Okuyacağınız bu yazı The Korea Times’da 2 Ağustos 2019 tarihinde Kang Aa-young tarafından kaleme alınmış makalenin çevirisidir.
Yazıda kullanılan fotoğrafları The Korea Times‘a paylaşılan tüm fotoğrafların altında İngilizce şunlar yazmaktadır: “Seo tarafından sağlanan bu fotoğrafta Türk müşterilerden bir grup görülmektedir. SCJ’nin deniz aşırı ülkelerden üye/mürit edinme faaliyetlerinin yürütüldüğü kafe İstanbul-Türkiye’dedir. Seo’ya göre K-pop hayranları Kore müzikleriyle dans etmek, ünlü yıldızlara mektup yazmak ve Kore kültürünü öğrenmek için toplanmaktadır. Soyadı Seo olan SCJ’nin eski bir müridi tarafından sağlanmıştır”
**
SCJ’nin deniz aşırı ülkelerde kandırma amaçlı yürüttüğü faaliyetler ve üyelere (mensup/mürit) insanlık dışı muamelelerle ilgili bir kurban sessizliğini bozdu.
Denizaşırı ülkelerde faaliyet gösteren “Beyni yıkanmış” Koreli kadın Türk vatandaşlarını uyarıyor.
Seo, 29 yaşında sekiz yıldır bir kabusun içinde yaşayan eski bir hemşire. Sadece soyadı ile kendini tanıtıyor.
Onun tutkulu kişiliği ülkesini terk ederek Türkiye’ye gelmesine ve ” Shincheonji Church of Jesus, the Temple of the Tabernacle of the Testimony (SCJ)” (Shincheonji İsa’nın Klisesi, Şehadet Tapınağı – diye çevrilebilir sanıyorum) adına misyonerlik faaliyetleri yürütüp, mesajlarını yaymak, deniz aşırı ülkelerden SCJ için üye kazandırmaya çalışmasına yol açtı.
O (yani Seo) birkaç ay önceye kadar kendisini SCJ tarikatının/grubunun müridi olarak tanımlıyordu. Seo Türkiye’ye geldikten sonra kendi başına tarikata 60 kadar üye kazandırdığını ve bu sayının hızla artmaya devam ettiğini belirtti.
Seo; “SCJ inananlarını 3 farklı gruba ayırıyor: politikacılar, gençler ve yabancılar. Eğer bir üye yabancılardan bir mürit kazandırırsa o kadın ya da erkek hakkında yabancı birini kazandırdığı için liderler arasında övgüyle söz ediliyor” dedi.
SCJ tarikatına bağlı 12 “tribe (kabile-grup)” dan birine mensup olan Seo kendi grubunun iyi iş çıkarmadığını düşünmüştü. Gerçekten onun grubu performans sıralamasında en altta yer alıyordu. Seo “Beynim yıkandığından yaptığım şeyin kötü olduğunu bilmiyordum. Sadece diğer üyeler için lider bir örnek olmak istemiştim” dedi.
Seo’nun Türkiye’deki grubu, Türkiye’yi sınırsız olasılıkları olan mavi bir okyanus olarak düşünmüştü. Yerel kültür ve ülke çekici görünmekle birlikte çok sayıda insan Kore dalgası nedeniyle Koreliler hakkında olumlu düşüncelere sahipti.
Seo 10 kişiden oluşan “deniz aşırı ülkelerden üye/mürit kazanma” ekibinin en önemli üyelerinden biri haline gelmişti ve doğru yolda olduğunu hissediyordu.
Seo; “Bir eğitmenimiz bir kişinin nihai hedefine ancak ülkesi ve işi de dahil her şeyini terk ederek, kendisini SCJ’ye adaması ile ulaşacağını söylemişti. Bu da bana ülkeyi terk etmek kaderimmiş gibi hissettirmişti” dedi.
Seo ise “inancını temsil etmek” için en iyi fırsatın bu olduğunu düşünecek kadar umutsuzdu.
Her şey bundan sonra oldu. İki hafta içinde Seo işini bıraktı, erkek arkadaşı ve ailesine iş için Türkiye’ye gidip, sadece bir yıl süreyle orada çalışacağı hakkında yalan söyledi. Ailesini onu durdurmak istese de o (Seo) resmen kaçar gibi gitti.
Seo; “Türkiye’ye vardığımda bu projenin bir yılda bitirilemeyeceğini fark ettim. Hızlıca ve kolayca yapılacak iş değildi. Yeni üyeler/müritler kazanmak için en az iki yıla ihtiyacım vardı” dedi.
Geçtiğimiz Salı akşamı o (Seo) annesiyle birlikte Guri’deki (Gyeonggi Eyaletinde) danışma merkezine gelerek deneyimlerini The Korea Times’a anlattı. Konuşmaya başlamadan evvel kimliğini göstermesi talep edildi. Ve derince iç çeken Seo tartışmalı faaliyetleriyle bilinen söz konusu kilise adına yaptığı tüm faaliyetleri anlatacağını beyan etti.
Seo; “Ben Türk vatandaşlarının o grubun tam olarak ne yaptığını ve hâlâ neler yapmakta olduğunu bilmesini istiyorum” diye itirafa başladı.
Seo’nun Türkiye’deki hayatı korkunçtu. O ve birlikte çalıştığı ekip üyeleri tek bir odayı paylaşıp günde bir ya da iki öğün yemek yiyordu. Bazı üyeler Türk vatandaşlarıyla evlenmeye bile zorlanıyordu.
Seo; “Bekar kişiler çoğunlukla beyin yıkama konusunda hedeftir, benim gibi.”
Seo Türkiye’de faaliyet gösteren grubun misyonerlik işini tamamlayabilmesi için durmaksızın çaba gösterenlerden biriydi.
Seo; “Ben Türklerin sırf SCJ’nin faaliyetleri yüzünden tüm Korelilerden tamamen yüz çevirmesinden korkuyorum. Bu yüzden sessizliğimi bozmaya karar verdim. Onların yaptığı Kore’nin imajını zedelemek” dedi.
Seo; “Onlar (yani misyoner faaliyet gösteren ekibi) esas amaçlarını insanlara doğrudan söylemiyor. SCJ üyeleri dini görüşlerini gizleyerek Türkiye’de sadece çalışmak veya arkadaş edinmek üzere bulunduklarını söylüyor, ben de dahil. Onlara burada hemşirelik yapacağımı söylemiştim.” dedi.
Seo, “Tüm bu aldatmaca sonrasında Türk halkı mutlaka ihanete uğramış hissetmiştir, Ben düşündükçe hâlâ utanıyorum. Türk halkı arasında Kore’nin imajı diğer ülkelerle kıyaslandığında oldukça iyi. Misyonerler Kore kültürünü yerli halk ile yakınlaşmak için bir araç olarak kullanıyor” dedi.
Türkiye’de misyonerlik projelerinde faaliyet gösteren Seo bunun birkaç aşamalı olduğunu söyledi. Sabah 7’de başlayıp öğlene dek durmaksızın online ve offline (sanal alemde ve gerçek hayatta) olarak çalışıyordu.
Başlangıçta tanıtma aşamasında Seo; bir kafede K-pop hayran toplantıları adı altında savunmasız hayranların dikkatini çektiklerini; söz konusu kafenin çoğunlukta EXO ve BTS hayranlarıyla dolup taştığını söyledi.
İlk katta Kore yemekleri satarak para kazandıklarını ve K-pop hayranlarının dikkatini çekmek için bodrum katta buluşmalar ayarladıklarını söyleyen Seo, gelen kişilere asla kiliseye üye olmalarını amaçladıklarını söylemediklerini belirtti.
Etkinliklere gelen kişilerle arkadaş olduktan sonra Seo esas amaçlarını anlatmak üzere toplantı ayarladıklarını söyledi.
Seo; “Kafenin varlığı para kazanmak ve gizli misyonerlik faaliyetine yeni üyeler dahil etmek açısından önemli. Bizler sıradan ziyaretçileri/müşteriler arasında potansiyel gördüklerimizde çoğunlukta dışarıda buluşmayı tercih ediyoruz” dedi.
Seo; “Bazen hayranlar Koreli yıldızlara mektup yazıyor. Biz ise onları o Koreli yıldızlara ulaştırabilirmişiz gibi davranıyoruz”
Seo Kore kültürünün popülerliği sayesinde işlerini daha kolaylıkla yürütebildiğini söylüyor.
Korece sınıfları da söz konusu faaliyetlerde kolaylık sağlıyor.
Seo; “Farklı şehirlerden gelmiş çok sayıda Türk vatandaşı vardı. Onların uzaklara seyahat etmek için yeterince parası yok ama yeni kültürlere fazlasıyla açıklar. Özellikle Kore kültürünü çok seviyorlar” dedi.
Çok sayıda yeni üye kazanmayı başaran misyoner grup bu yeni üyeleri kullanarak daha da fazla üyeyi kendilerine kattı.
Seo bir ziyaret için Kore’ye döndüğünde ailesi onun SCJ’ye üye olduğunu fark etti ve onu misyonerlik faaliyetlerini bitirmeye zorladı. Sanki inancını yitirmiş gibi Seo’nun dünyası başına yıkıldı.
Seo’nun aniden Türkiye’ye kaçışı gibi geri dönüşü de birdenbire oldu.
Seo; “Neredeyse bir Türk ile evleniyordum” dedi.
Geriye dönüp baktığında Seo yaptığı iş hakkındaki gerçeklerin bilinmesi gerektiğini düşünüyor.
Seo; “İnsanlar gerçeği bilmiyor. Farkına vardıklarındaysa çok geç olmuş oluyor” dedi.
Kaybettiği yıllara rağmen Seo Türkiye’deki deneyimleri hakkında insanları aydınlatmayı amaç edinmiş genç bir kadın.
SCJ isimli kilise tarikatının 2014 yılından itibaren Kore dışında üye sayısını hızla arttırdığı biliniyor. Gyeonggi Eyaletindeki Guri Cult Counseling Center (Guri Tarikat Danışma Merkezi? denebilir sanıyorum) verilerine göre SCJ’nin 22.000 tane deniz aşırı ülkelerden üyesi/müridi var ki bu toplan üye/mürit sayısının yüzde 10’u kadar demek oluyor.
Türkçe Çeviri : Ice Queen # 34
Haberin orijinal kaynağı: http://m.koreatimes.co.kr/pages/article.asp?newsIdx=263104
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.