BTS, bu ayın başında 61. Grammy Ödülleri’ne katıldığında en çok merak edilen, yedilinin ödül sunarken ne söyleyeceğiydi.
Kısa konuşmaları, uzun zamandır hayal ettikleri bir şey olan Grammy sahnesinde bulunmayı gerçek kıldıkları için sadık hayranlarına teşekkür etmeye odaklıydı. ABD medyasıyla yapılan röportajlarda üyeler, grupla ARMY olarak bilinen küresel fandomları arasındaki özgün ilişkiye atıfta bulunarak, “Bizi bugüne onlar getirdi” diyerek minnettarlıklarını ifade etmekten çekinmediler.
Sejong Üniversitesi‘nde felsefe dersi veren Profesör Lee Ji-young:
BTS’in Grammy’de ödül sunmaya gelirken Korece bir şarkı olan “Fake Love” şarkısıyla sahneye çıkması tarihi bir andı. Gerçek şu ki, BTS’in köklü muhafazakar Grammy’de ödüle aday gösterilmiş olması anlamlı bir başlangıçtır. Ve BTS’in Korece şarkılarıyla ABD’yi etkilemesi, İngilizce hakimiyetli müzik endüstrisinde bir dönüşüm ve artan çeşitliliğe işaret ediyor.
BTS, keşfedilmemiş bölgelere nasıl girdi?
2018’de yayımlanan “BTS, Sanat Devrimi” kitabının yazarı ve aynı zamanda ateşli bir BTS hayranı olan Lee, grubun eşsiz ruhunun üyelerin samimiyetiyle desteklendiğini düşünüyor.
Sejong Üniversitesi’nden Profesör Lee Ji-young:
BTS’in güçlü müziği, performansları, müzik üretme kabiliyetleri ve aynı zamanda sosyal bilinçli sözleri BTS’i popüler hale getiren anahtar noktalardır. Ama asıl faktör ruhtur ve bu kopyalanamaz.
Samimiyetleri, üyelerin günlük yaşamlarından gözlemlenebilir. Birbirleriyle nasıl etkileşimde bulundukları, nasıl dürüstçe fikirlerini ifade ettikleri, birbirlerine nasıl yardım ettikleri ve birbirlerini ve hayranlarını nasıl önemsediklerini gördüğümüz videolar, canlı yayın ve sosyal medya yayınları neredeyse her gün yayımlanmaktadır. Büyük ajansların bolca ürettiği basmakalıp idol gruplarının aksine, K-pop’ta eşine az rastlanır bir özgürlükle, şarkı sözlerinde politik göndermeler yapmaktan korkmuyorlar.
“BTS okur ve çok düşünür.” Bir felsefe profesörü olarak, her zaman öğrencilerimin ve insanların kitap okumalarını ve düşünmelerini nasıl sağlayabilirim diye düşünürüm ve bu gerçekten zor bir şey. Ancak BTS bunu yaptı.
BTS üyeleri, BTS’in meteorik başarısının arkasını merak eden insanlar için müziklerine ilham veren bir kitap listesi yayımladıklarında hayranlar, grubun seçimlerini okumak için kitapçılara koştular. Listede Hermann Hesse’nin “Demian”, Milan Kundera’nın “Var Olmanın Dayanılmaz Hafifliği” ve Ursula Leguin’in “Omelas’ı Bırakıp Gidenler” adlı eserleri yer alıyor.
Hayranlar, BTS’in birbirine bağlı müzik videolarının ve şarkılarının gizli anlamlarını ve hikayelerini bulmak için bu kitapları okumaya başlıyor. BTS, hayranlarını düşünmek ve daha derin düşünmek için motive ediyor.
Profesör Lee, daha fazla K-pop grubunun, okumak ve güncel konularla ilgili bilgi sahibi olmak için zaman harcayacağını umuyor.
K-pop idol grupları okumak zorunda, insanların neden bu kadar sıkıntılı olduğunu düşünmek ve dünyada neler olup bittiğini görmek için haber izlemek zorunda. İnsanların ihtiyaç ve isteklerinin ve neden çoğunun acı çektiğinin farkında olduklarında, daha anlamlı sözler yazılabilir. Dans koreografileri uygulamak önemlidir ancak kitap okumak ve iyi bir sanatçı olmak da çok önemlidir.
“BTS, Sanat Devrimi” adlı kitabında Lee, grubun küresel fandomları ARMY ile olan benzersiz ilişkisini, BTS’in sınırları aşan popülerliğinin ardındaki ana faktörlerden biri olarak vurguluyor. Bir Gilles Deleuze* alimi olarak, ilişkiyi rizomatik olarak tanımlıyor.
Lee’nin kitabı “BTS, Sanat Devrimi” ve BT21 ürünleri
Rizom (köksap), Fransız filozof Deleuze tarafından, bazı bitkilerin kendilerini çoğaltmak için kullandıkları kök sistemleri gibi birbirine bağlı, yatay, hiyerarşik olmayan bir ağı belirtmek için geliştirilen felsefi bir kavramdır.
Ancak tanımlanmış bir merkezi olmayan tüm ilişkiler rizomatik değildir. Ağın, Deleuze’ün “azınlığın özümsenmesi” anlamına gelen “becoming minotarian” kavramını göstermesi gerekmektedir. İlişkinin katılımcıları “becoming minotarian” fikrini paylaştığında, bir araya gelip çoğunluğa veya ilgili alanlarda kurulan sisteme karşı savaşmaya hazır, devrimci bir potansiyele sahip olurlar.
Küçük ajans Big Hit Entertainment’dan gelen BTS; SM Entertainment, YG Entertainment ve JYP Entertainment gibi ağır topların hakim olduğu K-pop liginde bir azınlık oluşturuyor. Üyeler, başkent merkezli Kore’de, Seul dışındaki şehirlerden gelen ve büyük ölçüde İngilizce ağırlıklı ve ABD’nin egemen olduğu küresel müzik endüstrisinde Korece şarkılar söylüyorlar.
Başlangıçta ARMY, grubun müzikal yeteneklerine ve çabalarına rağmen BTS’in kötü muamele görmesi ve daha az tanınması nedeniyle sinirlendi ve öfkelendiler.
BTS hayranları, eşit bir ilişkiyi paylaşan ve aynı yolculuğa çıkan arkadaş ve yardımcılar gibi grup üyeleriyle bağlantılı olduklarını düşünüyorlar. Bu, BTS’in başarısı onların başarısı olduğu anlamına gelirken, bunun tersi de geçerlidir. Gençlerden 70’li yaşlardaki insanlara ve sosyal statüsü yüksek olanlardan LGBT insanları gibi sosyal azınlıklara kadar çok farklı kesimlerden küresel hayranlar, BTS’in mazlum olduğu zamanları, sosyal statülerine rağmen toplumda bir noktada kendi karşılaştıkları baskı ve mücadelelerle derinden bağdaştırıyor. Mücadele ve direniş, grup içinde olduğu kadar hayranlar arasındaki dayanışmayı da güçlendirdi.
Bu yatay, karşılıklı ilişki, BTS’in sosyal medya aracılığıyla hayranlarla nasıl iletişim kurduğunu da tanımlar. Grup, farklı müzik videoları, kısa filmler ve çevrimiçi görüntüleri yayımladığında, hayranlar materyalleri çeşitli ve yaratıcı şekillerde yeniden yaratır ve yorumlar.
Lee bu durumu tanımlarken, özellikle video sanatında tek bir yaratıcının olduğu ve diğerlerinin üretilen sanat işlerini tükettiği değil, herkese açık bir ağda herkesin bir parçası olabileceği sanat üretimi anlamına gelen “Network Image” kavramını kullanıyor. “Network image”, 2011 yılında değişen sanat üretimini ifade etmek için kendisinin oluşturduğu bir kavramdır.
Herkes bir kullanıcı, yaratıcı ve aynı zamanda bir tüketicidir bu ağda.
Lee, mart ya da nisan başı gibi İngilizce olarak da çıkacak kitabı “BTS, Sanat Devrimi”ni yayımlarken de “rizomatik” bir yöntem benimsediğini söyledi. Çeviri, BTS ile ilgili içerikleri farklı dillere çevirmekten sorumlu sosyal medya hesapları olan iki Koreli ARMY’yi de içeren dört kişi tarafından yapıldı ve hem digital hem de kağıt formda bir kitap olacak.
*Gilles Deleuze: Fransız filozof ve Michel Foucault, Jacques Derrida, Jean Baudrillard gibi önemli isimlerin yanı sıra Yapısalcılık Sonrası Teori’nin, yani post-yapısalcı felsefenin öncü isimlerindendir.
Kaynak: KpopHerald
Güney Kore’de sanat hayatı başta olmak üzere, makale türüne girebilecek her içerik bu kategoride.