Konunun temelinde kadın olduğu için öncelikle Güney Kore’de kadının toplumdaki yeri, gelişimi ve zamanla elde ettiği hakları açıklamakta fayda var.
Güney Kore’de Kadının Toplumdaki Yeri ve Gelişimi
Güney Kore‘de kadınlara oy kullanma hakkı ilk olarak 1948 yılında Anayasa’nın 11. maddesiyle verilmiştir.
Ekonomik, sanayi ve daha birçok alanda ülkede gelişmişlik yaşanmış olmasına rağmen Güney Kore toplumunda kültürel değerlerdeki değişiklikler köklü olmamıştır. Bunun nedeni ülkenin büyük bir bölümünün sıkı sıkıya bağlı olduğu Konfüçyüsçülük öğretileridir. Katı hiyerarşik bölünme ve ataerkil aile yapısı ile birlikte Kore toplumu, haksız sosyal muameleyi ve eşit olmayan rol dağılımını haklı çıkaran sosyal yapıyı yıllar boyunca korumuşlardır. Çünkü Konfüçyüsçülük öğretileri kadınlardan erkeklere itaat etmelerini istemektedir.
Konfüçyüsçülüğün temelinde “Kadının kocasına itaat etmesi” özellikle vurgulanır. Konfüçyüsçülük bireysel özgürlükten ziyade insanlar arasındaki ilişkileri birleştirmeye odaklanır. Böylece Konfüçyüsçü düşünce sistem altında sadece erkekler değil, kadınlar da bilinçsizce cinsiyet ayrımcılığını yıllardır süregeldiği şekilde kabul eder.
Ancak toplumun ani modernleşmesi nedeniyle cinsiyet normları da sorgulanmaya başlandı. Hızlı sanayileşme ve modernleşme yoluyla ekonomik büyümeyle birlikte, kadın ve erkeğin rolü yeni bir boyut kazandı.
Demokrasi ve kapitalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte kadınlar kamusal alanda çalışmaya başladı.1948 Anayasa‘sında kadınların oy kullanma hakları meşrulaştırılarak siyasi faaliyetlere katılmışlar. Lise ve üniversite eğitiminide içeren yükseköğrenim hakkını elde etmişlerdir. Ancak kültürel büyüme ile ekonomik büyüme hiçbir şekilde birbiriyle örtüşmemiştir.
Her ne kadar toplumda görünürde kadınlara ahlaki açıdan haklar verilmiş gibi olsa da cinsiyet ayrımcılığı bilinçsiz bir şekilde oldukça yaygındır. Sosyal bakış açısı artık kadınların ekonomik faaliyette bulunmasını dışarıdan yasaklamasa da, kötü çalışma koşulları, erkek işçilerle kıyaslanmaları, düşük ücretler ve işyerinde gerçekleşen cinsel tacizler kadın çalışanların yıllardır karşılaştıkları zorluklar. Fakat bu konular toplumda açıkça tartışılmadı. Devlet tarafından demokratikleşme ya da diğer sosyal konularla karşılaştırıldığında genellikle küçük bir sorun olarak görüldüğü için hep göz ardı edildi. İşte bu sorunlar nedeniyle Kore toplumunda tekrarlanan bu haksız olayları düzeltebilmek için Kadın Hakları Hareketi’de eşitlik ve çalışan sömürüsü sorununu tanımaları konusunda insanları bilgilendirme çalışmaları yapıyor. İşte bu çalışmalar feminizmin temellerini atmıştır.
Güney Kore’de Feminizmin Temelleri
Güney Kore‘de İkinci Dünya Savaşı‘ndan önce ve 1945’ten sonra kurulmuş çeşitli kadın hakları toplulukları vardı. Ancak bu toplulukların birçoğu 1980’lerin ortalarına kadar sadece “Kadın Hakları” konularına odaklanmıyordu. Bugün Güney Kore’deki çağdaş feminist hareketin temellerini Güney Kore’deki “Minjung Undong” ya da “Kitlesel Halk Hareketi“ne dayandırdığını söyleyebiliriz. “Minjung Hareketi” büyüdükçe kadın haklarına odaklanma da arttı. Hareketin temelinde ise Güney Kore’de “ekonomik mucize” yaşandığı sıralarda fabrikalarda çalışan kadınların emeğinin sömürülmesi ve bunun savunulması fikri yatıyor. Minjung Hareketi’nin temelinde yoksul, kırsal ve kentsel kadınların yaşadığı zorluklar oluşturuyor.
Minjung Undong Hareketi aslında Güney Kore’nin Japon sömürgeciliğine bir yanıt olarak başlıyor. Ardından 1961-1992 yılları arasında devam ediyor. Bu hareket, Kore’nin ezilen emek güçlerinin özgürlüğü için savaş veren öğrenciler, işçiler, köylüler ve aydınlar tarafından desteklendi. Aynı zamanda, Minjung Feminizmi’de işte bu direniş ve hareketten doğdu.
Güney Kore’de 1970’li yıllardaki feminist hareketler ise Batı dünyasında ki özellikle ABD’deki kadın hareketlerinden etkilendi.
Nitekim yıllar boyunca kadınların yaşadığı mağduriyetler göz önüne alınarak “reformist” ve “radikal” Feminist Hareketler şeklinde feminizm farklı varyasyonlarıyla günümüze kadar ulaşan bir harekat oldu.
Radikal Feminizmin Savunduğu ve Erkekler Tarafından Ciddi Tepkiyle Karşılanan 4H Nedir?
Güney Kore’de radikal feminist hareket son derece yaygın. Radikal feminist hareketinin savunduğu “Dört Hayır” erkekler tarafından ciddi tepkiyle karşılanıyor. 4H: “Flörte hayır, sekse hayır, evliliğe hayır ve çocuk yetiştirmeye hayır.”
Güney Koreli Erkeklerin Feminizm Konusundaki Netizen Yorumları
“Biz iki yıl askere gidelim. Kadınlar mezun olur olmaz işe girsin. Eşitlik?”
“Erkeklerde yıllarca emek veriyor. Sırf kadın oldukları için onlar daha fazla imkana sahip olmak istiyorlar.”
“Ülkemizde zaten eşitlik var. Kadınlar ayrıcalıklı olmak istiyor.”
“Bu konu çok basit. Güney Kore yaşlı nüfusu yüksek bir ülke. Kadınlar çalışma hayatı, statü cart curt diye kafayı bozdukları için ülkenin doğum oranı endişe verici şekilde düşük.”
“Madem kadınlar eşitlik istiyor. İki yıl onlarda askerlik yapsın.”
“Asıl eşitsizliğe uğrayan erkekler. Biz vatan için iki yıl askerlik yapıyoruz. Kadınlar evlenmemekte direttikleri için ülkemizin doğum oranı bu kadar düşük. Kadınlarda vatani görevini yerine getirsin.”
“Feminist bir sevgiliniz varsa öpüşmeye bile “bedenini kullanmak” olarak bakabiliyor.”
“Kadınlar her zaman mağdur edebiyatı yapıp duruyorlar. O zaman kadınlarda askere gitsin. Biz neden iki yılımızı sırf erkek olduğumuz için veriyoruz?”
“İş hayatı ve para kazanmak önemli değilse neden bir erkek işsiz kaldığında eşi, “eve ekmek getirmekten bile aciz misin?” diye sorguluyor?”
“Evlenirken bile düğün masraflarının büyük çoğunluğunu erkek tarafı karşılıyor. Kadınlar sadece evleniyor.”
“Kadınlar çalışmayınca büyük oranda aşağılanıyor mu? Hayır. Ancak bir erkek çalışmadığında direkt boşanma nedeni.”
“Eşimin çalışmasını istemiyorum. Bunda ne gibi bir sorun var? Neden “cahil, bağnaz, örümcek kafalı” yaftası yiyorum? Çocuklarımı bakıcıların insafına bırakmak istemiyorum. Bu düşüncedeyim diye neden ben kadın düşmanı oluyorum?”
“Güney Koreli erkekler feminizm kurbanları.”
Kadınlar ya da Ünlüler Feminizmi Açıkça Desteklediklerinde Neden Tepki Alıyorlar?
Evet erkek ünlüler feminizmi desteklediklerinde aynı tepkiyi almıyor. Ancak herhangi bir kadın feminizmi desteklediğinde adeta linç ediliyor.
Kore Kadın Gelişim Enstitüsü’nde araştırmacı olan Ahn Sang Soo bu durumu şu şekilde açıklıyor.
“Bence ülkemizde K-Pop idolleri, sanatçılar yani kısaca kadınlar, erkekler tarafından “ideal kadın figürü” olarak görülüyor. Erkekler tarafından fiziksel olarak çekici, hoş ve uysal kadın figürleri oluşturuluyor. Özellikle birçok genç erkek kadınları sadece kendi istedikleri gibi gördükleri için kadınlar bir güç gösterisinde bulunduğunda, düşünceleri feminizme kaymasa dahi erkekler bunu resmen bir tehdit olarak algılıyorlar. Kendilerini tehdit altında ve endişeli hissediyorlar. Bazı kadınların sadece ve sadece bulundukları yerde kalmasını, hiçbir şekilde düşüncelerini dile getirmemesini, her daim itaatkar olmalarını istiyorlar. Ancak bu nereye kadar böyle devam edebilir?”
Peki Güney Koreli Genç Erkekler Neden Feminizmden Bu Kadar Nefret Ediyor?
Genç Güney Koreli erkekler arasında saldırgan kadın düşmanlığı, kadınlara karşı günümüzde toplumsal dezavantajlarla karşı karşıya olduklarına dair bir algı olarak kullanılıyor.
Önceki nesillerde yetişen Koreli erkeklere göre yeni nesil tarihsel mücadelelerinden tamamıyla sıyrılmış genç erkekler. Bu gençler günümüzde oldukça katı, sert ve rekabetçi bir eğitim sistemi içerisinde yer alıyorlar. İstihdam ortamında ise bireysel arayışları ve kapitalist streslerine bağlı olarak “çarpıtılmış bir ahlaki duyarlılığın” içerisindeler. Buna, genç Koreli erkeklerin çoğunluğunun “Kadınlar kariyerleri için daha az çaba harcadıkları için daha az para kazanıyorlar.” ifadesini büyük ölçüde destekledikleri düşünce sisteminde olduklarını örnek olarak gösterebiliriz.
Genç Koreli erkekler arasında, “Meritokrasi” ve “Kadın Düşmanlığı Fikrine Tapınma” şeklinde iki eğilim mevcut. 1990’ların sonlarında doğan genç Güney Koreliler, Kore Savaşı ya da askeri diktatörlere karşı demokrasi için verilen mücadele gibi eski nesilleri tanımlayan tarihsel mücadeleler hakkında çok az bilgiye sahipler. Sadece bilgiye sahipler çünkü o dönemleri yaşamadıklar. Yeni neslin mücadeleleri ise: Liselere giriş sınavları, kolejlere giriş sınavları, özel okula giriş sınavları, bursluluk sınavları, üniversite giriş sınavları, personel seçme sınavları, mülakatlar, statü vb. Genç erkekler hayatlarının çoğunu okul sistemindeki sınavlara girerek ya da sınavlara hazırlanmakla geçiren bir nesil.
Gazeteci Cheon Gwan Yul ve veri bilimci Jeong Han Wool, 2019 tarihinde piyasaya sürdükleri “Men in 20s” isimli kitaplarında meritokratik duyarlılığı “bağlamsızlaştırılmış adalet” tercihi olarak tanımlıyorlar. Kitap için Cheon ve Jeong, 20’li yaşlarındaki Koreli erkeklerin bağlı oldukları değerler hakkında derinlemesine bir araştırma yapıyorlar.
Bu araştırmalar neticesinde yazarlar, Güney Kore’nin genç neslinin iç belirleyiciler olarak (çaba ve motivasyon gibi) liyakata taptığını, dış belirleyiciler olaraksa (sosyoekonomik sınıf gibi) adalet fikri gerici, güçlü-doğru arasındaki ayrımın net çizgisinin olmadığı sonucuna varıyorlar.
20’li yaşlarındaki Güney Koreli erkekler hakkında üzerinde durulması gereken konu ise aşırı derecede saldırgan kadın düşmanlığını sahip oluşları. Tabiki, “cinsiyet” konusu Güney Kore’de uzun süredir tartışmalara neden olan ve devam eden bir sorun. Fakat yeni nesil bu saldırganlığa mağduruz bırakılmış durumda. Çünkü 20’li yaşlardaki erkeklerin babaları maçoluk ve katı cinsiyet rolleri içeren geleneksel cinsiyetçilik versiyonuna sahip. Genç nesil ise tüm bunları ne görmezden geliyor ne de tamamıyla kabul ediyor. Ancak tüm bunları kendilerine bir şekilde empoze ederek farklı bir karaktere bürünmüş durumdalar.
Yaşlı Koreli erkekler kendilerini kadınları denetleyen kişiler olarak görüyorsa, genç Koreli erkekler de kendilerini “feminizmin kurbanı” olarak görüyorlar. “Men in 20s” yazarlarından Cheon, yapmış oldukları bir anket sonucunda genç erkeklerin hem erkek üstünlüğünü hem de tipik olarak ataerkil cinsiyetçilik rollerini reddettiğini belirtiyor. Ankette genç erkeklerin tüm bunlar yerine feminizme karşı abartılı düşmanlık beslediği belirtiliyor.
20’li yaşlarındaki Koreli erkeklerin yüzde 58,6’sı feminizme şiddetle karşı çıktıklarını söylüyor. Yüzde 25,9’u ise feminizme muhalif.
Muhalif erkekler kadınları çalışma ve okul hayatında istemiyor. Kadınlar günümüzde çeşitli engellemelere maruz kalıyor. Tüm bu engellemelere rağmen Kore’nin genç kadınları ise son yıllarda istikrarlı kazanımlar elde ediyor. Örneğin, yüksek öğrenim sınavında başarılı olan ve üniversiteye girme hakkı elde eden kadınların oranı 2009’dan beri erkeklere göre daha yüksek. Ki bu da eğitimli genç kadınların Güney Kore’nin feminist hareketine yeni bir enerji ve dinamizm kazandırmasına neden oldu.
Genç erkekler ise kadın akranlarını (yanlış olsa dahi) eşitliğe ulaşmış olmalarına rağmen ayrıcalıklı muamele görmeye devam eden ve sözde meritokrasi duygularını rahatsız eden tehditler olarak görüyorlar.
Güney Kore’de Kadınlar Feminist Olduklarını Açık Açık İlan Edemiyor
En ufak bir hareket bile erkekler tarafından tehdit olarak algılandığı için ciddi sorunlara neden oluyor. Bu nedenle kadınlar feminizm konusunda ya çok net ya da çok çekingen.
Bir üniversite son sınıf öğrencisi,
“Bugün Kore’de kendime açıkça feminist demenin hala tehlikeli olduğunu söyleyebilirim.”
diyor. 29 yaşındaki Sira Park, Seul merkezdeki bir kafenin sahibi. Ve feminizm konusunda şunları söylüyor.
“Kadın haklarına çok önem veriyorum. Ancak kendimi feminist olarak tanımlamıyorum. Ki özellikle Kore’de. Bunun yerine, kendime eşitlikçi diyorum. Seul’de feminist olduğumu söylemek, beni kötü niyetli biri olarak görülme riskiyle karşı karşıya bırakabilir. Feminizm kavramının, nerede yaşadığınıza ve ona nasıl maruz kaldığınıza bağlı olarak büyük ölçüde değişebileceğini fark ettim.”
İki çocuk annesi Kwon Hae,
“Kore’de olmasaydım belki feminist olduğumu söylerdim. Ancak burada belirli bir klişe ve yaftalama var.”
diyor. vb. vb. vb. Bu nedenle üniversite öğrencileri başta olmak üzere feministlerin büyük bir çoğunluğu güvenlikleri için anonim kimlikler kullanarak gizlice öğütemiyorler.
En Temel Neden Ne?
Diye soracak olursanız.
Tamamıyla genç nesil idaresindeki siyasal bir durumun ve partilerin oy potansiyelleri için feminizmi bir araç olarak görüp, kullanması. Ülkede göz ardı edilemez, çok ciddi, köklü bir konu. Bu nedenle çok büyük tartışmalara neden oluyor.
Güney Kore’de 2022’deki cumhurbaşkanlığı seçimleri, cinsiyet eşitliğine yönelik gelişimin nasıl görüneceğini ve muhafazakar eğilimin ülkenin genç erkeklerinin gelecek nesillerinde devam edip etmeyeceğini belirlemede çok önemli olacak.
Geçtiğimiz aylarda Seul Büyükşehir Belediyesi tarafından yayınlanan bir kılavuz ülkede tartışmalara neden oldu. Çünkü kılavuzda kadınlar tıpkı 1950’lerdeki gibi ev işlerine ve eşlerine hizmetle yükümlü tutuluyor. Her ne kadar kılavuzda tartışmalara neden olduğu için düzenlemelerde bulunsada belediye başkanı dört yıl üst üstte girdiği seçimleri kaybetmiş olmasına rağmen feminizm konusundaki tutumu nedeniyle şu anda bulunduğu görevde.
Mecliste yer alan partilerde bulunan kadın sayıları bile seçmenlerin oy oranı yüzdelerini etkilemede önemli bir rol oynuyor.
Kaynak: nbc| bbc| yonhap| koreaherald| policy| Melbourne|reddit| koreatimes| newyorktimes+
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.