Doktor Colette Balmain, BTS’in Love Yourself 轉 Tear albümünden ana şarkının incelemesini yapıyor:
“Fake Love”, BTS’in üçüncü stüdyo albümü Love Yourself 轉 Tear’ın ana şarkısı (grup bugüne kadar üç Japonca stüdyo albümü, iki repackage, beş mini ve iki tekli albüm yayımladı) ve 6 Mayıs 2018’de yayımlanan geri dönüş trailerı “Singularity”yi hem zamansal olarak hem de tematik olarak takip ediyor. Yayımlandıktan hemen sonra “Fake Love”, yerel listelerin (Melon, Genie, Bugs, Mnet, Naver ve Soribada) hem günlük hem de gerçek zamanlı listelerinde zirvede yer almanın yanı sıra Instiz’in iChart’ına göre haftalık listede de zirvede yer alarak perfect all kill (PAK) yapmayı başardı. Bunların hepsi, yeni bir albüm ve tekliyi takip eden olağan geri dönüş gösterileri ve müzik programı katılımları olmaksızın gerçekleşti. Bunun yerine BTS, iki sene üst üste En Sosyal Sanatçı ödülünü aldıkları BBMA’de “geri dönüş” yapmayı seçti ve “Fake Love”ın ilk performansını orada sergiledi.
Love Yourself 轉 Tear, Billboard 200 listesinde zirvede, “Fake Love” ise tekli listesi olan Hot 100’de 10. sırada çıkış yaptı. Bunun önemi ve BTS’in başarısı hafife alınamaz. Love Yourself 轉 Tear, 12 sene içinde Billboard listelerinde zirveye oturan İngilizce olmayan ilk albüm ve ayrıca listede zirveye oturmayı başaran da ilk Korece albüm. Bunun yanı sıra “Fake Love” tüm zamanlar içinde Hot 100’de en yüksek çıkış yapan K-Pop grubu şarkısı. Bu eşi benzeri görülmemiş başarı, 29 Mayıs 2018’de Güney Kore’nin Cumhurbaşkanı Moon Jae In’in BTS’e tebrik mesajı yollamasına vesile oldu. Albümün kendisi yayımlandığından bu yana 83 ülkenin müzik listesinde zirvede yer aldı. “Fake Love”ın klibi en hızlı 10, 50 ve 100 milyon izlenmeye ulaşan K-Pop grubu klibi ve 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 milyon beğeniye en hızlı ulaşan klip olmak gibi YouTube rekorları kırdı. Tüm zamanların 24 saat içinde en çok izlenen klipleri arasında dördüncü sırada yer aldı. “Fake Love” ve Love Yourself 轉 Tear, BTS’in bir Koreli sanatçı olarak Spotify’da da rekorlar kırmasını sağladı. Yakında başlayacakları dünya turunun Avrupa ve Amerika duraklarının biletleri tükendi bile. Tüm bunlar BTS’in global ününü, gücünü ve seslerini duyurma yeteneklerini kanıtlar nitelikte. Genç insanlar için, Kore popüler müzik tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir olay.
Başkalarını dışlamayan yapıları, BTS’in popülerliğindeki önemli faktörlerden biri. Grup açıkça LGBT haklarını destekliyor (2013’teki çıkışlarından beri), depresyon ve akıl sağlığı hakkında konuşuyor ve “내가” veya “Ben” (Latin harfleriyle Nae Ga) kelimesi, kulağa N* kelimesi gibi geldiğinden Amerika performansları için “Fake Love”ın sözlerinin bazı yerlerini değiştiriyorlar. Buna ek olarak hayranlarıyla düzenli olarak sosyal medya üzerinden iletişim kuruyorlar. Örneğin BBMAs’te En Sosyal Sanatçı ödülünü aldıktan ve “Fake Love” performansını sergiledikten sonra diğer birçok kişi gibi after partilere gitmek yerine hayranlarına teşekkür etmek için V Live yayını yaptılar. Sonuçta BTS, medya üzerinden çeşitli ve kapsayıcı bir Evren oluşturdu. Hayranlar bu Evreni istedikleri şekillere sokabilir çünkü ucu açık bir Evren ve birçok giriş çıkış noktaları bulunmakta. Medya teorisinde medya içeriklerini, özellikle Marksist* veya Neo Marksist* açıdan, yorumlamanın baskın yollarından biri medya içeriği ve tüketici arasında tek yollu mesajı esas alan “hipodermik iğne” yaklaşımıyle ilgili konuşmaktır. Ancak modern kitle, baskın ideolojiyi düşünmeden tüketen medya enayileri değildir ve hayranların hepsi ilk olarak kadın değil ve ikinci olarak ise ciddi ve bağımsız düşünme kapasitesine sahiptir. Brodie Lancaster’ın 2015’te Pitchfork makalesinde yazdığı üzere:
Fangirllerin yavan tüketiciler olduğu, mükemmel saç kesimlerine sahip bir grubun ortaya ne atarsa atsın tüketmeye hevesli olduğuna dair müphem görüş karşılarına çıkacak. Kendi yollarıyla bu algıya karşı aktif bir şekilde karşı çıkıyorlar ancak bunu öyle kapalı alanda, uzakta yapıyorlar ki dünyadaki parazitler, (fangirllerin) müziği “haklı” sebeplerle takdir etmediği – edemediği – hükmüne varıyor. (Lancaster: 2015)
BTS hayranları, ARMY, BTS ile ilişkilerini ailesel bir ilişki olarak görüyor ki grup ve hayranları karşılıklı destek ağı oluşturuyor. K-Pop fandomu üzerine yaptığım araştırmada hayranların, fandomu pozitif bir tavırla temsil etme isteği (kavgalardan sakınmak) bir yana birbirlerine gösterdikleri ilgi ve önemi fark ettim. Nihayetinde BTS’in müzik üzerinden üyeler arasındaki yakın ilişkiyi ve en içteki korku ve düşünceleriyle başa çıkma isteklerini gösteren “duygusal erkekliği”nin, özellikle toksik erkekliğin yaygın olduğu bir dönemde cazibeleriyle harika bir uyumu olduğunu iddia edebilirim.
Senin için şekillendiriyorum güzel bir yalan
“Fake Love”da yalanı açığa çıkarmak
“Fake Love”, doğrudan “Singularity”yi takip ederken estetik ve tematik olarak genişleyen BTS Evreniyle devam ediyor. BTS Evreni, “birbiriyle ilişkili çeşitli karakterler ve onların hikayelerini içeren kurgusal kompleks bir dünya”nın yorumu olarak tanımlanan (Jenkins, 2007) medya üzerinden hikaye anlatıcılığının bir örneği. “Fake Love”da ilişkin renk paletleri, tekrarlayan hareketler, etraflı sinematografi ve kurgu tarzında görülebilen “DNA” (2017) ve “Blood, Sweat and Tears”a doğrudan görsel göndermeler bulunmakta. BTS’in diğer kliplerinde olduğu gibi “Fake Love” da izleyicileri, pasif alıcılar yapmak yerine aktif anlam üreticileri olarak harekete geçiriyor. Jenkins, “Bir dünya yaratma süreci, hem okuyucularda hem de yazarlarda ansiklopedik dürtüyü uyandırıyor.” diye yazıyor. “Bizim kavrayışımızın ötesinde hep genişleyen bir dünya” ve (çözümünde) ustalaşma girişimlerimizi savuşturuyor. Paradoksal olarak belki de içerikteki keyif, haritayı oluşturmadaki yetersizlikte ve bu dünyayı kontrol etmekte yatıyor (Jenkins, 2007). “DNA” ve “Fake Love” (ve tabii ki “Blood, Sweat and Tears”) arasında açık bir metinlerarası ve metatextual* bir ilişki var. Çerçeve içinde çerçeve ve mekan içinde mekan kullanımı aşağıda görüldüğü üzere “DNA”de, karışıklık ve bir bağlam içindeki kimliğin yansıması olarak görülebilir ki bu da BTS’in sanatını gözler önüne seriyor. “DNA”, yayımlandığı zamanda göründüğü gibi ideal romantik aşkın lirik bir gösterimi değil. Bunun yerine klibi, ataerkil ayrıcalığın sürdürülmesi ve heteronormativitenin* pekiştirilmesiyle yakından ilgili olan Güney Kore’deki popüler ve siyasi söylemlerde romantik aşkın çizimine yönelik bir eleştiri olarak yorumlayabiliriz.
“DNA”de benliği çerçevelemek
“DNA”in dikkatli bir şekilde şekillenen dünyası ve kırmızıların, mavilerin ve sarıların tamamlayıcı renk düzeniyle canlı hali, “Fake Love”ı oluşturan ve siyah beyaz giriş kısmında sinyalini verdiği hem ilişkilendirici hem de uyumsuz renklerle oynayan daha karanlık duygu manzarası altına yerleştirilmiş. Tekrarlamalara ve farklılıklara rağmen “Fake Love”; “DNA” ve Love Yourself 承 Her’ü tekrar gözden geçirmemizi sağlıyor. Bu geriye dönük okumada göze çarpan şey, arka ve ön plan arasındaki ilişkinin anahtar anlarının benzerlikten çok farklılıkla işaretlenme şekli. Bu farklılık, renk kodları ve ışığın yerini karanlığın aldığı bir tonla ifade ediliyor. Bu, her bir üyenin kameraya arkasını döndüğü ve çerçevelendikleri gecenin boğuk, karanlık gökyüzüne doğru baktığı final sahnesinde görülebilir. İşte “DNA”in aldatıcı pozitif yüzeyinde yatan karanlığın ipucunu veren hayali liste.
“DNA”de karanlık, ışığı emiyor.
Bunu biraz daha bağlamlaştırmak adına “DNA” ve “Fake Love”ın arasında duran geri dönüş trailerı “Singularity”yi ele almak faydalı olacaktır. İki ana anlamı: 1) tek olma durumu ve 2) bir görüş olgusuyla çevrilmiş kara deliğin merkezi. Şu an için ikinci anlamıyla ilerleyecek olursak “DNA”in kararmasını singularity’nin ikinci anlamına bir gönderme olarak yorumlayabiliriz. Peki o zaman kara delik ne? Ve neden konuyla ilgili? Basitçe, “çekimi çok güçlü olan öyle ki hiçbir şeyin, ışığın bile kaçamayacağı kadar güçlü bir ağırlığa sahip bedenin kara deliği” koyun (Curiel & Bokulich, 2009). Kara delik, uzay-zaman sürekliliğinde bir gözyaşı ve hareket eden bir bedenin yörüngesini belirlemenin imkansız olduğu nokta olarak tanımlanır. Politik anlamda ve bir alegori olarak kara delik, baskın ideolojinin dışında kimliğin ve anlamın yeniden yapılandırıldığı potansiyel bir konumdur. Bu yüzden “DNA”in bitişinin “Fake Love”ın başlangıcı olması tesadüf değil.
Fransız filozof Deleuze ve Guattari’nin çalışması (hem ortak hem de bireysel yazılarında) eşsizlik (singularity) oluş noktasını (statik, zamanda donmuş olanın karşıtı) işaretlemede ve yukarıda bahsedildiği gibi kara deliğin tanımıyla ilişkili olmasından dolayı şekil değiştirmede önemlidir. Guattari, Üç Ekoloji’sinde (2005 [1989]) süjenin oluşturulduğu (mekansallaştırmak) ve yapılandırıldığı (yersizyurtsuzluk) materyal-semiyotik* sürecini vurgulamak için eşsizleştirme (singularization) terimini kullanmıştır. Süjeyi sınırlayan ve kapsayan baskı sistemlerini ortadan kaldırmak adına değişimin bir katalizatörü olan “öznelleştirmenin yeni vektörlerini” açmak (2005: 25) gereklidir. “Fake Love”da ana temalardan biri, kendimiz olduğumuz ve baskın ideolojiye ve böyle bir ideolojiyle sürdürülen benliğin hikayesine uymak adına gerçek olan ve gerçek olmayan benlikler arasındaki ilişki. Bu sebeple maske metaforu gündelik yaşamlarımızda oynadığımız ve vücudun özerkliğini tayin etme özgürlüğünü kısıtlayan çift temsil sistemleriyle okunabilir bir disipline girme biçimi olan rollerin performansını ön plana çıkarıyor. Son zamanlardaki röportajında Judith Butler “toplumsal özgürlüğün; insanlar arasında ortaya çıkan şeyi, ortak olarak bir şey yaptıklarında ne olduğundan veya dünyayı birlikte düzenlemeye veya yeniden yapılandırmaya ne zaman çalıştıklarından ayrı olarak anlaşılamayacağı”nı iddia ediyor. (Butler & Berbec: 2017)
Süje, uzay ve zamanda bulunma hali olarak tanımlanırken öznelleştirmenin yeni vektörlerini açmak, geleneksel mekansal – zamansal koordinatların yapısını ve yeni aidiyet hikayeciliğinin oluşturulmasını gerektirir. Tipik olarak KPOP kliplerinde mekan, fantastik ve geçiş alanı olarak ele alınıyor. Böyle mekanlar, maddilik ve gerçekliğin dışına bağlı olarak coğrafi koordinatları bulunmadığından “mekansız” olarak bilinir. Michael Fuhr’a göre böyle mekanlar, “bir kimlik taşımak için yeterince açık değil”dir. (2015:145) “Fake Love”da olaylar, hem mekansal hem de zamansal olarak bağlı olmayan çeşitli alanlarda gerçekleşiyor. Üyeler ana performans alanında birbirine bağlıyken yalnız göründükleri hikaye alanında bağımsızlar, tekbencilikleri* benliğin alternatif bir versiyonu vasıtasıyla gözlemleniyor ve inceleniyor böylece birleşmiş ve sağlam öznelliğin eksikliği ön plana çıkıyor. Bu mekanlar aynı zamanda dikey ve yatay olarak ve aynı zamanda öznelliğin tabakalaşmasını vurgulamak adına renk kodlarıyla düzenlenmiş. Bu mekanlar zaman içinde ve üzerinde açık bir ilerleme çizmek yerine zaman üzerinde ileri geri bir köprü oluşturarak ve Evreni kendi üzerine katlayarak açık açık BTS Evrenine ekleniyor. Böyle mekanların işlevi, kimliğin geçişini ve çoklu doğasını açığa çıkarmak ve zaman ve mekan boyunca süregelen sabit ve tekil benliğin yalanını ortaya çıkarmaktır.
“Fake Love”daki tabakalaşmış alan: performans ve hikaye alanı
Performans evresi çoğunlukla canlı ana renkleri kullanarak ışıl ışıl parlarken öykü dünyasının mekanları tipik bir şekilde daha az canlı ve ton olarak daha koyu ki bu, üstteki ekran görüntülerinde de görülebilir. Jungkook, çökmekte olan zeminin üstünde koşuyor; kamera ise yalnızca cep telefonlarından gelen yapay ışıkla aydınlanmış Taehyung’un durduğu en alt seviyeye ulaşana kadar aşağı kayıyor. Kapı aralığındaki duvara “Save Me” (Kurtar Beni) yazılmış ki bu da bir yandan “Fake Love”ın öykü alanına gönderme yaparken diğer yandan da BTS’in 2016 yapımı tekli ve müzik videosu “Save Me”ye doğrudan bir gönderme yapma işlevi görüyor. Böylelikle BTS Evreninin genişlemesi devam ediyor. Mekan organizasyonu, birleşmiş benliğin kutsallığını sarsmaya ve sembolün yansıtıcı aynasını parçalara ayırmaya çalışıyor.
Aynanın karşısında konuşup duruyorum, kimsin sen?
“Fake Love”daki aynalar ve maskeler
“Fake Love”, comeback trailer’ı ve Taehyung tarafından çok güzel ve duygusal bir şekilde ifade edilen (koreografisi Keone Madrid tarafından yapıldı) “Singularity”nin desteklediği – sevgi ve benliğin – kaybının hikayesini anlatmaya devam ediyor. Lacancı psikoanalizde kaybetmek, sevginin ön koşulu olarak gereklidir. Seminer VIII’de Lacan, olgunlaşmış bir meyve ile güzel bir çiçeğin analojisini kullanarak aşkın işleyişini ele almıştı. Owen Hewiston bunu şöyle ifade ediyor:
Önünüzde güzel bir çiçek veya olgunlaşmış bir meyve gördüğünüzü hayal edin. Tutmak için elinizi uzatırsınız. Ama bunu yaptığınız anda çiçek, veya meyve, alevlere dönüşür. Bunun yerine başka bir elin ortaya çıktığını görürsünüz, kendinize doğru uzanan (2017).
Bu, tamamen tatmin eden arzunun olasılıksızlığını ifade etmesiyle Lacan’ın arzu ve zevkler üzerine çalışmasının ışığında değerlendirilebilir. Bunu çalışmasında, çocuğun sembolik (kelimeler dünyasına, kurumlarına, dillerine) girebilmesi için arzunun asıl nesnesi olan anneden ayrılması gerektiği böylece arzu ve kayıp arasında sinerji yarattığı (sembolikten önceki evre hayali olarak bilinir ve imgeler ve yansımalar diyarıdır) Ayna Evresi örneğiyle açıklıyor. Lacan için arzu nesnesi, hem kadınlar hem de erkekler için penistir [penisin kendisi değil penisin sembolüdür]: erkek penise sahip olmak isterken kadın penisin kendisi (ve asıl kayıp nesne) ve böylelikle erkeğin arzusunun nesnesi olmayı arzular. Tabii ki bu öyle çok romantik değil özellikle de kadınların arzusunu elde etmek için bir başkası olmasını – bir maske takmasını- gerektirmesiyle (gerçi bu aldatıcıdır çünkü arzu her zaman kaybetmekle ilişkilidir). Bunu anlamlandıracak olursak ilk olarak 1929’da Joan Riviéré tarafından “Tebdil-i Kıyafet Olarak Kadınsılık*” makalesinde kullanılmış olan maskeli balo temasına değinmek yararlı olacaktır. Sanat tarihçisi ve akademisyen olan Dr. Jeanne S. M. Wilette, yazısıyla bunu iyi ele alıyor:
Riviéré, her iki tarafın da maske giymesinin zorunlu olduğu kadın ve homoseksüel arasında analoji çiziyor: “kadınsılığın” abartılması, erkeksiliği dileyen kadınlar için bir maskeli balodur (sahte tavır), kendi kimliklerini ve bir homoseksüelin “kadınsılığını” erkeksiliğin abartılı haliyle diğerlerinden saklaması gibi. Maskeli balo, erkeklerin kabul edeceği bir kadınsılığın oluşumunda merkezdir (2013).
1920’lerin sonlarına doğru ve feminizmin ilk dalgası sırasında yazan Riviéré, kadınların o dönem çalışmasının erkek üstünlüğüne meydan okuma olarak görülmemesi için kadınların aşırı feminen olmaları gerektiğini savunmuştur. Bu manada “kadınsılık”, doğal cinsiyet kimliğinin ifadesi değil, aksine baskın ideolojiye uyum sağlamak için takılan bir maske. Aynı şekilde “erkeksilik” de heteronormativiteye dair tezleri tehdit eden herhangi bir kadınsılığı maskeleme işlevi görüyor. Bu, Güney Kore’deki erkek idoller arasındaki uyuşmayan cinsiyet performansının şiddet yoluyla giderildiği (varyete programlarında sık sık erkek üyelerin bir işi yapmakta başarısız olduklarında ceza olarak vurulduklarını ve tekmelendiklerini sık sık görüyoruz) ki böylece uygun erkekliğin otoritesini sağlamak ve sanatçıların erkeksiliğini baskılamak işlevi görme sıkıntısında görülüyor. KPOP’ın aslında gayce olduğunu ve / veya tüm idollerin gay olduğunu iddia ediyor gibi görünen YouTube videolarına rağmen erkek idollerin birbirlerinin görünüşünü takdir etmesinin düz olmadıklarını hiçbir şekilde kanıtlamadığı gerçeğinin altını çizmek önemli. Böyle videolar kültürel anlayış eksikliğinin bir sonucudur. Sınırları ve ikilikleri söyleme ihtiyacı: erkek / kadın, erkeksi / kadınsı, düz / gay videoları yayımlayanlar hakkında, endişelendikleri şeylerden daha fazlasını söylüyor.
Oysaki “Fake Love”da arzunun nesnesi olmak adına maskeyi giymeye zorlananlar BTS üyeleri. Bu, hem kişisel hem de profesyonel seviyede anlaşılabilir. Bir idol olarak sıradan romantik (veya cinsel) bir ilişkiye sahip olmak neredeyse imkansız çünkü o zaman hayranların için yüksek mertebedeki “erkek arkadaş” veya “kız arkadaş” olamazsın. Hayranlar ve arzunun nesnesi veya temsilcisi olan kişi arasındaki ilişkide böyle bir kısıtlama olmadığından, tabii ki ahlaki ve manevi olanlar dışında, bunu Batılı perspektifinden anlamak zor. Access’ten Scott Evans’a geçenlerde verdikleri röportajda birisiyle çıkıp çıkmadıkları sorulduğunda RM’in cevabı şuydu: “Kariyerimize odaklanmak istiyoruz… bu sebeple birisiyle çıkmak zor.” (2018) Diğer röportajlarında ise grup, kız arkadaşları olarak her zaman fandomları ARMY’den bahsetti. Bir idol olarak kız arkadaş, erkek arkadaş veya sevgili edinmek adına başvurulması gereken hileler muhtemelen harcanacak çabaya değmez ve tabii ki sevgili söylentileri bir idolün kariyerine fazlasıyla zarar verebilir. Bu sebeple maskeler ve maskeli baloya yapılan vurgulamalar özel hayatlarıyla alakalı olabileceği gibi profesyonel yaşamlarına dair de bir metafor. Bu durum, takip eden şarkı sözlerinde en iyi şekilde özetlenmiş: “Tüm zayıflıklarımın saklı kalmasını istiyorum / Gerçekleşmeyecek bir hayalde açmayacak bir çiçek büyüttüm” ve “Kim olduğumdan bile emin olmayacak hale geldim / Aynanın karşısında konuşup duruyorum, kimsin sen yahu?” (2018). Idol grupları için tipik olan bir şekilde BTS, profesyonel zamanları sürekli olarak izleyicilerin zevki için kayda alınıp ekrana getirilirken çok az bir özel hayata sahip. Böylece senin her hareketini dikkatle inceleyen hayran ve antilerinin gözü önünde olarak sürekli kameraya alınmak, benlik algını kaybetmeni kolaylaştırır. K-POP sektöründe mükemmel olma baskısı, mükemmelden daha azı olan herhangi bir şeyin negatif bir tavırla ele alınması anlamına geliyor. Tabii ki bu mükemmelliyetçiliğin bir illüzyon olduğunu ve yalnızca teknoloji üzerinden imgelerin manipülasyonuyla üretilebileceğini hepimiz biliyoruz. BTS, idol olarak rolleri ve günlük yaşamları arasındaki gerilimi YouTube Red’de ekrana getirilen sekiz bölümden oluşan ve Wings Turuyla alakalı olan belgesel “Burn The Stage” üzerinden tartışıyor. Birçok yönden “Fake Love”, profesyonel ve özel hayatları arasındaki çatışmalar üzerine duydukları kaygı ve güvensizliklerin, her ikisi arasında gidip gelen mükemmellik yalanının bir yansıması.
Kendimi silmeye çalışıyorum, beni oyuncak bebeğin yap
“Fake Love”da kuklacı olarak Jimin
Gerçek benliğin kaybı ve başkalarının arzusunun aynası olarak görev yapan gerçek olmayan benliğin onun yerini alması da koreografi üzerinden ifade ediliyor. Popping, klipteki performans parçaları boyunca kullanılıyor ki hızlı ve sarsıntılı hareketleri, bir kuklacı tarafından manipüle edilen oyuncak bebeği görsel olarak ifade ediyor. Yukarıdaki ekran görüntüsünde de Jimin’in dikey bir şekilde görülmez ipleri elinde tutarak yatay bir şekilde duran grubun geri kalanı üzerinde güç sahibi olduğunu görebilirsiniz. Sanat ve dansta yatay düzlem kadınsılık ve dikey düzlem ise erkeksilikle ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır. Andre Lepecki “Toppling Dance”te bunu açıklıyor: “Perspektif, mekansal derinliğin geometrik olarak tutarlı yapısını sağlamlaştıran sembolik bir yüzey (genelde dikey) üzerinde belirli bir hat örgüsü tarafından oluşturulan etkidir (2006: 74)” ‘Fake Love’da yatay düzlemin tekrar tekrar kullanılması, kadın olarak kodlanmış yatay düzleme karşı erkek olarak kodlanmış dikey düzlemin cinsiyete dayalı ayrıcalığını söküp atıyor. Bu cinsiyete dayalı ikiliklerin yıkılması, yuvarlak ve geometrik hareketler arasındaki karşıtlıklarda da görsel olarak ifade edilmiş; yuvarlak, kadınsılığın bir ifadesiyken köşeliler erkeksiliğin ifadesidir. Lis Engel bunu şöyle ifade ediyor: “Eğimli ve düz çizgiler arasındaki kutuplaşma, birçok kültürde kadınsılık veya erkeksilik olarak değerlendiriliyor.” (2001: 365) “Fake Love”da koreografi, BTS’in beden dilinde “geleneksel kadınlık ve erkeklik normlarını aşarak” zor ve hafif estetikler, hakimiyet ve doğallık arasında gidip geliyor (2001: 365). “Cinsiyet Koreografisi”nde Yamanashi & Bulman, “Salon dansı, erkeklerin geleneksel erkeklik tarafından uzun süre bastırılan kişisel özellikleri keşfetmesine izin verir – duygusal hassaslık, sanatsal tutku ve yaratıcılık gibi (2009: 612).” Bu durumu “Fake Love”da görebiliriz, koreografi hip hop dansta bulunan tipik sert erkeklikten kaçınıyor ve yeri geldikçe zayıflık ve narinliğini göstermekten korkmayan duygulu, hafif ve duygusal erkekliği sergiliyor. Performans koreografisi bunun başka bir örneğini gösteriyor: Yoongi, rapi sırasında sırasıyla bedenleri eğilip bükülen üyelerin önünden geçiyor.
Son söz: Gerçekleşmeyecek bir hayalde açamayacak bir çiçek büyüttüm
“Fake Love”, en savunmasız haldeki BTS’in kendisi, şöhretin vahşiliğine dair korkularını açığa vuruyor ve konuşuyorlar, diğer taraftan da gençliğin çabuk geçen doğası üzerine yorum yaparak sanatsal yaratıcılıkları ve duygusal yoğunlukları üzerinden izleyicileriyle bağ kuruyorlar. Jest kullanımı, özellikle yukarıda gördüğünüz “Singularity” ve “Fake Love”dan ekran görüntülerindeki uzanmış elin tekrar edilmesi için, iletişim ve teselli mekanizması olarak BTS’in ellerini doğrudan hayranlarına uzattığı yorumunda bulunabiliriz. Bu, başlarda konuştuğumuz üzere LGBT topluluğu ve diğer ezilen ve ötekileştirilen gruplara karşı BTS’in dışlamayan politikasının bir parçası. Öncelikle mesajları, ev ve okulda debelenen genç insanlara, şiddetli depresyon ve intihara dair düşüncelerden muzdarip olanlara yönelik olurken hayran kitlesi, gençliklerinin baharına çoktan veda etmiş benim gibi insanlardan da oluşuyor ki verdikleri mesajın, günümüz toplumu için önemini hissediyoruz. Bir okutman olarak tecrübelerime göre genç insanlar arasında akıl sağlığı sorunları yaygınlaşıyor. Birleşik Krallık’ta son zamanlarda yapılan genç yetişkinlerin akıl sağlığına yönelik bir araştırma, onların bir günün 6 saatten fazlasını stres altında ve kaygılı geçirdiklerini gösteriyor: “Para, görünüş, kariyer sıkıntısı kadar gelecek korkusu da yaşayan 18-25 yaşındaki gençler hakkında düzenlenen ve 1.000 kişiyle yapılan anket, bu gençlerin zamanın büyük bir kısmında kaygılı veya baskı altında hissettiğini gösteriyor” yarısından fazlası ise profesyonel bir yardım arayışında değil (Francis: 2018). Güney Kore’de eğitim sisteminin rekabetçi doğası ve erkeklerdeki kurumsal dünyaya girerek yönetici annelerine karşılığını verme ve kızlardaki ailesel çizginin devamını sağlamak için evlenip çocuk yapma baskısının, akıl sağlığı sorunlarında yükselişin sebepleri arasında görülebilir (bu yerel değil global bir sorun ancak özgün kültürel yansımalara sahip). “Koreli Aileyi Değiştirmek” dersinde Hyun Mee Kim, bu sosyal ve ekonomik baskının erken dönem kaynaklarından bahsediyor.
Bu süreç, çocukların anaokulu yaşlarından itibaren başlıyor. Elit üniversitelere girip mezun olduklarında bu genç yetişkinlerin beyaz yakalı çalışan olma şansları artıyor. Bir şekilde annenin yönetimi çocuklarının gelecekteki başarılarına yönelik oluyor. Burada çocukların başarısı tüm aile için bir fırsata ve araca dönüşüyor. Başarıları, tüm ailenin Kore toplumunun orta ve üst sınıf üyelerinden birileri olma veya bu durumu sürdürme fırsatına güvence sağlıyor. Ailenin yukarı doğru hareketliliği annelerin elinde.
Sosyal ve ekonomik işgücündeki böyle bir bölünme, geleneksel cinsiyet rollerine ve heteronormativiteye güç veriyor ve yayıyor. Hyun Mee Kim bunu şöyle açıklıyor: “Tipik Koreli evliliği ve ailesi heteroseksüel bir oluşum olarak algılanıyor. Bu, cinsiyete dayalı iş bölümü vasıtasıyla nüfusun çoğalmasını sürdürüyor (2017).” BTS’in şarkıları ve klipleri, hayranların istedikleri şekilde etkileşim kurabilecekleri ve tanımlayabilecekleri hikaye dünyası içinde alternatif alanlar açarak kimlik, cinsiyet ve cinselliğin milliyetçi söylemini içeren gençliğin bu baskın hikayesini doğrudan eleştiriyor. Bu senenin başlarındaki bir röportajda Min Yoongi şöyle dedi: “Hayalinizin olmaması problem değil, bir hayaliniz olmayabilir. Yalnızca mutlu olmak yeter.” Bu cümleler; Kim Namjoon (RM), Min Yoongi (Suga) ve Jung Hoseok (J-Hope) katkılarıyla yapılan Love Yourself 轉 Tear albümündeki şarkılardan biri olan “Paradise”da vücut buldu ve bu incelemeyi sonlandırmak için uygun gibi görünüyor.
Durmak sorun değil / Sebebini bilmeden koşmanın gereği yok
Bir hayale sahip olmamak sorun değil
Bir süreliğine de olsa mutluluğu hissetiğiniz anlar varsa
Durmak sorun değil / Artık istikameti bilmeden koşmayacağız
Bir hayale sahip olmamak sorun değil / Aldığın tüm nefesler cennette zaten
Yönetmen: YongSeok Choi (Lumpens)
Yardımcı Yönetmen: WonJu Lee, Guzza, HyeJeong Park, MinJe Jeong (Lumpens)
Görüntü Yönetmeni: HyunWoo Nam(GDW)
Sanat Yönetmeni: JinSil Park Bona Kim (MU:E)
Özel Efekt: Demolition
Koreografi: Son Sungdeuk
Referanslar
Butler, J. & Berbec (2017). Bir başkası olmadan dünyasızız: Judith Butler ile röportaj. The Other Journal. [Online]
Curiel, E., & Bokulich, P. (2009). Teklikler ve kara delikler. Stanford Felsefe Ansiklopedisi. [Online]
Deleuze, G., & Conley, T. (1993). Kıvrım: Leibniz ve barok. Minneapolis: University of Minnesota Press.
Engel, L. (2001). Copenhagen’deki hip hop dans tarzlarının beden şiir sanatları. Dans kronolojisi, 24(3), 351-372.
Fuhr, M. (2015). Güney Kore’de Küreselleşme ve Popüler Müzik (Vol. 7). Londra: Routledge.
Guattari, F. (2005). Üç Ekoloji. Londra: Bloomsbury Yayıncılık.
Francis, G. (2018). Genç insanlar bir günün altı saatten fazlasını stresli hissederek geçiriyor. The Independent. 28 Şubat. [Online]
Hewiston, L (2013). Lacan Ne Söylüyor … Aşk Hakkında. Lacanonline.Com [Online]
Jenkins, H. (2007). Transmedia Hikaye Anlatıcılığı 101. Mart 2007. Henry Jenkins: Blog: Bir Acafanın İtirafları. [Online]
Kim, H. M. (2017). Koreli Aileyi Değiştirmek. Ders Videosu. Güney Kore’de Aile, Cinsiyet Sosyal Değişim (MOOC). Yonsei Üniversitesi.
Lancaster, B. (2015). Pop Müzik, Genç Kızlar ve Fandomun Meşruluğu. Pitchfork. [Online]
Lepecki, A. (2006). Toppling dans: Trisha Brown ve La Ribot’un alan yapısı. Yorucu Dans. New York ; Londra: Routledge, sayfa 75-96.
Willette, J. S. M. (2017). Lacan ve Kadınlar. [Online]
Yamanashi L. A. & Bulman, R. C. (2009). Cinsiyet koreografisi: Erkeksilik, kadınsılık ve balo salonundaki kimliğin kompleks dansı. Erkekler ve Erkeksilik, 11(5), 602-621.
Kaynak: londonkoreanlinks
~~~~~~~~~~~~
* N, özellikle İngilizce konuşulan bazı ülkelerde Afrika kökenli siyahî insanlar için kullanılan aşağılayıcı terimin kısaltmasıdır.
* Marksizm, Friedrich Engels ve Karl Marx’ın var olan çalışmalarından ortaya çıkarılmış, insanların özgürleşmesi ile alakalı olan düşüncelerdir. İdeolojik anlamda esas alınan sınıfların savaşımı teorisini ortaya çıkaran ve bunun zorunlu sonucunda proletarya diktatörlüğüne, toplumsal açıdan özgürlük ve eşitlik dünyası olan komünizme varılacağının bir öğretisidir. Detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
* Neo Marksizm, özellikle 1930’lu yıllardan itibaren geliştirilen Marksist yaklaşımları ifade etmek için kullanılan bir terimdir. Detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
* Metatextual, tek seferde devam eden iki diyalog seviyesine sahip gibi görünen bir çeşit edebiyat niteliğidir. Metin, artık her neyse, genellikle normal olarak ilerleyen bir katmana sahiptir – tipik bir metindir. Ancak aynı anda metnin, ne yaptığına dair bilerek açıklama yaptığı ikinci bir seviyesi vardır. Bir yandan kendi oluşum sürecine dikkat etmenizi isterken diğer yandan da metnin kendisi, yaptığı şeyi sürekli kesintiye uğratarak kasten kendi yoluna çıkar. (Kaynak: longwood.edu)
* Heteronormativite, heteroseksüelliğin normal cinsel yönelim olduğunu ve cinselliğin ve evlilik ilişkilerinin sadece bir erkek ve bir dişi arasında yaşanabileceğini öngörür.
* Semiyotik; simge, sembol ve işaretlerin yorumlanmasını, üretilmesini veya işaretleri anlama süreçlerini içeren bütün faktörlerin sistematik bir şekilde incelenmesine dayanan bir bilim dalıdır.
* Tekbencilik, yalnızca bireysel benin varlığını tanıyan, kişinin kendi dışındaki her şeyin düşte görülenler gibi gerçekdışı olduğunu öne süren öğretidir.
* Tebdil-i Kıyafet Olarak Kadınsılık makalesini Türkçe çevirisiyle buradan okuyabilirsiniz.
~~~~~~~~~~
Doktor Colette Balmain, Film, Medya ve İletişim’de kıdemli bir okutman. Seviye 4, Seviye 5 ve Seviye 7’deki temel Medya & İletişim modüllerinin dersini veriyor. Seviye 6 ve Seviye 7 öğrencileri için “Yüksek Sesle Çığlık Atmak: Uluslararası Korku Sinema ve Televizyon” adlı özel bir çalışma yürütüyor. Ayrıca Sanat Fakültesinde Mobilya ve Ürün Tasarımı üzerine Araştırma Yöntemlerini öğretiyor ve Kingston Sanat Okulu’nda Film, İllüstrasyon ve Tasarım üzerine tezlere bakıyor.
K-POP haber kategorisi, K-POP dünyasından sıcak sıcak güncel haberlerin bulunduğu haber kategorisidir.