“Sürekli hayatımı korkuya hapsolmuş yaşıyorum”
B.A.P’nin öne çıkan yüzü ve şuan solo sanatçı olan Yongguk, Taylor Glasby’ye anlattı.
Yongguk’un ilk Londra konseri 27 Nisan 2014 tarihinde O2 Academy Brixton’da gerçekleşmişti. Gösteri öncesi, o ve B.A.P’nin diğer beş üyesi, Yongguk’u özenli ama daha çok sessiz ve göz temasından kaçındığını hatırladığım bir röportaj yapmıştı.
Sahnedeki Yongguk’la (sahne arkasındaki Yongguk) tam bir tezat oluşturuyordu; kuvvetli ve net sahneler yapan karizmatik rapçinin ardında duygusal ve yılgın biri vardı.
Altı ay sonra, 27 Kasım’da, B.A.P çalışma koşullarına ve kar dağıtımına dair şirketine dava açarak, aylarca bununla uğraştı. Şirketleriyle bir çözüme ulaştıktan sonra, B.A.P geri dönüş teklisi Young, Wild & Free’yi yayınladı ve bu şarkıyla 27 Kasım 2015’te Kore’nin haftalık müzik programlarından birinde kazandılar.
Geçen yıl, Yongguk’un şirketle olan sözleşmesinin süresi doldu ve o da (sözleşmeleri biten diğer tüm üyelerin de yaptığı gibi) solo devam etmek için şirketten ayrıldı. Ve şu anda, kendi adını verdiği ilk albümü için çıktığı turda Paris’ten gelen sanatçı, Londra’daki bir otel salonunda oturuyor ve ertesi akşamki -27 Mart- konserinden önce sohbet ediyoruz.
Yongguk hala utangaç bir adam. Kova şapkasını o kadar aşağıdan takıyor ki gözlerini görmek oldukça zor ama sesi hiç olmadığı kadar dinlendirici ve yankılı. Yalnız görüşmeler o kadar da kötü değil. “Şuan dürüst olabilirim, bu yüzden sorun değil” diyerek 5 yıl önceki sessiz kaldığı grup röportajında istese de konuşamayacağına işaret ediyor, o zamanlar sessiz kalmak daha kolaydı.
Yongguk, bu solo albümüyle 2012’de debut yaptığında giydiği ‘idol’ giysisinden sıyrılıyor, bu albüm sessiz geçen yılların sesi oluyor ve bu karmaşık süreci yaratıcı şekilde kontrol altına alıyor. Yavaşça, “Hiç böyle bir şey yapmadım, bu yüzden kendi başıma yapıp yapamayacağım konusunda çok fazla baskı hissettim. Mükemmeliyetçi olma eğilimindeyim” diyor. “Farklı taraflar bir araya geldiğinde çok fazla pozitif enerji aldım, ancak bir daha böyle bir albüm yapmak istemiyorum. Çok fazla acıttı.”
“Bir daha böyle bir albüm yapmak istemiyorum. Çok fazla acıttı.”
‘Bang Yongguk bu yoğun ve karmaşık yolculuğa, – duygusal R&B’den cılız synthesizer sentezlerine kadar- düzinelerce farklı sound kullanarak çıkıyor.
Gizli alay (trap müziğin Chinese pipasıyla* tanıştığı “Xie Xie”) (*pipa geleneksel bir Çin enstrümanıdır), aşk ve kayıp (caz enstrümantaline sahip ‘Portrait’ ve elektronika türündeki ‘Hot and Cold’) konulu şarkıların çoğu içe dönük, yalnız ve depresyon ile yaşanmış bir hayatı ortaya koyuyor. Şarkı sözleri, Yongguk’un B.A.P.’nin ilk günlerinde vefat eden büyükbabasından ilham aldığı şekilde tuttuğu günlüğe yazdıklarına dayanıyor. (Yani şarkılar, Yongguk’un hayatında anbean yaşadıklarını yansıtıyor)
Yongguk “Bu dünyada en çok saygı duyduğum kişi o (büyükbabam)” diyor. “Tuttuğu günlüğü tesadüfen buldum, okudum ve bir gün benden gerçekten hoşlanan insanların, tıpkı benim büyükbabamı okuyarak hatırladığım gibi, içindeki hikayeleri okuyacağını düşünerek kendim de günlük tutmaya başladım” dedi.
Yongguk, yeni albümünün şarkı listesine iki eski şarkı ekledi – “Portrait” ve “AM 4:44”. 2015 yılında grubunun ara verdiği sırada sırada yayınlanan AM 4:44’te çaresizliği ve öfkesi o kadar güçlüdür ki, şarkıyı şimdi bile dinlemek büyük bir darbe etkisi yapıyor. Şarkı,
“Bunu (geleceğimi, hayallerimi) mahveden pislikler göbekleri dolu yaşıyor”
“…beni tuzağa düşüren gerçekliğin ağırlığını bırakmak ve ağlamak istediğimi biliyorum” sözlerini içeriyor.
“Bu albümün teması ben kendimim ve AM 4:44 şarkısı bu temaya en iyi şekilde uyuyor” diye açıklıyor. “Bu şarkıyı dinlemesi hala duygusal olarak zor, ancak bu şarkı bu albümde olmasaydı, bu albüme ‘Bang Yongguk’ diyebileceğimi sanmıyorum.”
(Videoda Türkçe altyazı bulunmaktadır, altyazı seçeneklerinden Türkçe’yi seçebilirsiniz.)
Blues gitarı ve dans ritimleriyle zengin olan “See You Later” adlı albümün son parçası, mücadelesinden galip çıktığı hissini uyandırıyor. Şarkının “Gel ve bir içki içelim, sonsuza dek seni hatırlayacağım, teşekkür ederim ve sonra görüşürüz” sözlerinin, isimlerini verdiği sanatçılara (Cobain, Lennon, J Cole), aile ve arkadaşlarına bir çeşit kabul konuşması gibi anlatıyor. Bununla birlikte, şarkının temeli günlüğüne yazdığı bir ‘dileğe’ dayanıyor.
“Sanırım [hayatımı] sürekli korkuya hapsolmuş olarak yaşıyorum” diyor yavaşça. Bunu duygusuz, sıradan bir şey gibi söylüyor gibi görünse de, kullandığı Korece sözcükler, ifadesinin duygusal derinliğini ifade ediyor. “Dileği’min konu olduğu şarkının son şarkı olarak iyi olacağını düşündüm, çünkü bu albümün son olabileceği düşüncelerim vardı. Çok duygusal şeyler yazdığımı sanmıyorum. “Sonra görüşürüz” dediğimi dinlediklerinde beni hatırlarlarsa güzel olacağını düşünerek yaptığım bir şarkı.”
Yongguk’un sürekli olarak ışık ve gölge arasında git-gellerine tanık olan bir albüm. Müziği bıraktıktan sonra, hatta ölümünden sonra başkalarının dinlemesi için şarkı yazan bir adam, ama tüm bunları oldukça dingin anlatıyor. Yongguk ile sohbet ederken, bir an kahkahalara boğuluyorsunuz, diğer an onu bu dünyaya karşı korumak için sıkıca sarmak istiyorsunuz.
Yongguk, “Hayatta mutluluğu bulmak en zor şey” diyor. “Turnedeyim, bu yüzden bir mutluluk durumundayım, ancak hayranlarım sahneye dönmenin benim için ne kadar zor olduğunu biliyor. Oradayken, beni korudukları hissine kapılıyorum, bu rahatlatıcı.”
Ekim 2016’da Yongguk, B.A.P’den beş ay ayrı kalmış ve promosyonlara katılamamıştı, bunun sebebinin panik bozukluğu tanısı olduğunu açıkça söylemişlerdi. “B.A.P olarak promosyon yaparken, zihinsel olarak çok zordu. Kontratım sona erdiğinde, müzik yapmayı ve halka açık bir figür olmak istemeyi bıraktım.”
Şirketten ayrılmasının ilk birkaç ayında Yongguk kendini saklamış, “Köpeğimle yürüyüşe çıkmak dışında evden ayrıldığımı sanmıyorum”. Önceden programının izin vermediği bir şey olan, ailesiyle zaman geçirmeye başlamış ve, “yapmak istediğim şeylerden biri tenis oynamayı öğrenmekti, bu yüzden tenis oynamayı öğrendim” diyerek gülümsüyor. “Ama bir boşluk hissi vardı ve geriye dönüp baktığımda, ‘müzik yapmalıyım’ demiştim.”
Güney Kore’de zihinsel/ruhsal sağlığa anlayışsız bir bakış açısı vardır, insanlar bunu meşru bir sağlık probleminden ziyade kişilikte bir zayıflık olarak görüyor, bu sorunları yaşayanların çoğu kimseye söylemeden acı çekiyor. Bu algıyı ve tedaviyi değiştirmede ilerleme var, ancak çok yavaş. Şimdiye kadar Yongguk dahil çok az sayıda idol, K-Pop’ın yüksek stresli ortamındaki mücadeleleri hakkında rahatça konuştu.
“Her zaman kendime karşı çok fazla baskı hissettim” diyor. “Elimden gelenin en iyisini yapıyor olsam da, “ne yapıyorsun, daha çok deniyor olmalısın” gibiydi her şey. Daha gençken geçiştirdim, bunun depresyon olduğunu fark etmedim. Ayrıca yardım almak için çok geç olduğunu düşündüm.”
Yongguk, “Bu konuda kendimden hiç utanmadım” dedi. “Tedavi görüyorum ve ilaçlarımı almaya dikkat ediyorum” dedikten sonra duraksıyor. “Daha dürüst olmak gerekirse, kendimi bu depresyondan çıkaramayacağımı düşündüğüm oldu.”
Yongguk’un bu samimiyeti acı vericiydi ama hayranları yıllar boyunca onun şarkılarında kendi sorunları için bir güç buldu, onlar için bir ses veya bir ayna oldu. Hayranlar, videolarının ve sosyal medya paylaşımlarının altında mesajlar bırakıyorlar, bir kısmı onun hayatlarını kurtardığını söylüyor. “Bu mesajları gördüğümde güçlü bir sorumluluk duygusu hissediyorum, ancak utanç da duyuyorum, bu sözlere layık olmadığımı hissediyorum. Kendime baktığımda, zayıf olduğumu hissediyorum” diyor ve ekliyor “ama hayranlarım kalkmam ve çalışmam için beni motive ediyor.”
Londra konseri başlıyor, kalabalık konserin ilk yarısında gergin görünüyor. Birkaç parlayan Matoki – B.A.P’nin ışıklı çubuğu- var ama izleyicilerin çoğu yalnızca telefonlarını tutuyor. Kendine olan güveni yavaş yavaş geliyor ve gösteriyi tek ayak üzerindeki şovla, su ve terden sırılsıklam olmuş şekilde bitiriyor, kalabalık onun adını tekrar tekrar söylüyor. Konfetiler veya pahalı video arka planları yok. Idol özeninden/idamesinden olabildiğince uzak, yine de mutlu.
B.A.P’ye gelince, hâlâ karışık duygular yaşıyor, “Bu konuda ilk defa konuşuyorum. Verdiğim karar için “ayrılma” kelimesini kullanmak istemiyorum. Eski şirketimin istediği buydu. Ayrıldığım zaman bile, kalan bütün programları yaptım. Sözleşmemi üyelerimle birlikte sonlandırmak istedim ancak hiçbir şey istediğim gibi olmadı, bu yüzden biraz üzülüyorum.”
“O zamanlar, sadece [sözleşmelerin süresi doluncaya kadar] buna dayanmayı düşündüm, ama aynı zamanda “çoktan yeterince katlandın, daha fazla katlanmak istiyor musun?” gibi hissettim… Şirketten ayrıldım ama B.A.P’den ayrıldığımı düşünmüyorum. Kendimi hala B.A.P’nin lideri olarak görüyorum. Birlikte bir albüm yapacağımız bir zaman olacağına hala inanıyorum.” Kendi solo çalışmasının bir sonraki bölümüne gelince, cevap vermeden önce kısa bir an için düşünüyor. “Nasıl bir müzik olacağını bilmiyorum, ama ne olursa olsun ‘ben’ gibi bir müzik olacak.”
Kaynak: NME (New Musical Express, Birleşik Krallık’ta Mart 1952’den beri haftalık olarak yayımlanan müzik dergisidir.)
Bonus. Yongguk’u tanımayanlar ya da şarkı sözlerini okumamış olanlar için ufak bir derleme de biz ekliyoruz:
“Sırf yolunu kaybettin diye vazgeçmeni gerektirecek hiçbir şey yok”
“Hayat piyano gibi. Beyaz tuşlar mutlulukları, siyah olanlar hüzünleri temsil ediyor. Ama hayatı yaşarken unutmayın ki, o siyah tuşlar olmadan müzik de yapamazsınız.”
B.A.P – Pray şarkısından:
Sanatçının ilk solo albümündeki şarkılar için BURAYA, albümünde nasıl tuttuğu günlüğe yazdıklarını kullandığını ve hikikomorinin ne demek olduğunu açıkladığı bir diğer samimi röportajı için BURAYA, alışılagelmiş albümlerden farklı olarak günlük şeklinde yayınladığı fiziksel albümü görmek için BURAYA , B.A.P’nin kişisel & toplumsal mesajlar içeren şarkılarının değerlendirmesi ve kısa bir derlemesi için BURAYA tıklayınız.
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.