“Koreli olmak artık cool”
Bir grupta olmak havalı bir şey, özellikle de mevzubahis grup Linkin Park ise!
İkonik Amerikan rock grubu, 1996 yılındaki debutlarından bu yana “In the End” and “Numb” dahil olmak üzere sayısız hit çıkardı ve uzun bir ödül listesine sahip. 2017’de vokalistleri Chester Bennington’ın trajik kaybından beri grup ara vermiş durumda.
Grup yine de varlığını devam ettiriyor ve Joe Hahn, DJ olarak geride durarak yıllarca süren bu mucizevi yolculuğunun bir parçası oldu. 42 yaşındaki Koreli Amerikalı sanatçı, Güney Kore’yle Linkin Park’ın hikayesini paylaşıyor ve buradaki bir TV programında müzisyen adaylarına önerilerde bulunuyor.
Hahn, müzik endüstrisinin büyük yerli isimleriyle beraber, JTBC’nin “Super Band” adlı yetenek şovunun 12 Nisan’da yayınlanan ilk bölümünde juri üyesi oldu.
Seoul’deki The Korea Herald ile yaptığı son röportajda, “Yarışmacıların yetenekleri muhteşem. Her hikaye çok farklı ve benzersiz”dedi.
“Onları neyin beklediğini bilmiyorlar ve başka biriyle, üçüncü kişiyle, dördüncü kişiyle -sayısı ne olursa olsun- karşılaşmalarında bir sihir var.”
Linkin Park’ın bir parçası olarak Hahn hikayesini yarışmacılarla paylaşmayı umuyor. Şimdi ünlü olmalarına rağmen, grup başlangıçta zorluk çekmiş. İlk başta, yapımcılar grubun sadece tuhaf müzik yapan bir grup çocuk olduğunu düşünüyorlarmış.
“Kimse bizimle sözleşme imzalamak istemedi, hemen hemen her şirketle görüştük. Ve insanlar bizi anlamadı. Daha fazla hip hop ya da rock yapmamız konusunda karar vermemizi istiyorlardı.”
Grubun müziği oldukça yeniydi – metal rock ve hip-hop’tan disk jokeyine kadar her türün karışımı- . (Üyelerin) her biri kendi müzik tarzını yapıyordu, bir arada bir sinerji oluşturuyorlardı.
“Kaderimizin iplerini kendi ellerimize aldık ve kendi hayran kitlemizi oluşturmaya başladık. Kaset ve CD’lerimizi yaptık ve el ilanlarını vermek için kulüplere gittik” dedi. “Gerçekten çok iyi çalıştığımızı sağlayan şey, pazarlama şirketimizin diğer gruplarını tanıtmasıydı”
“Bu hikayeleri paylaşmak istiyorum. (Yarışmacıların) yüzlerindeki hayal kırıklığını görüyorum, ancak aslında süper yetenekliler. Buradakilerden herhangi biri başarılı olabilir ve grup bağlamında bir kombinasyon daha da başarılı olabilir.”
Nisan ayın başlarında düzenlenen basın toplantısında programın jürisi -Hahn da dahil-, ana-akım gruplar arasında kendi müziklerini yapan grupların gözden kaçırıldığını üzüntüyle ifade etti. Eğlence endüstrisi, K-pop idol grupları etrafında sıkı bir şekilde gelişti.
“Amerika’da insanlar K-pop hakkında çok konuşuyor.” Los Angeles merkezli sanatçı, “Buradaki şirketlerin tutacak şeyleri nasıl tanıdıklarını ve şirketlerin K-pop makinesi/endüstirisi olarak adlandırdıkları şeyi sistematik olarak yarattıklarını düşünüyorum” dedi.
“Bunun için minnettarım ama (Kore müziğinin) bundan(kpoptan) daha fazlasına sahip olduğunu biliyorum” dedi. “Bu şirketlerden bazı insanlarla tanıştım, aslında bu tür müzikten hoşlanıyorlar, ancak bir işletme olarak bu müziği (*enstrüman içerikli) yapmaları çok daha zor.”
Yine de, Linkin Park gibi gelecek vaat eden grupların da parlayacağı günlerin geleceğine emin.
“Sadece bir sonraki Nirvana kimse ona ihtiyacımız var. Önde duran, grubun yüzü olan güçlü birine ihtiyacınız var. ‘Super Band’, aslında bu konuyu gündemleştirebilir. Bu program ve bunu izleyenler aracılığıyla (enstrümental müziğin öne çıkışı) sağlanabilir” dedi.
Hahn bir sonraki dalgayı güçlüce çağırıyor olsa da, K-pop trendinin yükselişini de takdir ediyor. Koreli olmanın şu anda havalı bir şey olduğunu ve ülkenin dünya çapında çeşitli endüstrilere öncülük ettiğini söylüyor.
Hahn’ın babası madenci ve annesi de hemşireydi, ikisi de Almanya’da yaşıyordu. Kore’den Almanya’ya toplu göç 1960’larda ve 70’lerde, Batı Almanya işçileri davet ettiğinde meydana geldi. Ailesi o diasporanın bir parçasıydı.
Dallas doğumlu müzisyen, “Amerika’da bir Asyalı olarak büyümek çok zordu, ama biliyorsunuz, şimdi işler değişiyor gibi” dedi.
Hahn, K-pop trendinin daha büyük bir şeye yol açabileceğine inanıyor.
“K-pop fabrikası/endüstrisi hakkında düşündüğüm bir şey, harika bir eğitim temeli olduğu. (Stajyerler) çok şey öğrenebilirler, ancak aldıkları bu eğitimi sanat eserine dönüştürmeliler. Gerçekten (bu dünyaya) ne söylemek istiyorsun?”
Hahn’ın BTS’yi sevmesinin nedeni de bu, Hahn Steve Aoki’nin geçtiğimiz yıl BTS işbirliği “Waste It Me” şarkısının müzik videosu üzerinde de çalışmıştı.
“Müziğin kendisinden daha çok, hikayeyi seviyorum. Hayranları hakkında düşünüyorlar. Bu gerçekten önemli, bilirsiniz. Vereceğim (tavsiye olarak) birkaç şey var, dinleyici kitlenizi tanıyın ve onlarla iletişim kurun ve bir sanatçı olun” dedi.
Bazıları Hahn’ı sadece Linkin Park üyesi olarak bilse de, bundan daha fazlası var. Kendisi aynı zamanda yapımcı, fotoğrafçı ve yönetmendir. 2006 yılında Busan Uluslararası Film Festivali’nde “The Seed” adlı kısa filmi gösterildi.
“Buradayken, insanlarla tanışıyor ve sanat ya da moda olsun farklı olasılıkları görüyorum. Ben bu (farklı yollara) çok açığım. Sanırım geçmişte değildim, çünkü sadece belli şeylere odaklanıyorum” dedi.
Fotoğrafla yakından ilgilenen Hahn, Nisan’ın ortasından itibaren Çin’de bir sergi düzenliyor. Neredeyse her yere götürdüğü kamerasını JTBC şovunda da kullanmış olma ihtimali yüksek.
“Çok fazla ilgi alanım var. Elbette müzik, insanların beni tanıdığı en önemli şey. Ama aslında üniversitede görsel sanatlarla başladım” dedi. “Gençken çizgi romanları severdim. Ben her zaman çizim yapardım.”
Üniversitede görsel sanatlar okuduktan sonra, Hahn yaratıcı efektler tasarlayarak, filmler ve TV için storyboard hazırlarken özel efektlerde çalışmaya başlamış.
“Filmle zamanın geçiyor. Bu benim başlangıcımdı ”dedi.
Kaynak: The Korea Herald
Hahn’ın juri üyesi olduğu Super Band’ın fragmanı:
Daha önce yayınladığım başka röportajlardan Taemin‘in röportajları için BURAYA ve BURAYA, Chungha için BURAYA, Eric Nam için BURAYA, Bang Yongguk için BURAYA, Kim Jaejoong için BURAYA, Henry için BURAYA tıklayabilirsiniz.
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.