Merhabalar!!
Teog, yeni yeni biten okul sınavları, vizeler derken genç nüfus olarak yine sancılı bir dönemdeyiz. Sizlerin keyifleri nasıl bilemiyorum ama geçtiğimiz hafta olduğum bir ameliyatla aldığım on günlük rapor sayesinde benim keyfime diyecek yok! Bursa gibi baba bir memlekette, annemin şefkatli kucağında, yanımda dünyanın en tatlı ikiz yeğenleri bu ateşli dönem ortasında tatil yapıyorum ben.
Daha yeni okumadık mı bir yazı yahu diyeniniz var mı? Bir sonraki mektup yazısının bu kadar erken olabileceğini inanın ben de beklemiyordum. Ameliyat sonrası hasta ziyaretine elinde kocaman bir kutuyla gelen arkadaşlarımı görünce ameliyat falan dinlemeyip çığlığı bastım. Ziyaretlerde meyve suyudur, muzdur sürekli bir şeyler geliyor ama nasipte Koreli bir arkadaşımdan da hediye almak da varmış. Aşağıdaki fotoğraf hastane odasından ^^
Sadece 9 gün ile rekor varış süresine sahip bu kutu! Hiç bir sorun yaşamadım alma sürecinde. Her yazıda Ptt’yle uğraşıyorum, laf atmadan geçmeyeyim. Maşallahları var, artık hiçbir sorunla karşılaşmıyorum.
Neyse ki iş arkadaşlarımın kutuyu getirdiği gün taburcu oluyordum. Kaptığım gibi kutuyu eve gidip açtım. Lafı uzatmıyorum. Hadi incelemeye başlayalım. Kutumuz bu! Oldukça tatmin edici ebatlarda ?
Sizin güzide annelerinizi bilemiyorum da, kızıyla oturup dizi izleyen, gruplarda bias seçen tanıdığım çok anne var. Ama benim annem kesinlikle onlardan biri değil ? Bir zamanlar dizilerden başımı kaldırmadığım için beni ev içinde merdaneyle kovalayan annem, ameliyattan yeni çıkmamın getirdiği merhametle oturup usul usul benimle kutunun içinden çıkanları inceledi ? Çok fenayım ya, anne valla özür dilerim! Aslında çok halim selim bir insandır annem, ama konu Kore’ye gelince kaplana dönüşüyor ^^
İlk bakışta sanki Ramazan’da dağıtılan bir erzak paketiymiş gibi durmuyor mu? ?Yiyeceklerden en son bahsedeceğim, o yüzden Kakaotalk ürünlerinden başlayalım. Kakaotalk kullananlarınız varsa Muzi ve Ryan‘ı tanıyor olmalısınız. Kore’de Kakaotalk karakterlerine ait her türlü ürünün satıldığı Kakao Friends adında bir market var. Muhtemelen oradan bu ürünler. Muzi ve Ryan’lı iki defter. Tatlı krizlerine giriyorum kırtasiye malzemelerini görünce!
Kalpli Ryan uygulamadaki bir emotion. Bu da onun tükenmez kalemi.
Ülkeyi tanıtan hediyelere geçecek olursak, ilki ufak bir cüzdan. Cüzdanın renkleri gördüğünüz gibi Kore’yi anımsatıyor zaten. “On The Way To The Airport” dizisinde Do Woo’nun annesinin yaptığı el işlerini hatırlıyor musunuz? Ben onları hayranlıkla izliyordum. Bu cüzdanın fermuarında da o düğümlerden ufak bir örnek var. Çok çok çok beğendim! ?
Bir diğeri Kore’ye ait motifler içeren stickerlar. Fotoğrafta küçük gibi duruyorlar ama aslında bayağı büyükler. Arkasında valizlere, kutulara ve defterlere yapıştırabilirsiniz diyor.
Ve hanbok giymiş bir ajussi anahtarlığı!
Gelelim bombalara! Hediyeleri gönderen arkadaşım, Ju Yeong tam bir seyahat hastası. Henüz Türkiye’ye gelememiş olsa da birçok ülkeyi gezmiş. Benim tekrardan seyahat hazırlığına giriştiğimi bildiği için göndermiş olmalı böyle bir hediye. Seoul ve Busan gezi rehberi kitapları. Böyle bir hediye hiç beklemiyordum ama benim için çok anlamlı ve faydalı bir hediye oldu. Tam Ju Yeong’luk bir hareket ^^
Seoul malum zaten ama Busan Ju Yeong’un yaşadığı şehir ve tabii benim ziyaret edeceğim şehirler arasında. Bu sebeple ikisini göndermiş. Kitaplarda yok yok, kuşe kağıda yaklaşık 400 sayfalar. Seoul rehberinde kesinlikle görülmesi gereken yerlerden, şehirdeki Türkiye’yi tanıtan ufak bir parka kadar her yer tanıtılmış. Üstelik her iki kitapta da ne olduğunu tam olarak çözemediğim Mayıs 2017’de süresi dolan birer kupon ve kitabın özeti haline getirilmiş cep kitapçıkları var. Aldığımdan beri elimden düşürmüyorum. Çok eğlenceliler, çok faydalı olacaklar çok!
Kutudan çıkan bir diğer şey ise yüz maskesi 😀 Her ne kadar makyaj malzemeleriyle aram olmadığını söylesem de bunları bal gibi de kullanacağım. Kore ve kozmetiği birbirinden ayıramadığımız gerçeği ^^ İki adet yüz maskesi!
Sonunda yiyecekler bölümü! Aslında kutuyu açtığımda ufak bir hayalkırıklığı yaşadım, yaşamadım desem yalan olur. Kutunun neredeyse yüzde 60-70’i yiyecek dolu, dedim ya erzak paketi gibi 😀 Aşağıdakiler “ramyeon (라면) ve udong (우동)“. Bir önceki yazıda yiyebileceğim (!) herşeyi deneme kararı aldım demiştim. Fakat bildiğiniz üzere Kore’de domuz etinin tüketimi çok fazla. Bu da herşeye şüpheyle yaklaşmama neden oluyor. Şüphelilerin başında ise maalesef ramyeon geliyor. Hal böyle olunca onlar bana ben onlara bakışıyoruz öylece 😀 Peki ben ramyeon yemek istiyorum, ne yapacağım? Vejeteryan ramyeonlar bir seçenek, ikincisi ise Kore’de yeni yeni çıkmaya başlayan helal damgalı ürünler. Üçüncü ve Kore’den ramyeon yeme fırsatı olmayanlar için en pratik yol olan “İndomie“ler! İndomie’leri hala tatmayanımız var mı??
Kutudan çıkan bir diğer yiyecek “Honey Butter Chip” adında bir cips. Üzerinde “Bunu denedin mi? Çok hit bir abur-cubur” yazıyor. Gerçekten de çok seven bir arkadaşım var. Bu yüzden tadını çok merak ediyorum. Bu kutudan henüz hiçbir ürün tatmadım, bu nedenle bu yazıda tatlarına dair maalesef bir yorum yapamayacağım. Ancak sizinde gördüğünüz üzere cips ballı! Merak uyandırıcı!
Diğer ikisi çikolatalı kraker. Üstündeki notta “Dolapta tutarak ye” yazıyor. “Choco Hazelnut” Ju Yeong’un favori abur cuburu imiş. Kolay kolay bir şey beğenmiyor, merak ediyorum tadını!
Ve bir de bu 5’li toffie var!
Hediyeler anlamında kutunun sonuna geldik, fakat bitmedi! Mektubum! Mektup zarfları ile yaşadığım aşktan bahsediyorum sürekli. Görünce yine kendimden geçtim. Yine çok narin, yine çok zarif ? Mektup kağıdı kareli defter sayfası gibi, kare kare. İlk defa böyle bir kağıt alıyorum. Babam ve annemin de çok ilgisini çekti. Zira Korece’yi gördükleri ilk kağıt bu. Babam kağıda baktı baktı baktı… Tabiki hiç bir şey anlamadı. Zaten kağıdı ters tutuyormuş, bilmeyen için tersini düzünü anlamak bile zor ? Kakaotalk sayesinde arkadaşlarımla istediğimiz an konuşabiliyoruz, dolayısıyla artık olay mektuplaşmaktan çok hediyeleşmeye döndü. Ama bu tatlışlar çok çok güzel! Keşke mektuplar hep devam etse… Yalnız mektubu sadece onlar gönderse… Ben böyle mektup zarfı/kağıdı bulabilmek için streslere girip saç dökmesem ?
Az önce annemden bahsetmişken, siz ailelerinizden, çevrenizden Kore’ye olan ilgilinizden dolayı ne tür tepkiler alıyorsunuz bilemiyorum. Ben genelde traji-komik şeyler yaşıyorum. Fakat aldığım kutuları gören her bir yakınımın gözleri parlıyor. Kore’den geldiğini duyunca önce rutin girişleri “Yine mi Kore?, Ne buldun şu çekiklerde? Kaç yaşında oldun hala Kore…” birkaç dakika sonra bir bakıyorum oturmuş benimle hediyeleri inceliyorlar. Benim çeyizini ortaya seren yeni gelin edalarına bürünmelerimi göz ardı etmemek lazım tabi 😀 Vel hasılı kelam, kültürel etkileşim, hediyeleşme iyidir, güzeldir arkadaşlar. Ülkenin sadece müziğine, dizisine kaptırıp kendinizi bilgisayara bağımlı hale getirmeyin. Hobilerinizin sizi hayattan soyutlamak yerine tam tersine hayat kalitenizi yükselten, sizi daha sosyal, üretken yapan şeyler olması gerekir. İlla mektuplaşın demiyorum, Kore’ye olan ilginizi size faydası olacak şeylere dönüştürdüğünüzden emin olun. Ay yaşlandığımın kanıtı işte yaa! Baksanıza yine nasihat moduna girmişim resmen ?
Umarım sıkılmadan, yine keyifle okuduğunuz bir yazı olmuştur. Mektuplaşma ile ilgili birçok soru geliyor, eski yazıları incelerseniz onlarda birçok sorunuza cevap bulabilirsiniz. Hala netleştiremediğiniz, kafanıza takılan şeyler varsa sormaktan çekinmeyiniz. Bir sonraki yazı bu kutuya karşılık göndereceğim hediyeleri içerecek. Beklemede kalınız ^^
yaseminn..
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.