BTS tarafından, çıkışlarının sekizinci yıl dönümünü kutlamak için YouTube kanalları BANGTANTV‘de yayımlanan “ARMY Corner Store” videosunda Jimin, daha stajyerken eski üyelerin kendisine bıraktığı deri binici ceketinden bahsetti. Ceket ilk olarak SUGA tarafından giyildi, SUGA‘nın çıkışından sonra J-Hope‘a devredildi ve ardından Jimin‘e “Bu binici ceket nesilden nesile aktarılıyor” sözleriyle verildi. Jimin hava soğukken hala ceketi giyiyor. Pek çok şey değişir ama olması gereken zamanlarda bile değişmeyen şeyler vardır.
Bir yılda üç şarkı yayımladınız: “Dynamite”, “Butter” ve son olarak “Permission to Dance” ve BTS bu süre boyunca daha popüler hale geldi. Nasıl hissediyorsunuz?
Jimin: Bir noktada hissetmeyi bıraktım. Hayranların tepkileri, yükledikleri cover videoları ve yaptıkları dans yarışmaları, bunun için çok müteşekkirim. Hayatımı aydınlattı. Bu şarkıları aklımızda iyi bir amaç için yaptık, bu yüzden insanların onları dinlemekten keyif aldıklarını söylemeleri bile tatmin ediciydi ve bu bizim asıl hedefimizdi. Özellikle “Permission to Dance” şu an için mükemmel bir mesajdı, bu yüzden sanırım ondan da çok rahatladım.
Nasıl yani?
Jimin: Bence hem atmosfer hem içerik gerçekti. Baştan itibaren rahatlatıcıydı. Şimdi düşününce, bana şunu düşündürdü, ‘Ah evet, şu anda ARMY’yi göremeyebilirim ama yakında göreceğim’. Geleceğin nasıl daha iyi olacağını kendi kendime düşündüm ve uzun süre bekledim. Bu arada, tüm bunların ortasında bir hayran buluşmamız oldu. Böylece düşüncem daha olumlu bir şekilde değişti. Bu harikaydı.
Şarkıda bu tür olumlu duyguları ifade etmek için özellikle vurguladığınız bir kısım oldu mu?
Jimin: Sanırım sadece kalbimi takip ettim. Önceden belli bir konsept olurdu, bu yüzden kendimle alakalı şeyler göstermek istedim. Son zamanlarda sadece kalbimi ve başkalarıyla paylaşmak istediğim duygu hissini takip ediyorum. Daha önce bu tarzlarda şarkılar denemediğimiz için şarkılarda iletmeye çalıştığımız duyguların insanlara ulaşıp ulaşmayacağı konusunda endişeliydim ama performanslara bir şans verdikten sonra bizim için de takip etmenin gerçekten eğlenceli olduğunu öğrendik. Bu yüzden insanların bu şarkılara yaklaşımı olumlu oldu.
“Dynamite”, “Butter” ve “Permission to Dance” adlı üç şarkının hepsinin ortak bir yanı olsa da, iş onları anlamaya geldiğinde hepsinin tamamen farklı olduğunu düşünüyorum.
Jimin: Tamamen farklılar. Aldığım tavırlar farklı, düşünce süreci farklı ve hissettiğim duyguların da farklı olduğunu düşünüyorum. Sanırım “Butter” benim için biraz zor oldu. Alışık olduğum bir tarz değildi. Videoyu gördüğümde dansın zarif olduğunu ve iyi olacağımı düşündüm ancak çok fazla ayrıntı vardı ve zordu. Pratik sırasında bile düşündüm, ‘neden dans etmekte bu kadar kötüyüm?’ . Diğer koreografilerimize bakarsanız, büyük hareketler ve çok fazla güce sahip çok güçlü bölümleri var ama “Butter” gerçekten zor geldi. Bu yüzden Hoseok hyung’u dans ederken çok izledim ve her üyenin kendi dans tarzı olduğundan, Taehyung’un gevşeme şeklini ve Jungkook’un tarzına göre dans etme şeklini izledim sonra hepsini birleştirdim. Bu yüzden “Butter”ın bazı yayınlarında gerçekten daha fazla güç kullandım. Tüm farklı şeyleri denedim.
Belki de bu yüzden giydiğiniz kıyafetlerinizin tarzı bile dansın hissini değiştiriyor. Takım elbise içinde daha farklı, sıradan giyinmiş olduğunuzdan biraz daha farklı dans ediyormuşsunuz gibi geldi.
Jimin: Daha önce hiç fark etmemiştim ama şarkılar kulağa ne giydiğime bağlı olarak farklı geliyor. Bazen gündelik kıyafetler giydiğimde heyecanla dans ederdim ama takım elbise giydiğimde şarkıyla ilgili bir şeyler kulağa seksi geliyordu. Grubun parçası olarak dans ettiğimde veya tek başıma dans ettiğimde farklı bir hava oluyor. Bu yüzden her seferinde dansımı daha havalı göstermek için nasıl giyinmem gerektiğini iyi düşünüyorum.
Grammy’deki “Dynamite” performansınız çok etkileyiciydi. Müzik giyim tarzınız ve pozlarınız mükemmel bir uyum içindeydi.
Jimin: Bence her şey ne tür bir kıyafet giydiğime, belirli bir bölümde nerede olduğuma ve kaç kilo olduğuma bağlı. Kiloma göre dansın görünüşünde ve hissinde belirgin bir fark var. Bence dans ve kıyafet “Dynamite” da iyi bir uyumdu.
Yılın sonunda “Black Swan”ı icra ettiğinizde, en iyi hangi ayakkabıyla dans ettiniz? Fancam odak videosuna baktığınızda, ayakkabınızın tasarımına bağlı olarak dansınız biraz değişiyor.
Jimin: Benim için yalın ayak. Klasik tarzda bir dans yaparken yalın ayak olmak gerektiğini düşünüyorum. Elbise ayakkabısı giydiğimde keskin ve çekici görünüyor ancak kendimi çıplak ayakla ifade etmek her zaman daha doğal geliyor. Bu yüzden diğer performanslara da yalın ayak gitmek istedim. Hatta yıl sonunda Seul Dünya Kupası Stadyumu’nda, “ON” kaydettiğimizde yalın ayak olmak istedim ama bundan vazgeçtim çünkü tehlikeli olabilirdi.
Mnet 2020 MAMA’daki “ON” performansınız, değil mi? O videoyu izlerken bir şeyi merak ettim: Orijinal koreografiye eklenen yeni solo performanslar ve her şeyle, bu büyük, seyircisiz stadyumda grup üyelerinin nasıl bu kadar çabayla performans gösterebildiğini merak ediyorum. Bu koşullar altında bile güç bulmanıza ne yardım etti?
Jimin: Bu zor zaman boyunca bizi destekleyen insanlar var. O zaman onlara bizi desteklemeleri için bir sebep vermemiz gerektiğini düşünüyorum. Bizi görmek istemelerini ve bizi izlemelerini eğlenceli hale getireceksek, onlara iyi bir sebep vermek istedim.
Peki, Grammy Ödülleri’nde performans sergilediğinizde nasıl hissettiniz? Elbette sizin için birkaç yönden anlamlı olmalı.
Jimin: Performansımızla o sahnede olmanın bizim için ne anlama geldiğini göstermek istedim. ‘Kore’den, her biri kendi mahallesinden bir grup çocuk da bunu yapabilir, peki ödül kazanmanın ne önemi var?’. Bu düşündüğüm bir şeydi. Ama önemli olan bizi sevenlerin de bizimle gurur duyması. Gösteriyi bize gösterdikleri tüm desteğin karşılığı olarak yaptık.
Konser veremediğiniz için hayranlarınızı görememek zor olmalı.
Jimin: Tura çıktığımızda çok şey öğreniyorum. Seyircinin anlık tepkilerini ve memnun olmadığım yerleri birleştirip buna göre pratik yapıyorum ve diğer üyelere sorular soruyorum ama şu anda bunları yapamıyorum. Bu yüzden çok daha fazla pratik yapmaya devam ediyorum. Yaptığım şeylerin nasıl sonuçlanacağını söylemek zor, bu yüzden herhangi bir geri bildirim almadan kendi başıma denemeye devam ediyorum.
Bu, “Dynamite”, “Butter” ve “Permission to Dance” için hazırlanmayı zorlaştırmış olmalı, özellikle de hala İngilizce şarkı söylemek zorunda olduğunuzdan ve şarkılardaki duygular öncekilerden çok farklı olduğundan ve bu şartlar altında konser salonundaki tepkiyi hissetmek zor.
Jimin: Telaffuz çok farklı ve ses gırtlağınızın bir kısmı telaffuza bağlı olarak değişir. Sanırım bu yüzden biraz gergindim. “Butter”da, her zaman yaptığım gibi yapsaydım, ortaya bu ses çıkmazdı. Bu yüzden nasıl daha temiz ve basit ses çıkarılacağı konusunda çok çalıştım.
Her türlü koşulu yerine getirmek zorundaymışsınız gibi geldi; Eşsiz sesinizi korurken, havadar tutmalı ve yüksek notalara basmalısınız.
Jimin: Sanırım bana yeniden başlıyormuşum gibi düşündüren şarkıydı diyebilirim. Her zamankinden daha çok kendi benzersiz tarzıma sahip olmak için çok çalıştım ama sonra bir duvara çarptım ve yeni bir yol bulmak için başlangıca geri dönmek zorunda kaldım. Ve Jungkook ile bunun üzerine çok gittim. ‘Böyle şarkı söylersem ne olur? Peki ya bu yol? Nasıl çalışmalıyım?’ bunun gibi çok soru sordum ve çok pratik yaptım. Ama süreçten keyif aldım. Bir noktada ben de boğazımdan o sesi çıkarabilir dedim. Son kayda geçmese de, diğer bölümleri söylerken farklı tarzlar yapmaya çalıştım ve güçlü yönlerimi bu şekilde buldum.
Önceki şarkılarda yüksek notalar söylerken oldukça güçlü duygusal vokallere sahiptiniz ama bu sefer daha havalılar. Vokalinizde farklı duygulara sahip olmak nasıl bir duygu? BTS ayrıca pandemi sırasında insanların daha olumlu duygular hissetmelerine izin vermeye çalıştı.
Jimin: Değişikliklere uyum sağlamak zordu. Ama başka bir şekilde, grup daha büyük bir sevgi patlaması gördüğünden, biraz daha kapsamlı duygular ve içerik sunmamız gerektiğini düşündüm. Şahsen performans gösteremediğim bir duruma uyum sağlamak zordu. Ama “Butter” ve “Permission to Dance”dan sonra, birçok insanın bu şarkılarla bir şeyleri biraz daha değiştirmek için bu kadar çok çaba sarf etme şeklimi nasıl olumlu karşıladığını gördüm ve anladım ki bu süreçte kendimize yeni bir yön bulabiliriz.
Geçenlerde diğer üyelerle içtiğinizi ve hep birlikte konuştuğunuzu “ARMY Corner Store”da paylaştınız, bu da bana pandemi başladığından beri çok fazla düşünceniz olduğunu düşündürüyor. Dünya çok değişti ve “Dynamite” çıktığından beri grubun statüsü de değişti.
Jimin: Bu sadece “ARMY Corner Store”da bahsedilen zaman değildi, araba ile oraya buraya giderken, ne zaman bir araya gelsek ve setteyken her zaman bu durumu konuştuk. Sanırım sinirlerimi yatıştırmam dört-beş ay kadar sürdü. Birbirimizle konuşmaya devam ettikten sonra sanırım o zaman yeni normale ve yeni benliklerimize alıştık.
BTS 2021 MUSTER SOWOOZOO’da “Daechwita”yı seslendirdiğinizde, yaptığınız kısım, “Unutmayın, geçmiş günleri hatırlayın, hatırlatın.” Belki bir tesadüftü, ama şimdi “No More Dream” ile çıkış yapan BTS, şu anda Billboard Hot 100’ün tepesinde oturuyor, geçen günler hakkında ne hissediyorsunuz?
Jimin: Bunu daha yeni fark ettim ama eskiden gerçekten çok kararsızdım. Ailem ve arkadaşlarım gibi diğer insanların yanındayken sağlam bir temele sahipmişim gibi davranıyordum. Bu, çok fazla rol yapmam gerektiği anlamına geliyordu. Ben iyiyim ama sen nasılsın gibi şeyler söyleyerek başkaları için endişelendim. Her zaman ortaya çıkan her şeyin icabına bakabilecekmişim gibi konuştum ama geriye dönüp baktığımda durum böyle değildi.
Sizi böyle düşündüren şey ne?
Jimin: Hala gencim ve genç yaşta çok para kazandığım için para ve başarının ne anlama geldiğini devamlı düşünüyorum. Genç olduğum için birçok insanın hakkımda konuştuğunu duyuyorum ve bazı insanlar kıskanabilir veya imrenebilirler ama karşılığını vermem gereken bir sürü insan ve tutunmam gereken bir sürü ilişki var. Tüm bu sorunları halledebileceğimi düşündüm ama geriye dönüp baktığımda durum hiç de öyle değildi. Tutunan ve her şeyi olması için zorlayanın ben olduğumu fark etmem çok uzun zaman olmadı.
Bir tür sorumluluk duygusu muydu? Weverse Magazine ile yaptığınız son röportajda “sevilmekten hoşlanan biriyim” dediğinizi hatırlatıyorum. Bu yüzden muhtemelen hayatınızdaki insanlar için elinizden gelenin en iyisini yaptığınızı düşünüyorum.
Jimin: Evet. Ben sadece dik kafalıydım. (gülüyor) İnsanların sana bakıp “Kendine bile bakamıyorsun” diyebilecekleri türden bir durum. (gülüyor) Ama hala böyle şeyleri düşünmeye devam ettiğim birçok nokta vardı. Şimdi düşünüyorum da o kadar ileri gitmeme gerek yoktu. Bunu şimdi düşünebildiğime memnunum, böylece bırakmam gereken şeyleri bırakabilirim. İşlerin iyi gitmesine izin veremediğimde, hem kırgınlığım artmaya devam etti. hem de acım. O zamanlar bu duygulara sahip olduğumu kabul etmek yerine, farklı durumlarda bilinçsizce kabul ettiğim duygular olduğunu gördüm ve bir süre sonra ne kadar zor zamanlar geçirdiğimi hissetmeye başladım.
Çok çaba sarf etmişsiniz. Tüm bu hisleri bıraktıktan sonra nasıl hissettiniz?
Jimin: İlk başta boşluğa düşmüş gibi hissettim. Kendi düşüncelerimi ve inançlarımı inkar ediyormuşum gibi geldi. Ama ailemle çok konuştum ve ‘Bütün bunları yaşadığımı biliyor muydunuz? , diye sordum. Cevapları, ‘Neler yaşadığını bilmiyorduk ama bir şeyler olduğunu biliyorduk’ oldu. Sonunda hissettiklerimi onlarla paylaştım. Annem ve babam benimle yaşam koçlarımmış gibi konuştular. Tüm bu süreçten çıktıktan sonra benzer şeyler yaptığımda bile fikrimin çok değiştiğini söyleyebilirim. Daha önce çevreme ne kadar çok odaklandıysam, şimdi kendime de odaklanabiliyorum. Annem bana bunun büyüdüğüm anlamına geldiğini ve sonunda yetişkin olduğumu söyledi. Ben de yetişkin olmak istemiyorum dedim çünkü bu çok zor. (güler)
Görünüşe göre pandemi sırasında çok fazla öz eleştiri yaptınız.
Jimin: Geçen yıl ne kadar çok insanın zor zamanlar geçirdiğini ve büyük bir sosyal kriz olduğunu gördüm ama zaman geçtikçe kapana kısılmış gibi hissetmeye başladım. Ama ben çalışırken çok daha iyiyim.
Bu günlerde çalışmanın sizin için ne ifade ettiğini söyler misiniz?
Jimin: Sanırım onu kendimden ayırmak zor. Ben, benim ama ayrıca çalışan ayrı bir ben var. İkisini birbirinden ayırmak zor.
ARMY Corner Store’da BTS’in daha da iyi olmasını istediğinizi söylediniz. İşi bu kadar önemli olan biri olarak, daha iyi olmak sizin için ne ifade ediyor?
Jimin: Bence ARMY de tüm bunları görebilir. Performansımıza belirli bir duygu katarsak ve ben de kendimin gerçek bir yansımasını sergilersem, o zaman bunu tamamen olmasa da bir dereceye kadar hissedebilirler diye düşünüyorum. Konserlerimizin daha önce yaptığımız konserler kadar büyük olacağını umduğum bir gerçek ama bundan daha da fazlası, birileri daha olgunlaşıp büyüdüğünde, performanslarımızın ve şarkılarımızın da bizimle birlikte büyüyeceğini düşünüyorum. Bu olduğunda, bir şeyin bizi ARMY’ye yaklaştıracağını tahmin ediyoruz ve o zaman size gösterebileceğimiz performansları gerçekten sabırsızlıkla bekliyoruz. Bence çok güzel bir konser olacak. O günü bekliyorum.
“Daha iyi ol” dediğiniz zaman, bu sizin ARMY ile yaptığınız bir şey anlamına gelebilir.
Jimin: Doğru, artık konserlerimizin ölçeği büyüdü ve stadyumlarda oynamaya başladık. Konserlerimizde her insanın hayatında neler olup bittiği hakkında derinlemesine konuşamıyoruz ama sanırım birbirimize bağırırken bile hala birbirimizin gözlerinin içine bakıyor ve konuşuyoruz. Birbirimizin duygularını gitgide daha fazla paylaşabileceğimiz ve onlara bizim birlikte yaptığımız şeyin bir performans olduğunu özgürce söyleyebileceğimiz gün gelir mi?
Az önce söylediklerinizin tüm BTS röportajlarının son yorumu olabileceğini hissediyorum. (güler)
Jimin: Eminim hepimiz bunu düşünüyoruz. (güler)
Kaynak: Weverse Magazine
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.