BTS’in, “BE” geri dönüş röportajları -I-
Jimin, konuşurken sözlerine sık sık “Ben sadece”, “bu sadece”, “onlar sadece…” gibi ifadelerle başlıyor. Ama sonra hemen duygularını açıklamaya başlayarak, her zaman samimi cevaplar veriyor.
Ekim ayındaki bir V-LIVE yayınında, tura çıksaydınız eğer giymeyi planladığın kıyafetleri giymiştin.
Jimin: Gerçekten fark etmemiştim, ama sanırım sonunda mevcut durumumuzun gerçekliği ile yüzleştim.
“Durumumuz” derken, hayranlarınızla yüz yüze buluşmanın ne kadar zor olduğunu mu kastediyorsun?
Jimin: Evet. Bu durumda sahneye çıkmak zorunda olsaydık ya da şarkılarımızı icra etmek zorunda kalsaydık, bunu nasıl başarırdık bilemiyorum. Aynı zamanda, kapalı ve tıkalı olan bir şey tekrar açılmış gibiydi. Yine de tur zamanlarımızda hissettiğimiz türden bir heyecan yoktu, bu yüzden bitkin hissetmek kolay. Ama yeni şarkılar yaptığımız zamanki gibi, elimden geleni yapmaya çalışıyorum.
“BE”, duygularınıza önem vermek ve her zaman ileriye gitmek hakkındaymış gibi hissettiriyor.
Jimin: Üyelerin albüme dahil etmek istediklerini dinleme rolüm vardı, ama bu bireysel duygularımızdan çok ‘şimdi’nin bir albümü. Nasıl zor zamanlar geçirdiğimizi ve işlerin üstesinden gelmek için elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalıştığımızı açıkça konuştuk ve bu albüm oluştu.
“BE”nin proje yöneticisi olarak, tüm üyelerin fikirlerini toplamaya ve organize etmeye nasıl başladın?
Jimin: Proje yöneticisi oldum çünkü Yoongi bunu yapmamı tavsiye etti, ama her şeyi yönetmem gerektiğini düşünmedim, daha çok diğer üyelerin işlerini hızlı ve kolay bir şekilde yapabildiklerinden emin oldum. Genellikle bu, fikirlerini sormak veya şirketimizle fikir alışverişinde bulunmak anlamına geliyordu. Bu yüzden fikirleri topluyordum, organize ediyordum, “Bunlar geri aldığımız fikirlerden bazıları. Ne düşünüyorsunuz?” – onlara tekrar sordum, eğer “tamam” dedilerse, bunu şirkete ilettim ve eğer bir şarkı yaptılarsa, onu da gönderdim.
Fikirlerini toparlamaları çok uzun süren üyeleri nasıl teşvik ettin? (gülüyor)
Jimin: Grup sohbetimizde isimlerinden bahsediyordum ve bu onların cevap vermesini sağlıyordu. (gülüyor) Ne zaman birisi veya bir başkasının fikrini henüz göndermediğini söylesem, diğerleri “Acele edin beyler!” der ve onlar da sonra bana gönderirdi.
Üyelerden birinin proje yöneticisi olması harika görünüyor. (gülüyor) Tüm farklı fikirlere nasıl düzenledin?
Jimin: İlk başladığımızda, yaklaşık bir saat oturduk ve “Eğer kendinizi çaresiz hissediyorsanız, çaresiz hissetmekle ilgili bir şarkı yapın; başkalarına umut vermek istiyorsanız, devam edin ve umut dolu bir şarkı yazın. Hadi konuyu bulalım ve oradan ilerleyelim. Yedi kişiyiz ve albüm güncel olaylarla ilgili olacağından, yedi şarkı yapmak için bir skit koyalım ve solo şarkı koymayalım. Hep birlikte üzerinde çalışabileceğimiz bir şey yapalım” diye konuştuk.
Bu yaklaşım, diğer son albümlerinizdeki çalışma şeklinizden farklı olmalı.
Jimin: “Bu şarkıyı biri yapacak veya o şarkıyı başkası yapacak” şeklinde bir şey asla söylemedik. Sadece bir şarkı alıp, “Bunu kim yapmak ister? Onu kim yapmak ister?” dedik. Daha hırslı oldum ve diğer üyelerin yaptığım işi onaylamasını istedim. Ve birlikte çalışmak çok eğlenceli olduğu için, ne zaman bir şey yapsam, hemen onlara dinletmek istedim. Bana iltifatlar etmelerini hoşuma gitti ve bu da yaptığımız işe eğlence kattı. Şarkılar sonunda bittiğinde, hayranların tüm bu duyguları tam olarak bizim hissettiğimiz gibi algılayabileceklerini umuyorduk, ancak bazı şarkılar kabul edilmedi tabi. (gülüyor) Gerçekten eğlenceliydi.
Şarkıları hayranlara ulaştırmak önemli olsa da, yaratma sürecinin de ayrıca önemli olduğunu söylemek mümkün yani..
Jimin: Kısa bir süre önce, kendim hakkında yeni bir şey öğrendim: Sevilmekten hoşlanan bir insanım. Geriye dönüp baktığımda, yaptığım şeyi sadece işin kendisi için değil; arkadaşlarım, ailem, grup ve hayranlarım tarafından sevilmek için yaptığımı fark ettim. Bu bağlantıları sürdürmek gerçekten zordu, ama sevgiden emin olduğumda ve bu ilişkileri yakın tuttuğumda bir bütünlük hissettim. Kendime ait bir şey kazanmak gibiydi.
Yalnızca sevilmekten ziyade, içerdiği çabadan ve yarattığı derin güven duygusundan kaynaklanan bir tatmin mi bu?
Jimin: Herkes için ne yaptığımdan ziyade, onlardan ne aldığımı saha sık düşünürdüm önceden. Hayranlarımıza veya grup üyelerimize karşılığında hiçbir şey borçlu olmasam bile, benim için yaptıkları her şey için derin ve içten bir minnettarlık duyuyorum. Bazılarının gerçekte kim olduklarını da, bazılarının beni gerçekten önemsemediğini de gördüm. Bu insanları uzaklaştırmak yerine, onlara daha az duygusal tepki vermeyi öğrendim. Aynı şekilde, bana karşı çok düşünceli olan insanlara karşı duygusal olarak daha dürüst olabildim.
Bugünlerde hayranlara bu tür duyguları ifade etmek zorlaştı. Gerçekten tek seçenek, onlarla şarkılarınız aracılığıyla konuşmak. Bu defa mesajınız nedir?
Jimin: Yaptığımız her albümde ve müzik videosunda bir mesaj var; ama mesajı anlamanız gerekmez, umarım dinlemekten ve izlemekten zevk alırsınız. Bu ilk mesajımız. Umarım kayıtsız kalmamak için çalışırken yarattığım şarkıları ve videoları gerçekten beğenirsiniz, bu yüzden size mükemmel bir şey sunmak için büyük özen gösterdim ve çok çalıştım.
Benzer şekilde, şarkı söylemenin ve dansının biraz değiştiğini düşünüyorum. “Black Swan” ve “Dynamite”taki performansların tamamen farklı ama belki de değişen vücut siluetin nedeniyle dansının hissi daha tutarlı hale geldi. Bir dansçı olarak neyi ifade etmek istiyorsun?
Jimin: Umarım duygularım karşı tarafa ulaşır. Sadece dansım, hareketlerim ve şarkı söylerkenki duygularımın hissedilmesini istiyorum. Bu yüzden çok sayıda geri bildirim aldım, etrafa sordum, biraz araştırma yaptım ve sahnede ifade edebileceğiniz her duygu için en uygun işin vücut olduğunu gördüm. Hepimizin farklı vücut tipleri var. Yaşımda duygularımı en iyi ifade edebilecek vücuda sahip olmak için katı bir diyet uyguladım, ancak buna eskisi kadar sıkı sıkıya bağlı kalmıyorum. (gülüyor)
“Dynamite”taki dansını izleyince, vücudun, özellikle de sırtını döndüğünde eskisinden farklı görünüyor. Daha hafif görünüyorsun. Yeni vücudunun, dans hareketlerin üzerinde nasıl bir etkisi oldu?
Jimin: 58 kilo civarındayken istediğim gibi görünüyorum, bu yüzden diyet yaptım ve 5 kilo verdim. İşte o zaman herkese sunmak istediğim görünümümü keşfettim. Kendim hakkında objektif olamam ama istediğim belli bir hava vardı. Geçmişte gösterişsiz olmak için gerçekten çok uğraştım ve yeni bir şeyi denemeye daha az, hatalardan kaçınmaya daha çok odaklanarak, kendimi daha fazla ilerlemekten alıkoydum. Ama “Dynamite”ta daha önce hiç denemediğim ifadeleri denedim. İnsanların videoyu izlediğinde, gerçekten buna konsantre olduğumu anlayabilsinler istedim, bu yüzden bu şarkı için duygusal olmaya çalıştım ve -bunu nasıl ifade etsem- hatta tatlı (gülüyor) ve komik görünmeye bile çalıştım. Tek tek öğelerin her birine odaklanmak yerine, resmin bütününü çizmeye odaklandım.
Göstermek istediğin şey neydi peki?
Jimin: COVID-19 sırasında gerçek bir şov sunamadık. Tüm bu zamanı boşa harcamadığımızı, bunun yerine her şeyi atlattığımızı, çok çalışmaya devam ettiğimizi göstermek istedim. Ancak dans yoluyla “sıkı çalışmayı” canlandırmak gerçekten yorucu görünebilirdi, bu yüzden “Dynamite” videosunun çekimleri boyunca gülümsedim ve dans ettim.
Bu nasıl mümkün oldu? Tüm ekibi motive etmek kolay olmamıştır eminim.
Jimin: COVID-19’un yayılmasıyla, Billboard Hot 100’ün zirvesine yükselişimize inanmamız gerçekten biraz zaman aldı. Telefonlarımızı kontrol ettiğimizde ve birinciliği aldığımız söylediğinde şaşırdık ve buna inanmak zordu, gerçi hepimiz ağlıyorduk. (gülüyor) Ancak COVID-19 ilk patladığında, “Ah, çabucak geçecek ve hemen tura döneceğiz” dedik. Çünkü, durum zorlaşsa bile gelecek yıl için elimizden geleni yapalım demiştik. Her şeyimizi verelim ve tükenelim.. Plan buydu, ama gerçekten hayal kırıklığına uğradık. Daha da kötüsü, bu yıl herhangi bir gösteri yapmanın zor olacağını duyduğumda, kafam… Beynim bir nevi durur gibi oldu. Aklım bomboştu. Biz öylece ara da veremezdik. Diğer insanlar gerçekten çok zorlandı ama çalışmaya devam edebildik. Bunun için mutlu mu olsak, üzgün mü olsak bilemedim. Hiçbir şeyin cevabı yoktu. Gerçekten zordu.
Bunu nasıl aştın?
Jimin: Bir muhabir veya başka biri bana amacımın ne olduğunu sorduğunda, onlara amacımın üyelerle uzun süre performans sergilemek olduğunu söyledim ve bu muhtemelen en büyük hedefim; ama bunu gruba gerçekten söylüyordum: Sizinle gerçekten uzun süre olmak istiyorum. Sanırım bu duyguyu birbirimize iyi aktardık. Grubun yorulacağından çok endişelenmiştim. Ama beraber gülüp birbirlerini neşelendiriyorlardı. Birlikte sohbet etmek için daha çok zamanımız vardı, bu yüzden her ne oluyorsa, evimizde bir şeyler içerek her zaman bunun hakkında konuşupve bunu çözebiliyorduk.
İşini bu kadar ciddiye almanı sağlayan şey nedir?
Jimin: Bu işi baştan sona gerçekten sevmek istiyorum. İşe sadece iş olarak bakarsak, peşinde olduğumuz tek şey paradır, ancak grubumuzun dinamiğinin veya hayranlarımızla olan ilişkimizin bunun üzerine kurulu olduğunu hiç düşünmedim. Ama zihinsel ve fiziksel olarak yorgunsanız, iş bir angarya haline gelir ve ilişkileriniz kaçınılmaz olarak zarar görür. Korktuğum şey buydu.
“Dis-ease” (Rahatsızlık) şarkısı, her üyenin çalışmakla ilgili ne hissettiği hakkında. Sen işin hakkında ne düşünüyorsun?
Jimin: Asıl mesleğimi, yani performans sergilemeyi ve şarkı söylemeyi, “işe gitmek” olarak düşünmüyorum. Ama tam önümdeki kamerayla başka bir şey yaparken, bu “iş” gibi hissettiriyor. Hayranlarımız için şarkı söylemek ve performans sergilemek iş değil -bu gerçekten ama gerçekten yapmak istediğim bir şey.
“Dis-ease”ın yazılmasına yardımcı oldun, değil mi?
Jimin: Köprü kısmı. Pdogg ile kayıt yapıyordum ve melodisi olmayan bir bölüm vardı, bu yüzden -doğaçlama mı demeliyim?- Bir şeyi düşünmeden söylüyordum ve sonra benden tekrar söylememi istedi. Bu yüzden emin olup olmadığını sordum ve sonra melodiyi yazmamı istedi, böylece yazmış oldum.
“BE”deki diğer şarkıların bazılarında da buna benzer bir şey var ama “Dis-ease” bir şekilde özellikle eski tarz Kore hip hop’una benziyor.
Jimin: Ben de öyle düşündüm. Söylerken 20 yıl öncesini düşündüm. Şarkının büyük kısmı j-Hope tarafından yazılmıştı, yani bu benim düşüncem olabilir (gülüyor) ama vokalleri kimin söyleyeceği belli değilken söylemiştim. Gerçekten ne istersem onu yapıyordum, bu yüzden biraz dizginlenmem gerekiyordu (gülüyor) ama eğlenceliydi.
Kayıt sırasında vokallerin değiştirildiği herhangi bir yer var mı? “BE”de neredeyse normal bir konuşma sesi kullandığın birçok bölüm var.
Jimin: Genellikle şarkı söylerken aklımda büyük bir resim olur, ama bu defa öyle değildi. Özellikle “Life Goes On”, bu şarkı benimle ilgili değil, ama yardım edemedim ama onunla empati kurdum, bu yüzden en başından beri sesimin nasıl çıkması gerektiğini düşünmek zorunda kalmadan şarkıyı söyledim. Karşı tarafa geçirmek istediğim hissettiğim belli bir duygum yoktu. Şarkıyı söylerken nasıl hissediyorsam öyle kaydettim.
“Telepathy” adlı bir şarkı var. Albüm yapım aşamasını yayımladığınız YouTube videosunda, grup telepati fikrinden bahsetmişti. Bu da direkt olarak şarkıyı hayranlarınıza gönderdiğinizi düşündürdü bana. Onlarla telepati yoluyla konuşabilseydin, ne derdin?
Jimin: İnsanların iyi kalpleri var ve umarım bunu kaybetmezler. Telepatiyi sordunuz, ama sanırım hayranlarımızla gerçekten telepatik bir bağımız var. Tamamen kristal berraklığında değil belki ama bence samimi olup olmadığımızı bir şekilde hissedebiliyorlar. Sanırım bu yüzden hayranlarımız bizi destekliyor ve her zaman yanımızda.
Peki ya tam tersi? Sen hayranlarından ne duymak istersin?
Jimin: Hayranlarımız hakkında her zaman merak ettiğim bir şey, hayatlarındaki en zor şeyin ne olduğudur. Her birinin nelerle mücadele ettiğini, onları neyin mutlu ettiğini gerçekten merak ediyorum. Kendi zorluklarımızla da yüzleşiyoruz, bu yüzden her hayranımızın hayatında onlara iyi olup olmadığını soracak biri olup olmadığını merak ediyorum. Umarım işler kısa sürede düzelir, insanlar tutunmaya devam edebilir ve yetişkinler tüm kuralları takip eder. Çocukların yapmak istedikleri şeyleri yapmak için şu anda pekçok seçeneği yok. Pekçok çocuğun bunu yetişkinler tarafından kendilerine zorlanan bir şey olarak gördüğünü hayal ediyorum, bu yüzden yetişkinlerin durumu çocuklara doğru bir şekilde açıklayacağını ve böylece pandemiyi sona erdirmek için birbirlerine yardım edebileceklerini umuyorum.
Haberlerde, COVID-19 aşısı yaptıklarını söylüyorlar, bu yüzden hayranlarınızla daha erken buluşabilirsiniz. Nihayet onları tekrar gördüğünde onlara ne söyleyeceksin?
Jimin: Bir şey söyleyeceğimizi sanmıyorum. Sanırım çok uzun süre birbirimize bakarız. Ve eğer bir şey söyleyebilirsem, “Başardın. Şimdi güzel vakit geçirmeye geri dönelim.” derim muhtemelen.
Kaynak: Weverse
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.