Hepimizin K-pop sektöründe yayınladığı albümlerle tanıdığı ABD’de yetişmiş olan şarkıcı Eric Nam son zamanlarda ABD’de iyiden artan Asyalı nefretine dair TIME dergisi için bir makale kaleme aldı.
19 Mart 2021 tarihinde yayınlanan makalenin çevirisi şöyle:
“Eğer Atlanta Şehrindeki Asyalı Karşıtı Şiddet Olaylarına Şaşırdıysanız, Kulak Vermiyorsunuz Demektir. Şimdi Bizim Sesimizi Duyma Vakti.”
16 Mart’ta yerel teröristler trajik bir biçimde altısı Asya kökenli kadın olmak üzere sekiz kişiyi katletti. Savcılar ve kolluk güçleri hâlâ bu cinayetlerin nefret suçu olup olmadığını tartışırken, ben de dahil olmak üzere milyonlarca Asyalı-Amerikalı ve Pasifik Adalı (AAPI) insan terk edilmiş hissediyor ve geçmişteki anılarımıza tutunarak sevdiğimiz bu ülkede bugünümüzün gerçekleri ve kolektif geleceğimize dair korkular duyarak yaşıyoruz.
Son günlerdeki haberler beni çok etkiledi. Ben Atlanta şehrinde doğdum ve büyüdüm ve bazı cinayetler eskiden vakit geçirdiğim yerlerde gerçekleşti. Şok oldum, yasa büründüm, hayal kırıklığı hissettim ve ardından öfkeyle doldum. Asyalı-Amerikalı ve Pasifik Adalı kişilere yönelik saldırılar son 12 ayda büyük artış gösterdi, topluluğumuzun yardım çağrıları ve tehlikenin büyüklüğüne dair işaretler sanki bu olanlar Amerika’da değil dünyanın başka bir köşesinde oluyormuşçasına görmezden gelindi.
Çok sayıda Asyalı-Amerikalı ve Pasifik Adalı insan için kimlik krizi, travma, kaygı bilindik bir şeydir. Amerikan kültürünün beyaz üstünlüğüne ve sistematik ırkçılığa dayalı inşa edilmiş karmaşık tarihi kendisi zaten monolit olmayan (yekpare anlamına geliyor. Yani Asyalıların tek bir millet değil farklı alt gruplara ayrılmasını kast ediyor. Çinli, Japon, Koreli vs) bir topluluk için yeterince karmaşık. “Daimi yabancılar” ve örnek azınlık mitinin öznesi olan Asyalılar ülkeye kabul edilse de asla tam olarak bütünleşmezler ya da çoğunlukla kültürel ve politik çevrelerde “O.K.” (Tamam) kisvesi altında görmezden gelinirler. Asyalı-Amerikalı ve Pasifik Adalı olan bizler dışlandık, göz hapsinde tutulduk, karalandık, emasculated (iğdiş edilmek ve kadınsı özellikleri olan erkek anlamında bir kelime, buradaki kullanımını anlayamadım), fetişleştirildik ve öldürüldük.
Kimi zaman, bu içinde bulunduğumuz rahatsızlık verici konumun bizden kaynaklandığını düşündüm. Biz Amerikalı gibi görülmek istedik. Kabul edilmek ve herkes gibi takdir edilmek istedik. Uyum sağlamak istedik. Ama saçlarımız farklıydı, evlerimizde İngilizce konuşulmazdı ve biz çoğunluktan değildik. Çoğumuz sadece minnettar olmalıymış gibi hissettik. Bu ONLARIN hatası değildi BİZİM daha kolay isimlerimiz olmalıydı. BİZ ailelerimizin dilini konuşmamalıydık. BİZ okula atıştırmalıklarımızı getirmemeliydik çünkü öğretmenimiz denemek isteyebilir, midesi bulanıp yediğini çıkarabilir, sınıf arkadaşlarımız bize gülebilirdi. Bir keresinde bir kız bana “Yan Yan in the can can” demişti. (Yan Yan: Bir tür Japon alıştırmalık çubuk krakeri. Paketlerin bir yanında çikolata sosu türü soslar bulunuyor. Batırılarak yeniyor. Paketlerin üzerinde farklı hayvanlarla ilgili resim ve sözler var – Söylenen söz bir tür dalga geçme ifadesi, hayvan resimleri de olduğundan sanırım o hayvanlara benzetme yapılmış ama net anlamını bulamadım)
Irkçılığa boyun eğme ve en nihayetinde onunla suç ortaklığı var olmaması gereken bir dinamiği normalleştirdi. Kendimize masada yer bulabilmek adına ırkçılığa “O.K” (Tamam) dememiz gerektiğine inanarak büyümemiz doğru değildir. Genç yaşta içselleştirilmiş bir ırkçılığın geçmişe dönüp baktığımda benim normallik anlayışımı çarpıttığını görüyorum. 10’lu yaşlardaki bir genç iken bir vur-kaç olayının kurbanı olarak, direksiyondaki adam arabadan inerek yumruklarını arabamızın camına vurduğunda ve anneme “seni aptal Çinli****” diyerek bağırdığında hatalı olanın annem olduğunu düşünmüştüm. Ben Koreliyim bu arada.
Benim bize zorbalık eden birinden özür dilemek istediğimi hayal edebildiniz mi? İşte Asyalı Amerikalı ve Pasifik Adalı biri olarak büyümek böyle kafa karıştırıcı ve karmaşık bir şey.
Daoyou Feng (44), Delaina Ashley Yaun Gonzalez (33), Suncha Kim (69), Hyun Jung Grant (51), Soon C. Park (74), Xiaojie Tan (49), Paul Andre Michels (54) ve Yong A. Yue (63) cinayetleri ırka dayalı değildi, bu cinayetler tamamen ırkçıydı! Şerifin sözcüsünün dediğine göre: Sekiz kişinin yaşamını sırf kötü bir gün geçirdiği bahanesiyle sonlandırmak ya da o kişileri “seks bağımlısı” diye nitelendirip yaptığına kılıf uydurmaya çalışmak beyaz ırk üstünlüğünün ve onların bütün bir ırkın cinsiyetinin TAMAMEN aşırı cinselleştirilmesi/objeleştirilmesinin doruk noktasıdır. Neden bizim topluluğumuzun kadınları sizin seks bağımlılığınızın merkezi ve nihayetinde kurbanı olmak zorunda?! Ne cüretle!.
Bu konudaki her şey trajik ve yanlış. Böyle oldu ve böyle olmaya devam ediyor.
Bazıları hâlâ soruyor “Niye bir şey söylemedin?” Hadi açıkça konuşalım: Biz geçen yıl her zamankinden daha fazla daima sizin yardımınızı istedik, Ama dinlemediniz! Bizi duymadınız! Lütfen şimdi bizi duyun çünkü sessiz kalmak suç ortağı olmak demektir.
Peki biz şimdi ne yapacağız? Bütün büyük değişimler küçük adımlarla başlar ve içinde bulunduğumuz durumda bu Asyalı-Amerikalı ve Pasifik Adalı toplulukları, işletmeleri desteklemek güçlendirmek demektir. Bu da “Nefret Suçu” karşılığında verilen cezaları ve parametrelerini düzenlemek gerekiyor demektir. Bu da çehresi hızla değişen Amerika Birleşik Devletlerinin hızla tüm vatandaşlarını kucaklayarak birlikte gelişmesi gerektiğini kabul etmesi demektir.
Bu saydıklarım tam kapsamlı bir liste değil ve bunlar sürekli değişecektir. Ama bir başlangıç sayılabilir.
Birimize yapılmış saldırı hepimize yapılmış demektir. Ama iyi haber şu ki değişim içimizden biriyle başlayabilir. Bu sen olacak mısın? Atlanta şehrinde ya da ülkenin neresinde yaşarsan yaşa; deneyimlerimizi anlayarak, yerel topluluklardan alışveriş yaparak ve yalnızca eşitsizliklerin düzeltilmesi değil daha fazlası için yeni fırsatlar oluşturulmasının önemli olduğunu fark et, kendini ve onarılmış adalete yönelik bağlılığımızı güçlendir.
Biz incindik, yorulduk, üzüntü ve öfke doluyuz. Buna hakkımız var. Ama biz sebat etmeye devam etmeliyiz. Çok fazla istediğimiz o değişimi yaratanlardan olmak için hepimiz aktif olarak görev almalıyız. Buna kendimiz ve gelecek nesiller için ihtiyacımız var.
Türkçe Çeviri & Haber: Ice Queen # 34
kaynak: https://time.com/5948226/eric-nam-anti-asian-racism-atlanta/
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.