Neredeyse 30 yıl önce Doktor Murray Stein, Illinois’teki Evanston Jung Enstitüsü’ndeki bir sınıfta popüler tarihte beklenmedik etkilere sahip olan birtakım dersler verdi.
Konu Carl Jung’du, dışa dönük ve içe dönük kişilikleri ve bilincin gücünü ileri sürüp geliştiren, analitik psikolojinin kurucu babası Carl Jung.
Doktor Stein, Jung’un teorilerini özetlediği, aslında 18 cilde bölünmüş toplu çalışmalarını, öğrenci ve stajyer psikoanalistler için erişilebilir bir el kitabına dönüştürdü.
Rotası, şu anda analitik psikoloji temasıyla tanışmak için en iyi kitaplardan biri sayılan, İngilizce olarak 15 defa tekrar basılan ve onlarca dile çevrilen bir kitaba – Jung’s Map Of The Soul (Jung’un Ruh Haritası) – dönüştü.
Kitap, Dr Stein’ı şaşırtan bir şekilde Güney Koreli pop fenomeni BTS’in bu hafta Atlantik’in her iki yanında da bir numarayı hedefleyen son albümünün de temelini oluşturdu.
“Birkaç ay önce bir Japon öğrenci, BTS’in websitesinin benim kitabımı önerdiğini keşfettiğini söyledi.” diyor Doktor Stein BBC’ye, Zürih’teki Uluslararası Analitik Psikoloji Okulundan.
“‘BTS ne?’ dedim ve anlattı bana, böylelikle internetten onlara baktım, haklarında birkaç şey okudum ve öylece bıraktım.”
“Sonra, bir ay kadar önce aynı öğrenci, grubun Map Of The Soul: Persona adlı yeni bir albümle geleceğini söyledi.”
“Ağzım açık kaldı.”
BTS, resmi websitesinde Doktor Stein’in kitabının Korece çevirisini satıyor.
Yalnız albüm başlığı değil: BTS’in şarkı sözleri, özellikle Persona fikrine odaklanarak ruh, ego ve kolektif bilinç dışı* gibi Jungcu kavramların derinine iniyor.
“Persona, tiyatroyla alakalıdır.” diye açıklıyor Doktor Stein. “Oyuncuların sahnede taktıkları maskeler için kullanılan Latince bir kelime, toplum içine çıktığımızda, bir şekilde, hepimiz maskeler takıyoruz.”
“Sosyal bir hayvan olmanın bir parçası bu: Diğer insanlarla anlaşma ihtiyacımız, kibar olma ihtiyacımız, bir gruba dahil olma ihtiyacımız.”
“Bazı kültürlerde bu, diğerlerine kıyasla daha önemli. BTS’in kökenlerinin geldiği Kore ve Japonya gibi Asya kültüründe personanın, günlük yaşamlarının son derece önemli bir parçası olduğunu söylemeliyim.”
“Kendini nasıl tanıttığın, diğer insanlara nasıl hitap ettiğin, sosyal dünyada kendini nasıl konumlandırdığın – bir erkek kardeş ya da bir öğrenci ya da bir profesör olarak – bunların hepsi, toplumlarındaki insanlar olarak bilinçlerinde ve işleyişlerinde gerçekten çok belirgin.”
BTS, Map of The Soul’un başlangıç parçasında bu kavrama doğrudan atılıyor.
“‘Ben kimim?’ tüm hayatım boyunca sorduğum soru / Ve muhtemelen cevabını hiç bulamayacağım.” diyor Kim Namjoon şarkıda, sahnedeki personasına gelen övgülerin, kusurlarını gidermesine ve gerçek kendisini anlamasına nasıl engel olduğunu belirterek.
Kim, videoda kendisinin dev versiyonuyla yüzleşiyor, personasının egosunu nasıl da gölgede bıraktığını göstererek; ayrıca aynalarla dolu bir odada, her biri kişiliğinin bastırılan bir yönünü yansıtırken, performansını sergiliyor.
Doktor Stein, “persona kapanı” gibi olan – ciddi psikolojik sorunları tetikleyebilecek bir durum- halka açık hayatları ile özel hayatlarını dengelemeye çalışan grubun çabasını takdir ediyor.
“Bu çok önemli bir konu çünkü personalarını yetersiz bulan veya uyumlu olmadıklarını hisseden genç insanlar, saldırıya (zorbalığa) ya da intihar eylemlerine karşı çok savunmasızdır – bu yüzden BTS’in buna değinmesinin, dinleyicileri için çok vakitli ve önemli olduğunu düşünüyorum.”
Grup, Map of the Soul üzerinden kimlik düşüncesiyle boğuşmaya devam ediyor.
Mikrokosmos, içimizdeki kendimize duyduğumuz değeri ortaya çıkarmaktan bahsederken Jamais Vu, aynı hatayı tekrar tekrar yapma eğilimimize değiniyor.
Doktor Stein, Speaking of Jung adlı dijital ses dosyasının son bölümünde, şarkı sözlerinin derinine iniyor ve Map of The Soul’un, “gerçekliğe duyulan özlem ve mücadele”yle dolu olduğunu, bunun da albümün son parçası Dionysus’ta grubun, “persona kapanlarından çıkışı” ve uyanışa erişiyle çözüldüğünü açıklıyor.
‘Çok gürültülü’
“Bir pop ünlüsünün keşfetmesi için alışılmadık bir alan – ama K-Pop sanatçıları sık sık ‘çok eşsiz ve belirgin’ perspektifleri benimsiyor.” diyor Billboard köşe yazarı Jeff Benjamin.
“Yunan mitolojisinden egzotik hayvanlara, dini karakterlere, Nick Cannon filmlerine kadar geniş ölçekte K-Pop konseptleri gördüm ancak şarkı sözlerinde psikoloji ve felsefe kavramları üzerine tartışan popüler bir K-Pop sanatçısı hatırladığımı sanmıyorum.”
“Ve eğer öyle birileri varsa BTS’in seviyesinin yakınından bile geçmeyen bir gruptur ya da grubun Map of The Soul’da olduğu kadar açık değillerdir.”
“BTS oldukça olağandışı.” diyerek kabul ediyor Liverpool Üniversitesinde Asya müziği üzerine ders veren ve konunun uzmanı olan kıdemli Doktor Haekyung Um, “ama K-Pop grubu olmasalardı bunun bu kadar büyük bir olay olacağını sanmıyorum.”
“K-Pop’ın algılanışı, özellikle de Batı’da, her şeyin üretildiği, yapay olduğu ve sanatçıların kendi seslerine sahip olmadığı ufak bir kutu şeklinde.”
“Oysa Joni Mitchell gibi biri şarkı sözlerinde ruhun haritasından bahsetse bunun bu kadar büyük bir manşet olacağını sanmıyorum.”
Grup, yılın ilerleyen vakitlerinde Wembley Stadyumunda konser veren ilk K-Pop sanatçısı olacak.
Güney Kore’de büyümüş Doktor Um; Chung Taechun ve Kim Kwangseok gibi sanatçılar sayesinde kendini sorgulamanın uzun zamandır Kore halk müziğinin bir özelliği olduğunu ve felsefenin, ülkedeki ana akım meraklardan biri olduğunu ekliyor.
“Bilgi, çok önemli bir varlık ve Koreliler, ağır felsefi metinler okumaktan oldukça keyif alır.” diyor.
“Bir şeyi derinden bilmek ve anlamak, gerçekten önemli görülüyor. Bu, öz güveninizi ve kendinize verdiğiniz değeri artırır ve daha aydınlanmış bir insan haline gelirsiniz.”
“Burada, Birleşik Krallık’taki Waterstones’da en çok satanlar bölümüne gittiğinizde felsefe üzerine kitaplar bulamazsınız – ama Kore’de bulabilirsiniz.”
Doktor Um, şarkı yazarı olmadan önce felsefe eğitimi alan, BTS’in kayıt şirketinin patronu Bang Si-Hyuk’un olumlu etkisini de vurguluyor.
“Onun BTS’e ne yapacaklarını söylediğini düşünmüyorum ama çok yetenekli ve zeki birisi. Tüm bu kitapları müziklerle satmak çok zekice bir iş stratejisi. Eğer bu; dinleyicinin, edebi yönü beğenmesine ve bu yönden keyif almasına yardımcı oluyorsa neden olmasın?”
Doktor Stein için Map of the Soul’un yayınlanması, ona K-Pop ve modern fandom konusunda yoğun bir program verdi. Son üç haftadır, grubun şarkı sözleri ve (listelerde yükselen) kendi kitabı üzerine BTS ARMY’den gelen soruları cevaplamakla meşgul.
“Bir ölçüde hayatımı ele geçirdi.” diyerek gülüyor. “Ben 75 yaşındayım. Kulağa çok gürültülü gelmesinin dışında pop müzik hakkında çok bir şey bilmiyorum.”
Yine de, BTS’in psikolojik sağlık anlayışından etkilendiğini açığa vuruyor.
“Ölüm ve saldırganlığın müzikte büyük temalar olduğu söylenmişti bana – bilirsiniz, rapçiler işlerini bayağı iddialı bir şekilde yapıyor – bu yüzden de bu, onların büyüklüğündeki bir pop grubu için fazlasıyla sağlıklı ve pozitif bir gidişat gibi görünüyor.”
“Milyonlarca takipçileri var ve sürekli mücadele halinde olduğumuz bu dünyada, ortaya böyle mesajlar koymaları çok cesaret verici.”
Ve Jess Benjamin, BTS’in Jungcu psikolojiyi keşfedişinin bu albümle sona ermeyecek gibi göründüğünü söylüyor.
“BTS’in, üçleme şeklinde albüm yayınlama geçmişi var ve Map of the Soul: Persona’nın, kariyerlerinde yepyeni bir bölümü başlatacağını söylediler. Yani kesinlikle en az bir Map of the Soul albümü daha göreceğimizi düşünüyorum.”
“‘Persona’, Jungcu teorinin keşfettikleri ilk yönüyse belki de, BTS üyelerinin ruhlarının daha karanlık taraflarını keşfetmeyi beklediğim Map of the Soul: Shadow’u elde ederiz.”
“Aslında bu, keşfetmesi gerçekten etkileyici ve K-Pop sahnesinde görmediğimiz bir şey olur.”
Doktor Stein da buna katılıyor: “Bu albümün, daha sonraki gelişmelerin temelini oluşturduğunu düşünüyorum.”
“Bir dahaki sefere neyle geleceklerini göreceğiz.”
Kaynak: BBC
* Kolektif bilinç dışı, Jung’un birincil imgeler diye adlandırdığı gizil imgeler topluluğundan oluşur. Bu imgeler psişenin ilk gelişim aşamasını oluşturur ve insana atalarından aktarılırlar. Yalnız insanlık tarihinin değil, insan öncesi evrimin de ürünüdürler. Bu ırksa imgeler insanın, vaktiyle atalarının geliştirmiş olduğu davranışlara benzerlik göstermesine neden olan eğilimler ve gizil güçlerdir. Daha detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.