62 yaşındaki askeri istihbarat analisti Shelly Bazemore, Brian Patrick Byrne ile gerçekleştirdiği röportajda BTS‘in, hayatını nasıl kurtardığını anlatıyor.
BPB: “BTS’i ne zaman keşfettiniz?”
SB: “2016’da. Yeğenim, onlar için çıldırıyordu. ‘BTS, BTS’ deyip dururdu ve benim, kim olduklarına dair bir fikrim yoktu. Bu nedenle bir gün, ‘Tamam, bana müziklerini dinlet bakalım’ dedim. İlk gönderdiği müzik videosu sanırım ‘Danger’dı ve izlediğimde, ‘Oo, kim bunlar?’ oldum. Sonra mümkün olan her fırsatta onları dinlemeye başladım.”
BPB: “İlk izleniminiz ne oldu?”
SB: “Heyecan duydum demek, hissettiklerimi anlatmaya yetecek kadar güçlü bir ifade değil. Bir çeşit büyük bir endişeyle huzursuzluk hissetmeye devam ettim. Yani rahatsız ediciydi. Beatles’ın Amerika’ya geldiği zamanki gibi endişeli bir panikti, bilirsin. ‘Oh yine oradalar, işte oradalar’… Birincisi, neden böyle hissettiğimi anlayamadım. İkincisi, bunu başkalarına açıklayamadım. Yani paylaşmak çok zordu. Çok stresli bir işim var. Ben bir askeri istihbarat analistiyim, yani işte her şey çok ciddi. Bu nedenle, eve geldiğimde haberleri izlemek istemiyorum. Eve geldiğimde rahatlamak, insan olmak ve gülüp, güzel müziğin tadını çıkarmak istiyorum. Ve onlar, tüm bunların hepsine sahipler. Hepsi bir arada.”
BPB: “BTS’in hayatınızı kurtardığını söylediniz. Bir kalp ameliyatı geçirmiştiniz. Bundan bahsedebilir misiniz lütfen?”
SB: “Ritim bozukluğu ve atriyal fibrilasyon denen bir durumum olduğunu bilmiyordum. Çoğu insan sadece birine sahiptir. Nedense bende ikisi de vardı. Görünüşe göre zamanlamam hatalıydı. Kalbimin üst yarısı salsa yapmak isterken, sanırım alt yarısı ‘Blood Sweat & Tears’ ile dans etmek istedi. Bir gün işteydim ve hız trenine binmişim gibi hissetmeye başladım. Aşağı – yukarı, aşağı – yukarı… Bu nedenle hemen arabama bindim ve doğruca hastaneye gittim. 3 gün sonra, 6 saat süren bir ameliyat oldum. Artık kontrol edilmemiş olsaydı, muhtemelen ölebileceğimi söylediler. O hafta BTS hep benimleydi. Doktorum, ayakkabımın yanımda kalmasına izin verdi. Sanırım benim için bir şey ifade ettiğini anladı. İlaçların işe yaramasını sağlayan şeyin yarısının, irade gücüyle bedensel zorlukları yenmek olduğunu söylerler. Diğer yarısı ilaçtır. Sanırım BTS benim irademdi ve eve geldiğimde ilk yaptığım şey, ARMY Bomb’umu elime almak oldu. Haftalarca dans edip şarkı söyledim, çünkü bana çok fazla neşe verdi. Onların hayranı olmaya devam etmeye karar verdim. İnsanların hakkımda ne söylediği ve beni neyle suçladıkları umrumda olmadı. ‘Oh, küçük çocuklardan hoşlanıyorsun!’ Bilirsin, bunun gibi alaycı küçük yorumlar yaptılar. ‘Oh, fangirl’lük yapıyorsun.’, ‘Oh, bu saçmalık için fazla yaşlısın’… Söylenenlerin hepsini kafamdan attım çünkü mesaj ‘kendinden bahset’ idi. Mesaj “pozitif ol” idi. Ve ben de bunu yapmaya karar verdim. BTS’imle aramıza hiçbir şeyin girmeyeceğine karar verdim.”
BPB: “Vay canına. Ne diyeceğimi bilemiyorum.”
SB: “Özür dilerim.”
BPB: “Hayır. Bu, harika! Tavrınızı sevdim, size çok farklı şekillerde yardımcı olmuş.”
SB: “Beni, kişisel olarak mutlu ettiler. Yaşımı, hayatımı ve benden daha genç birçok insanın yenilgiyi kabul ettiğini düşündüğümde, duygusal olarak benim için sağlıklı oldukları gerçeğine bağlı kaldım. Bence ARMY olmanın gerçek anlamı, kalbinizde bir ARMY olmak zorundasınız. Ben, bu hayatı terk edene dek ARMY olacağım. BTS üyeleri ebeveyn olacaklar ve evde oturup eski videolarına bakarak ‘Vay canına, bunu gerçekten başardık’ diye düşünecekler. Ve ben çoktan gitmiş olacağım ama hala ARMY olacağım.”
Kaynak: Brian Patrick Byrne Resmi YouTube Kanalı
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.