Jay, bir birey ve ENHYPEN’ın bir üyesi olarak kendisi arasında bir ayrım yaparken, “Benlik duygumu böyle sürdürüyorum” dedi. Birincisi temkinli ama özgür, ikincisi neşeli ama kapsamlı. Çizginin her iki tarafını da kendisinin oluşturduğunu söylüyor. Özgürlük ve kısıtılanma.., değişiklikler ve tekrarlar.., Park Jongseong ve ENHYPEN Jay..
Bugün okula gittiğinizi duydum.
Jay: Bu sadece derse katılmış olmak için gitmek gibiydi, bu yüzden arkadaşlarımın arasına çok karışamıyorum. Okul hayatıyla ilgili bazı pişmanlıklarım var. Okuldan sonra arkadaşlarımla takılmak için bir yerlere gitmek gibi küçük rutinleri biraz merak ediyorum.
Hem okula gidiyorsunuz hem de geri dönüşün için hazırlanıyorsunuz. Çok meşgul olmalısınız.
Jay: O yorgunluğu yaşamak sağlıklı olmanın önemini anlamamı sağladı. Sağlıklı olmadığınız takdirde kapasitenizin yarısını bile kullanamazsınız. İlk çıkışımızda her şeyi ilk kez deniyordum, bu yüzden çılgınca bir öğrenme moduna girdim. Ama bir süre sonra artık işlerin akışını anladım ve sanırım buna alıştım.
Geri dönüş konsept fotoğrafları arasında ‘HYPE’ hem öğrenci hem idol olarak sizin durumunuza benziyor gibi görünüyor. Okul üniforması ve deri ceket giydiğiniz bir fotoğraf vardı.
Jay: Amacımız, sıradan rutin hayatımızın son bulduğu ve yavaş yavaş göz alıcı bir ortama dönüştüğü süreci göstermekti. Ekibimizden hiç kimse kuralları çiğneyen tipte olmadığından (gülüyor), ‘Twilight’ gibi birkaç filmden parti sahnesi hayal ettim. “Böyle bir yerde bu şekilde hissetmem gerekir” diye düşündüm ve bunu yansıtmaya çalıştım.
Yani konsepti ifade etmeden önce o kavramı mantıksal olarak bir süzgeçten geçirdiniz.
Jay: Öncelikle bana söylenilen konsepti doğru bir şekilde anlamaya çalıştım. ‘UP’ın geçmiş, ‘HYPE’ın şimdiki, ‘DOWN’ın ise gelecekteki zaman olduğunu düşündüm. ‘UP’ versiyonunda saygın bir genç imajını aktardım. ‘DOWN’da ise dengemin alt üst olduğunu yansıtmaya çalıştım. Kaosun ortasında kalan birini tasvir etmek için hareketlerime ve verdiğim hisse çok dikkat ettim.
Çıkışınızdan sonra konseptinizde yansıttığınız gibi kafa karıştırıcı bir deneyim yaşadınız mı?
Jay: Bunu deneyimlememiz gereken süreçlerden biri olarak görüyorum. Demek istediğim, dik bir öğrenme eğrisinden geçiyoruz. Yaşam biçimimizdeki değişiklikler, diyet vb. şeyleri duymak ve deneyimlemek tamamen farklı durumlar. Bu albümün durumumuzu doğru ifade ettiğini düşünüyorum.
Drunk-Dazed, yeni deneyimlerde gezinirken aynı zamanda güçlü duygusal dalgalanmaları gösteriyor. Sanırım şarkının vermek istediği mesaj sizinle alakalı.
Jay: Duygularımı samimiyetle ortaya koymaya çalıştım. Hareketlerime olabildiğince kaçma hissini ekledim. Dans ederken bütün öfkemi dışarı yansıtmaya çalıştım. Daha sonra kendi içimde yaşadığım şaşkınlığı göstermek istedim. Dans hareketlerini gösterirken hayal gücümüzde belli bir sınır yok. Örneğin “Gidebildiğin kadar uzağa git” kısmında saldıran bir kara panter resmi hayal ettim.
Bu yüzden performans sırasında, sınırlarınızın da ötesinde fiziksel bir güce ihtiyacınız var.
Jay: Bu, hem şarkı söylerken hem de dans ederken yüksek düzeyde dayanıklılık gerektiren bir performans. Koreografi zor hareketlerden oluştuğu için, öfkeli ve yoğun yüz ifademle güçlü duyguları doğal olarak ifade edebildim (gülüyor). Tekrar tekrar pratik yaptığım için, önceki albümümüze kıyasla daha iyi bir performans sergilemek konusunda kendime güveniyorum.
“Fever” parçanız daha yumuşak ve olgun bir atmosfere sahip.
Jay: “Fever” bana “Flicker” havası veriyor. Bu tarzı sevdiğim için ortaya iyi bir iş çıkarmak istedim ve uzun saatler pratik yaptım. Başlık parçamız nasıl ‘kim olduğumuzu gösteren’ bir şarkıysa, “Fever” da tam tersine birçok insanın bağ kurabileceği bir şarkı gibi görünüyor. Bu, herkesin bir şeyler hissedebileceği bir şarkı olduğundan, bunun için çalışmak oldukça eğlenceliydi. Ayrıntılı ritim ve tonlara sahip karmaşık ve hassas bir şarkı, bu yüzden vokal için pek çok teknik gerekliydi. Şarkının 2.yarısının başında küçük bir nefes alma sesi var ve nefes alırken şarkının hissiyatını buna dahil etmem gerektiğini düşündüm. Bu yüzden nefes aldım ve kaydı bitirmek için şarkıyı söylemeye devam ettim. Ortaya çıkan sonuçtan ise oldukça memnunum.
Ses tonunuz, “Not For Sale” şarkısında hafif ve soft duyuluyor. Şarkının tarzına bağlı olarak geniş bir ses yelpazesine sahipsiniz gibi görünüyor.
Jay: Her zaman kayıtlar alarak, kendimi ifade edebileceğim vokal aralığımı genişletmeye çalışıyorum. Ben şahsen “Mixed Up” için ekstra çaba sarf ettim. En sevdiğim parça ve çok fazla ‘rock’ havası dahil edildiğinden iyi bir iş çıkarmak istedim.
New Year’s Eve Live konserinde söylediğiniz “What Do You Really Want” şarkısı rock türündeydi. O performans sırasında neler hissettiniz?
Jay: O gün Heeseung ve ben, grup üyelerimiz haricinde başka sanatçılarla ilk kez ortak sahne aldık. Bu yüzden gerçekten iyi yapmam gerektiğini düşündüm. Ayrıca sahnede Ren sunbae-nim de olduğu için ekstra gergindim. Ön kaydı izlerken, sahnede nasıl hareket edeceğimi kafamda canlandırdım. Şahsen daha iyisini yapabileceğimi düşünüyorum, ancak izleyiciler bunu beğenmiş görünüyor.
Modaya önem veriyorsunuz. Sizce modada gerekli olan bir şey var mı?
Jay: Bence uyum en önemli şey. Renk, uyum, malzeme vb. göz önüne alındığında bir denge oluşturabilirseniz, basit bile olsa modaya uygun görüneceksiniz. Bunu uygularken, kişinin vücut tipini de göz önünde bulundurmalısınız. Örneğin bacaklarınızı uzun göstermek istiyorsanız bele kadar yükselen bir pantolon ve desenli bir tişört giyebilirsiniz.
Bütün bunları nasıl öğrendiniz?
Jay: Dünyanın dört bir yanındaki tasarımcılara ve röportaj videolarına bakıyorum. Geçenlerde Woo Young Mi ve Jung Wook Jun’un röportajlarını izledim. Her birinin kıyafetlerle ifade ettikleri kendi düşünceleri ve planları vardı. Moda üzerinde çalışmak da hayat hakkında bilgi edinmeme yardımcı oldu. Fransızca öğrenerek daha fazla kaynak bulmaya çalışıyorum. Bundan sonra da İtalyanca öğrenmek istiyorum.
Moda aracılığıyla iletmek istediğiniz Jay imzası nedir?
Jay: Bir stilde ısrar etmek yerine, kendini ifade etmenin çeşitli yollarını sunan biri olmak istiyorum. Her bir bireyi, kendi düşünce ve inancına dayalı kıyafetler giymeye teşvik eden, bireyselliği reddetmeyen, bazı ünlü kıyafetleri körü körüne kopyalamayan ve trendlere ayak uyduramadıkları için insanlara kötü davranmayan bir kültür inşa etmeye yardımcı olmak istiyorum. Küçüklüğümden beri giyim endüstrisine girmek istedim, bu yüzden genellikle bu tür değerler hakkında çok kafa yordum.
Son zamanlarda ‘Rock Chic’ tarzını denediğinizi duydum.
Jay: Zevklerim her an değişebilir ancak şu an en çok ilgilendiğim bu kategori. Rock chic tarzı, en başta St.Laurent ile popüler olsa da buna kayıtsız kalmıştım. Daha sonra BTS’ten Jimin sunbae-nim sayesinde ilgi duymaya başladım. Kore cazibesinin, sokak modasıyla birlikte rock şıklığına nasıl yansıtılabileceğini fark ettim.
Jay’in bu kadar dikkatini çeken “Rock Chic” tarzının cazibesi nedir?
Jay: “Kısıtlanmış özgürlük”. Funk sınırsız özgürlüğü temsil ediyorsa, ‘Rock chic’sonuna kadar ‘şık’ kavramına sahiptir. Eski rock yıldızlarının modasını temsil eden bu tarz, modern toplumdaki özgürlük duygusunu kullanmış gibi görünüyor. Özgür bir tarzdır ancak belli bir kısıtlamaya da sahiptir.
Kendinizle ilgili her şeyin “Ruhum internette dolanıyor gibi hissediyorum” diyecek kadar halka açık olduğunu biliyorsunuz. Oldukça açık sözlü ve dürüst bir kişiliğe sahipsiniz.
Jay: Müzik, moda veya işle ilgili şeyler gibi kişisel ilgi alanlarına gelince, biraz derin düşündükten sonra konuşmaya çalışıyorum. Ancak iş dışı konularda fazla ciddi olmuyorum. Çalışırken herkesten daha çok çalışmalısın ancak oyun zamanı geldiğinde bunu kaygısız ve eğlenceli bir şekilde yapmalısın.
Bu bana MBTI tipinizin ENTP olduğunu hatırlatıyor. MBTI’a körü körüne güvenmemeye dikkat etmeliyiz ancak yine de ENTP’lerin gerçeklere dayalı olduğu, öngörülebilir ve teorik olan şeyleri tercih ettiği bilinmektedir. Ve plan yapmaktan çok spontan bir hayat yaşarlar.
Jay: Bence çoğunlukla doğru oluyorlar. Bir yargı veya karara varmadan önce mutlaka yapılanlara, önceki ve sonraki gerçekliklere bakarım. Doğrudan gördüğüm ya da duyduğum gerçeklerden başka hiçbir şeye inanmam. Ben stajyerken, yeni bir ekip geliştirme liderimiz vardı. Bizi kendisiyle eşit görüyordu ve söylediğimiz her şeyi dikkatle dinlerdi. Ben de öyle bir yetişkin olmak istiyorum. ‘Stajyer’ ya da ‘küçük çocuk’..Karşımdakinin kim olduğunun önemi olmadan sadece gerçeklere odaklanma eğilimindeyim. Hayata ve insan ilişkilerine karşı tutumlar gibi şeylere güçlü bir inancım var. Eğlence açısından ise, yeni şeyler denemeye devam etme ve başkalarının yapamadığı şeylere öncülük etme konusunda büyük bir arzum var.
Günlük rutininize neşe katan herhangi bir şey var mı?
Jay: Müzik dinlemek ve yemek pişirmek gibi günlük rutinler. Hayranlarla iletişim kurmak da iş kategorisi dışında ve günlük rutinimin içinde. Hayranlardan ve sosyal medyadan gelen mektupları okuduğumda durup gülümseyebiliyorum.
KCON:TACT 3’te, BLOCK B’nin “Very Good” şarkısını söylerken bazı şarkı sözlerini değiştirdiğinizi hatırlıyorum.
Jay: Hayranlar için performans sergilerken ENGENE’e böyle bir mesaj göndermenin güzel olacağını düşündüm ve partı “ENGENE, daha hızlı koş, bang bang” olarak değiştirdim.
Zor anlar yaşadığınızda üyelerle ne hakkında konuşursunuz?
Jay: Çıkışımızdan sonra nadiren böyle konuşmalar yaptık. Belki birinin ciddi bir sorunu olduğunda bu tarz konuşmalar gerçekleşir. Bunun ENHYPEN kurulduğundan beri 1 ya da 2 kez olduğunu düşünüyorum. Aramızda başa çıkması zor olan bir şey olmadı, eğer zorluklar olduysa da bunu karşılıklı olarak kolayca çözebildik.
Duygularınızı göstermekten hoşlanmadığınızı söylemiştiniz. Hayranlar Jay’in çok sıkıntısı olduğunu fark ederlerse bu sorun olur mu?
Jay: Benimle birlikte derin endişelerime sürüklenmedikleri sürece, sorun olmayacağını düşünüyorum.
Kaynak: Weverse Magazine
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.