K-Pop yıldızları; kayıp ve belirsizlikle dolu bir yıla, neşe ve umut mesajı getirdi!
Sanatta sık sık, bir paradigma kayması (geleneksel eylem tarzına getirilen köklü değişiklik) gibi hissettiren bir an gelir -eskisiyle yenisi arasında sonsuza kadar ayrım çizgisi olarak hareket edecek bir an. James Brown öncesi, Hamilton sonrası, “Black Panther” etkisi gibi…
Bir hızlı tren gibi havalanan, kontrol edilemeyen bir ivmeyle öne çıkan ve mest edici bir yolculuğa katılmak için kendi yollarında fazlaca sıkışıp kalan avareleri geride bırakan bir eylem de ender rastlanan bir durumdur.
Her nasılsa; BTS, ikisi de!
Başarılarını, kırdıkları rekorları ve pop yedilisinin başardığı ilkleri listelemek sayfalar sürer. O nedenle, yalnızca bu yılın övgülerini sayalım: Billboard listelerine 1 numaradan giriş yapan ilk Koreli sanatçı (“Dynamite” ile). Bu başarıdan yalnızca birkaç hafta sonra, Billboard tarihinde, İngilizce olmayan bir şarkıyla 1 numaradan giriş yapan ilk sanatçı (“Life Goes On” ile). Grammy adaylığı alan ilk Koreli grup. Tarihte, aynı hafta 1 numaralı şarkı ve albüm çıkaran ilk grup.
Baş döndürücü bir şekilde, bu olayların hepsi son birkaç ayda oldu ama Bangtan Boys, bu yıl iki ful albüm çıkardı: “MAP OF THE SOUL : 7” ve “BE”. Ve her ikisi de 1 numara oldular.
Bu başarılardan herhangi birini, uzun vadede elde etmiş olmak bile dikkat çekici bir kariyer olurdu ki, bunların hepsini 2020’de başarmış olmak neredeyse mucizevi.
Hızlı tren BTS ile henüz yolculuğa başlamamış olanlar, ilk etapta yaşadıkları nasıl “gerçekleştiğine” dair kafa kaşıma ve şaşkınlık aşamasını nihayet atlatacak gibi görünüyor. Yedi üyenin hepsi (RM, Jin, SUGA, J-Hope, Jimin, V ve Jungkook) harika dansçılar olsalar da, dünyayı yalnızca koreografileriyle kazanmadılar. Evet aynı zamanda sevecen, kibar ve karizmatikler ve saatlerce tadını çıkarabileceğiniz samimi, belgesel tarzı içerikler üretiyorlar ama bu faktörler, aşırı doygun modern medya ortamında global ilgiyi çekmek için yeterli değil.
Bunun sebebi; yollarına çıkan herhangi bir engelin ya da önyargılı kavramın ötesine geçiyor gibi görünen zanaatlarına olan tutkularıdır. BTS, yalnızca erkek grupları kapsamında değil, Kore pop dünyasında bile eşsizdir, çünkü grubun kataloğunun çoğunda üyelerin kendi sözleri yer alır.
J-Hope, “Bu, çalışırken organik bir süreç… ve sınırlarımızı geliştirme arzumuz var. Hayranlarımızın tepkileri; araştırmamın derinliklerine dalmam ve daha iyi müzik yapmam için beni motive ediyor.” diye açıklıyor.
Dürüst bir şekilde hikayelerini anlatan grup üyeleri; aç ve cüretkar genç erkeklerden, düşünceli ve kendine güvenen yetişkinlere dönüşümlerini kaydeden 7 yıllık tür-tutulması müziği bir araya getiren, adanmış ve meraklı söz yazarları ve yapımcılardır.
BTS; bir başka sevilen uluslararası pop grubu The Beatles‘tan bu yana, Amerika Birleşik Devletleri’nde diğer tüm gruplardan daha hızlı bir şekilde beş 1 numaralı albüm kaydetti. Beatles‘la yapılan karşılaştırmalar cazip ve çoğu da yerinde. Beatles da başlangıçta tutkulu, kadın egemen bir hayran kitlesinin sonucu olarak lanse edildi ama zamanlarının ötesinde, saygı duyulan söz yazarları ve sanatçılar olarak görülmeye başlandı.
Aradaki fark esas olarak; Beatles‘ın, bu süreçte bir dil engelini aşmak ve ödül çevrelerini etkilemek için fazla mesai yapmak zorunda kalmaması ya da şarkı sözlerinin anlaşılması ve dinlenmesi kolay olmadığı her seferde, şarkılarına kayıtsız kalan bir radyo sektörü olmamasıdır.
Belki de grup, bir sonraki Beatles değil de sadece ilk BTS‘tir!
Geçmişte “Yılın Müzik Grubu” ödülümüz; Pearl Jam, Arcade Fire, The Roots ve Tool gibi gruplara gitti. BTS, bu koleksiyonda bir farklılığa işaret ederken; geçmiş seçimlerimizde aklımıza gelen ortak konular, özgünlük, erişim, azim, özgün ses ve müziğe bağlılıktı. Bu objektiften bakıldığında, BTS üyeleri kolaylıkla zirveye çıkıyor.
Şunu da unutmayın; “Dynamite”ın, son derece zor bir zamanda hayranlarına biraz olsun neşe getirmek amacıyla yayımlandığını açık bir şekilde belirttiler (kırılan rekorlar ve Grammy adaylığı sadece mutlu bir tesadüftü). Geçmişte bir arkadaşımın, BTS‘in, “Boys To Stan”ın (hayran olunacak çocuklar) kısaltması olduğunu söylediği mesajını sık sık düşündüğümü yazmıştım. 2020’de bunun, tam anlamıyla “Bring The Serotonin” (mutluluğu getir / mutluluk getiren) anlamına gelebileceğini de düşünüyorum.
2020, Kore sanatı için mükemmel bir yıl oldu ve Bong Joon Ho‘nun, “Parasite” ile Oscar‘ları süpürmesinin üzerinden bir ömür geçmiş gibi geliyor. BTS, 2017’de AMAs‘e katıldığında, bir Amerikan ödül töreninde ilk kez sahne alıyorlardı. Şimdi geçmişe dönüp de performansa bakmak, aydınlatıcı ve sebebi yalnızca insanlarla dolu bir arenada olma hissini hatırlamak zor olduğu için değil. Grup sahneye çıktığında, izleyicilerin, “DNA” performansına verdikleri tepkiler bölünmüş durumdaydı: Muhtemelen ARMY olan bazı insanlar, gözyaşları içindeydi. Ansel Elgort, performansı telefonuna kaydediyordu. Pek çok izleyici, neler olup bittiğine dair hiçbir fikri yok gibi görünüyordu.
BTS‘in, o ilk performanstan bu yana etkisi inkar edilemez. Çocuklar bu yıl Grammy‘de performans sergileme şansına sahip olurlarsa (ki bu, Recording Academy için kolay bir karar olmalı), artık bir acayiplik ya da heves olarak değerlendirilmeyeceklerdir.
BTS, dışlanmayı reddederek; Amerika Birleşik Devletleri’ndeki diğer uluslararası sanatçılara, özellikle de Asya’dan gelenlere kapıları açtı ve tuhaf görülmemelerini, aksine herkesle aynı oyun sahasına girmelerine izin verilmesini sağladı.
Bong Joon Ho‘nun Oscar‘da söylediği şeyi bir kez daha hatırladım: “Bir inç uzunluğundaki altyazı engelini aştığınızda, çok daha fazla harika filmle tanışacaksınız.”
Genius tarafından yapılan çevirilerin ve şarkı sözü yorumlarının, bazen en sevdiğimiz müzik uygulamalarımıza doğrudan dahil edildiği bir zamanda, ana dillerimizin hemen ötesinde bekleyen dünyayı görmezden gelmek kendimize bir kötülük olur.
Şayet henüz izlemediyseniz; BTS‘in, 3 şarkıyla bariz bir yumruk attığı “NPR Tiny Desk (Home) Concert” performansına vakit ayırın. “Dynamite”ın mest edici bir yorumuyla başlıyor, ama yaklaşık 5 yıl önce piyasaya sürülen bir elektro-pop şarkısı olan “Save Me” ile ikinci şarkıda vites değiştiriyorlar. Çocuklar seti; hem grup hem de hayranlar için özel bir anlam taşıyan, şiirsel bir hip-hop şarkısı olan “Spring Day” ile tamamlıyor. Şarkı; sarsılmaz oluşu, hala listelerde yer alması ve BTS‘in her geri dönüşünün ardından ARMY‘lerin, nostaljik şarkıya tekrar tekrar dönmesiyle birlikte inatla ortaya çıkması gibi bir üne sahip.
Program için şarkı seçimleri bilinçli: Set, grubun diskografisinin derinliğinin mükemmel bir özeti ve aynı zamanda b-side şarkılar böylesine parlarken, mücevherlerin saklandığı gerçeğini de gösteriyor. Burada, atlanacak hiçbir şey yok!
BTS’in gecikmiş Grammy adaylığını kazandığı hafta, 7 üyeden 6’sı bazı sorularımızı yanıtlamak için bize vakit ayırdı. SUGA, geçirdiği omuz ameliyatı nedeniyle iyileşme sürecinde olduğu için katılamazken, tarihi adaylık ışığında varlığını gözden kaçırmak imkansız.
Yıllar boyunca röportajlarda SUGA; anlaşılması zor Recording Academy hakkında soru sorulduğunda, grubun başvurulacak sözcüsü oldu. Geçmişte, böylesi bir kabul görme ulaşılmaz göründüğünde SUGA, “Hayaliniz ne kadar büyükse, o kadar iyi.” derken; çocuklar, genellikle fazla büyük hayaller kurduklarına dair espri yapardı.
ARMY‘ler artık, SUGA’nın dile getirdiği hedeflerin biraz kehanet olduğunu anlıyor:
Grammy adaylığı? Tamamdır!
Korece bir şarkıyla listelerde 1 numara olan BTS? Tamamdır!
Şimdi tek yapabileceğimiz, grubun bir sonraki en çılgın hayalini duymak için beklemek. Ve ardından, bunu nasıl başardıklarını izleyin!
J-Hope, “Bu harika bir duygu.” diyor. “Müziğinizi dinleyen insanlara sahip olmak, neşe verici bir şey.”
İnsanların bu dünyaya kattıkları şeyi izlediğinizde oluşan belirli, özel bir neşe vardır ve bu sihir, tıpkı Olimpik çapta bir stadyumda dans ederken olduğu gibi, küçük bir destek grupla taburelerde oturarak performans sergilerken de BTS üyelerinin etrafında parıldıyor.
Zanaatlarının ustaları olmak için muazzam şekilde çalışan insanların, çığır açan bir başarıya ulaşmasını ve daha sonra her zaferi sınırsız bir coşkuyla kabul etmesini izlemekle gelen başka bir sevinç türü de var. Bu günlerde, kök salacak bir şeyin olması güzel.
Aşırı derecede öngörülemeyen bir zamanda, bir şey çok net görünüyor: Karşıtların hoşuna gitse de gitmese; BTS hızlı treni, ileriye doğru yörüngesine devam edecek.
Şayet çoktan trene hoplamadıysanız, soru şu: Yolculuğa dahil olacak mısınız?
Editörün Notu: BTS ile yaptığımız özel video röportajımıza göz atın.
Kaynak: Consequence of Sound
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.