En özverili hayranlara sahip dünyanın en büyük erkek grubunu izlemek.
Onları ilk olarak Queens’e giden 7 treninde gördüm, “MIC Drop” ile süslenmiş kapüşonlular içinde, kulaklıkları takılı bir biçimde sanki bir maça hazırlanan dövüşçüler gibiydiler. Çok geçmeden her yerdeydiler; 40.000 güçlü, her yaştan, ama genel olarak genç kadınlar – Asyalı, siyahi, Latin, Arap, Amerika’nın yerlisi, beyaz ve söylenebilecek her türlü etnik gruptan insan – K-Pop’ın can alıcı noktası için Citi Field’a akın etti. Cumartesi gecesi BTS, yedi üyeli Güney Koreli erkek grubu, New York City’de ARMYleri taşıyabilebilecek kadar büyük birkaç arenadan biri olan Citi Field’da performans sergileyeceği için gerçekten en aktif hayranlar bir haftadır otoparkta kamp yapıyor. BTS’in geçen sene Billboard Music Awards’ta En Sosyal Sanatçı ödülünü alması gelip geçici bir merak gibi görünüyorsa şayet 2018, tüm şüphecilere yanıldıklarını gösteren bir yıldı: BTS bir kez daha BBMA kazandı, Birleşmiş Milletler’de kendini sevmek üzerine konuştu ve en önemlisi LOVE Yourself: Tear ve Love Yourself: Answer albümleriyle iki defa zirveye çıktı. Burada kalacaklardı ve ARMY olarak bilinen hayranları da bunu kutlayacaktı. “Kızım bayılıvermese bari.” diyor bir anne konser öncesi.
BTS’in yükselişindeki her şey beklenmedikti. Kore’de ve tabii ki Amerika’da başarılı olması beklenmeyen bir Kore pop grubuydular. Önceki yıllarda en popüler Koreli müzik sanatçıları, üç büyükten – SM, JYP ve YG adlı plak şirketleri – çıkıyordu ve hakimiyet yüksek oranda onların elindeydi. Her üye, farklı demografik alt grupları etkilemek ya da ulusal pazara ulaşmak için tasarlanmış bir parça. BTS’in başarısı kısmen, görünüşteki hedeflerinin kitleye hitap etme amacı gütmemesi gerçeğine bağlı: Bang Shi-Hyuk tarafından kurulan küçük bir şirket olan BigHit Entertainment, grubun rapçilerinden biri olan RM’in 15 yaşındaki demo kasetini dinledikten sonra onunla anlaşma imzaladı ve böylece grup, 2010’da yola çıktı. Sonraki birkaç senede BigHit; “dünya çapındaki yakışıklı” Jin, V, Jimin ve Jungkook adlı grubun dört vokalistiyle grubu tamamlamadan önce rapçi Suga ve sokak dansçısı J-Hope’u kadroya ekledi. İngilizceyi akıcı bir şekilde konuşan tek kişi RM ve İngilizce şarkı yayımlamaya niyetleri olmadığını söylüyorlar. Doğrusu böyle bir düşünce çekiciliklerini azaltabilirdi.
BTS efsanesi özgünlük hissiyle alakalı. RM’in liderliğindeki üyeler şarkılarının birçoğunu kendileri yazıp prodüktörlüğünü de kendileri yapıyor, çıkış yaptıkları dönemdeki şarkı sözleri, sosyal farkındalık ve kuşak huzursuzluğu ile doluydu: Kore’nin eğitim sisteminin bunaltıcı etkisi, anksiyete, depresyon, büyük kuşakların sözleri / hareketleri ve materyalizmle kültürel saplantı üzerine rap yaptılar. 2 Kool 4 Skool adlı albüm çıkışlarından beri müziklerindeki baskın imajlardan biri gösterişsiz, kısa bacaklara sahip küçük bir kuş olan ve baştankara anlamına gelen baepsae. Baepsae’nin kıyaslandığı şey ise hwangsae, uzun adımlarıyla zahmetsiz bir yaşam geçiren bir leylek. Fazlasıyla bir Kore benzetmesi olabilir ancak elde edilebilecekler ve edilemeyecekler olarak ayrıştırılan bir dünyada geniş çapta bağ kurulabilir bir benzetme. “Silver Spoon” şarkısında Suga, “Neslimiz hor görülüyor / Peşlerine düş hemen / Leylekler yüzünden ayrıldı bacaklarım / Baepsae derler bana” diyerek rap yapıyor.
(E/N: Kore’de, “Baştankara leylek gibi yürürse bacakları zarar görür.” şeklinde bir söz vardır. Baştankara, leyleğin yürüyüşünü taklit etmeye çalışan bir kuştur ancak bacakları kısa olduğu için bunu yapmaya çalıştığında kendini mahveder. Yapabileceklerinin ötesinde bir şeyler yapmaya çalışırsan kendine sadece daha fazla zorluk çıkarmış olursun anlamına gelmekte. ‘Silver Spoon’ şarkısında baştankara, Kore gençliğini simgeliyor.)
Bunun ötesinde BTS; gerek video günlükleri kaydederek, gerek konser sonrası sohbetleriyle gerek fancafe ve Twitter’da sorulara cevap vererek sosyal medyada aktif bulunuyor. Bu da eğer onları daha erken vakitlerde takip etmişseniz aynı çukurdaymışsınız hissi veriyor. Sonucu ise etkili bir geribildirim döngüsü: ARMY üyeleri, BTS’in bulunduğu varyete programlarını çeşitli dillere çevirerek, video derlemeleri yaparak (işte Jin’in kendine yakışıklı dediği on dakikalık bir video) ve BTS hayranlığını yayma çalışmalarıyla gerçek bir kültürel temsilciler. BTS için iyi olan şey ARMY için de iyidir ve onları desteklemek sanki kendini destekliyormuşsun hissi verir. Gerçekten de BigHit sık sık resmi fancafe olsun, resmi basın haberleri olsun sosyal medya kanalları üzerinden haber güncellemeleri yaptığından emin oluyor. Sadece etkili bir tanıtım mekanizması olduğundan değil aynı zamanda ARMY ile doğrudan iletişim hattını korumak, BTS deneyimi için önemli bir yere sahip.
Bugün sadece Beyoncé gibilerinin biletlerinin tükeneceği stadyumlarda konser biletlerini yok satan BTS, hüküm süren bir sanatçı olsa da hayran kitlesi Amerika’da mücadele veren biri duruşunu sergiliyor. Genç ya da yaşlı BTS hayranlarıyla konuştuğumda K-Pop’ın büyüyen etkisine rağmen halka açılmanın hala tuhaf olduğunu kabul ediyorlar. New York’taki Vanguard Lisesinden bir grup öğrenci, K-Pop sevdikleri için yaşıtları tarafından Koreciler olarak etiketlendiklerini ama onların bu ayrıştırma çabalarının, müziğe duydukları bağlılığı daha da güçlendirdiğini söylüyor. “Birçok hayran, K-Pop’ı neden sevdikleri sorulduğunda utanıyorlar. Bugünlerde insanlar çok fazla eleştirici gibi. Neden rap seviyorsun? Aynı şey bizim için de geçerli.” diyor Vanguard’da dokuzuncu sınıf öğrencisi olan Khadiga Ghirani. “Ne kadar fazla kişi K-Pop severse o kadar iyi ama bir o kadar da kötü. Ne zaman, oh K-Pop’a ilgi duymaya başladım, lafını duysam içimde bir yerlerde bir ateş yanıyor: Arkadaşım ol. Ama önce ben buldum. Geri bas.”
Arenanın dışında beklerken Kuzey Carolina’dan kızını konsere getiren bir anne, müziğin yardımı sayesinde kızının anksiyeteyle başa çıkabildiğini ve bunun ikisini daha da yakınlaştırdığını söylüyor. Yalnızca bir bilet alabilmişler. Bu sebeple de dışarıda oturup içerideki kızının yolladığı videoları izleyecek. (Biası Taehyung.) Konser sonrası başka iki kadın BTS’i sevmenin haber döngüsünden veya Amerikan ırkçılığından bir kaçış olduğunu ve fandomun kültürler arası küresel doğasının, deneyimin bir parçası olduğunu söylüyor. “BTS’e duyduğumuz sevgi bizi bir araya getiriyor.” diyor biri. “Bir mola gibi. Burada, nasıl göründüğüm veya nereden geldiğimin bir önemi yok.”
İnternet ortamında ise bu güç korkulası ve tetikte. İnternetin sınır tanımayan dünya inşası; ulus durumuna veya kültürel ayıplamalara bakmaksızın büyümelerine, oy vermelerine ve ortaya konan ürünleri satın almalarına izin veriyor. (Grubun son hiti “IDOL” ilk 24 saat içinde 56 milyon izlenmeden fazlasını elde etmişti.) Her üyeyi koruyorlar ve yanlış adımlar atan gazetecileri (genellikle Koreli olmayanları) özenle bir yere not ediyorlar. Son zamanlarda ARMY, RM’in Birleşmiş Milletler’deki konuşması sırasındaki İngilizcesiyle – İngilizceyi büyük ölçüde kendisi öğrendi ve Friends izleyerek öğrendiğini söylüyor – alay eden İngiliz yazarı azarladılar ve yazarın bu yaptığının gruba yönelik genel bir saygısızlık olduğunu belirttiler. (U.K. Times yazarı, RM’in “anlaşılması güç bir sözdizimi” kullandığını ve kulağa Chandler’dan daha çok Joey gibi geldiğini yazdı.) K-Pop ve BTS hakkında düzenli olarak Billboard’da yazılar yazan Tamar Herman birkaç defa ARMY tarafından reddedildi. Coşkulu Citi Field konseri incelemesinde grubun üyelerinden biri olan Jungkook’a değinmekte başarısız olduğu için bir özür tweeti attı.
Sahnedeyse tüm bunlar BTS’ten mütevazı bir şovmenliğe dönüşüyor. Müzik tam bir pop mükemmelliği, özgün Kore ezgisiyle birçok müzik türü kapsıyor; “Idol” gibi büyük, kulüp tarzından, bir Japon animeye dayanan “Anpanman” gibi eğlenceli şarkılara ve vokal dörtlüsü tarafından söylenen “The Truth Untold” gibi balladlara kadar değişkenlik gösteriyor. BTS’in uçuşu; aşırı yetenekli yedi çok yakışıklı Koreli erkeğin en iyi oldukları şeyi yapmalarını izlemekten geliyor: şarkı söyleme, dans etme, rap yapma ve kameralar için elleriyle kalp yapma. Onları izlemek dönüştürücü bir etkiye sahip, eğer yaşınız büyükse tekrar çocuk gibi hissetmenize yol açıyor. Connecticut’tan bir anne bana 11 yaşındaki kızını buraya getirdiğini bunun sebebininse Panama’da büyüyen bir çocukken Menudo görmenin kendisi için ne kadar büyük bir anlam taşıdığını hatırladığını ve kızının da aynı deneyimi yaşamasını istediğini söylüyor.
Ve BTS konserinin eğlenceli yanlarından biri de ister havada yankılanan tezahüratları olsun isterse ellerinde salladıkları ışık çubukları olsun ARMY’nin tepkilerini izlemek. En sağır eden çığlıklar, BTS “ARMY” diyerek onlara seslendiğinde geliyor. BTS doğal olarak başarılarını onlara borçlu olduklarını ve elde ettikleri sonucun sıkı bir ortaklık sayesinde olduğunu biliyor: Konser sonunda RM, “kendilerini sevmek için BTS’i kullanmalarını” söylüyor, hayranlarının ona kendisini sevmesini öğrettiği gibi. Kendilerinin hayranlarından daha önemli olduklarını düşünen bir grup değil onlar.
Fandomlar dijital çağda kimliğin artan bir şekilde önemli damgaları haline gelirken sevginin hedefi, kişilik özellikleri veya siyasi eğilimleri yansıtan rahatsız edici bir Rorschach testine dönüşebilir aniden. Şu anda Batı’da bir BTS hayranı olmak demek, kendini aynı anda hem azınlık hem de dünya şampiyonu gibi hissetmek anlamına gelebilir. Yaşıtların tarafından alay edilebilirsin ancak yine de çocuklarının, Kuzey Amerika’daki en büyük sahnelerden birine çıktığını izliyorsun. K-Pop’ta BTS’ten daha iyi bir Külkedisi hikayesi yok. Kore yarımadasının çeşitli köşelerinden bir araya gelen bu yedi çocuk tüm zorluklara karşı durabiliyorsa sen neden bunu başaramayasın?
Kaynak: Vulture
K-POP haber kategorisi, K-POP dünyasından sıcak sıcak güncel haberlerin bulunduğu haber kategorisidir.