Güney Kore’nin gayri safi yurtiçi hasılasının 4.65 milyar dolarını oluşturan ve The Beatles’a listelerde rakip olan yedi kişilik K-Pop grubu, The Hollywood Reporter’ı Seul’e davet ederek; gelecekleri, Suudi Arabistan’da sergileyecekleri performansları, ufukta görünen askerlik hizmeti ve olası bir Grammy adaylığı hakkında konuştu: “Mutlak bir rüya gerçek oluyor.”
Restoranın adı, danıştığım çevrimiçi tercümana göre susam eti ya da yıllandırılmış domuz anlamına gelen Dotgogi. Normalde masa bulmak için haftalar süren bir bekleme listesi var (kurutularak yıllandırılan domuz göbeğiyle meşhur) ama Güney Kore/Seul’de bu nemli ağustos akşamında ben, VIP özel salonundaki bir masaya doğru vals yapıyorum.
Ne kadar başarılılar? BTS, (yarattıkları histerik fan-mania açısından da karşılaştırıldıkları) Beatles’tan bu yana, Billboard 200 listesinde bir yıldan daha kısa sürede 1 numaralı üç albüme sahip ilk grup. Daha şaşırtıcı olanı, şarkılarının çoğunluğu Korece. En son albümleri Map Of The Soul: Persona, yayımlanmasından sonraki altı ay içinde, 562.000’i Amerika’da olmak üzere 3.5 milyon kopya sattı. Halsey’nin çekici bir kısımla (Oh my my my!) eşlik ettiği, şeker renkli müzik videosuyla “Boy With Luv”, YouTube’da 48 saatten daha kısa sürede 100 milyon izlenmeyi geçti – nisan ayında yayımlandı ve şu anda 600 milyon izlenmeye yaklaşıyor. Aynı ay, Spotify’da 5 milyar streami aşan ilk Asyalı grup oldular. Ve sonra canlı konserleri var. Üç aylık aradan sonra ekim ayında devam edecek olan 2019 turunun Amerika ayağına olan talep o kadar şiddetliydi ki, birkaç dakika içinde ortalama fiyatı 452 dolar olan 300.000 koltuğun hepsini satan Ticketmaster’ın sunucuları birkaç kez çöktü.
Ticari satışlara (130 milyon değerinde kitaplar, t-shirtler, kozmetik ürünleri, mücevherler, bebekler ve diğer markalı hatıralık eşyalar – eBay’de şu anda BTS’le ilgili 40.000 ürün satılıyor) ek olarak turizm gelirleri ve diğer gelir kaynaklarıyla BTS ekosistemi o kadar muazzam ki, Güney Kore’nin gayri safi milli hasılasının 4.65 milyar dolarını oluşturuyor. Bu, Samsung ve Hyundai ile aynı ligde olmak için yeterli bir rakam.
“Biz kendimizi [diğer K-Pop gruplarından] daha iyi değil, en iyisi olarak varsaymalıyız.” diyor BTS’in 25 yaşındaki karizmatik lideri RM. “Oraya, o sahneye çıktığımızda, fethetmek için oradayızdır. Biz tekiz, diye düşünürüz.”
48 saat öncesinde, Asiana Airlines’ın Los Angeles’tan Seul’e giden uçuşunda, kucağında bir yığın BTS kitabıyla oturan tek 47 yaşındaki adamdım. Her nesilde bir kez görülen pop kültür fenomeni olarak statülerinin farkındayken –geçtiğimiz nisan ayında, diğer 4 milyon izleyiciyle birlikte Saturday Night Live’da onları izlemiştim ve 22.2 milyon abonelerinin olduğu YouTube’daki müzik videolarını deneyimlemiştim- BTS tarihinin bazı ince noktalarında, nereden geldiler, neden milyonlarca insana bu kadar çekici geliyorlar ve hatta BTS ne anlama geliyor (Bulletproof Boy Scouts ama bundan daha öte bir anlam taşıyor), biraz bulanık olduğumu itiraf ediyorum.
İşte, 13 saatlik Pasifik ötesi yolculukta öğrendiklerim: Hepsi 20’li yaşlarda yedi kişiler –RM, Jin, Suga, J-Hope, Jimin, V ve Jungkook ve Güney Kore müziğinin önemli ismi Bang Shi Hyuk namı-diğer “Hitman” Bang, K-Pop sektörünün sütunlarından biri olan Big Hit Entertainment fabrikasında grubu bir araya getirdiği 2012 yılından beri, birlikte dans edip şarkı söylüyorlar.
BTS, teknik olarak K-Pop şarkıları –pop, hiphop ve çağdaş R&B’nin belirgin bir şekilde Koreli (yani pırıl pırıl) prizmasından geçirilmiş bir türü- söyleyen K-Pop hareketi olsa da, Bang’ın, zaman zaman insan hakları ihlalleriyle sınırlandırılmış türün boğucu sınırlamalarından kurtulma arzusundan doğdular.
1990’larda ortaya çıkmasından bu yana K-Pop, kısmen Motown, kısmen Açlık Oyunları oldu. Binlerce özenti K-Pop yıldızı, ‘American Idol’ tarzında seçmelerde düzenli olarak rekabet ediyor. Aralarında bir sonraki seviyeye geçebilecek kadar şanslı olanlar, bazen tehlikeli diyetlere, sıkı sosyal kurallara (ilişki yok), zorlayıcı prova programlarına, zorunlu plastik cerrahi ve cilt beyazlatma prosedürlerine maruz kaldıkları gizli K-Pop eğitim kamplarında zanaat öğrenerek yıllarını harcıyor. Bazıları hayatta kalamazken, yalnızca en iyilerin de en iyileri gerçek bir K-Pop grubunda yer alıyor. 2017’de, bir diğer popüler K-Pop grubu olan SHINee’nin bir üyesi, intihar notunda “içten kırıldığını” yazarak kendi canını aldıktan sonra, sektör yoğun bir incelemeye tabi tutuldu.
Bang, daha sonra bir e-mail ile “Sektör pek çok mantıksız uygulama geliştirmişti” diye açıkladı. Tombul ve gözlüklü, fotoğraflarda hiç de K-Pop’ın Svengali’si* gibi görünmüyor –O daha çok, Kore’nin daha kibar ve centilmen olan Simon Cowell’ı* gibi. “Kendi şirketimi yönetirken, bu uygulamalarla uzlaşıya varmadan, K-Pop sektörünün gelişmesine katkıda bulunabilecek uzun vadeli bir vizyon sunabilmek için elimden gelenin en iyisini yaptım.”
Elbette ki Bang, yalnızca işi temizlemekle ilgilenmiyordu. O ayrıca, hepsine hükmedecek bir K-Pop süper grubu yaratmak istedi. Stratejisinden bahsederken, “Güçlü bir farklılık yaratmak yerine, mevcut başarı formülünü kıyaslamaya odaklandık.” diye belirtiyor. Her şey 2010 yılında, o zamanlar 15 yaşında olan, Friends’in tekrarlarını izleyerek kendi kendine İngilizce öğrenen, dahi seviyesinde IQ’ya (148) sahip RM (gerçek adı Kim Namjoon olmasına rağmen Rap Monster’ın kısaltılmış hali) ile tanıştığında oluşmaya başladı. RM; Justin Timberlake ve diğer başka isimleri dolandıran ve 2016’da, 300 milyon dolarlık Ponzi dalaveresini yönetmekten hapis cezası yatarken ölen, rezil Amerikan müzik patronunu referans göstererek, “Kore’de bazı kötü insanlar var – birçok Lou Pearlmans.” diyor. “Fakat biz Bay Bang ile konuşurken, ona çok saygı duyduğumuzu hissediyoruz.”
Jungkook, patronun aynı ölçüde coşkulu bir değerlendirmesini yapıyor. Çevirmen aracığıyla, “Bize yapmak istediğimiz her şeyi yapma özgürlüğü veriyor. Tam olarak nasıl ifade edeceğimi bilmiyorum ama sanırım birbirimize ihtiyacımız var.” diyor.
Lideri RM olan BTS, başlangıçta bir hip-hop grubuydu. Fakat Bang, daha radyo dostu bir yöne gitmeye ve “bir ABD pop formülü” olarak isimlendirdiği şey için, vokallerle rapçileri birleştirmeye karar verdi.
O dönem -2012’de- Big Hit Entertainment’ın kendi idol eğitim programında yaklaşık 30 genç erkek vardı ve Bang nihayetinde sihirli yediye ulaşana kadar çeşitli kombinasyonları denemeye başladı: Ulusal dans şampiyonu J-Hope (gerçek adı Jung Hoseok, şu an 25 yaşında); içgözlemsel rapçi Suga (Min Yoongi, 26 yaşında); gelecek vadeden aktör Jin (Kim Seokjin, 26); grubun maknae’si (grubun bebeği anlamına gelen bir K-pop terimi) olarak sevimli surat Jungkook (Jeon Jungkook, 22) ve duygusal şarkıcı olarak V (Kim Taehyung, 24). Katılan son kişi, yastık dudaklı ve fazla çekici, çağdaş dansçı Jimin’di (Park Jimin, 24).
Big Kids ve Young Nation da dahil olmak üzere, yeni erkek grubu için birçok isim düşünen Bang, “Hepsinin müziğe dair güçlü bir tutkusu ve anlatmak istedikleri hikayeleri vardı” diyor. Fakat BTS –İngilizce anlamı “Bulletproof Boy Scouts” olan Bangtan Sonyeondan’ın kısaltmış hali- onun favorisiydi. Kore toplumunun muhafazakar beklentileriyle Y kuşağının* duyarlılığını karşı karşıya getirecek bir nesiller arası savaşı anımsatıyordu. “BTS, çevreyi sembolize ediyor” diye açıklıyor. “Bu neslin acılarından kaçınmadılar ve kendi nesillerinden bahsetme konusunda dürüst davrandılar. Ve onlar, ötekileştirilenlerin hakları ve adalet arzusunun arttığı bir zamanda bir araya geldiler. Bence, bu sağlıklı kombinasyon global başarılara yol açtı.”
Fakat hemen başarılı olamadılar. Aslında, 2014’te Los Angeles’a ilk geldiklerinde, The Troubadour’daki ilk ücretsiz konserlerine insan toplayabilmek için, kelimenin tam anlamıyla şehri dolaştılar. Yalnızca 200 kişi geldi. Beş yıl sonra, New York’taki Citi Field’ı ve Pasadena’daki Rose Bowl’u dolduruyorlar –ARMY (“Adorable Representative M.C. for Youth”un kısaltılmış hali) olarak bilinen, bir internet seferberliği lejyonu olan muazzam hayran kitlelerinin bir kanıtı.
2016’da, grubu ABD pazarına sokmasına yardım etmesi için Big Hit tarafından tutulan, 45 yaşındaki menajer Eshy Gazit, “Mümkün olduğunca fazla kapı açma hedefiyle, büyük bir gerilla kampanyası başlattık –radyo, TV, basın” diye anlatıyor. “Ve interneti unutmayalım; sosyal medyadaki katılımları katlanarak büyümeye devam etti.” Sonuçta Koreli grubu ABD listelerinin zirvesine çeken şey, üyelerin “zarif olmayan karizması” ve eski usül zamanlamanın bir kombinasyonuydu, diye ekliyor Gazit. “İnternet çağındaki müzik sektörü, her açıdan global. Artık müzik tüketimi parmaklarımızın ucunda.”
Dotgogi’de, grup üyelerine LAX’ten aldığım yedi küçük rozet ile –Hollywood simgeli, Beverly Hills simgeli ve diğer bazı hediyelikler- buzları kırmaya çalışıyorum. Çocuklar bu jesti beğenmiş gibi görünüyorlar ya da en azından numara yapma konusunda iyiler. Ne oluyor demeye kalmadan, dünyanın en ünlü grubuyla soju shot’larını yuvarlayıp, marul dürümlerini (menünün çevrimiçi tercümesine göre 506 saat dinlendirilen domuz göbeğiyle dolu) paylaşıyorum. J-Hope, yiyip içmeyen tek kişi; neşelice, dermatolog tarafından belirlenen bir meyve suyu detoksunda olduğunu açıklıyor.
13 Ağustos, onlarla buluşmak için elverişli bir gün –uluslararası manşetlerde BTS’in dağılacağıyla ilgili spekülasyonları körükleyen tatillerinin duyurusundan yalnızca iki sonra. Suga, çevirmen aracılığıyla, “Bu büyük bir olay değil” diyerek söylentileri pas geçiyor. “Bu, kelimenin tam anlamıyla bir tatil.”
Onların yalnızca, bir yemekte bir araya gelmiş, akıllı telefonlarında gezinen, Jin’in azimli bir Louis Vuitton satıcısıyla ilgili hikayesine kahkaha atan ve tatil planlarını paylaşan yedi üniversite arkadaşı olduklarını düşünürdünüz. Bazıları tatilini, bir yılı aşkın süredir görmediği ailesiyle birlikte geçirecek. RM, sanat eserlerini görmek için Venedik/İtalya’ya gidiyor. “Ben sadece Netflix’teki Stranger Things’i izlemeyi, yemek yemeyi ve bira içmeyi seven bir gencim. Fakat CNN ve BBC’yi açıyorum ve bizim tatilimiz hakkında konuşuyorlar. Sanki farklı bir dünyada yaşıyoruz gibi hissettiriyor.”
Elbetti ki farklı bir dünyada yaşıyorlar. Bang, diğer K-Pop yöneticilerinden daha uzun tasmalar takıyor –rakip grupların aksine onlar, kendi şarkılarının çoğunu yazıyor, solo şarkılar ve mixtape’ler yayımlıyorlar ve konserlerde duygusal konuşmalar yapmakta özgürler. En derin korkularını ve arzularını, çığlık atan 45.000 hayrana dile getirerek konserlerini devasa grup seanslarına dönüştürüyorlar. Fakat yine de bir balonun içinde yaşıyorlar. Turda ya da tatilde değillerse, yedi erkeğin hepsi Güney Kore’nin en pahalı kompleksinde, 7 milyon dolarlık bir apartman dairesini paylaşıyor. Yurt tarzında (duvarları Bansky’nin sanat eserleriyle süslü bir yurt olsa da), iki ya da üç kişi aynı odada uyuyor. Ve dünyaları özet jetler, koruma ve menajer ordularıyla doluyken, özel hayatları –buna özel hayat denebilirse- titizle izleniyor. Jungkook, Kore Yarımadası’nın güneydoğucu yakınlarındaki Geoje Adası’nda, 22 yaşındaki bir kadınla görüldüğünde Big Hit, romantik bir ilişkide olduklarını öne süren haber kuruluşlarına karşı yasal işlem tehdidinde bulundu. Görünüşe göre, kız arkadaşların pop star fantezisinin bir parçası olmaması gerekiyor.
Çocuklar, süper kontrollü yaşam tarzlarına sinirlenirlerse, bunu kendilerine saklarlar. Aslında konuşma ne zaman tartışmalı –ya da sadece biraz kışkırtıcı- hale gelse, cevapları bir Disney animasyon karakterinin bütün doğaçlamalarını içeriyor. Örneğin, politik olarak yoğun bir dönemde Amerika turlarına devam etme konusunda bir çekinceleri olup olmadığı sorulduğunda, RM’in beyninde bir kilit kapanıyor gibi görünüyor. “BTS, savaş ve barış ya da küresel açlık ve yoksulluk gibi büyük meseleler hakkında konuşmaz” diyerek soruyu boşa çıkartıyor. “Hem Amerika’da hem de Kore’de çok fazla sorun var. Bence mesaj, küçük şeylere bakmanın yanı sıra, kendini sevmek.”
Öte yandan, etkileşimlerinin çoğu sosyal medya üzerinden olsa da, hayranlarına yaklaşımları daha insancıl olamazdı. Her ne kadar sosyal ayak izleri muazzam olsa da –Twitter’da, tüm zamanların en çok rt alan yirmi beş paylaşımın üçü onlara ait; yalnızca Barack Obama’nın o kadar çok var- bazen yemeklerine dalacak, kendilerinin küçük ev videolarını yayımlayacak (Bangtan Bomb diyorlar) ve hatta şahsen yorumları cevaplayacaklar. Jin, “Bunu yapıyoruz, çünkü gerçekten seviyoruz” diyor.
Yine de, şüphesiz beş haftalık bir tatili hak ettiler. Özellikle de; yayımlanan üç albüm, rekor kıran bir tur belgesi (dünya çapında 24 milyon dolardan fazla hasılat yapan Bring the Soul: The Movie) ve yalnızca Saturday Night Live ile kalmayıp, Late Show With Stephen Colbert’ta (The Beatles’ın siyah-beyaz bir taklidini sahneledikleri), HBO’nun Euphoria dizisinin soundtrackinde (‘Euphoria’ şarkılarını söyleyerek ya da başka bir şey) ve Birleşmiş Milletler’de (dünya gençliğini ‘kendini sevmeye’ ve ‘kendinden bahsetmeye’ davet ettikleri) göründükleri, hummalı bir ABD faaliyetinin yer alığı kasırga gibi bir yılın ardından.
Ultra rekabetçi grup için, “En iyi İkili/Grup” dalında Maroon 5 ve Imagine Dragons’u yendikleri 2019 Billboard Müzik Ödülleri’ne katılımları, özellikle önemli bir andı. Düzinelerce müzik ödülü ve ünvanın olduğu K-Pop dünyasında, ödüller başarının önemli bir göstergesi –ve şimdi hepsinin en büyüğü, bir Grammy, kıvrandırırcasına ulaşılabilir görünüyor (adaylar 20 Kasım’da açıklanacak). “2019 Grammy’de ödül sunarken, ‘Geri geleceğiz!’ demiştik” diyor RM. “Bu nedenle, umarım sözümüzü tutabiliriz. Mutlak bir hayal gerçekleşmiş olur. Sadece düşünmek bile heyecan verici.”
16 Eylül’de sona eren beş haftalık aranın ardından grup, K-Pop eziyetine geri döndü. Mayıs ayında Rose Bowl’da (iki gün kapalı gişe olan ve 16.5 milyon dolarlık bilet satışıyla bir başka rekor kırılan) başlayan ve 10 Ekim’de Suudi Arabistan’daki Kral Fahd Uluslararası Stadyumu’nda devam edecek olan “Love Yourself: Speak Yourself” dünya turunu yeniden başlatıyorlar. Konser, Veliaht Prens Muhammed bin Salman’ın talebi üzerine gerçekleşiyor ve tartışmalara neden oluyor (özellikle de Nicki Minaj, temmuz ayında orada vereceği konseri iptal ettikten sonra). RM; Muhammed bin Salman’ın, Washington Post muhabiri Jamal Khashoggi’nin* cinayetiyle ilişkilendirildikten sonra, Suudi Arabistan’da konser verme kararıyla ilgili, (son derece dikkatle) “Kolay olduğunu söyleyemem” diyor. “Fakat resmi olarak davet edildik. Orta Doğu’da performans sergileyeli uzun zaman oldu –Sanırım en son 2015’te Dubai’deydi.” Jimin, “Basitçe dile getirecek olursak, insanların bizi görmek istediği bir yer varsa, oraya gideriz. Gerçekten böyle hissediyoruz.” diye ekliyor.
Şu an için, hayranların BTS’i görmek için yaygara koparmadığı bir yer bulmak zor –en azından belirli bir demografinin hayranları. Kore’de yapılan bir çalışmaya göre, BTS hayranlarının %83’ü kadın ve onların %45’i 10 ila 30 yaş arasında (yalnızca %4’ü 50’lilerinde). Amerika’da da izleyiciler genç kadınlara doğru eğim gösteriyor, ancak yaş ortalaması yükseliyor: Çevrimiçi bilet satış sitesi Vivid Seats’e göre, 2018’deki bilet satışlarının %50’sini 18-24 yaş arası kadınlar oluşturuyorken, bu sayı, genel olarak biletlere olan talebin arttığı, Rolling Stones ve The Eagles gibi efsaneleri bile aştıkları 2019’da, %39’a düştü. Bu hayranların, ne kadar süre ilgili kalacaklarını söylemek imkansız. Karşılaştırılabilecek son şöhret, altı yıllık birliktelikten sonra 2016’da belirsiz bir araya giden ve üyeleri, solo kariyerlerinde çeşitli başarılar yakalayan One Direction’dı. Ancak BTS, yakın zamanda Big Hit’le olan sözleşmesini 7 yıllığına uzattı ki bunun anlamı, yedi yıldız 30’larında K-Pop’a hükmedebilir. Bang yalnızca, “Eşi benzeri görülmemiş bir global başarıya ulaşan sanatçılara, en iyi şartları sunmak ve en iyi şekilde davranmak gerektiği, bizim felsefemizdir.” diyerek anlaşma maddelerini paylaşmıyor. Ancak K-Pop basınında, her bir üyenin değerine dair çok fazla spekülasyon yer alıyor. Çocukların, her ne kadar bireysel temsilcileri olmasa ve tamamen Bang’ın Big Hit’ine ait olsalar da, yalnızca ticari ürün satışlarından 8 milyon dolar kazandıkları bildirildi. Bloomberg’in Milyarderler Index’ine göre Bang’ın kendisi 770 milyon dolar değerinde.
Ufukta göze çarpan, potansiyel bir sorun var: Askerlik hizmeti. Güney Kore, 28 yaşına geldiğinde her erkeğin, 2 yıllığına orduda hizmet etmesini bekler –yani, aralık ayında 27 yaşına girecek olan Jin için saat işlemeye başlıyor. ARMY’lerin çabalarına rağmen, K-Pop idolleri için bile istisna yapılmayacak gibi görünüyor. Bang, “Şirket, askerlik hizmetinin bir görev olduğuna inanır ve üyeler hizmetlerini yerine getirinceye kadar ve ondan sonra da, BTS’in en iyisini göstermeye çalışacağız.” diye belirtiyor.
BTS şimdilik, grubun yaptığı şeye devam etmekten memnun. TV ya da film kariyerine dair hayalleri yok – en azından İngilizce konuşmaları gerekenlere dair (2014’te Hollywood’a gidip, rapçi Coolio tarafından yönetilen hip-hop acemi eğitim kampına tabi tutuldukları bir Kore reality şovu olan BTS American Hustle Life’da yer aldılar). Müziklerine odaklanmaktan son derece mutlu olduklarını ve hepsi de BTS şarkılarına katkıda bulunan Chainsmokers, Ed Sheeran, Nicki Minaj ve Halsey gibi, Batı listelerinin zirvesinde yer alan sanatçılarla işbirliği yapmaya devam etmekte istekli olduklarını söylüyorlar (hepsinin dağıtımı Amerika’da, The Orchard/Sony Music tarafından yapıldı).
Domuz göbeğinin son parçasını silip süpüren Jimin, “Bu işi sürdürmek için birbirimizi gerçekten zorlamıyoruz” diyor. “Öyle bir şey değil. Birlikte şarkı söyleyip dans ederken çok eğleniyoruz ve bunu devam etmesini istiyoruz.”
Suga, parti politikasını yineleyerek şöyle devam ediyor: “Bedenlerimiz dayandığı sürece, aynı şeyi 10 yıl daha yapacağız.”
Kaynak: The Hollywood Reporter
* Svengali: George du Maurier’in, 1895 tarihli romanı Trilby’nin kurgusal bir karakter. Svengali; İrlandalı bir genç kız olan Trilby’yi baştan çıkarıp yöneten, sömüren ve ünlü bir şarkıcı yapan kötü bir adamdır.
* Simon Cowell: Şu an “America’s Got Talent”da jüri üyeliği yapan yetenek kaşifi, TV yapımcısı ve girişimci.
* Y Kuşağı: 1981-1996 tarihleri arasında doğan kuşak.
* Jamal Kashoggi: Cemal Kaşıkçı
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.