4 Aralık 1992’de, Güney Kore’nin Gwacheon şehrinde; herkesi kıskandıracak güzellikteki bir prensin hikayesi yazılmaya başladı. Bu prensin öyküsü doğduğu gün belliymiş aslında, böyle ışık saçan bir bebeğin büyüyüp de bir star olmasına şaşmamalı. Kusursuzluğun, cazibenin, sevginin, samimiyetin, iyiliğin ve yeteneğin bir vücutta toplanmış hali “Kim Seokjin”.
Çalışma gayretiyle, pratik yaparak geçirdiği uykusuz günlerle hayranlarına en iyisini sağlamak için çabalayan ve çalışma azmiyle her zaman iyi bir örnek olan mücevher. İçindeki sevgi ile insanları mutlu eden adam… Herkesin isteyeceği bir kardeş, ağabey ve bir arkadaş; elini attığı her işten başarıyla ayrılan bir sanatçı ve tabii ki “Worldwide handsome”.
BTS’in en büyük üyesi olan Jin, üniversite öğrencisiyken hiç beklemediği bir anda sanatçı oldu. İlk olarak SM Entertainment tarafından keşfedildi ama kendisine yaklaşan kişinin yalan söylediğini düşünerek onu reddetti. Ünlü olmadan önce Big Hit’in onu sokakta keşfetmesi ve şirketin seçmelerine katılması için teklif alana kadar, oyunculukta uzmanlaştığı Seul’deki Konkuk üniversitesinde öğrenim görüyordu. Başlangıçta bir aktör olmayı umuyordu ve bir müzisyen olarak hiçbir deneyimi olmadığını düşünüyordu. Big Hit’e katıldıktan sonra, şu anda insanların cazibesine kapıldığı ses ve dans becerilerini geliştirmek için çok çalıştı.
“İlk başlarda gerçekten zordu ama bana yardım eden ve bana çok iyi davranan birçok çocuk vardı. Bana çok yardımcı oldular ve ‘Bu şarkıyı dinlemeyi dene.’, ‘Bu şekilde yapmayı dene.’ gibi şeyler söylediler, böylece staj sürecim daha kolaylaştı.”
Onun başlangıcı da tıpkı diğer üyeler gibi zor ve sabır gerektiren bir süreçti. Hiçbir şey bilmeden başladığı bu yolda yanında 6 güzel kardeşi vardı. Hepsini tıpkı öz kardeşiymiş gibi sevdi ve korudu. Çıkış yaptıklarından beri onun hep beceriksiz olduğunu, dans edemediğini, hatta gruptan ayrılması gerektiğini söyleyenler oldu. Evet, şimdi o beceriksiz denilen adam dünya çapında tanınan bir sanatçı oldu ama bunu sadece hırsı, gayreti, geceler boyu ayakları nasır tutana kadar çalışması, sevgisi ve samimiyeti ile başardı.
Dışarıdan gözlemleyen birine göre grupta en büyük üye olmanın çok basit bir şey olduğu düşünülebilir ama aslında öyle değil. Yeri geldiğinde ağabey, yeri geldiğinde kardeş, yeri geldiğinde ise dertleşeceğiniz bir dost olmak kolay değil. Bütün üyelere kol kanat germek, onları korumak, onlar için her zaman mutlu görünmek kolay değil. O hem kardeşlerine sahip çıktı, hem de kendini geliştirdi. Grubun en büyüğü olmak aslında başlı başına ona büyük sorumluluklar yüklüyordu. Onları tıpkı çocuklarıymış gibi sarıp sarmaladı. Kendi üzüntüsünden önce üyeleri düşündü, üzgün olsa bile mutluymuş gibi davrandı. Hani aile içinde anne ve baba mutlu olursa çocuklar da mutlu olur ya, Jin de kardeşleri için öyleydi. İkinci bir aileydi onun için BTS.
“En büyük üye olarak, yaşıtım olan birçok insana göre dünyayı çok daha erken deneyimlediğimi ve bu yüzden yetişkin olduğumu düşünüyorum. Sadece kasıtlı olarak çocuk gibi davranıyorum. Ama arkadaşlarımla konuşurken ve benden tavsiye istediklerinde kendimi yetişkin gibi hissediyorum.”
“Siz benim parlak ve neşeli tarafımı görüyorsunuz ama ben de sık sık bunalıma giriyorum. Sadece sizin için pozitif olmaya çalışıyorum.”
Bazı zamanlar insanlar ona yokmuş gibi davrandı, ağır ithamlarda bulundu ama bilmiyorlar ki BTS’i ayakta tutan ve tüm üyeleri kanatları altına alıp koruyan, çoğu yarayı sırtlayanın Jin olduğunu. Bu kendisine yüklediği sorumlulukları hep severek yerine getirdi, belki de bu yüzden bizlere üzgün ve buruk yanlarını fazla yansıtmadı. Evet, o üyelere her zaman kendisinden çok değer verdi ama değer verdiği sadece üyeler değildi; hayranları ARMY’lere dolup taşan sevgisi de onlara karşı ne kadar çok değer verdiğini açıklıyordu.
“Ben küçükken, annem arkadaşlarının çocukları hakkındaki övgülerini dinlerdi ve hiçbir şey diyemezdi. Ben de bu yüzden annemi gururlandırmak istedim. Ve bugün, annem sizin sayenizde gururlu ARMY. “
Jin’in ailesi onun şarkıcı kariyerini her zaman destekledi, bu yüzden Jin ailesine hep minnettar oldu. Aslında annesi için söylediği ve o eşsiz sesiyle kalplerimize dokunan şarkı her şeyi anlatıyor;
Jin’in eşi benzeri olmayan sesini anlatmak için kelimeler yetmez gerçekten. Ağzından çıkan her şarkı sözünde, verdiği duygular tek tek işliyor kalbimize. Her performansında çıtasını bir yükseğe çıkarıyor. Her başarının hakkını vererek tırmanıyor zirveye. Saflığın ve doğallığın yüzüne vurmuş haliyle bizi alıp başka diyarlara götürüyor. Sesindeki naiflik içimizi yumuşatıyor, kalbimizi ısıtıyor. “ARMY!” diye seslenişi yüzümüze tebessüm konduruyor.
Büyükbaba esprilerini de unutmamak gerek! Her ne koşulda olursa olsun bizi güldüren, bazen ise bize sıcacık bir aile hissi veren, yolladığı öpücüklerle bize ani kalp krizi yaşatan bu samimi adam bugün bir yaş daha aldı. Güzel kalpli Seokjin’imiz..
Ayrıca, Jin’in ne kadar çok yemek tutkunu olduğunu çoğumuz biliyoruz. “Eat Jin” adlı yayınlarıyla hem yemeğini hem de sevgisini paylaştı bizlerle. Yemek için yaşayanlar vardır, bir de yaşamak için yiyenler vardır. İşte Jin, yemek için yaşayanlar arasına giriyor. Müziği nasıl tutkuyla yapıyorsa, yemeği de o kadar çok seviyor. Hatta grupta yemeklerden sorumlu kişi de biricik Seokjin’imiz. Elinden her iş geliyor, baya bir marifetli üyemiz.
Jin; dünya çapındaki yakışıklılığı, sevimli davranışları ve esprileri ile kayınvalidelerin gönlünü çoktan kazanan tam bir damat adayı! Hatta Suga bir keresinde Jin için, “O bir aile babası. O ideal bir koca!” demişti.
“Ne kadar yorgun ve ne kadar uyumak istediğim önemli değil, “hadi yiyelim!” diye duyduğumda hemen kalkarım.”
“Mutfaktan ben sorumluyum. Market alışverişinden geri döndüğümüzde, üyeler sadece satın aldığımız şeyleri herhangi bir yere boşaltıyorlar ve buzdolabına koymuyorlar. Bu yüzden tüm yiyecekleri buzdolabına ben koyuyorum ve eski yiyecekleri çıkarıyorum.”
Biraz da ürkek bizim tatlı Seokjin’imiz;
“En çok hayaletlerden ve böceklerden korkarım. Böcekleri gördüğümde korkmuyorum ama bana doğru ilerledikleri zaman gerçekten korkuyorum. Korku filmlerini izlemekte de çok kötüyüm. Lise birinci sınıftayken, bir erkekle korku filmi izliyorduk ve kendimi farkında olmadan ona sarılmış bir şekilde buldum.”
Tam bir “visual kralı” olan Jin’in sesi de büyük yankı uyandırıyor. Yaptığı coverlar, solo şarkıları, grup şarkıları, hepsinde sesini en iyi şekilde kullanıyor. Ayrıca, KOMCA ( Kore Müzik Telif Hakları Derneği)’da ismine kaydedilmiş 5 şarkı bulunuyor. İlk olarak, Wings albümünden “Awake” adlı solo şarkısının yapımına ortak olmuştu ve bu şarkı ile güzel geri dönüşler almıştı. 2016’nın Aralık ayında ise Awake’in “Christmas” versiyonunu paylaşmıştı.
Ve Jin’in muhteşem sesiyle bütün sanatı bize sunan, yüksek notalarıyla bizi heyecanlandıran canlı performansı;
BTS’in en son yayımlanan “Love Yourself: Answer” albümünün comeback trailer’ı ve Jin’in solo şarkısı ‘Epiphany’, kalbimizin en derinine dokunmuştu ve bizlere kendimizi sevmemiz gerektiğini bir kere daha hatırlatmıştı.
“Bu dünyada sevmem gereken kişi benim; parıldayan beni, kıymetli ruhumu.
Sonunda farkında vardım, kendimi seviyorum.
Harika değil fakat çok güzel. Sevmem gereken kişi benim..”
Ve Jin, görselliği kadar yeteneklerinin de mükemmel olduğunu kanıtladı. ‘Love Yourself’ dünya turuna Seul’deki konserleri ile başladılar ve Jin, orada solo şarkısı ‘Epiphany’i müthiş bir şekilde sergiledi. Pamuk gibi yumuşacık sesiyle, piyano çalarak sahnenin hakkını verdi. Sadece hayranlarından değil, onu izleyen herkesten övgü aldı. ‘Epiphany’ fancami YouTube’da trendlere bile girdi!
Ayrıca, sadece bu sahne için piyano çalmayı Big Hit çalışanlarından ders alarak öğrendi. ARMY’lerine karşı “piyano çalıyormuş gibi” yapamayacağını, onlar için gerçekten çalmak istediğini söyledi. Hatta BANGTANTV kanalında Jin’in pratik yaptığı bir Bangtan Bomb yayımlanmıştı;
The Piano Guys geçenlerde ‘Epiphany’ için çok güzel bir enstrümantal cover yapmıştı ve açıklama kısmında şarkı ile ilgili yazdığı cümleler çok anlamlıydı;
“Her zaman bir müzik projesi için ilham almak, tam olarak ne yapacağımızı bilmemiz ve işlerin çok hızlı bir şekilde bir araya gelmesi gibidir. Epiphany ile durum böyleydi. Bir çok insanın sosyal medya dünyasında gezinirken kendinden kuşku duyma ve değersizlik duygularıyla mücadele ettiği bir zamanda, bu BTS şarkısının olumlu mesajı çok önem kazanıyor: Sevmem gereken kişi benim.”
Jin, BTS’in beşinci yıldönümü 2018 BTS Festa için “Autumn Outside the Post Office” şarkısına mükemmel bir cover yapmıştı. Jin’in büyülü sesi ile hayal dünyasına kapılmak istiyorsanız sizi şöyle alayım;
Bu büyülü yolculuğa devam etmek için bu taraftan;
Sesini son derece geliştirmesinin yanı sıra, dansını da her geçen gün geliştirdi ve geceler boyunca pratik yaptı. Pes etmek onun için bir seçenek değildi, hep en iyisini yapmak için uğraştı ve uğraşmaya devam ediyor.
Gelelim Jin’in mükemmel lakaplarına. Karşı konulmaz ve ispatlanmış yakışıklılığı ile “Worldwide handsome” olarak anılıyor. Bunun sebebi ise; muhteşem vücut oranları, çekici dudakları, uzun bacakları ve yakışıklı yüzü. 2015 yılında Jin’in, MelOn Müzik Ödülleri’nde bir arabadan çıkarken çok iyi göründüğü fark edildi ve gece boyunca çekilen fotoğraflar K-pop hayranları arasında viral oldu ve bu sayede “Car Door Guy (Kapıyı açan çocuk)” adlı lakabı elde etti. Daha sonra, Jin’in Billboard Music Awards’taki görünüşü Twitter’ı heyecanlandırdı. Grup kırmızı halıda poz verirken herkes, soldan üçüncü kişinin hangi BTS üyesi olduğunu sormaya başladı ve böylece “soldan üçüncü çocuk” olarak da anıldı. Son zamanlarda ise yakışıklı üyemizden “yüz dehası” olarak bahsediliyor.
Bu mükemmel adamı anlatmaya kelimeler yetmiyor, dilim tutuklu kalıyor. Bir insan daha ne kadar olağanüstü olabilir? Daha ne kadar kendini geliştirebilir? Nasıl her şeye rağmen bu kadar mütevazı kalabilir? Tam bir cevher…
BTS’in daima yükselen yıldızı Kim Seokjin. Kardeşlerini her zaman koruduğun için ve kendini sürekli geliştirmeye adadığın için teşekkürler. Her yaşında daha da çok güçleniyorsun ve gelişiyorsun. ARMY’lere ve BTS’e gösterdiğin sevgi için minnettarız. Seni çok seviyoruz ve sevmeye devam edeceğiz. Bütün bu başarıların, sorumlulukların, zorlukların meyvesini topladığın ve ışıl ışıl parladığın günler geldi işte. Yeri geldiğinde maknae, yeri geldiğinde hyung olan, iyilik dolu kalbinle hepimizi kucaklayan meleğimiz. İyi ki varsın, doğum günün kutlu olsun ?
- BTS’in en büyük hayranı olan,
- Gülüşüyle kış günlerinde içimizi ısıtan,
- Her zaman yüzümüzü güldüren,
- Naif sesiyle yüreğimize dokunan,
- Muhteşem yüzüyle büyüleyen,
- Her şeyde yetenekli olan,
- ARMY’leri ve üyeleri daima seven ve koruyan,
- “Worldwide Handsome”ımız iyi ki doğdun ? Yeni yaşında tüm mutluluklar seninle olsun!
~Tomorrow
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.