Kendine, çevresine, dünyaya karşı dürüst adamın dürüst ve cesur sözleri..
Yongguk’un kimilerine göre fazla melonkolik veya karamsar, kimilerine göre fazla isyankar olan sözleri..
Hiç daha önce uzun uzadıya okumuş muydunuz şarkılarını? Dinlediniz mi demiyorum, hiç kulak verdiniz mi kelimelerine?
Kendiyle ve dünyayla barışmaya çalışan bu adam, zihnini olduğu gibi şarkılarına döküyor. Gelin şarkı sözlerinden birazını beraber okuyalım bugün..
“Hala neyi bilmediğimi bilmiyorum…
Hayatımızın renkleri farklı, hepimiz bir yerlere acele ediyoruz..”
Şarkı: Orange Drive
“Gürültülü hayatım yanlış yolda gidiyor
Her zaman ben olacağım.. Bu bir yolculuk..
Üzgün hissediyorum.. Oturma odasındaki çiçeğim ölüyor
Yalnız hissediyorum ama bu o kadar da kötü bir his değil
Sanırım hüznün içinde sıkışıp kaldım
Kimsenin bilmediği mavi şafağı seviyorum..
Sadece yalnız şarkı söylemek istiyorum
Sadece bugün için gülümsemek istiyorum..
Sadece yalnız dans etmek istiyorum
Kasım sonbahar yapraklarını dökmeye başladığında,
…sarı sokak lambaları bile sıcacık hissediyor
Belki de benim yaşım mutluluğumu yiyor
İşte bu yüzden hayatımda sadece mutsuzluk kaldı
Yolculuğun her zaman bir başlangıcı ve sonu vardır
Uçağım havalandı ama neden inecek bir yer yok…?
Üzgün hissediyorum çünkü bu dünyada Süpermen yok
Gerçekten üzgün hissediyorum çünkü bu dünyada sevgi diye bir şey yok
…çünkü bu yalnızlık hissi çok korkutucu
Kaçmaya çalışıyorum ama depresyonun içinde sıkışıp kaldım
Hikayemi tekrar dinleyecek olan biri var mı?”
Şarkı: Journey
“Ne tür bir müzik bekliyorsunuz?
Üzgünüm ama bu (şarkılarım) benim günlüğüm
Yeni bir şey yok.. Bu sadece benim günlüğüm..”
Şarkı: Diary
(*BangYongGuk adlı ilk tam albümündeki şarkıların hepsi günlüğüne yazdıklarından oluşuyordu, hatta bu sebeple fiziksel albümü de kendi günlüğünün çoğaltılmış haliydi.)
“Kimse elinden tutmuyor, yüz çevirdiler sana
Herkese saplanan düşüncelerin ve herkese saplayan kelimelerin yüzünden sen de çok ağladın
Neden bir labirent içinde kilitlisin?
Kendine güven !
Gözleri siyah ve beyaz yansıtan ayna
Zayıf olabilirim ama sonuna kadar seni(*kendisini kastediyor) teselli edebilirim
Özgürlüğümüzü nasıl engelleyebilirler?
Sana güveniyorum ve sen cesaretle kucaklıyorum
(Dua ediyor)
Lütfen tüm günahlarımı affet
Lütfen bana cesaret, sevgi ve bilgelik ver
Beni aydınlat!
Böylelikle nefes almam mümkün olabilir
Böylelikle bir şeye bağlı kalıp yaşayabilirim
Lütfen bana bu yerle bir eden gücü ver
Lütfen bana dayanma gücü ver böylelikle düşmeyebilirim
Lütfen kötü şeyleri uzaklaştırmam için bana bilgelik ver
Lütfen hayatımdaki insanlar için bana sevgi ver
Bu karanlıkta parlak bir yol ver lütfen
Öfke ve korku yerine kucak dolusu barış ver
Böylece umuda tutunabilirim”
Şarkı: Pray
“Omuzlarımda taşıdığım ağır yük
Kimse taktığım bu maskenin ne kadar korkunç olduğunu bilmiyor
İnsanların alkışları için tutkumu nasıl sattığımı bile bilmiyorum
Ne uğruna, koşmaya devam etmek için bu kadar çaba harcıyorum?
Geriye kalan aşağılık ve suçluluk hissi gerçekliği açığa çıkıyor ve boğazımı düğümlüyor
Hayat kartı bana atılmışsa gerçekten doğru olan nedir?
Başkalarının beni yargılaması ne kadar da basit
İçine kalbimi koyduğum şarkı sözlerimi onlara okumaya bile değmez
Herkes paranın ve şöhretin peşinden gitmek istiyor
Sonucunda benim şarkı sözlerim çöp oluyor, DEFOL!
Neden herkes bana dar penceresinden bakıyor?
Bu dünyada heyecanla yürümek için ne yaptıysam, bu onların gözünde ikiyüzlünün tekinin gururunu korumaya çalışmasıydı
İnsanlar bu genç çocuğa aptalmış gibi baktı
Yetişkinler seni çiğneyip, paramparça edip, seni düşürdükten sonra, utanmadan bir de senin için endişeleniyorlar
Değerler, onların pusulası parayla çevrilmiş
Beni sonuna kadar savunmayın, onlar gibilerine dönüşmektense ayrılmayı tercih ederim.
Bunun mutluluk olduğunu düşünen ve koşan kardeşlerime saygı duyun
Ne yaparsam yapayım, abilerime ve kardeşlerime karşı bir gram bile mahcup olmadan yaşamak isterdim
Bunu mahveden pislikler, dolu karınlarıyla yaşamaya devam ediyor
Geride bıraktıkları kurbanlarına aldırış etmeden (yaşamaya devam ediyorlar)
Tozdan farkı olmayan o cahillerin hepsini unutmaya çalışıyorum
Beni tuzağa düşüren gerçeğin yükünü bırakıp uzaklaşmak ve sadece ağlamak istediğimi biliyorum
İhtiyacım olan da bu sanırım.. Ben kendimin sığınağıyım, değil mi?”
Şarkı: 4:44
(*Eski şirketi TS ile davalık olduğukları ve geleceklerini öngöremedikleri sırada, tamamen kendi imkanlarıyla yazıp besteleyip yayınladığı mixtape. Yıllar sonra solo ilk albümüne bu şarkıyı da koydu.)
“Dünya insanlığı sona erdirmek istiyor, ancak insanlar bunu fark etmiyor
Neden bilimin kehaneti kazandığını düşünüyorsun?
Edebiyat, sanat ve din kim için?
Kabaca bu sistem ruhu yönetemez
Saflık, bağışlanma ve huzur ne anlama geliyor?
İkiyüzlülük ve placebo**, panaptikon*** iktidar açgözlülüğü kırmızı kan olarak geri dönüyor
Yıkım yaratılışın annesidir
Nefret sevginin babasıdır
Zayıflığını sakla, üstün biri gibi nefes al
Kötülüğün sesini biliyorum, iyilik ve kötülükle çiçek açan günahlarını taşıyor
Ruhunu öldür
Eğer kendini üstün görüyor ve kibirle doluysan
Aptal, gerçeğe hoş geldin, gözlerini ve kulaklarını aç
Uyan!
İnsan tanrı olmak istiyor ama çok zayıf
Ben onun özünü gizlemek istiyorum
Seçilmiş hayatı öldür
Ahlak, felaket ve katliam standartları.. Tanrıya hiç adil gelmiyor
Felsefi düşünceler ve esasları, peri masalıdır ve kutsaldır
Kölelik ve ayırımcılık, lanetli doğa. Bu savaş kimin için?
Parlak şehir, kanlı pis koku
İnsanlar hiç rahatsız olmuyor
Unutulmuş dipten sona git, sen gerçek bir şeytansın
Gerçek kötülük sensin
Sen..”
Şarkı: Codex Gigas
Çevirinin altındaki notlar:
* Codex Gigas: Codex Gigas, Dünya üzerinde hala bulunan en büyük orta çağ el yazması. İçinde şeytan resimleri de bulunduğundan ve efsanelerin etrafında oluşturulmasından dolayı ‘Şeytanın İncili’ olarak da adlandırılır.
**Placebo: Plasebo kelimesinin kökeni 14. yüzyıla dayanıyor. Kelime, anlam olarak latince “Sizi hoşnut edeceğim.” anlamına geliyor. Bu yıllarda, ölülerin ardından para ile ağlayan kişiler tutulurmuş ve bu kişiler ağlamaya “Placebo Domino in regione vivorum.” yani “Yaşayanlar aleminde, Tanrı’yı hoşnut edeceğim.” diye başlarlarmış. Aslında, ölünün ardından ağlaması gereken aile üyelerinin yerini tutan ve onlar yerine ağlayarak Tanrıyı ve ölen kişinin ruhunu “hoşnut tutma” görevini üstlenmiş bu kişilere zamanla “Placebo” denmeye başlamış. Zamanla, kelime tıp dünyası tarafından ödünç alınmış ve “ilaç yerini tutan yöntemler” anlamında kullanılmaya başlamış. 1811 yılında, ilk defa Quincy Tıp Sözlüğü’ne girmiş: “hastayı iyileştirmekten çok memnun etmeye yarayan tedavi yöntemleri.”
***Panoptikon: Jeremy Bentham’ın yeni bir hapishane modeli olarak tasarladığı ve Panopticon adını verdiği, zamanına göre (Ondokuzuncu yüzyıl) devrimci sayılabilecek gözetim ve denetim mekanizmasını modern zamanlardaki iktidarın işleyiş biçimini gözler önüne seren bir metafor olarak adlandırılıyor. Panopticon iç içe geçmiş halkalardan oluşan bir binadır ve tam ortasında bir gözlem kulesi bulunur. Mahkumların hücreleri bu gözlem kulesinden rahatlıkla görülebilecek şekilde dizilmiştir. O kadar ki mahkûmun kendisi ne kadar saklanmaya çalışırsa çalışsın hapishanenin mimari yapısı vasıtasıyla oluşturulmuş ışıklandırma düzeneği öyle bir tasarlanmıştır ki mahkûmun gölgesi rahatlıkla görülebilir kuleden. Sürekli gözetim ve denetim altında tutulmakta olduğunu bilen mahkûm şahsiyet zaman içerisinde kendisini kuledeki gardiyanın gözüyle görmeye ve o gözün beklentileri doğrultusunda hareket etmeye başlar. O kadar ki artık kulede bir gardiyan olup olmadığı bile önemsizleşir, zira zaten artık mahkûm hapishanenin gözünü, otoritenin bakış açısını içselleştirmiş ve otomatikman mahkumluk rolünü benimsemiştir. Dolayısıyla çoğu zaman kulede bir gardiyan tutmaya bile gerek yoktur artık, ne de olsa zaten mahkumlar sürekli kulede bir gardiyan varmış gibi hareket etmeyi alışkanlık haline getirmişlerdir.
**** “Üstün biri gibi nefes al” cümlesinde “transdantal” yani deneyüstü, insan aklının sınırlarını aşan, aşkın anlamına geliyor. “Üstün” kelimesi ile bu ifade belirtilmiştir.
“Eskiden üzüldükten sonra mutlu olmak için zamanımız vardı
Parayla övünen rapperları olan şirketlere hiç imrenmedim”
Şarkı: See U Later
Kore’nin Japon egemenliğinden kurtulup ulusal bağımsızlığa kavuşmasının 100. Yıldönümü için yazıp bestelediği şarkı “Coming Home”
———————————————————————————————————————————
“Herkesin aptal olmasını istiyorlar
Kendini dışarı at, dikkatlice bak
Bastırılmış düşüncelerden kurtul
Bağnaz düşünceler ve görüşler bizi öldürüyor
Aynadaki gerçek sen için ellerini kaldır”
Şarkı: BAP – Hands Up
“Toparla kendini, seni yuttuğumu sanmıştım
Bu ağaran şehirde, kirli hava ve soğukluk var
Çürük beyin ve omurgaları kirletiyor
Yozlaşmış gerçeklerin ve kırık öznelerin maskelerinin farkında ol
Özgürlük ! Aşk! Gerçek!”
Şarkı: BAP – Wake Me Up
Ribbon In The Sky (Gökyüzündeki Kurdele), Yongguk’un Sewol Feribot Faciası için yazdığı bir parçadır. Sarı kurdele faciada vefat eden gençleri anma sembolüdür, şarkının isminden anlaşılacağı üzere o kurdelelerin artık gökyüzünde olduğuna gönderme yapılmıştır. İşte o şarkıdan ufak bir kesit:
“Gücün mantığı beni sinirlendiriyor
Oyunu başa sar
Bu kontrol edilen medya bir kurgudan ibaret
Gözleri örtüyor
Tüm bu yolsuzluk saçmalıkları bir seçim
Ağızları kapatıyor”
————————————————————————————————————————————
Şirket tarafından mağdur edilmiş iki rapperın son iş birliğinde, şirkete attığı diss:
“Siktiğimin parası hayatını kontrol ediyor, benden uzak dur, yapabilirim sensiz”
Şarkı: Sleepy feat Yongguk – Trouble
“Sıkışıp kalmış kötüler yüzünden koyu kırmızıya dönen ruha
Perdeyi açıp saklan ve diğer benliğime bak
Neredeyse tamamen yanmış olan duygular ve gerçeklik
Şeytan yüzünden tamamen aptallaşma
Olduğum yerde suç ve ceza beni boğmak için uyandı
Yakında geliyorlar, bu yüzden bir bardak daha Yamazaki”
Şarkı: Yamazaki
Yongguk dolu dolu bir röportajını okumak için BURAYA ve BURAYA, ilk tam albümünü inceleyip dinlemek için BURAYA, günlük şeklindeki fiziksel albümün detayları için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.