One Direction’ın sonu belli olmayan arasıyla birlikte dünyadaki erkek grupları zirve için yarış halindeydi. Hem Amerika hem de Birleşik Krallık’ta büyük başarılar elde ettikten sonra bu rekabeti kazanan yedi K-Pop sanatçısıyla tanışın.
BTS özel jeti aracılığıyla, ilk defa bir Birleşik Krallık programına konuk oldu. Londra’daki O2 Arena’da iki gün boyunca birçok insana gösterilerini sunmadan üç gün önce, 6 Ekim’de, New York’taki Citi Field’da 40.000 insana sunulan gösteriyle sona eren, dünya turunun Amerika durağından beri bu özel jeti kullanıyorlar. İki defa Amerika albüm listelerinde zirveye çıktılar, milyarlarca global stream elde ettiler ve geçtiğimiz haftalarda grubun karizmatik lideri RM’in, kendini kabullenme üzerine İngilizce yaptığı konuşmanın gerçekleştiği Birleşmiş Milletler’e, UNICEF temsilcileri olarak davet edildiler. Böyle kilometre taşları herhangi bir sanatçı için tarihidir ancak bunlara ulaşan BTS – rapçileri Suga, RM ve J-Hope; vokalistleri Jimin, V, Jin ve Jungkook -, batıdaki müzik sektöründe daha üst kademelere ulaşan ilk Koreli grup olarak popun yüzünü değiştirdi.
Masalsı görünüme sahip Jimin, Citi Field konserinin sonunda gözyaşlarını tutamadı. Grup, başka ülkelerde benzer boyutta konserler gerçekleştirdi ancak Amerika, K-Pop için her zaman nihai sınırdı – birçok K-Pop sanatçısı tarafından girişimde bulunulan ama sadece ufak başarıların elde edilebildiği bir pazar. “Her zaman hissediyoruz.” diyor Jimin. “Bu konser turunda çok büyük bazı yerlerde sahneye çıktık, bu da insanların bizi gerçekten sevdiğini görmemizi sağlıyor. Tüm bu duygular tarafından baskına uğrayınca kendimi kaybettim biraz.”
Birleşik Krallık konserleri öncesi Londra’daki bir otelde güvenlik, koridorları kontrol altında tutuyor. İri yarı adamlar, grup üyelerine tuvalete kadar eşlik ediyor. BTS, porselen bebek misali davranıldığı ayrıştırıcı ün seviyesine erişti. “Popülerliğin sonsuza dek sürmediğini biliyoruz.” diyor RM yüzünde bir gülümsemeyle. “Bu sebeple gidişatın, hız treninin keyfini çıkarıyoruz ve sona geldiğinde bitmiş olacak. Jetlerde ve stadyumlardayız ama bunun bana ait olduğunu hissetmiyorum. Başkasından ödünç almışız gibi geliyor.”
BTS, daha önce K-Pop’ın dev şirketlerinden JYP ile çalışmış olan ve sonrasında BigHit Entertainment’ı kurarak 2013’te BTS’e çıkış yaptıran usta şarkı yazarı ve prodüktörü Bang Shi Hyuk’un buluşu. K-Pop’ın normal uygulaması, Kore’de bilinen adıyla genç “idoller”in yaşamlarının her bir unsurunun yönetilmesi şeklinde. Ancak Bang, BTS’e kendi Twitterlarını yönetme, stüdyolarında vlog çekme ve rapçiler için ise BigHit’in kendi prodüksiyon ekibiyle beraber şarkı sözü yazma özerkliği verdi. Şarkı sözleri duygusal bir şekilde hassas ve sosyal bakımdan da bilinçli, bazen öfkeyle çevrili ve K-Pop’ın sınırlarına karşı geliyor: “Gümüş Kaşık” olarak çevrilen Baepsae, “hor görülen” jenerasyonlarını savunuyor.
Eleştirmenler, onların Amerika başarılarının sırrını çözmeye çalıştı: birçoğu, sırrın mesajlarını yaymalarıyla sosyal medya olduğuna inanıyor ancak ARMY olarak bilinen BTS hayranları, müzik ve şarkı sözlerinin çok derin bir bağlantısı olduğunu vurguluyor. Amerika’da K-Pop’a karşı ilgi artışı, BTS’in merakta bırakan sonu gelmeyen görsel içerik akışı (kamera arkası görüntülerden reality programlarına kadar) ve grubun kişiliklerinin gücüydü onları yakalayan. Gelenekselleşmiş erkek grubu modasında herkes için bir şey sunuyor BTS.
Devasa, güçlü hayran kitlelerine sahip her pop yıldızı gibi BTS de hayranları ve kendilerinden soğuyanlar arasındaki hassas çizgiyi koruyor. “Şöhret bir gölge gibi.” diyor en ciddi üyeleri Suga. “Işık da var karanlık da; seni sürekli takip eden ve ondan asla kaçamayacağın bir şey. Ama insanlar, özelimize saygı duyma eğiliminde. Sanat galerilerine çok fazla gidiyoruz ve insanlar bizi rahatsız etmiyor, biz oradan gittikten sonra da sosyal medyada bununla ilgili bir post yayımlıyorlar.”
“Aşırıya kaçarsa ve çizgiyi geçerse bir stres kaynağı olabilir ancak en azından benim için bu, sevginin bir işareti.” diyor eski bir sokak dansçısı olan J-Hope. Geçen albümlerinden birinde yer alan Pied Piper’da hayranlarını şakacı bir şekilde azarladılar: “Bizi izlemeyi bırak da sınavlarına çalış, ailen ve patronun nefret ediyor benden… Zaten odanda fazlasıyla fotoğrafım var.”
Bu şaşırtıcı dürüstlük – K-Pop koşullarında -, kendini sevmeyi öğrenmek çerçevesinde şekillenen son albüm üçlemesi “LOVE YOURSELF” (Her, Tear ve Answer) konseptini destekliyor. RM’in Birleşmiş Milletler’deki konuşması bu temaya yankı buluyor: “Kim olduğunun, nereden geldiğinin, ten renginin, cinsiyetinin bir önemi yok; sadece kendini anlat.” Bu rahatlatıcı sözler, cumhurbaşkanının açık bir şekilde homoseksüelliğe karşı olduğu Güney Kore’de yankılandı.
Grup, kariyerleri boyunca Haruki Murakami, Ursula K Le Guin, Jung, Orwell, Hesse ve Nietzsche’yi bir ilham kaynağı olarak kullandı. Aşkın kaderde var olduğu ve bu sebeple de sarsılamayacağı (ki Tear’da parçalara ayrıldı) Her’de, kader teorisindeki belirgin unsurlar örüldü. 80’lerdeki indie hayranlarının yaptığı gibi BTS’in ARMY’si de şu anda, bir yandan konserler için Bluetooth programlı ışık çubuklarına ciddi paralar harcarken bir yandan da grubun görüşlerini tamamen anlayabilmek amacıyla bu yazarları okuyor.
Ancak bazıları içinse BTS, yüksek fonksiyonlu bir ciklet makinesinden biraz daha fazlası olan bir sektörü sembolize ediyor. K-Pop, sanatçıların yedi yaşında başlayıp da bir grup çıkışı garantisi verilmeden 10 yıl boyunca sürebilecek yoğun stajyerlik sistemi ve yorgunluk ve akıl sağlığı sorunlarıyla boğuşan idollere sert yaklaşımıyla acımasız bir sektör olarak algılanıyor. Bunun yanı sıra hayranlar ise akılsız genç kızlar olarak resmediliyor. “Bunun üzerine uğraşmak veya tartışmak anlamsız.” diyor Suga sertçe. “Açıkçası insanların, ne tür olursa olsun belirli bir müzik türünü küçük görmesini anlamıyorum. Klasik müzik de kendi döneminin pop müziğiydi. Zevk ve kafa meselesi – bunun kötüsü iyisi yok, entelektüeli kültürsüzü yok.”
BTS’in müziği old-school R&B ve hip-hop şeklinde başladı ancak EDM’den South African house’a sayısız türü kendilerine kattılar. Şarkı sözleri de artan bir şekilde karmaşıklaştı, basit aşk bu kızılötesi popundan nesire yaklaştı. BTS birçok bakımdan klasik erkek grubu kalıbına uyuyor – harika görünüyorlar ve şarkıları da harika – ancak onlar aynı zamanda ağlayan, savunmasızlıklarını ve başarısızlıklarını kucaklayıp gösteren yetişkin erkekler. Bu da güç, sevgi, umut ve kabullenme mesajlarını, önceki erkek gruplarının sunduğundan öte bir şekilde güçlendiriyor.
K-Pop idolleri, sadece birkaçının kariyerinin 10 yıldan daha fazla sürüp birçoğununsa sadece 12 ayda sona erdiği bir dünyada yoğun bir şekilde çalışıyor. Bu sene BTS üç albüm yayımladı (ikisi Korece, biri Japonca), dünya turu yaptı ve bir gezi programı olan “Bon Voyage” adlı reality programının üçüncü serisini çekti. Programları dakikası dakikasına ayarlı. “Fiziksel ve zihinsel çöküşe uğramaya yakın olduğumuz zamanların olduğunu düşünüyorum,” diye itiraf ediyor Suga, “ancak bu kaçınılmaz bir şey ve herhangi bir meslekteki kişiler için de aynısı geçerli.”
Şimdiki ve eski idoller oyunculuğa, Güney Kore’nin varyete programlarına ve solo kariyerlere doğru kayıyor. Suga’nın mimariye ve aydınlatmaya ilgisi var. 21 yaşındaki en genç üye Jungkook belgesel tarzı film yapımına ilgi duyuyor, son yayımladığı video hayatının aşırılıklarını – sahnenin gerilimini ve sonrasındaki durgunluğu – yakalıyor. “Gelecekte yapabileceği şeyleri düşündüğünde çok fazla mutluluk” duyduğunu söylüyor. Yakacak enerjisi var – daha sonra, ilk Londra konseri öncesi ufak bir topuk yaralanması yaşadı ve bir tabureye hapsedilmiş bir şekilde konseri geçirdi, gösteriye tam olarak katılamadığı için hayranlarından gözyaşları içinde özür diledi.
Bir yayın platformu olan V Live’da geçenlerde yaptığı canlı yayın sırasında, gruba duygulu bir hava katan boğuk sesin sahibi V, solo çalışmasından ufak bir kesit paylaştı. BTS’in rapçileri kendi yazdıkları ve prodüktörlüğünü de kendilerinin yaptığı solo mixtapeleri çoktan yayımladı ancak vokalistler daha onların adımlarını takip etmedi. “Üzerinde çalışıyorum.” diyor Jungkook, J-Hope gülmeye başladığında.
RM de gülerek, “Birçok şey için hazırlanıyor! Filmler, boks – o kadar çok şey planlıyor ki ne zaman çıkaracağını kimse bilmiyor.” diyor.
İyi huylu bir ağız dalaşı patlak veriyor. “Belki J-Hope bana beatleri verdiğinde kasetime başlayabilirim.” diye belirtiyor 25 yaşındaki en büyük üye Jin.
J-Hope ise öfkelenmiş rolü yapıyor. “Beatleri verdim ben ona! Verdiklerimi beğendi!” diyor, Jin kahkahalara boğulurken.
“Yaptığım tüm şarkılarda,” diye söze katılıyor röportajın büyük bir kısmında geride duran V, “yerine oturmamış bir şeyin olduğunu hissediyorum. Bir eksikliğim var, şarkıyı bitiremiyorum. Birisinin bana yardım etmesine ihtiyacım var. Ortaya, yayımlayabileceğim bir şey koyduğumda bunu yapacağım.”
Suga buna, “O zaman anca 20 sene sonra bu mümkün olur.” cevabını verdi.
Hayranları için BTS’i çok cazip kılan şey bu muziplikleri ve doğal dostlukları. Grup için, aralarındaki bağ hummalı çalışma hızlarıyla başa çıkmada yardımcı oluyor.
Açık bir şekilde hırslı olan Suga, sıradaki hedefinin Grammy olduğunu tekrar tekrar belirtiyor. Son zamanlarda listeye Super Bowl yarı devre gösterisinde (arenada 71.000 kişi; evde ise 120 milyon kişi izliyor) yer almayı da eklemiş. İkisi de BTS’in statüsünü, halk tarafından iyi tanınan isimler olarak sağlamlaştırmasına katkı sağlayabilir. Şu anda ikisi de ulaşılamaz görünmüyor. “Yapabileceklerimizi göstermek istiyoruz.” diyor Jimin bakışları sarsılmadan. “En iyi halimizi gösterebilmek istiyoruz sadece.”
Kaynak: The Guardian
K-POP haber kategorisi, K-POP dünyasından sıcak sıcak güncel haberlerin bulunduğu haber kategorisidir.