaya yetmeyecektir.
Hazırlayan: Beyza Nur
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.