Taemin ⌊W Korea⌋ Röportajı
SHINee’den Taemin, yakında “Never Gonna Dance Again: Act 1” adını verdiği yeni albümünü piyasaya sürecek. Taemin, bu albümün kendisi için bir dönüm noktası olmasını diliyor. Şu andan itibaren, olduğu kişiyi tamamen değiştirmek ve yeniden doğmak istiyor.
M: “Bu yılın, çıkışının 13. yıl dönümü olmasına şaşırdım. Bir şirket çalışanın tecrübesi açısından baktığımızda, neredeyse bir genel müdür yardımcısısın.”
Tae: “Doğru. Bende ilk kez fark edebileceğiniz şeyler olduğunu düşünüyorum ama aynı zamanda bir çok şey de aynı. Size komik bir hikâye anlatabilir miyim? Yakın zamanda henüz yeni çıkış yaptığım ve mantar kafa saç kesimim olduğu 16 yaşındaki halim gibi giyindiğim bir fotoğrafımı çektirdim. Fotoğrafı Instagram hesabımda paylaştım ve sandım ki, hayranları eski bir fotoğrafımı paylaşmışım gibi kandırabilirim. ‘Ancak birazcık daha yaşlıyım’ haha.”
M: “Bugün en çok merak ettiğim insanlardan biriyle tanışıyorum. Nasıl söylesem mükemmel bir hikayesi olan biri olduğunu hissettiriyorsun.”
Tae: “Ah çok teşekkürler.”
M: “Ortaokuldayken SHINee ile çıkış yaptın ve istikrarlı bir şekilde kendini geliştirdin. Grubun maknae’si imajından sıyrıldın ve başarılı bir solo şarkıcıya dönüştün. Ve şu anda, dünya çapında performans sergileyen SuperM’in bir üyesisin. Çoğu romanın hikayesi bu kadar sağlam değil.”
Tae: “Hayatıma dönüp baktığımda, bir bakıma harika olduğunu düşünüyorum. Şirkete 13 yaşında katıldım ve şimdi 28 yaşındayım. Hayatımın neredeyse yarısını şarkıcı olarak yaşadım ve ‘Uzun zamandır bu yolda koşuyordum’ diye düşündüğümde, zamanın geçtiğini hissediyorum. Ben biraz… Sanırım biraz hırslı bir insandım. Hırslı biri olarak SHINee’de çıkış yapabildim ve solo kariyer yapma şansım da oldu. Bir gün Lee Soo Man PD, ‘Herhangi bir pop şarkısı olabilir, kaydet ve bana getir.’ dedi. Birdenbire neler oluyor böyle, diye düşündüm ve istediği şeyi hazırladım. Bunun ardından solo albümüm çıktı. Sanırım bu bir testti ve bu testi geçtiğimi hissettim. Çok büyük bir olaydı ve elbette sonrasında çok şanslıydım da.”
M: “SM gibi sistematik bir yapıya sahip bir şirket böyle mi yapar? Bunu akılda tutarak, solo bir kariyer önermezdim.”
Tae: “Hissettiğim birkaç işaret vardı. İlk çıkış dönemimde, şarkılardaki kısımlarım azdı. Danstan sorumlu olduğuma dair bir imaja sahiptim. Vokal sürelerim zamanla yavaş yavaş arttı ve geriye dönüp baktığımda bunun, solo kariyer işaretlerden biri olabileceğini düşünüyorum. Bu süreçte sabaha kadar pratik odasında kaldım ve yalnızca pratik yaptım. Sanırım şirkette fazla mesaiye kalanlar gelip beni gördüler ve bu durum kulaktan kulağa yayıldı. Onların bakış açısından nasıl da üzücü olmalı. Zayıftım ve tek başıma çalışmak için sabaha kadar kalıyordum (gülüyor).”
M: “Diğerlerinden sonra pratik odasında kalıp, geri kalan zamanını orada geçiren bir tip miydin?”
Tae: “Programımızı bitirir bitirmez pratik odasına giderdim. Gün doğana kadar pratik yaptıktan sonra yurda dönüp, hemen bir sonraki programa hazırlanmam gerekirdi. Böyle yaparak uzun zaman geçirdim.”
M: “2012’deki ‘Sherlock’ performanslarında, SHINee içinde sahnedeki varlığın parlamaya başladı. O dönemden sonra, sahnede geçirdiğin zamanın tadını sonuna kadar çıkarıyor görünüyordun. Kendi sahnenin hakimin yalnızca sen olduğunu ne zaman fark etmeye başladın?”
Tae: “Böyle bazı anlar oldu… ‘Sherlock’ da onlardan biriydi. ‘Sherlock’, ben 20 yaşındayken çıkan bir albümdü ve yetişkin olduktan hemen sonra performanslardaki tavrım da değişti. O dönemler düşünce yapım, ‘Benden beklenen şeylerin dışına çıkmayayım’dı. Genellikle belirli bölümler için belirli jestler yapardım ancak Sherlock sahnesinden itibaren tereddüt etmeden farklı şeyler denedim. Bunun, izleyenlere karşı samimi bir yaklaşım ve ileride kendimi geliştirmenin de bir yolu olduğunu düşündüm. O zamanlar kendimi her izlediğimde, performansımda farklılıklar olduğunu görebiliyordum.”
M: “Aslında insanın dikkat çekici bir sıçrama yapması kolay değil, değil mi?”
Tae: “Bunda, Sherlock’tan önceki uzun aranın etkisi olmuş olabilir. İyice hazırlanabildim ve uzun bir süre sonra sahneye çıktığımda gelişimim daha belirgin oldu. Nasıl anlatsam? Üyeler beni çok teşvik etti. Hyung’lar, sıradan insanlar değiller (gülüyor). Bu, gerçekten gurur duyduğum bir şey. SHINee üyelerinin çoğu ana vokalist olsa da başkalarıyla kıyaslandığında hiçbir zayıf yanları yok; hepsi çok yetenekli. ‘Burada hayatta kalmalıyım’, ‘Başladığımı bitirmem gerekiyor’… Kelimesi kelimesine tam da bu düşüncelerle pratik yaptım. Bu tarz bir dürtüye sahip olmasaydım, o sıçramayı yapamazdım ve tabii hırslı yapımdan bahsetmeye gerek bile yok (gülüyor). Üyelerle birlikte vakit geçirdikçe, bazı yönlerden birbirimize benzemeye başladığımızı fark ettim. Onlar sayesinde bakış açımı genişletip, keşfedilmemiş yeteneklerimin farkına varabildim.”
M: “Ağustos’ta, 3. tam albümün “Never Gonna Dance Again”in ön yayın teklisi ‘2 KIDS’ çıktı. Benim izlenimim, şarkı sözlerinin dilinin ham ve dürüst olduğu yönünde. Söz yazarının sen olduğu ortaya çıktı.
Tae: “Niyetim, günlük konuşma dilini dahil etmekti. Bazı durumlarda sözler, çok şiirsel ve soyut yazılıyor. Ancak ‘2 KIDS’ üzerinde çalışırken, bir kez dinlense bile kolayca etkileyen ve duyguların kavrandığı bir şey yaratmayı düşündüm. Bu arada sanırım, ‘Danger’ gibi çok farklı bir konsept yarattığım ya da çok sayıda şehvetli performansla şarkılar yaptığım için halkla benim aramda belli bir mesafe oluştu ve artık çok uzak olmamam gerektiğini anladım. Ne olursa olsun, ben bir pop şarkıcısıyım. Bu nedenle kendi kendime, orta yolu bulmalıyım diye düşündüm ve sonuç ‘2 KIDS’ şarkısının sözleri oldu. Bütün başlık şarkılarım arasında en parlak olanı (gülüyor).”
M: “İlginç bulduğum 2 şey var. Birincisi, pop şarkıcısı olduğunun bilincindesin. İkincisi, insanlara yakın olmaya çalışıyorsun.”
Tae: “Elbette işe yaramadığı zamanlar da var (gülüyor). Örneğin SHINee albümlerinin başlık şarkısına karar verirken, görüşlerim her zaman üyelerden farklı oluyor. Dördüncü albümümüzün başlık şarkısı ‘View’i dinledikten sonra, ‘Hayatta olmaz, bu asla olamaz!’ dedim (gülüyor). İstediğim şey, nasıl desem… Bazı şeyleri derinden deneyimlemek isteyen bir yanım var. Örneğin sevgiyi ifade etmek isteseydim; onu tek boyutlu olarak tasvir etmek yerine, bunu manyakça yapmayı tercih ederdim. Çılgın görünmek için bir adım daha ileri gitmeyi seviyorum.”
M: “Enteresan. Muhtemelen televizyonlardaki uysal halini çokça gördüğümden, olaylara ‘derinlemesine’ yaklaşmanı asla tahmin edemezdim.”
Tae: “Esasında derin düşüncelere sahip insanlar böyledir. ‘Çok görevli’ insanlar aynı anda birden fazla şey yapabilir ama ben böyle yapamam. Yalnızca bir tanesine derinlemesine dalmam gerekir. Bu nedenle grup üyeleriyle aynı program bildirimini alsak da unutan tek kişi ben oluyorum (gülüyor).”
M: “Ooo… Bu, popüler kültür zevkini merak etmeme neden oldu.”
Tae: “İngiliz dizisi ‘Black Mirror’ı seviyorum. Sıra dışı şeyleri sevecek türde bir insanım. Akıllara durgunluk veren şeyler gibi. Eskiden, popüler filmlerden kaçınırdım. Bu filmlerin, tüketiciler arasında zaten popüler olan unsurları tekrar ettiğini hissederdim. Fakat zamanla, huzurla izleyebileceğim şeyleri sevmeye başladım. Bu günlerde bir film başlatıyorum ve izlerken başka bir şey yapıyorum. Eskiden, kendi zevkime göre eski bağımsız filmleri ya da gerilim filmleri izlerdim ve film izledikten sonra çok yorulurdum. Çünkü film izlerken fazla odaklanıyordum ve bu, çok fazla enerji harcamama neden oluyordu.”
M: “Şarkı sözlerinden bahsediyorduk ama konu bir şekilde buraya geldi (gülüyor). Sana yeniden şarkı sözü yazma fırsatı verilirse, sözlerinle nasıl bir hikâye anlatmak isterdin?”
Tae: “Felsefik şarkı sözlerini seviyorum. Mesela solo albümümden ‘Soldier’ adlı şarkım, dini içerikler barındırıyor. Duruma göre değişiyor ama tabii ki bir daha yazacak olursam… Bunu bugünlerde çok düşünüyorum. Kendimi değiştirmek istiyorum. Bugüne kadarki imajımdan sıyrılıp, yeniden doğmak istiyorum.”
M: “Neden?”
Tae: “Daha güçlü ve benzersiz bir renk istiyorum. Sanki yeniden çıkış yapıyormuşum gibi, daha önce sahip olmadığım, tamamen yeni bir şey göstermek istiyorum.”
M: “Ama geri dönüşlerin her zaman yeni olmuyor mu? Senin gibi çeşitli ve deneysel konseptler yapan bir müzisyen nadir.”
Tae: “Öyle mi? Elbette konsept her zaman yeni oluyor ama… Bugünlerde, olduğum insan tipini tamamen değiştirmek istediğimi hissediyorum. Tek bir yönümü sergilemek yerine, daha insancıl, daha samimi bir görünüm sergileme arzusundayım. Herkesin, zayıflık ve yetmezlik yaşadığı anlar olur. Bence bu anlar, kesinlikle içinde bir güzellik de barındırıyor. Bir insanın bitkin düştüğü anlar… Ayağa kalkıp, zorlukların üstesinden gelmenin tek yolu bu. Bu yanlarımı, bütün benliğimi utanmadan göstermenin, artık bir sanatçı olarak yürümem gereken bir yol olduğuna inanıyorum.”
M: “Doğrusu üçüncü albümün için heyecanlıyım, çünkü en çok bu albümün senin düşüncelerini yansıttığını duydum. Bu kez prodüksiyonun hangi yönleri farklı oldu?”
Tae: “İlk olarak, müzik videosunun yönetmenini kendim aradım ve buldum. Yönetmenin benimle aynı fikirde olması önemliydi. Kıyafetler, saçlar ve makyajı tartıştığımız bir dizi toplantı yaptık. ‘2 KIDS’ten sonra 2 albüm daha çıkacak ve onları, bir giriş bölümü aracılığıyla birbirine bağlamanın yollarını bulma sürecindeyiz. Müzik videosuna belirli anahtar kelimeler bırakmak istiyorum. Hayranlar genellikle buna ‘yem’ diyorlar (gülüyor).”
M: “Koreografi en çok ‘2 KIDS’ müzik videosunda öne çıktı. Sadece ritime uymuyor, daha ziyade vücudunu duygularının rehberliğinde hareket ettiriyordun, değil mi?”
Tae: “Dürüst olmak gerekirse, müzik videosuna çok fazla koreografi sahnesi koymayacaktık. Her ihtimale karşı, Paris’e uçmadan önceki gece biraz hazırlandım. Yönetmen daha çok çağdaş dans tarzı düşünürken, ben daha dramatik tarzda bir koreografi istedim. Sonuç olarak, her ikimizin önerisi arasında iyi bir denge kurduğumu düşünüyorum.”
M: “Şahsen, dramatik tarzda bir koreografinin oldukça iyi olacağını düşünüyorum, çünkü ‘2 KIDS’ evrensel bir aşk şarkısı.”
Tae: “Yönetmene, sefil ve acınası görünmek istediğimi söyledim. Dipsiz bir kuyuya düşmek, harap olmak ya da sokağın ortasında uyanmak gibi, ki bunu yaptık da.”
M: “Neden bu kadar harap olmak istedin?”
Tae: “Bilmiyorum. İçimde var olan çok şey var. Sanırım bunu ifade etmek istedim…”
M: “İlk solo albümün ‘Ace’ ile halka bir solo müzisyen olarak cesaretini kanıtladın ve bence ‘Move’ albümün rengini daha da somutlaştırdı. Taemin’in bir sanatçı olarak kendini kanıtlayıp kanıtlamadığını merak ediyorum. Gelecek albümün ‘Never Gonna Dance Again’in kanıt niteliğinde olacağını söyleyebilir misin?”
Tae: “Umarım benim için bir başka dönüm noktasıdır bu. Tıpkı ‘Sherlock’ gibi bu şansı da olduğum kişiyi değiştirmek için kullanmak istiyorum. Hem insan, hem de bir sanatçı olarak. Albümü dinleyenler, beğendiklerini ya da beğenmediklerini söyleyebilir ama artık bunu umursamamaya çalışıyorum.”
M: “Geri bildirim konusunda stres yapan bir tip misin?”
Tae: “Evet. Çünkü değişimden rahatsız olan birçok insan var. Ama sonradan fark ettim ki, özgürlüğümüzü kısıtlamaya devam edersek, kendimizi asla zihnen kurtaramayacağız. Bu yüzden onlara daha az dikkat etmeye çalışıyorum.”
M: “Şunu hiç düşündün mü? Geriye dönüp baktığında, deneysel yöntemler her zaman gündemindeydi.”
Tae: “Daha önce de söylediğim gibi içimde çok şey olduğunu düşünüyorum (gülüyor). İnsanlar da yapmak istediğim çok şey olduğunu fark ettiler. Başkalarından farklı olmayı isteyen, hırslı bir yanım var. Farklı görünmek değil, gerçekten farklı olmak istiyorum.”
M: “Sana ait olduğunu düşündüğün, başka hiç kimsenin takip edemeyeceği veya kopyalayamayacağı bir şey var mı?”
Tae: “Bilemiyorum, ben de bunu arıyorum. Ayrıca kendime karşı düşük bir memnuniyet duygum var ve bu kadar ilerlememi sağlayan şey de buydu.”
M: “Yeniden şarj olmana en çok ne yardımcı olur?”
Tae: “Küvette yıkanmayı çok seviyorum (gülüyor). Banyoya girdiğinizde rahatladığınızı belli eden o ‘ohhh’ sesi… Küvette uzanıp kokulu bir mum yakıyorum ve bu şekilde vücudumu rahatlatıyorum.”
M: “Vlog benzeri YouTube içeriğin Team-log’u izlerken, kamera etrafını sık sık gösterdiğinden, ‘Ev eşyalarına bir ilgisi var mı?’ diye merak ettim. Dolabını süsleyen güzel bardaklar ve renkli bir kahve makinesi fark ettim.”
Tae: “Hiç de değil. Onların hepsini annem aldı (gülüyor). ‘Bu Taemin’e uygun ~’ der ve sonra da raflarda sergilenmesi için güzelce dizer. Bazen, ileride taşınacak olursam, evimi antikalarla donatmak istediğimi düşünüyorum. Bu biraz komik ama eski korku filmlerindeki evleri de çok güzel buluyorum.”
M: “Buzdolabında bir şişe Moët & Chandon gördüm. Alkol tercihin genelde şampanya mı oluyor?”
Tae: “Nadiren içerim. Genelde hediye olarak çok fazla alkol alıyorum ve hepsi babama gidiyor (gülüyor). Moët & Chandon’u annem getirip oraya koydu. En azından dekorasyon amaçlı oraya güzel bir şişe yerleştirmesini istemiştim. Yani muhtemelen sadece bunun için getirdi (gülüyor).”
M: “28 yaşındaki Taemin nasıl bir insan?”
Tae: “Bazı şeyleri ateşe vermek, yakıp yok etmek istiyorum. Act’in finalini de havalı bir şekilde tamamlamak istiyorum.”
M: “Bir müzisyen olarak nasıl hatırlanmak istersin?”
Tae: “Mükemmel bir müzisyen olarak hatırlanmak istiyorum. Bunun biraz büyükleniyormuş gibi göründüğünü bilerek söylüyorum ama bu benim misyonum.”
M: “Anlayabiliyorum.”
Tae: “Ne kadar büyürseniz, toplum üzerindeki etkiniz de o kadar büyük olur. Ben, o insan olacağım. Böylece, iletmek istediğim mesajı birçok kişi alabilir.”
Kaynak: W Korea
Taemin ile yapılan röportajlar için BURAYA, BURAYA, BURAYA, BURAYA, BURAYA, BURAYA ve BURAYA tıklayabilirsiniz.
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.