Röportajda “Çok görmek, çok dinlemek, kendi rock müziğimi yapmak istiyorum.” diyerek düşüncelerini dile getirdi Lee Hongki.
Giderek daha da büyüyen Kore Idol müzik çekişmesinde, rock band olarak adlandırabileceğimiz nadide grup, FTISLAND. Kore’de FM302 adıyla albüm çıkaran grubun merkezi Lee Hongki, Japonya’da ilk solo albümü olan AM302‘yi de piyasaya sürdü aynı zamanda.
Tam bir başyapıt olan bu Japonca albüm, kendi bestesi olan 3 şarkı, toplamda 5 şarkı içeriyor. FTISLAND’ı ve Lee Hongki’yi daha iyi tanımak adına haberi okumanızı öneririm.
-Uzun zamandır beklenen bir solo albüm oldu, değil mi?
Hayır. FTISLAND’ı seviyorum, hiçbir zaman solo çıkış yapmak istemedim ama şirket…(gülüşmeler)
-Eh, yani şirket baskısı yüzünden mi oldu? (gülüşmeler)
Öyle. (gülüşmeler) Kesinlikle karşı çıktığımı söylediğim zamanlar oldu. Ama o zaman FTISLAND olarak değil de, Lee Hongki olarak ne tür müzikler yapabileceğimi merak ettim. İyi bir zamanlama için, kendi stüdyomu açtım ve yakın olduğum bazı söz yazarları ile birlikte kendi özel markamı ortaya çıkardım. Onlarla yakınım. Ve bu zamana kadar, her kesimin sevebileceği tarzda şarkılar üzerine çalıştık.
-Ana parça olan Monologue şarkısını dinledim. İçinde çok çeşitli müzikler vardı.
Orijinal şarkıyı yazdığımda, daha toy bir rock parçaydı. Japonya’daki arkadaşlarıma danıştıktan sonra, şarkıya elekropop, EDM(elektronik dans müziği), güney rockı ve çeşitli ezgiler eklemeyi denedik. Şarkı esasında piyano sesine dayalı olduğundan, onun bateri ile harmanlanmış hali ilginç bir şekilde acayip hoşuma gitti. O analog sesi çok sevdim. Dinleyen insanların da kulaklarına şenlik olduğuna eminim.
-Ayrıca PV’yi de izledim, çok güzel, belki de Fukushima’nın İngiliz Tepelerinde çekildiği içindir?
Eğlenceliydi, öyle olsa bile, çok uzak ve soğuktu. Çok geldi.
-Yalnız olduğun için yapacak hiçbir şeyin yoktur. (gülüşmeler)
Grubumla birlikteyken, her şeyi beşimiz arasında bölüşüyoruz…solo sanatçı olmak çok fazla(gülüşmeler)
-Grup ve solo çalışma arasında bir fark hissettin mi?
Açıkça konuşursam, beşimizin bir arada olduğu zamanı tercih ederim. Yine de solo iken şarkı sözleri tamamen bana bağlı olsa dahi, üyeleri çağırdım ve beraber çaldık. Çok yardımcı oldular. Ama (solo sanatçı olmak) hareketli zamanlarda, yemek veya dinlenme vaktinde daha rahat ve sessiz oluyor. (gülüşmeler)
-FTISLAND o kadar yaşanılası mı?
Çok iyi anlaşıyoruz, bu yüzden çok gürültü oluyor. Çok sık tartıştığımız halde, hemencecik barışıyoruz. Ortak olduğumuz için, iyi günde kötü günde birbirimizin yanında olduğumuz için, her şeyi beşimiz birlikte paylaştığımız için, güven verici hissettiriyor. Solo iken bunu başaramazdım. Yalnız yaşayamayan insanlardanım ben.
-Ve bu senin nasıl yalnızlaştığının hikayesi.
Geçen sene kendimle iddialaştım, pirinç yedim, soju içtim tek başıma, çok yalnızdım, ağlamak istedim. (gülüşmeler) Ayrıca arkadaşlarımı aradım ve evim tam bir köşke döndü. Altı ay sonunda, geri ailemin evine döndüm.
-Çok çabuk pes etmişsin.(gülüşmeler) Bu arada, şarkıları ve sözleri nasıl yazıyorsun?
Şarkıya göre değişir. Sözler konusunda, çevremdekilerden ve hayal gücümden yardım alıyorum. Monologue, Kore’deki arkadaşlarımın deneyimi oldu ve Japon bir söz yazarı tarafından düzenlendi. Ama aşk şarkıları yaparken, genelde kendi hayatımdaki tecrübelerden yararlanıyorum.
-Yaratıcı çok fazla mekan var.
Uçakla seyahat ettiğim zaman veya çoğu zamanda barda sarhoşken, hızımı alamıyorum. (gülüşmeler)
-O çeşit yerler biraz rock-ımsı oluyor. Bu arada Japoncan nasıl bu kadar iyi?
Japon çok fazla arkadaşım var. Bilmediğim kelimeler olduğunda onlara soruyorum hep. En çok One Ok Rock’dan Taka ile iyi anlaşıyorum. Onun sayesinde aktör Sato Takeru ve Ayano Gou ile arkadaş oldum.
-Ne hoş bir iletişim ağınız var! Taka ile nerede tanıştınız?
4 yıl önce, Osaka’daki Summer Sonic sırasında bir fotoğraf çekinmiştik, bir yıl sonra tesadüf ederi Kore’de karşılaştık. Arkadaşım “Japon band grubu geliyor.” diye seslendi ve oradaki kişilerin arasında Taka’nın da olduğunu gördüm.(gülüşmeler)
-Şarkı sözleri de mi Japonca?
Aslını Korece yazdım ve söz yazarı ile birlikte Japoncaya uyarladık. Ama arada Japonca sözler düşündüğüm de oluyor. Ama hepsi Hiragana’da. Kanji ve Katagana çok zor. (Ç/N:Japoncanın 3 farklı alfabesi var; Hiragana, Katagana, Kanji.)
-Kore’deki uçsuz bucaksız idol havuzunda, rock yapmak zor mu?
Evet, gerçekten çok zor. Müzik prgoramlarında veya festivallerde, rahatça enstrümanını grupça çalabileceğin ekipman yok. Bateri bile hazırlanmayan sahneler oldu.
-O zaman bu çok büyük bir sıkıntı!
Bize “Sizi normal bir dans grubu sandık.” şeklinde cevap vermişlerdi. Elimizden bir şey gelmemişti, bizde 4 kişi sahneye çıkmak zorunda kaldık. Minhwan “Neden?” diye feryat ederek arabada oturdu. Yayın şirketleri ile bu yüzden çok fazla tartışıyoruz. Orası çok güvenilir olmadığı için, bizimle birlikte Kore ve Asya’da dolaşan ekipmanlarımızı kuran üç tane Japon görevlimiz var. Koreli görevliler kıskanıyor ve “Neden taa Japonya’dan buraya birilerini getirdiniz?” diyorlar ama bunu onların(Japonların) teknolojisi ile çalışmak istediğimiz için yapıyoruz. Kore dans ve hiphop için iyi bir yer olabilir fakat rock ve band gruplar için, Japonya kesinlikle daha güçlü. Kore’deki rock gruplar büyüse çok güzel olur.
-Ve Hongki, bu çalışkanlığınız küçük gruplara bir ışık olmalı mı, olmamalı mı?
Bizim jenerasyonumuzda, çok fazla grup vardı. Ama biz, güçlü ve iyi rock ile hayranlarımızın desteği sayesinde müzik programlarında üst sıralara yerleştik. Ve şuan da, birçok erkek fanımız bile var. Bizim için gelecek yıl çok önemli olacak (Ç/N: Bu röportaj 2015 yılında yapılmıştır.)
-Şu andan itibaren, yapmayı hedeflediğiniz bir tarz var mı?
Aslında 20’li yaşlarında olan insanları rahatlatacak bir müzik yapmayı düşünüyoruz, 30’lu yaşlarını hayal ettirdiği, 40’lı ve 50’li yaşlarında bile dinleyebileceği ve bize para kazandırabilecek bir tür yapmayı düşünüyoruz. ( Kendi fanlarından birisini taklit ederek şaka yapıyor.)
-Özellikle gerçekleştirmek istediğiniz bir hayaliniz var mı?
Kendi özel uçağımla, ailem ile birlikte dünya turu yapmak. Elimden gelenin en iyisi bu, değil mi? Bunun için de, 30’lu yaşlarımda çokça çalışıp para kazanmam gerekiyor.
– Ama rock, yaşın ne olursa olsun yapabileceğin bir müzik türü. Bu piyasada 40’lı, 50’li,60’lı yaşlarında usta müzisyenler var. Bu bakımdan örnek aldığın bir sanatçı var mı?
Şimdiye kadar birçok Oasis, U2 to Walk The Moon, albümleri dinledim ama bu onları örnek alacağım anlamına da gelmiyor. Ben, her türlü tarzı depolayıp kendime ait bir rock yapmayı planlıyorum.
Röportajda bahsedilen Monologue şarkısını dinlemek isterseniz:
Kaynak: lakkimi
Çeviri: Smcelep & Phoenix
K-Magazin haber kategorisi, Güney Kore’de magazin içerikli tüm haberlerin bulunduğu ana magazin haber kategorisidir.