Bu yıl Mayıs ayının sonlarında BTS üyesi SUGA, hayranlara bir süredir geleceğini tahmin ettikleri şeyi vererek, nihayet yıllardır üzerinde çalıştığı mixtape’i yayımladı. “Agust D” adıyla piyasaya sürdüğü çalışma, heyecan verici bir başarıydı ve sade bir şekilde “D-2” olarak adlandırılan mixtape, bazı Billboard listelerinde birkaç şekilde tarih yazdı.
10 şarkılık albümde; Niihwa, Kim Jong-wan ve grup arkadaşı RM gibi Güney Koreli müzisyenler yer aldı. Mixtape’te kredi kazananlar arasında Asyalı olmayan tek sanatçı, projedeki varlığıyla bazılarını şaşırtan pop şarkıcısı MAX (bazıları Max Schneider olarak tanır) idi.
MAX ile; dünyanın en popüler müzisyenlerinden biriyle nasıl çalışmaya başladığını, gezegendeki en özel ve organize fan kitlesi tarafından memnuniyetle karşılandığında verdiği tepkiyi ve bu başarıyı kendi melodileriyle nasıl takip etmeyi planladığını konuştum.
Hugh McIntyre: D-2 yayımlandığında, adını gördüğüm için çok sevindim. Gerçekten eğlenceli bir sürprizdi. Bana biraz ‘Burn It’ten ve şarkının nasıl oluştuğundan bahseder misin?
MAX: Elbette. Genel olarak güzel ve organik bir süreçti. Kısaca bahsedecek olursam; BTS üyeleri Jungkook ve SUGA, birkaç yıldır müziğime olan sevgilerini dile getiriyorlardı. Son 4 yılda, “Love Me Less”, “One More Weekend” gibi birçok şarkımı çalma listelerine eklemişlerdi. Ben de her zaman sevgilerine karşılık verdim. Bu yılın Ocak ayında, ilk kez Güney Kore’ye gitmem gerekti. Ve elbette herkese, “Buradayken, eğer yapabilirsem biraz takılmalıyım… Buraya ilk gelişim, onlar buradalar mı?” diye sordum.
Böylece Big Hit’te SUGA ile vakit geçirme fırsatım oldu. Ve sadece bir fotoğraf çekiliriz diye düşünmüştüm, belki bir de müziğime verdikleri tüm sevgi için teşekkür ederdim. Fakat basketbol, yemek ve müzik konusundaki ortak sevgimiz üzerinden derin bir bağ kurduk. Ve sorduğu ilk şey karşısında çok şaşırdım: “Bir şarkı yapıyorum ve onun bir parçası olmanı isterdim.” dedi. Tamamen şok olmuştum. İlk kez takılıyorken, böyle bir şey olacağını kesinlikle beklemiyordum. Ve yaklaşık bir ay sonra bana şarkıyı gönderdi. “Burn It”i yaratıp, birlikte müzik üzerinde çalışıyorken, böyle bir arkadaşlık kurmak gerçekten çok harikaydı.
McIntyre: Yani şarkıda yer almanı SUGA istedi. Kendi kısmını yazıp hemen geri gönderdin mi? Yoksa her şeyi anlamak ve doğru yapmak için uzun bir süreç mi gerekti?
MAX: Evet, benim için gerçekten eşsiz bir süreçti. Birincisi; açıkçası Korece bir şarkı üzerine hiç çalışmamıştım. Bana tamamı Korece olan bir şarkı gönderdi ve nakarat kısmında bir melodi vardı. Ve dedi ki, “Senden yapmanı istediğim şey şu: İşte tüm şarkının çevirisi burada ve şarkı bununla ilgili. Temayla uyumlu olarak, nakarattaki bu melodiye İngilizce şarkı sözleri yazmanı rica ediyorum.”
İçinde yer almak için çok özel, ilginç bir kutuydu ve kendi sesimi ona taşımak istedim. Bu nedenle, birlikte birçok şarkı yazdığım arkadaşım Amir ile görüştüm. Onun, bunu yapmak için mükemmel kişi olacağını hissettim. New York’taki dairemde bir araya geldik, duyduğunuz nakaratı yazdık ve süreci tamamladık.
İki ay kadar sonra SUGA, şarkıda daha fazla enerji olmasını istedi. Bu nedenle, nakaratı muhtemelen beş farklı perdede seslendirdim. Ve yükseldik, sanırım orijinalinden dört perde üstteydi. Küçük bir kısım için aslında oldukça uzun bir süreç oldu. Ve daha sonra, Korece kısımlardan bazılarını söyledim ve şarkının her tarafına daha fazla tat eklemek istedim. SUGA, buna çok açıktı ki bu, gerçekten havalıydı.
McIntyre: Bunu sır olarak saklamak zor muydu? Çünkü her şey, bir çeşit sürprizdi.
MAX: Çok zor oldu, yani, işin başındayken birazcık spoiler vermeyi ve insanları heyecanlandırmayı severim. Ve ARMY’leri anlıyorum, hakiki ilişkileri gerçekten seviyorlar. Onlar, sadece prim yapılıyormuş gibi hissetmek istemiyorlar. Uzun zamandır, yaptığım işler konusunda ufak ipuçları veriyorum. Şarkıyı yaptığım ve Korece söylediğim gün, “Bir iş birliği için ilk Korece şarkı sözlerimi seslendirdim” gibi bir tweet attım. Hayranlar, sinirlenmeye başladılar ve “Yemin ederim, aslında bir şarkınız yoksa çok kızacağız” gibi şeyler dediler. Yani her ne kadar bir şeyler oluştukça sürece dair küçük ipuçları vermeye çalışsam da, sırrı saklamak zordu. Ama yine de bir parça gizemi korudum.
McIntyre: Şarkı hakkında birçok makale yazdım, çünkü Billboard listelerinde gerçekten iyi performans sergiledi . Böylesi iyi sonuçlar elde ettiğini görünce şaşırdın mı?
MAX: Dürüst mü olayım? Evet! Demek istediğim; ARMY’lerin ne kadar güçlü olduğunu, BTS hayranlarının çok özel, çok tutkulu olduğunu biliyorum. Onları, Black Lives Matter hareketi için grubun bağışıyla eşleşirken görmek… Bu tamamen… Hedeflerini belirlediler, onlara ulaştılar ve bu işte beraberlerdi. Çok güçlü bir topluluklar ve kendilerinden daha büyük bir şeyin, çok derin bir parçası olduklarını hissediyorlar. Ve sanırım… Her ne kadar şaşırmış olsam da, şarkıyı, “Ah, bu büyük bir şarkı olmalı.” diyerek yapmadım. Bunu yaptım, çünkü açıkçası birlikte yaratmak istediğimiz bir şeydi. Benim için daha çok kültürel bir şeydi. Bu yüzden, analitik olarak gerçekten iyi performans gösterdiğini görmek… Doğrusu şaşırtmadı ama bilirsiniz, geriye dönüp baktığımda, kesinlikle hayranları çok adanmış. Bunu düşündüğümde, aslında sürpriz değil. Ama o zaman çok şok olmuştum.
McIntyre: Kendi hayranlarından, SUGA’dan ve BTS hayranlarından nasıl tepkiler aldın?
MAX: Son derece olumluydu, çok mutlu oldum. Çünkü dürüst olmak gerekirse, o kadar kasvetli ve yaptığım müziklerin çoğundan farklı geliyordu ki, BTS hayranlarının ve kendi hayranlarımın nasıl tepki vereceğini merak ediyordum. Ancak çok olumlu oldu. Muhtemelen uzun zamandır çıkardığım diğer tüm şarkılardan daha olumlu tepkiler aldı. ARMY’ler çok nazikti ve beni samimi bir şekilde karşıladılar. Bunun her zaman böyle olmadığını biliyorum. Yalnızca iyi bir iş olduğunu söylemek yerine, bir şeyin özgün olup olmadığını görmek ve onu kucaklamak konusunda çok titizler. Bu nedenle, tepkilerin genel olarak böylesine olumlu olmasından çok etkilendim.
McIntyre: Bu, gerçekten harika bir zamana denk geldi; çünkü bir sonraki albümün için çalışıyorsun. Değil mi?
MAX: Kesinlikle, evet.
McIntyre: Yaklaşan albümünden biraz bahseder misin? Bu, senin üçüncü full albümün olacak, değil mi?
MAX: Aslında ikinci. Bu konuda hep bir karışıklık oluyor, çünkü uzun zaman önce çıkan bir mixtape’m vardı. Ancak “Hell’s Kitchen Angel” albümüm, resmi olarak çıkış albümüm oldu. Yani teknik olarak ikinci albümüm gelecek.
McIntyre: Anladım.
MAX: Ve gerçekten heyecanlıyım. Adı “Color Vision” ve son albümümden bu yana üzerinde çalışıyorum. Bundan sonra, bir başka albüm daha çıkarmam dört yıl sürmez diye düşünüyorum, ama bu albüm için çalışmak çok özeldi. Albüm üzerinde çalışırken, Güney Kore’ye, Japonya’ya, tüm o ülkelere gidip şarkıların nasıl tepkiler aldığını gördüm. Bu, tamamlamayı gerçekten etkiledi. Özel bir şeydi, çünkü hayranların neler hissettiğini gerçekten deneyimlediğimde, albümün temasıyla daha fazla bağlantı kurduğumu hissediyorum. Bu albümü oluşturmak çok özel oldu ve elbette bu şarkı, döngünün ortasında ortaya çıktı.
McIntyre: Yani albüm geliyor, ama bunun dışında bana yılın geri kalanında neler olacağından bahseder misin?
MAX: Heyecan verici. Gelecek birkaç iş birliği daha var. Bununla ilgili gerçekten memnunum. Benim için kesinlikle çok çeşitli iş birliklerin yılı olacak. Dürüst olmak gerekirse, çok doğal geliyor. Önümüzdeki ay inanılmaz bir İngiliz sanatçıyla bir tane var, Suga ile, Agust D ile oldu. Doğu ve Batı kültürlerinin dört bir yanından ki bu, gerçekten müzikle ilgili olağanüstü bir şey. Sesimi, şarkıların farklı dünyalarında kullanabilmeyi seviyorum.
Ve sonra elbette, albüme zemin hazırlayan daha fazla single var ve bu, benim tüm süreç içinde favorim olan şey. Birkaç gizli, sürpriz iş birlikleri var. Sanırım hayranlar, bu yaz çıkan single’ların geri kalanında sürpriz iş birliklerin kimler olduğunu görmekten mutlu olacaklar. Ve biliyorsunuz ki, gerçekten oldukça heyecan verici kişisel bazı durumlarım da var. Ama henüz tam olarak söyleyemem.
[E.N: MAX‘in eşi hamile ve büyük ihtimalle bu röportaj, bunu hayranlarına açıklamadan ve bebeklerinin cinsiyetini öğrenmeden çok önce gerçekleşti. Bundan bahsettiğini düşünüyorum.]
Dürüst olmak gerekirse, dünya koşulları göz önüne alındığında, bulunduğum yer için çok minnettarım. Sadece meydana gelen her şeye sevgi vermeye çalışıyorum. Mümkün olduğu kadar çok ışık ve enerji vermeye ve yolculuğumu, parlak ve heyecan verici tutmaya çalışıyorum.
1ST FORBES ARTICLE 🙂https://t.co/e8R74ULG5y pic.twitter.com/7t2TJx5h3L
— MAX (@MAXMusic) July 23, 2020
“İlk Forbes makalesi”
Kaynak: Forbes
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.