Hazırlayan: nasip
Bugün, Türk müzik camiasının güçlü seslerinden bir sanatçımız bir twit attı ve kpop’ın neden bu kadar sevildiğini anlamadığını belirtti. Kpop kitlesinin -ve aslında sosyal medya kullanıcılarının hepsinin- yaygın bir davranış biçimi olarak, twitin altı seviyeli veya seviyesiz yüzlerce tepki yorumuyla doldu. Sesini sevdiğim ve dinlediğim şarkıları da olan bir sanatçımızın yazdığı şeye tepki vermek yerine açıklama yapmayı tercih ettim, zira onun gibi durumu anlamlandıramayan çok kişi olduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bu içerik kpop’ı pek tanımayanlara yönelik olacak.
Kpop’ı yıllardır (8 yıl) takip eden biri olarak, kpop dünyası hakkında bilgisi olmayıp eleştiren kesimden çok daha güçlü donelerle eleştirebilirim bu sektörü, çünkü sektörü onlardan daha iyi tanıyorum ve olumsuz yanlarını da daha iyi biliyorum. Sanılanın aksine, kpop’ı uzun yıllar takip eden müzik-severler sektörü eleştirmesini de biliyorlar elbette. Fakat artıları eksilerinden daha fazla ki herkes takip etmeye devam ediyor. Kpop gruplarının neden sevildiğini ve bu kadar ilgi gördüğünü gerçekten anlamaya çalışanlar için maddeler halinde özetleyelim bu ilginin nedenlerini:
Tür Çeşitliliği
İsminin k-pop olduğuna aldanmayın, kpop grupları ve solo sanatçıları sadece pop müzik üretmiyorlar. Kpop şarkıları pop, rock, rap, R&B, EDM, ballad gibi birçok farklı türü içinde barındırıyor. Sadece en popüler birkaç şarkıya denk gelenler “rengarenk cici klipler ve pop şarkılar” diye düşünebilirler, fakat işin aslı pek de öyle değil. Bu sektörde yüzlerce grup ve solo sanatçı var, nerdeyse hepsi yılda en az bir kere albüm yayımlıyor. Yani kpop’ta her yıl yüzlerce şarkı yayımlanıyor. Bu şarkıların hepsi bambaşka “sound”lara sahip, enstrüman ağırlıklı olan da var, dijital soundlara sahip parçalar da var. İddia ediyorum, eğer kpop sevmiyorsanız henüz size hitap eden grup veya şarkıyla tnaışmamışsınızdır. Çünkü hangi tür seviyor olursanız olun, sevebileceğiniz türde şarkılar üreten sanatçılar var. Hatta bir grubun albümünde bile hem ballad hem EDM hem rap parçalar aynı anda bulunabiliyor. Bu çeşitlilik, müzik dinleyicisine tercih hakkı veriyor. Ne seviyorsak onu seçip dinliyoruz ve bunun için yıllarca beklememize gerek kalmıyor. Bir grup değilse bir diğeri albüm yayımlıyor, sektörün sakin olduğu hiçbir ay yok. Kpop sevmediğini söyleyenlerin sevmesi muhtemel altyapılara sahip şarkılardan birkaç tane önereyim:
BIGBANG “BLUE” (Ballad)
FT ISLAND “Take Me Now” (Rock)
Bobby “Holup!” (EDM & Hip-hop)
BLOCK B “Shall We Dance” (Hip-hop)
EXO “Universe” (Ballad)
Bu kadar devasa bir sektörden birkaç şarkı seçip önermek elbette zor, fakat verdiğim örnekler farklı türlerin aynı pazarda dinleyiciye sunulduğunu göstermek adınaydı.
Özenli Sahneler & Dans Performansları
Türk müzik camiasına “endüstri” demek oldukça zor, zira camia henüz profesyonelleşmiş değil. Kpop endüstrisi ise oldukça sistematik şekilde müzik üreten büyük bir piyasa ve yerli müzisyenlerde olmayıp kpop gruplarında olan özelliklerden biri “etkileyici sahneler”! Yerli televizyon ekranlarımızda kaç tane şarkıcı canlı şarkı söylüyor veya 3-5 dakika için aylarca emek verilmiş, binlerce dolar harcanmış bir performans hazırlıyor? Televizyon ekranlarını bir kenara bırakalım, sanatçıların kaçı kendi konserlerinde sahne dekoru, arka dansçısı, band grubu & orkestrası, havai fişekleri ve daha birçok şeyin dahil olduğu özenli ve kesinlikle etkileyici sahneler vadediyorlar hayranlarına? Hiç kpop grubu sahnesi izlediniz mi? Grupların, tek bir şarkının performansı için ayırdıkları bütçeden haberiniz var mı? Ya da sanatçıların o tek şarkının dansı için kaç hafta pratik yaptıklarını biliyor musunuz? Nerdeyse her kpop şarkısı sahnede bir mizansene sahiptir, dekorundan dansına ve kostümlerine kadar ince ince düşünülür; kocaman bir ekip sahne arkasında bunun için çalışır. A-pop’un büyük isimlerinden izlemeye aşina olduğunuz sahneleri ortalama bir kpop grubu -bırakın büyük konserlerini- haftalık TV programlarında bile- verebilir. TV programı, ödül töreni, konser vb olarak farklı performans örnekleri bırakayım:
Kpop gruplarının hangi platformda olursa olsun, performansları için verdiği zaman, emek, para, özen ortada.. Kpop grupları, dinleyicilerine sevdiği şarkıları etkileyici sahnelerle dinleme şansı veriyor. Hareketli ve dans yoğunluğu fazla olan performanslarda MR üzerine canlı sesleriyle eşlik ediyorlar; fakat fazla dans içermeyen daha ballad şarkıları tamamen canlı söylemeyi tercih ediyor gruplar. Yerli televizyon ekranlarımızda, playback yapmayıp canlı okuyan şarkıcılarımızın pek olmadığını -üstelik dekor, dans, konsept vb başka görsel öğeler de vad etmediklerini- düşününce, kpop gruplarının emeğini göz ardı edemiyor insan..
Müzik Videoları / Klipler
Her kpop albümünün en az 1 şarkısının klibi olur, hatta bazı gruplar bir albümden 2-3 şarkıya da klip çekebiliyor. Kpop kliplerinin kalitesi ise dünya standartlarında. Bırakın büyük grupları, piyasaya yeni girmiş çaylak grupların ya da adı sanı bilinmeyen bir şirketin gruplarının bile klipleri büyük bütçelerle çekiliyor (Bir kpop klibinin ortalama bütçesi 200-300 bin dolar). İyi bir şarkı, klibi olmasa da dinlenir. Fakat iyi bir şarkının iyi bir klibi de olsa fena mı? Kpop gruplarının albümlerine verdikleri emek dinleyicilerine saygı duydukları anlamına gelmez mi? Alelade bir şekilde değil, her daim en küçük detayına kadar düşünülmüş işleri dinleyiciye sunuyorlar. Dinleyici kitlesi bu özeni seviyor. Etkilenmeyi, her seferinde yeni bir şeyler görmeyi seviyor. Merak ediyor. Aynı grubun bir sonraki albümünün nasıl oalcağını merak ediyor. Bu önemli bir unsur, gruplar takipçilerinin meraklarını uyanık tutuyorlar ve bunu sağlayan en önemli araç “müzik videoları”.
Kliplerle ilgili daha detaylı bir yazı için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Nitelik
“Hepsinin birbirine benzediği” söylenen bu insanlar sektöre atılıp şans eseri ünlü olmuyorlar. Her önüne gelen sektöre giremiyor. Biz yerli piyasada daha amatör bir işleyişe aşinayız, rock grupları amatör olarak bir araya gelip mekanlarda çalmaya başlıyor, bazıları tutup büyüyor bazıları dağılıyor. Solo pop şarkıcıları ünlü bir yapımcıya gidiyor şarkı istiyor. Hiç tanınmayan birinin bir şarkısı viral oluyor adını duyuruyor. Bir televizyon programında bambaşka bir konuda biri ünlü oluyor sonra albüm çıkarıyor. Müzik eğitimi alıyor, albüm de yayımlıyor ama bir türlü kendini tanıtamıyor. Yerli müzik camiasında işler biraz daha şans eseri ilerliyor. Kimi zaman hak eden hak ettiğini alamıyor, kimi zaman da olmadık biri büyük ilgi görüyor. Kpop sektöründe işler böyle yürümüyor. Bir idol (*dans eden kpop şarkıcılarına idol adı verilir), bir grupta veya solo olarak albüm yayımlayabilmek için yapımcı bir şirkete stajyer olarak girmek zorunda. Bir idol girdiği şirkette, vokal, rap, dans, oyunculuk, yabancı dil (İngilizce, Japonca, Çince vb.), diksiyon, moda vb birçok farklı konuda senelerce (1-10 yıl arası) eğitim alıyor. Bir stajyer, aldığı eğitim sonrası yeterli görülürse bir grupla çıkış yapmasına izin veriliyor. Aktif promosyon yapan idollerin hemen hepsi temel eğitimlere sahiptir ve çıkış yapmak için yıllarını harcamıştır.
Sektörde kimi gruplar kendi şarkılarını kendi yapıyorlar, kimisi dans koreografilerini bile kendi yapıyor. Kendi klibinin yönetmenliğini yapan grup üyeleri bile var. Yerli piyasada elbette farklı müzik türlerini icra eden çok değerli sanatçılarımız var. Fakat mevzu pop müzik sektörümüz ise şunu vurgulamak gerekiyor: en popüler dediğimiz “yakışıklı, güzel, sesleri bomba starlar”ımızın kaç tanesi şarkılarına kliplerine danslarına bu kadar özen gösteriyor? 4-5 dil bilen kpop idollerinin olduğunu biliyor musunuz? Tüm bunları hayranlarıyla iletişime geçebilmek adına yapıyor bu insanlar. Yani vizyonları kendi ülkeleriyle sınırlı değil. Dışarıya açılmak için planlı programlı ilerliyorlar, yıllarca emek veriyorlar. Kpop grupları, hem şirketlerin hem de grup üyelerinin sistematik çabalarının ürünü. Verilen emek de karşılığını buluyor. Sözün özü, kpopta değer gören şey verilen emek ve özen. Ve bu özen, sektördeki münferit isimlerde değil, sektördeki tüm isimlerde var. Yani kpop bizlere kaliteli bir ürünü ve beğenilere göre farklı alternatifleri garanti ediyor.
Kpop takip etmeyenlerin kpop dünyasına dair en garipseyip anlamlandıramayacakları şeyin başını bence ancak “fandom kültürü” çekebilir. Fanların kitlesel davranışları bence de tuhafsanmaya müsait. Kpop dinleyip fandomlardan haz etmeyen de birçok kişi var. Bir grup ne çıkarırsa çıkarsın dinleyen, yanlışını bile destekleyen, sosyal medyada kitlesel olarak grubunun promosyonunu yapan, “fanlık” için büyük mesailer harcayan bir kitle var, doğru. Fakat bu sadece kpop’a özel bir durum değil. Birçok Amerikalı ve İngiliz şarkıcının da fandomu var ve hepsi benzer şekilde kitlesel hareket ediyorlar. Fandom kültürünün ilk ve tek örneği kpop’ta yaşanıyor değil; dolayısıyla bu konuda eleştiriyi hak eden tek kitle de kpop kitlesi değil. Bir futbol takımının taraftarlarıyla bir müzik grubunun hayranları benzer reflekslere ve davranış biçimine sahip; ama taraftarlık ülkemizde bu kadar tepki görmezken aynı içgüdülerle oluşan hayranlık bağı nedense anlamsız karşılanıyor. Halbuki ikisi de sosyolojik bir vaka. Herhangi bir “şey”i (müzik grubu, futbol takımı, bir oyuncu, bir TV programı artık her ne ise) aşırıya kaçarak destekleme eylemini eleştirmek daha doğru değil mi?
Yıllardır kpop takip ediyorum ve ben de kpop kitlesinin çokça eleştirmişimdir. Ama mevzu iyi müzikse, bir müziksever olarak kpop piyasasının bana vadettiklerinin anlaşılamamasını anlamıyorum. Yerli piyasada çıkan iyi şarkılar ve sanatçılar böyle sistematik bir çabayla, büyük bütçe ve emeklerle sunuluyor olsaydı onlar da hak ettiği değeri görürdü. Günümüz dünyasında iyi bir işin iyi bir sunuma sahip olması gerekiyor. Kpop da bu anlamda talebi karşılıyor, hepsi bu..
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.