Evet,yeni bir köşe yazısı ile sizlerleyim
Bu köşe yazısında bir K-Pop hayranının kişisel bloğunda Seventeen üyelerinden Mingyu hakkında yazmış olduğu yazıyı paylaşacağım.Yazıdaki her bir cümleler ona aittir ve kendisinden paylaşmak için gerekli izini aldım.Yani kendisinin bilgisi dahilindedir.Yazı çok uzun olduğu için kısa bir halde toparladım ve tam halini okumak isterseniz yazının sonuna ekleyeceğim kaynak kısmına tıklayarak okuyabilirsiniz.Bu güzel ve emeklerle dolu yazı için kendisine tekrardan teşekkür ederim.Ellerine emeğine sağlık
Yazıyı aşağıdan itibaren okumaya başlayabilirsiniz
Kim MİNGYU ( 김민규 )
Doğum Tarihi: 06.04.1997
Boy: 1.86 cm
Grup: Seventeen
Pozisyon: Rap
Merhaba! Bugün size çok sevdiğim Kim Mingyu’yu tanıtmak istiyorum. Bu sayfa kaç kişiye ulaşır bilmiyorum ama en azından internete Mingyu’yu merak edip, araştırmak isteyenler için güzel ayrıntılı bir yazı bırakmak istedim.
Ben tüm idol gruplarının reality programlarını izlemeyi çok seviyorum. Yine Seventeen’in de 7. bölümlük Seventeen Project adlı programını izlemiştim. Orada açıkçası Mingyu hiç dikkatimi çekmemişti. Nerdeyse onun dışında diğer tüm grup üyeleri ilgimi çekmesine rağmen Mingyu’nun görünümü bana çok sıradan gelmişti.
Aradan belli bir zaman geçti. O zamanlar Seventeen ile Mansae 2. comebacklerini yapalı sanırım bir kaç hafta olmuş. Youtube’da sık sık karşıma klibi ile ilgili reaksiyon videoları vs. falan çıkıyordu. Sonra bir gün allkpopun komik resimler sayfasında bu resmi gördüm:
Woozi benim gibi 1.63 cmlik boyu ile kendi fancam videosunda görünemiyordu. Bu resim çok komiğime gitti açıkçası. Sonra kliplerini izlemeye karar verdim. Kliplerinde epey renkli saçlı değişik görünümlü üye vardı. Pembe, yeşil, lila. Sonra mavi saçlı bir üye vardı. Saç modeli de orjinaldi. Aaa epey farklı duruyor saç rengi, modeli dedim kendi kendime. Sonra gidip gelip bir kaç kere daha baktım. Hmm aslında biraz yakışıklıymış dedim. Sonra daha da çok merak ettiğim için Seventeen’in bulduğum kısa videolarını izlemeye başladım ve izledikçe Mingyu’ya bayağı bayağı aşık olmaya başladığımı anladım. Ondan sonra giderek artan bir sıklıkta Seventeen’in faaliyetlerini ve Mingyu’yu takip etmeye başladım.
MİNGYU’NUN YAKIŞIKLILIĞI
Mingyu’da ilk dikkatimi çeken şey görünümüydü. 18 yaşında olmasına rağmen o saç modeli ve saç rengiyle yaşından çok büyük görünüyordu ve bir çok kpop idolüne göre maskülen bir imaja sahipti. Bronz ten rengi de çok hoşuma gitmişti. Görünümünden dolayı sert, soğuk bir insanmış gibi bir imaja sahipti. Ama onu tanıdıkça aslında çok yanıldığımı aslında çok tatlı, nazik, iyi bir kişiliği olduğunu gördüm.
Bunlar Mingyu ile ilgili izlediğim ilk videolardandı. O zamanlar izlerken Mingyu’nun epey zeki, aklı başında bir insan olduğu düşünmüştüm ama yanılmışım çünkü Mingyu gerçekten şapşalın teki. Ağzı kapalıyken çok havalı ama ağzını açtığı anda mutlaka kendisini rezil edecek bir şeyler yapıyor. İnsan onu izlerken devamlı acaba ne zaman kendisini rezil edecek diye düşünüyor 🙂
( Show Champion’un backstage videonun ilk kısmında Mansae promosyonlarının veda sahnesi için Seventeen üyelerinin provaları gösteriliyor ve Mingyu burada çok yakışıklı, 4:20’den sonra olan kısmında ise Seventeen üyeleri hip hop, vokal, performans takımı olarak çizim yarışması yapıyor ve Mingyu sayesinde hiphop takımı kazanıyor. Burada Mingyu’nun çok zeki, pratik zekalı, yaratıcı olduğunu düşünmüştüm. Çünkü çizmek zorunda oldukları tema yalnızlıktı ve Mingyu kendisine düşen 10-15 saniye içinde bunu en iyi şekilde ifade etmek için boş bir oda, duvarların içine bir çöp adam çizmişti. Tabi ki burada önemli olan çizimin güzelliği değil ki 10-15 saniyede bu zaten mümkün değil, verilen temayı en iyi şekilde basit çizgilerle ifade edebilmek ve nitekim oy veren herkes bu temayı anlayıp oy vermişti. Mingyu ile ilgili ilk izlenimim buydu ama yanılmışım xD)
( 5 dakikalık The Show müzik programının 5 Seconds Interview adlı backstage videosu. Epey komikti.)
MİNGYU’NUN BİR İDOL OLARAK SAHNE DURUŞU
Mingyu grupta her ne kadar çok iyi bir şarkıcı veya rapçi olmasa da çok çok iyi bir dansçı olduğunu düşünüyorum. Aşağıdaki fancamlere bakarsanız hareketlerinin ne kadar keskin, açılarının ne kadar doğru olduğunu, yüz ve mimiklerinin, vücut duruşunun ne kadar mükemmel olduğunu görebilirsiniz. Sahnede performans sergilerken çok yakışıklı görünüyor bazı performanslarında ise çok seksi. En sevdiğim şeylerden biri de sahnede performans sergilerken ne kadar mutlu olup keyif aldığının yüzünden belli olması, kamera onu çekmese de devamlı gülümsemesi.
MİNGYU’NUN BECERİKLİLİĞİ
Mingyu aynı zamanda eli çok becerikli bir insan.
Çok güzel yemek yapıyor.
Çok güzel resim çiziyor.
Çizdiği bu resimleri instagramından paylaşmıştı. İlk resimde Big Park defilesinde mankenlik yaptığı sırada giydiği kıyafeti çizmişti. İkinci resimde ise Minghao’nun resmini çizmişti. Mingyu bir röportajında ileride tasarım ya da mimarlık gibi bir bölümde okumak istediğini ve bir gün kendi moda markasını yaratmak istediğini söylemişti.
Bir de Mingyu Seventeen’in 3. yıldönümüne özel sergisinde sergilenen çizdiği resimleri ve hakkındaki düşüncelerini aktarmak istiyorum. Bu resimler aracılığıyla Mingyu’yu belki de ilk defa içindeki duygularını, düşüncelerini dışa vurur insanlarla paylaşır halde gördüm ve bir kez daha aslında ne kadar derin bir insan olduğunu anladım. Mingyu sergi ile ilgili mesajında şunları yazmış:
“Şarkıcı olalı üç yıl oldu. Edindiğim çeşitli deneyimler süresince, birçok farklı duygu hissettim ve zorlukla karşılaştım. Bu deneyimlerden birçok farklı duygu ortaya çıktı. Bu duygulardan olgunlaşma/gelişim/büyüme ortaya çıktı. Sanat ve çizim bu duygularımı ve gelişimimi dışa vurabileceğim tek araç oldu. Görüldüğü ve hissettirdiği gibi. Kendimi ifade ediyorum. Burada çalışmalarımı ilk kez sergiliyorum.”
İlk resmin adı “Büyüyen Acılar”mış. Bana biraz Çığlık tablosunu anımsatmıştı. Anlam olarak da sanki yanındaki insan devamlı dırdır yaparken, kişinin bunu hiç umursamaması gibi düşünmüştüm. Mingyu ise resim ile ilgili açıklamasında şöyle demiş: “Bu benim ilk resmim. Her zaman resim çizmek istedim ama nereden başlayacağımı bilemedim. Bu yüzden hiçbir plan olmadan bir kalemle çizmeye başladım. Tabi ki bu çizim aklımdaki şeyleri ifade etti. Bence insan iletişimini iyi bir şekilde tavsir ettim, bazen iyi olmadığımız halde iyiymiş ve mutlu olmadığımız halde mutluymuş gibi davranmayı.” Bu açıklamayı okuyunca biraz üzüldüm. Çünkü Mingyu kim bilir bizim hiç haberdar olmadığımız ne kötü anılar, acılar yaşadı ve içinde kim bilir bizim bilmediğimiz ne kadar sıkıntı var. Buna rağmen her zaman olumlu, pozitif bir imaj çizmeye, insanlara mutluluk vermeye çalışıyor.
Mingyu Seventeen’in resmi ışığı Carat Bong’dan yola çıkarak Bong Bong adlı Seventeen’in maskotunu tasarlamıştı. Daha sonra kendi eliyle dikip bu maskotun peluşunu yaptı. Sonra bu maskottan 2 tane daha dikti. Daha sonra bu karakter Seventeen’in resmi maskotu oldu ve Seventeen’in şirketi Pledis Bong Bong’lu ürünler tasarlayıp satmaya başladı. Aynı zamanda konserde satılan bu çıkartmaların hepsini de Mingyu çizmiş.
MİNGYU’NUN KİŞİLİĞİ
Mingyu’ya ilk başta sadece görünümü için aşık oldum ama daha sonra onu tanıdıkça aslında ne kadar güzel, temiz bir kalbi olduğunu, ne kadar aklı başında, olgun bir kişiliğe sahip olduğunu anladım ve onu daha da çok sevdim. Mingyu’nun nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu anlayabilmek açısından faydalı olduğunu düşündüğüm bu röportajını sizinle de paylaşmak istiyorum:
Benim onca zamandır Mingyu’nun kişiliğine dair edindiğim izlenimim şöyle: Mingyu çok iyi niyetli bir insan. Çevresindeki insanlara hep yardım ediyor, destek oluyor, nazik davranıyor. Üyelerinin hepsini çok seviyor. Onları hep besliyor bir anne gibi bakıyor. Hiçbir zaman “ben” dediğini, bencil olduğunu görmediğim. Her zaman başkalarının ihtiyaçlarını kendinden üste koyuyor.
Mingyu çok azimli, çalışkan, idealist bir insan. Hiçbir zaman çok çalışmaktan dolayı yakındığını görmedim. İdollerin ne kadar zor şartlarda çalıştığını, her gün bir kaç saat bile uyuyamadığını, saatlerce dans provaları yaptığını, devamlı başka ülkelere seyahat ettiğini, hep yüzleri makyajlı, saçları spreyli, yapılı rahatsız bir biçimde durduklarını, üstüne bir de insanların ağır eleştirilerine mağruz kaldıklarını düşününce, Mingyu’nun hep güler yüzünü koruması, üstüne daha çok iş istemesi daha başarılı olmayı hedeflemesi gerçekten takdire değer.
Mingyu çok pozitif bir insan. Kötü bir durumda oturup hayıflanıp, hiçbir şey yapmayıp, vakit kaybetmek yerine, mücadele etmeye bir çözüm üretmeye çalışıyor.
Mingyu bence çok çocuk ruhlu bir insan. Ufak şeylerden bile mutlu oluyor. Bunu yemek yapmak, resim çizmek, el işi/hobi tipi şeylerle uğraşıp bir şeyler meydana getirmeyi sevmesinden, anime izlemesinden, oyun oynamasından anlıyorum. Saf, temiz, naif bir kişiliğe sahip. Birisi onu övdüğünde bile gözleri parlıyor, mutlu oluyor.
Bu arada Mingyu anime izlemeyi çok seviyormuş. Naruto izlemiş. Haikyuu ile Nodaime Cantabile favori animelerindenmiş.
Mingyu’nun gülüşünü çok seviyorum. Görünce mutlu oluyorum, içimi ısıtıyor.
Mingyu’nun kişiliğini anlayabilmek açısından faydalı olabileceğini düşündüğüm bir röportajını paylaşmak istiyorum:
Seventeen IZE Photobook 17 13 24 Röportajı:
1. Bize kısaca kendinden bahsedebilir misin?
Ben çok konuşan birisiyim. Çok meraklı birisi.
2. Ne tip şeyler seni meraklanlandırıyor?
Küçüklüğümden beri merakımdan dolayı elektronik aletleri parçalara ayırırdım. Nasıl yapılmış? Başka bir şey için kullanılabilir mi? Daha basit bir şekilde kullanılabilinir mi? Bu yüzden önce bozup, içini açar sonra birleştirip yeni, bambaşka bir şey meydana getirmeye, icat etmeye çalışırdım. Bu tip şeylerden hep hoşlanırdım.
3. İcat mı?
İcattan çok, mesela yurtta eğer bir bozulmuşsa, hep tamir ederdim. Örneğin, bir keresinde banyonun ışığı bozulmuştu ve diğer üyelerin hızlıca duş alması gerekiyordu ama çok karanlık olduğu için lambayı değiştiremiyorlardı. Bunu gördüğümde oturma odasındaki ışığı aldım ve banyoya monte ettim. Bir keresinde de duş başlığının takıldığı kısım bozulmuştu. Ben de bir askıyı bantla tutturdum, bu şekilde duş başlığını oraya koyabildik. Ben yeni şeyler denemekten korkmayan bir insanım.
4. O halde bu yüzden staj günlerinden beri kameralar önünde bu kadar iyisin.
Bunun en büyük sebebi, o zamanlarda çalışanlar ve üyeler arasında soğukluk yoktu. Ben genellikle şakalaşmayı, aegyo yapmayı severim. Benim karakterim böyle. Bu yüzden kameralar açıkken normalden farklı olan tek şey bir kameranın orda olması. Ama çıkış yaptıktan sonra tanımadığım bir çok muhabir ve çalışanla karşılaştığım için, bunun bilinciyle hareket etmeye başladım.
5. Bu çıkış tanıtım şovunda ve basın toplantılarında gergin olduğun anlamına mı geliyor?
Evet, doğru. “Adore U ” çıkış tanıtım şovunda ve basın toplantısında konuşmaya bile cesaret edemedim. Kendimi büyülenmiş hissediyordum ama çok da gergindim. “Mansae” tanıtım şovunda kafamı toparladım ve “Tamam, hadi birisi birşey sorarsa sadece cevap ver. Bu yanlış bir şey yapacağım anlamına gelmez.” dedim. Ama konuşmaya karar verdiğimde hep benden önce konuşan bir üye çıkıyordu. Şimdi o an karar verdiğim anda konuşmam gerektiğini düşünüyorum yoksa fırsatınız hemen elinizde kaçıp gidiyor.
6. Sokakta keşfedilip şirkete girdin, değil mi?
Evet. Aslında ünlü olmak gibi bir hedefim yoktu. Çocukken oyunculuk seçmesine girmek için bir teklif aldım ama o zaman görüşmeye gitmedim. Bana kartvizitlerini verdiklerinde “Pledis” adında bir şirketi tanımıyordum ve bünyelerinde bulundurdukları sanatçılardan da kimseyi tanımıyordum. O zamanlar 8. sınıfta, ergenlik çağımın zirvesindeydim. Başıma hep bela açıyordum ve annemin kiliseye gidip “Umarım oğlum ve kendine bir hobi edinir ve beni sıkıntıya düşürmekten vazgeçer.” diye dua ettiğini öğrendim. Bundan bir hafta sonra Pledis şirketinin kartvizitini aldım.
7. O halde hazırlıksızdın.
Yapabileceğim bir şey yoktu. Şarkıcılık, rap ya da dansa karşı herhangi bir ilgim yoktu. Sadece arkadaşlarımla futbol oynuyordum. Seçmelerde şarkı söylemem gerektiğini söylediklerinde söyleyecek hiç bir şarkım yoktu bu yüzden ulusal marşı söyledim ve dans için kilisede öğrendiğim şekilde elimle alkış tuttum. Ama asıl gülünç olan şey CEO’nun “Bir şans verelim.” demesiydi.
8. Neden seçildiğini sordun mu?
Seçmelerle ilgili CEO’nun söylediği bir şey vardı: ” S.Coups’un erkeksi göründüğü için seçildi, Hoshi’nin tutku dolu olduğu için seçildi, Mingyu’ya gelince, şirkete girmesi için yakışıklı bir çocuk seçmemizin vakti gelmişti.” Bunu duyduğumda ” Ah , teşekkür ederim.” dedim ve o da ” Ama şindi çok değiştin.” dedi. Ama benim yakışıklı bir çocuk olduğumu düşündüğü için mutlu oldum.
9. Bir şarkıcı olmayı düşünmüyordun, bu yüzden staj döneminde bıkkın hissetmedin mi?
İnsanlarla ilişkilerimi düzene oturtmakta zorlandım. 8. sınıftayken çevremde tanıştığım insanlar okulda öğretmenler, staj eğitiminde ise staj eğitmenleriydi. Sonra stajyer arkadaşlarımla tanıştım ve adapte olmamı zorlaştıran CEO, yardımcı CEO, şirket çalışanları vardı. Durmadan “Şarkı söyleyebilir ve dans edebilirsem, başarabilirim.” diye düşünüyordum.
10. Bir Seventeen üyesi olduktan sonra, bir çok erkek kardeşe sahip olmuşsun gibi hissediyorsun değil mi? Kız kardeşin olduğu biliyoruz, bu ondan farklı hissettiriyor mu?
Benim kız kardeşim her zaman düşündüğüm bir küçük kardeş. Aslında Seventeen’de benden başka yaşı büyük üyeler de var bu yüzden benden küçük olan üyelerle hiçbir zaman ilgilenmem gerektiğini düşünmedim. Ama kardeşim için yalnızca ben varım.
11. Kardeşinin Seventeen’e karşı hiç ilgisi var mı?
Kız kardeşim 9. sınıfta, yakın bir süre önce okul temsilciliği için seçime girdi.Seçim vaadi ” Okul festivaline bir ünlü getireceğim.” şeklindeymiş. Sonra ben “Minseo, bizi mi çağıracaksın?” diye sordum. O da bana “Abi, gelebilir misin?” diye sordu. Ben de ona bizi çağırmayı aklından bile geçirmemesi gerektiğini, daha da yoğun olacağımızı söyledim.
12. Çıkış yaptıktan sonra sende değişen bir şeyler var mı?
Öncelikle, en büyük değişiklik artık şimdiye göre geleceğimi daha çok düşünüyorum.
13. Daha önceden geleceğine dair hiçbir düşüncen yok muydu?
Orta okuldayken, okulun futbol takımındaydım. O zaman “Büyüyünce ne yapacağım?”dan çok “Yarın ne yapacağım?” diye düşünüyordum. Şimdi hep “Şimdi böyle yap ve gelecekte şöyle olacak” şeklinde düşüncelerim oluyor ve “Gelecekte ne olacağım?” diye merak ediyorum.
14. Hiç hedefin var mı?
10 yıl sonra, 11 yıllık bir şarkıcı olacağım. Bu 11 yıl içinde, benden sonra çıkış yapacak küçüklerin beni gördüklerinde iyi bir insan olduğumu hissetmelerini istiyorum. “Onun gibi olmak istiyorum.” diye düşünmelerini sağlayacak bir şarkıcı olmak istiyorum. Rol modelleri olmak istiyorum.
15. Bu hedefe ulaşmak için özel olarak yaptığın bir şey var mı?
Örneğin, gece bir çekimimiz olduğunda, bireysel kısımlarımızın çekimleri olduğu için, bu çok uzun bir zaman alıyor. Çekime giren ilk kişi, çekimi bitince bekliyor. Bu şekilde olursa yoruluyoruz. Benim için, eğer çekimimi tamamlamışsam yurda geri dönmem ve başkalarına enerji vermek için “İyi gidiyorsun” “Başarabilirsin.” gibi şeyler söylerim. Hedefim yaşlanana kadar bu mentaliteyi kafamda hep korumak.
16. Çok pozitif bir insansın.
Evet, çok pozitif bir insanım. Aslında, One Fine Day reality programımızda diğer üyeler için üzüldüm. Çekimlerden önceki görüşmede herkes “Tatilde güzel bir yere gitmek istiyoruz, tatile gitmek istiyoruz, iyi bir yere gidip lezzetli yiyecekler yemek istiyoruz.” dedi. Ama benim kafamda bunu değil “Law of the Jungle”ı çekmek vardı. Bu yüzden toplantıda kendime güvenerek “Bir ev yapmak istiyorum. Yemek pişirmek istiyorum.” dedim. Hala üyelere karşı kendimi suçlu hissediyorum. Düşüncesizce davrandım.
17. Bu reality şovunu çektikten sonra “Bunu iyi yapabiliyormuşum.” dediğin bir şey oldu mu?
Nasıl yemek yapılacağını öğrenmek istiyorum. Günlük hayatta pişirebileceğim bir menü öğrenmek istiyorum. Bu günlerde, televizyon programlarına bir çok şef katılıyor ve çok havalı görünüyorlar. Sanırım kimçi çorbası, soya fasulyesi macunu çorbası ve Kore krebi gibi yiyeceklerden başlayarak yavaşça nasıl yemek yapılacağını öğrenmek güzel olacaktır. İleride eğer zamanım olursa aşçı olabilmek için lisans almayı denemek istiyorum.
18. O halde elinle yaptığın herşeyden hoşlanıyorsun.
Doğru. RC arabaları biliyor musunuz? Uzaktan kumandayla, kontrol etmeniz gerekiyor. Küçükken onlarla oynardım. Bir keresinde plastik, motorlu uçak uçurma yarışmasına (çevirinin garipliği için özür dilerim.) katılmıştım ve 2. olmuştum. Yine böyle şeyler denemek istiyorum, yeniden plastik figürler inşa etmeyi denemek istiyorum.
19. Seventeen’in güçlü bir çocuksu imajı var. Senin bakış açından, Seventeen ne tip bir “çocuk” sergiliyor?
Bence 13 üyenin her birinin farklı bir konsepti var. Utangaç bir çocuk var, eğlenceli bir çocuk var, genç ama erkeksi görünen bir çocuk var, tatlı bir çocuk da var. 13 farklı stilde çocuğun biraraya gelmiş ve bence bu Seventeen’in en büyük cazibesi.
20. Sen ne tip bir çocuk olduğunu düşünüyorsun?
Ben iri yapılı ama afacan bir çocuğum. Evet, bu tür bir imajım olduğunu düşünüyorum. Aynı dediğim gibi uzunum ama bir çocuk gibi davranıyorum.
21. Gerçek hayatta da böyle olduğunu düşünüyor musun?
Bu doğru. İnsanlar hep ” Seni ilk gördüğümüzdekiyle, seni tanıdığımızda edindiğimiz izlenim farklı.” diyorlar. İlk başta, çok konuşmam ve soğuk görünürüm ama aslında çok konuşurum ve çok şakalaşırım. Bazı insanlar çok aegyom olduğunu söylüyor. Kabul ediyorum.
22. Sahnede sık sık göz kırpıyorsun.
Evet, sahnede farkedilmek istiyorum ancak çok üye olduğu için endişeliydim. Aslında, ben göz kırpamıyorum. Eğer denersem, 2 gözümü de kapatıyorum. Ama eğer sahnede yaparsam iyi olacağını düşündüm, bu yüzden pratik yapmaya devam ettim. Mansae faaliyetleri sırasında, geçen hafta Music Bank’ta göz kırptım bu yüzden bu sefer göz kırpmayacağım, gelecek hafta yapacağım.” diye karar veriyordum.
23. Bayağı detaylı bir planın var.
Doğru, bunu hedefledim.
SEVENTEEN’İN PROGRAMLARI
Seventeen Project (7 Bölüm)
Seventeen’in çıkış öncesi dönemini konu olan bu programda Seventeen’in çıkış yapabilmesi için kendilerine verilen görevleri yerine getirip, sahne şovları hazırlamaları gerekiyordu. Aslında bu programın Seventeen’i tanıtmak için yapıldığı ve çıkış yapıcakları zaten belliydi. Ama program yapımcıları programın yapılması için bir sebep üretmek ve biraz heyecan katmak için sanırım böyle bir fikre başvurmuş. Programda Mingyu ön planda değildi, çok göze batmıyordu.
Seventeen One Fine Day ( 9 Bölüm)
Normalde One Fine Day programında tatil için çok güzel yerlere gidilir. Ama Seventeen’in katıldığı bu sezonda Seventeen üyeleri ufak bir kasabaya gitmişlerdi. Hiç yemekleri de yoktu. Bu yüzden balık tutup, buldukları malzemelerle kendi yemeklerini kendileri hazırlamışlardı. Bayağı sefalet yaşamışlardı. Bu programda her şeyi çekip çeviren Mingyu’ydu. Tüm yemekleri o hazırlamıştı. Balık tutmuştu, balıkları hayatında ilk defa ayıklamıştı. Hatta bir bölüm üyelerin bir kısmı tarlada çalışmış sonra tavuk yemeğe gitmişti. Evde kalan Mingyu ve diğer üyelerle görüntülü konuşma yapmışlar, tavuk yerken nispet yapmışlardı. Sonra eve de tavuk göndericeklerini söyleyip çiğ tavuk göndermişlerdi. Üyeler çok kızıp, üzülmüştü ama Mingyu tavuk butlarını kesip, paneleyip kızartmıştı. Herkes güzelce tavuk yemişti. Bu programdan sonra Mingyu’nun “ev hanımı” diye yeni bir lakap takmışlardı. Açıkçası güzel hoş yerleri gezmek yerine, sefalet çektikleri için bu program bana sıkıcı gelmişti.
Seventeen One Fine Day Japan ( 8 Bölüm)
Seventeen One Fine Day’in 2. sezonunda Seventeen üyeleri Japonya’yı gezmişlerdi. İlk sezonun aksine bu sezon Japonya’da güzel bir tatil geçirmişlerdi. Özellikle ilk iki bölümünü izlemenizi öneririm. Çünkü program boyunca Seventeen üyeleri yaşlarına göre küçükler büyükler diye 2 gruba ayrılmışlardı ve bölüm yeni bir lider seçip verilen görevleri yerine getiriyorlardı. İlk iki küçükler takımının lideri Mingyu idi. Büyükler takımının türlü hilelerine rağmen Mingyu’nun harika liderliği sayesinde Mingyu’nun takımı yarışı kazanmıştı. Mingyu önceki gece hedef olarak gidecekleri yeri araştırıp bulmuştu, nasıl gidileceğini, tüm metro duraklarını çalışıp öğrenmişti. Gün boyunca insanlarla Japonca iletişim kurmuş, son ana kadar koşturup çarşıda alınması gereken yiyecekleri bulmuştu.
Yazıyı bu şekilde toparladım.Kendisine bir kez daha verdiği emekler için teşekkür ederim
Yazının tam halini okumak için buraya tıklayabilirsiniz: Selin’in Dünyası
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.