Güney Koreli grup; müzik, moda ve kültürün sınırlarını aşıyor.
14 Haziran’daki “BANG BANG CON The Live” çevrim içi konserleri öncesinde; RM, SUGA, Jin, J-Hope, Jimin, V ve Jungkook‘un müzik, hayırseverlik ve birlik mesajı yoluyla nasıl değişim gösterdiklerini inceliyoruz.
Şimdiye kadar, K-Pop’un tartışmasız kralları olan “BTS” adını duymamış veya görmemiş olma ihtimaliniz oldukça düşük. Ve dünyanın gidişatı şu an ki salgın tarafından sekteye uğramamış olsaydı; BTS rapçileri RM, J-Hope ve SUGA ve vokalistler Jin, V, Jimin ve Jungkook şu anda 4. tam albümleri “MAP OF THE SOUL : 7“ı tanıtmak için 37 günlük dünya turlarında olacaklardı.
18 ve 19 Nisan’da (Seul Olimpiyat Stadyumu’ndaki konser tarihleri), şirketleri Big Hit Entertainment, önceki konser ve turlardan iki günlük ücretsiz bir arşiv görüntüleri canlı yayını olan Bang Bang Con’u yayımladı. İki milyondan fazla hayran (ARMY) bu yayınları aynı anda izledi ve toplam görüntülemeler 50 milyonu aştı.
Bu hafta sonu, 14 Haziran pazar günü öğlen saat 12.00’de (TSİ) BTS, 90 dakikalık “BANG BANG CON The Live” adı altında önceden ödeme yapılarak izlenecek bir çevrim içi konser verecek. Bu konserin rekor sayıda izleyici toplayacağı kesin.
Sosyal medya etkileşimleri benzersiz; bu senenin başlarında Jungkook, 5 farklı tweet’te 2 milyondan fazla beğeni alarak kendisinin ve Barack Obama‘nın daha önceki rekorunu kırdı. Ayrıca 2019’da Google ve YouTube’da en çok aranan K-Pop idolü iken, BTS de dünya üzerinde Google’da en çok aratılan erkek grubu oldu.
Multi milyon satan, stadyum dolduran süper starlar haline geldikçe, İngilizce olmayan bir pop grubunun batı plak endüstrisinin üst kademelerine nasıl girmeyi başardığına dair hiçbir zaman tek bir cevap olmuyor. BTS‘in 2 yıl içinde Amerika’da bir numara olan 4 albümü ve 20 milyondan fazla albüm sattığı karşı konulmaz ve daha da önemlisi, kopyalanamayan bir reçete oluşturmak için birçok faktör bir araya gelmekte.
BTS‘le ilk tanışmanız ya da binincisi de olsa Vogue, BTS‘in nasıl tüm zamanların en büyük pop gruplarından biri haline geldiğini inceliyor.
Müzik türü tarafından sınırlandırılmayı reddetmek
Her yıl yeni materyaller yayımlamaları açısından üretken olan BTS, konsepten konsepte çılgınca atlamaktan ziyade, konularını tam olarak keşfetmek için albüm üçlemeleri veya serileri oluşturarak kapsamlı kataloglarına bir hikaye sunuyor. No More Dream gibi sosyo-politik sistemleri eleştiren şarkılardan, artık performans sergileyememe korkusunu ifade eden Black Swan‘a kadar; düşünce derinlikleri, sürekli yaratıcı keşifleri ve lirik samimiyetleri milyonlarca hayranlarına ilham ve huzur kaynağı oluyor.
Pop akranları arasında öne çıkmaya çalıştıkları yer, sözde yüksek kültürü popüler kültürle bütünleştirmeye yönelik. Örneğin, 2016’da çıkan Blood, Sweat&Tears şarkısı trap, moombahton ve tropik house türlerini birleştirirken; müzik videosu, 2019/2020’de çıkacak olan MAP OF THE SOUL serisinin zeminini de oluşturacak olan ve Jung psikolojisine dayanan Hermann Hesse‘nin 1919 yılında yayımlanan Demian romanından bolca ilham alıyor.
BTS, destansı balladlardan (Spring Day) ve karamsar emo marşlarına (Fake Love) herkesi sallayan hitlerden (Fire) ve Boy With Luv (feat. Halsey) ve DNA gibi turbo pop’a geçerek tek bir türle sınırlı kalmayı reddediyor. Ayrıca DNA, BTS için önemli bir kilometre taşı — 1 milyar YouTube izlenmesine ulaşan ilk videoları, Amerika ve İngiltere parça listelerine ilk girişleri, ikinci Amerika altın parça’ları ve Amerikan Müzik Ödülleri’nde çok övülen bir performansla Amerika TV çıkışları bu şarkıyla gerçekleşiyor.
Pozitif Baloncuk
“Altın Maknae” (yaptığı her şeyde iyi olan en genç üye) olarak bilinen Jeon Jungkook, 2019’da Google’da en çok aratılan idollerden biri. Ve geçen ay paylaştığı Lauv‘un Never Not cover’ıyla en çok yorum yapılan tweet’e sahip olarak yeni bir rekor kırdı ve 1 milyon görüntülenmeye en hızlı ulaşan Twitter videosu oldu (sadece 10 dakika!). Jungkook‘un, sosyal medyada en az aktif üyelerden biri olması, paylaşımlarını birer hadise haline getiriyor; ancak grup arkadaşları çok geride değil, düzenli olarak paylaşım başına 2 milyon beğeni topluyorlar. BTS, yıllar boyunca ARMY’i düşünceleriyle, tatil fotoğraflarıyla, şakaları ve fotoğraflarıyla sürekli olarak gelişmelerden haberdar etti. Twitter hesaplarını yakın bir arkadaş gibi kullanarak, hayranlarının hayatlarının bir parçası haline geldiler.
Yabancı dilde bir erkek grubuna yer açmak istemeyen batı endüstrisi karşısında, BTS‘in global büyümesi hiçbir zaman radyo gibi geleneksel yöntemlerle gerçekleşmedi. Bunun yerine, YouTube ve V Live dahil video platformları aracılığıyla, sosyal medya ve içerik stratejileri; şarkı sözlerini, sosyal paylaşımlarını ve grubun video içeriğinin çoğunu yorulmadan Korece bilmeyenlerin de üyelerle tam olarak bağlantı kurabilmesi için çeviren yüzlerce hayran çevirmen tarafından desteklenen sıçrama tahtaları oldu.
2017’den bu yana, Amerika televizyonu onları halkın bilincinin derinliklerine iten güçlü bir arkadaş haline geldi. Sabah haberleri veya gece geç saatlerde yapılan talk şovları olsun, BTS‘in samimiyeti en sakin röportajı bile büyüleyici ve eğlenceli bir kaosa dönüştürüyor. Akıcı şekilde İngilizce konuşan sadece bir üyeleri olmasına rağmen BTS; izleyicileri bağlama, içgüdüsel bir cazibe ve dünyevi mizahla kültür ve dil engellerini yumuşatma ve daha önce Asyalı sanatçıların nadiren görüldüğü milyonlarca batılı evde rahatça yer alma konusunda oldukça yetenekli.
The Late Late Show‘dan James Corden, gruba spot ışığı tutan ilk sunucu oldu.
Çalışma ahlaklarından sürekli etkileniyorum. Onlar sadece o anda çalıştıkları çevreye değil, aynı zamanda ve en önemlisi de birbirlerine saygı duyuyorlar. Onları şovumuzdaki ilk görünümlerinden, şu anda bulundukları yere kadar büyümelerini izlemek ağzımızı açık bıraktırıyor. Grup olarak, onurlular, neşe dolular ve bu etraflarındaki herkese sıçrıyor. Özellikle gençlerin en inanılmaz birleşimi olan hayranlarına. Sadece iyi bir şey yapmak, iyi insanlar olmak, her şeyi bu pozitif balonda tutmakla ilgilendikleri çok açık. Ve bu kendi içinde günümüzde ve bu çağda yaşananların en nadiri.
Kuralsız olmak artık yeni bir kural
Güney Koreli erkek pop yıldızlarının gösterişli kostümlere ve özenli makyaja olan tutkuları hakkında birçok şey söylendi. Özellikle de BTS, Batılıların, Asyalı erkeklerin cinsiyet özellikleri ve erkekliğin zararlı normlarından sıyrılışı konusundaki fikirlerinin değişmesinde önemli bir etken olarak görülüyor.
Yine de, birçok erkek sanatçı gibi BTS de bu noktaya öğrenme yoluyla ulaşmak zorunda kaldı ve bunu ilk şarkı sözlerinin ve videolarının bazılarında cinsiyetçiliği ve nesnelleştirmeyi kabul ederek yaptı. Yıllar boyunca büyümeleri, şimdi daha fazla kendini bulma ve paylaşılan deneyimlere, güçlü kadın iş birlikçilerinin (Nicki Minaj, Halsey, Sia ve Güney Kore pop kraliçeleri IU ve Suran) kucaklaşmasına odaklanan şarkı sözlerinde ve hem kişisel hem de grup içindeki duygusal sorunlarla uğraşmak; pembe, pastel, payetler, fırfırlar, etekler, çantalar, chokers veya korseleri çekinmeden giymekte görülebilinir.
Kıyafetlerinin gücüne ve eşsiz etkilerine olan yüksek takdir onları moda dünyasına da sevdirdi. Ancak BTS‘in çok az sayıda resmi moda ortaklığı bulunuyor, yalnızca beğendikleri şeyleri tercih ediyorlar. Bu yüzden özellikle bir parçayı giymeye karar verdikleri zaman, o ürünün dünya çapında stoğu bitiyor. Ayrıca bununla da kalmıyor, stokta kalmaması manşetlerde yer buluyor ki bu da isimlerini hayran kitlelerinin de ötesine taşıyor.
Bu nadir oluşan ortaklıklardan biri de geçen yılki “LOVE YOURSELF : SPEAK YOURSELF” turunun kıyafetlerini tasarlayan Dior‘du. Dior‘un kreatif direktörü Kim Jones, o zamanlar şunları söylemişti:
BTS’i seviyorum çünkü gerçekten harika insanlar ve modayla gerçekten ilgililer. Her birinin kendine göre bir zevki ve tarzı var, birlikte de çok uyumlular. Tanıdığım herkes onlara deli oluyor!
Güçlü Gerçeği Konuşmak
BTS‘i yeni bir kültürel ikon olarak ciddiye alan kişi sayısı o kadar da çok değildi. Ancak bu 2018’de grubun Birleşmiş Milletler‘e konuşma yapmak üzere davet edilmesiyle değişti. UNICEF‘in “Sınırsız Nesil” kampanyası için yapılan etkili ve dokunaklı konuşmada, BTS‘in öz-sevgi mesajı gayet açık ve netti. RM dedi ki:
Birçok insan gibi ben de hayatta hatalar yaptım. Birçok hatam var ve birçok korkum var. Ancak kendime olabildiğince sıkı tutunacağım ve kendimi sevmeye başlayacağım, adım adım. Senin adın ne? Kendini anlat!
Farkındalık kazandırmak adına devasa platformlarını kullanışları bir ilk değildi. Yıllar boyunca üyeler; hayvanları koruma, burs fonu, kanser hastaları için yardım kuruluşları ve yemek kampanyaları dahil olmak üzere bireysel olarak birçok alana bağış yaptı. UNICEF Kore‘nin kurumsal ortaklık ve yardımseverlik takımından Gmnin Seo‘nun dediğine göre UNICEF ile olan ortaklıkları “çocukların ve gençlerin şiddet ve zorbalıktan uzak olduğu bir dünya kurmaya olan ortak arzudan dolayı” oluştu. BTS tüm dünyada UNICEF’in #ENDviolence (#ŞiddeteSon) kampanyasına olan farkındalığı arttırdı.
Hem kişisel olarak hem de müzikleri ve sosyal medya kanalları yoluyla BTS, gençlerin kendi şiddet ve zorbalık deneyimlerini anlatabilmelerinde yardımcı oldu, sevgi ve nezaketi teşvik etti. Bu evrensel bir iş. Grup geçtiğimiz günlerde Black Lives Matter (Siyahların yaşamları değerlidir) hareketine 1 milyon dolar bağışladı. Bu olaya anında ve sıklıkla bağış toplayan ARMY de uyum sağladı ve bir ARMY‘nin başlattığı #MatchAMillion kampanyası etrafında toplanıp 24 saat içerisinde 1,026,531 dolar topladılar.
BTS, aynı zamanda Barack Obama, Beyoncé ve Lady Gaga ile birlikte, Dear Class of 2020 kapsamında karantina ya da sokağa çıkma yasağında mezun olanlar için de bir konuşma yaptı. Dünyanın sosyal değişimi içinde dokunaklı sözleriyle Jin şunları söyledi:
Eğer şüphe, belirsizlik ya da yeniden başlıyor olmanın verdiği baskı yüzünden kaybolmuş hissediyorsanız, acele etmeyin. Sakin olun, her seferinde bir adım atın.
Burn the Stage, Break the Silence
BTS‘in başarısındaki ana faktörlerden biri de süper star zirvesine tırmanırlarken bile hiç ödün vermedikleri şeffaflık. Bunu ilk yıllarında minik stüdyolarından çektikleri vlog’larıyla, “RUN BTS!” gibi göz alıcı ve eğlenceli programlarıyla, Bangtan Bombs olarak da bilinen sahnenin arkasında yaşadıklarını gösteren videolarıyla sağlamaya çalıştılar. Ve daha sonra 2018 yılında bunların bir tık üstü olan film versiyonuyla da, One Direction‘ın elinde tuttuğu ABD gişe rekorlarını kıran YouTube belgesel dizisi Burn The Stage yayımlandı.
Bu yıl mayıs ayında başlayan ikinci bir belgesel olan Break the Silence ile bir kez daha göz kamaştırıcı programlarının perde arkasını, ayrıca üyelerin baş döndürücü şöhretleriyle ve belirsizliklerle yaşadığı zorlukları görmemize olanak sağlandı. Burada, kim olduklarını, normal insanlar gibi yaşadıkları değişimleri ve geleceğin neler getireceklerini sorguluyorlar. Hayranlar olarak sanatçılardan beklentilerimiz değişti; dış merkezlilik ve gizemden ziyade, servetlerini ve şöhretlerini görmezden geldiğimiz halleriyle her insan gibi sorumluluk alabilmelerini ve güvenilir olmalarını istiyoruz.
Yağan tüm övgülere rağmen BTS, hayran kitlesini yeni fikirlerini tanıtma ve dayanak aracı olarak kullanıyor. Break the Silence belgeselinde RM, lüks restoranlar ve pahalı şarapların onu saygın ve zengin hissettirmesi gerekirken, beklenmedik bir şekilde itiraf ediyor: “Grammy’e giderken bile “Benim burada ne işim var?” diye düşünüyordum.” Şöhretin tüm gerçeküstlüğü ve anlamsızlığının içine sürüklenmek yerine, gülüp eğlenen dünyanın en büyük pop grubuna kalbinizin ısınmaması çok zor.
Kaynak: British Vouge
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.