Bu postu nasıl yazacağıma dair epey düşündüm. Birçoğunuzun bildiği üzere ben ve arkadaşım bir yıl boyunca Kore’de yaşadık ve bu süre içerisinde geniş kapsamlı bir sürü blog yazısı yazdık. Birini gücendirmemek adına yaşadığımız tüm bu tecrübelerin negatif kısımlarından bahsetmekten çekindik. Kore’de geçirdiğimiz zaman boyunca hakikaten çok eğlendik ve eğlendiğimizi kanıtlayacak kadar tonlarca blog yazımız var. Ama şimdi hem duygusal hem de fiziksel olarak Kore ile aramızda biraz boşluk var. Kore’de yaşamanın bazı kötü tarafları olduğunu düşünüyorum ve bu konu hakkında sözünü esirgemeyen biri olmak istiyorum. Çünkü gerçek şu ki, Kore’de yaşamanın bazı kısımları bize göre çok zordu ve bu yüzden orada sadece bir yıl yaşamaya karar verdik. Doğam gereği gerçekten pozitif ve hoşgörülü bir insanım bu yüzden benimle aynı görüşte olmayan insanların sarf edeceği kötü sözlerden korktuğum için bazı şeyleri anlatmaktan çekindim. Fakat sonuç olarak her şeyi anlatmaya karar verdim. Bunlar benim görüşlerim ve burasıda benim çöplüğüm.
[ Editör notu: Açıklamak istediğim birkaç şey var. Bu postta özellikle Seul değil, Güney Kore’nin küçük bir ilçesindeki anılarımıza değinilmektedir. Bu nedenle gözlemlerimizin çoğu farklı yerlerde değişiklik gösterebilir. Dünyanın herhangi bir yerindeki büyük şehirler diğer küçük ilçelere göre daha gelişmiştir. Ayrıca bu tecrübelerimizin 2011-2012 yılına ait olduğunu unutmayın. O zamandan bu zamana çok şey değişmiş olabilir. Lütfen yaptığımız tüm bu gözlemleri gerçek olarak algılamayınız — bunlar bizim gözlemlerimiz ve hissettiklerimiz. Kore’yi çok sevdim ve tekrar ediyorum bunlar bizim fikirlerimiz. Sadece sizinle edindiğim bu tecrübeleri basitçe paylaşmak istedim. Okuduğunuz için teşekkür ederim! ]
Eğer Kore’ye taşınmayı ya da turistik bir gezi düzenlemeyi planlıyorsanız birçok insan bunun hakkında size harika şeyler söylemiştir. Söyledikleri %100 doğru ve kesinlikle Kore’ye gitmelisiniz ama genellikle söylenmeyen bazı şeyler de var. Bana göre, bu söylenmeyen şeyler Kore’de yaşamak hakkında.
1) Toplum tarafından garip karşılanan bir birey olacaksınız.
Koreli insanları tanıyınca hepsi inanılmaz derecede iyi insanlar ki dünyadaki çoğu insan bu özelliği taşıyor. Fakat Kore’de yabancılar biraz garip karşılanıyor. Hatta bazen sizi işaret edecekler veya sokakta dolaşırken fısıldaşmalarını duyacaksınız. Hatta ve hatta sizi gören bazı insanlar ”Yabancı!” diye bile bağıracak. Satıcılar onlarla ”İngilizce” konuşacağınız için endişelenecek ve sizinle tartışacak. Bazen insanlar tren veya otobüslerde siz ”farklı” olduğunuz için yanınıza bile oturmayacak. Restorantlarda chopsticklerin yerine otomatik olarak çatal kaşık bırakabilirler. Alışverişe çıktığınız zaman bazı satış görevlileri kıyafetleri genişletebileceğiniz korkusuyla kıyafetleri denemenize izin bile vermeyebilir.
Tüm bu deneyimler sayesinde Güney Kore’nin ne kadar izole olmuş bir ülke olduğunu anlamak faydamıza. Diğer Asya ülkelerine göre Güney Kore’de çok turist yok ve bu nedenle yabancılar için küçük bir ilçede ya da pek uğrak olmayan bir yerde yaşamak pek uygun değil. Belli bir yaşa ulaşmış olan çoğu Koreli yabancıları ”Kore Savaşı”nın merkezi olarak görüyor. [ Türkiye hariç! Tabi eğer Avrupalı gibi görünüyorsanız o ayrı. Genellikle ten rengi ve göz yapısına göre insanlar sınıflandırılıyor. Türkiye gibi bir çok ulusu bünyesinde bulunduran bir ülkede ayırt edilebilir keskin fiziksel özellikler bulunmadığından üzücü de olsa bu tür durumlarla kaşılaşabilirsiniz. ] Irkçılık yapıldığını hissettiğiniz zamanlarla yüzleşmek bazen zor olabilir, fakat bu durumda yapabileceğiniz en iyi şey kibar olup sakinliğinizi korumak olacaktır.
2) Kış mevsimi gerçekten korkunç geçiyor.
Aslında insanlar beni bu konu hakkında çok uyarmıştı ama nasıl desem ben biraz kendime fazla güvenmişim. Memleketimde zorlu geçen hava şartlarıyla büyümüştüm, yaz mevsimleri çoğunlukla 40 derece ve kışları ise 0’ın altındaki bir sıcaklıkta geçiyordu. Kore’de kışların soğuk geçtiğini duyunca bayağı alay etmiştim. Anlaşılan o ki Kore kışlarının gerçekten şakası yok. Sadece dondurucu soğuk yok burada, Rusya üzerinden gelen ”buzlu rüzgarlar” bile var!
Abartısız Sibirya rüzgarları.
Başka şey ise, memleketimde olduğum zamanlar soğuğu pek dikkate almazdım çünkü sıcak okulumdan sıcak arabama sıcak arabamdan da çalıştığım yere gidiyordum. Kore’de ise her yere yürümek zorundaydım. Gariptir ki okullar da yeteri kadar ısıtılmıyordu. Bu durum size farklı ülkelerden gelen bütün yabancıların Kore hakkında edeceği bir şikayettir. Bunu enerjiden tasarruf etmek için mi yoksa başka bir şey için mi yapıyorlar bilmiyorum. Okullar gerçekten buz gibi ve öğrenciler sınıflarda montlarla oturuyor. [-27 dereceyi gören bir ülkenin soğuğunda.]
3) Seul dışında Batı tarzı yemek yapan restoranlar bulmak çok zor.
Bu tüm yabancı bir ülkenin yemeklerini yapan restoranlar için geçerli. Memleketinizden bir parça bir şeyler yemek istediğinizde yerel restoranlar ve bakkalların size hiç bir faydası dokunmayacaktır. Şahsen biz ülkemize ait olan bir şeyler yemek istediğimiz zaman buradan Seul’e tam 2 saat sürecek olan bir yolculuk yapmak zorunda kalmıştık. Yaşadığımız ilçede yabancı mutfakların yemeklerini yapan birkaç restorant vardı ama pek tatmin edici olduğu söylenemezdi.
Kore yemeklerini gerçekten çok seviyorum fakat büyüdüğüm yerde o kadar çok yemek çeşidi vardı ki, her gün aynı tür yemekleri yemek garip ötesiydi. Kimchiyi severim ama seve seve her öğün gönüllü olarak yiyebileceğimi hayal dahi edemiyorum. Böyle beslenmek hayatımda büyük bir değişikliğe sebep oldu–ve gayet memnun kaldım, hatta beslenme şeklimde biraz değişiklik yapabildiğim için çok mutluyum. Ha bir de kendi pişirdiklerimle hayatta kalabildim!
4) Sosyal yaşantısı Batıdan çok farklı.
Aklıma gelen birkaç örnek: ilk olarak cinsiyetçiliğin Kore’de açık bir şekilde gözlemlenebiliyor olması. Eğer bir kadınsanız, büyük olasılıkla sadece kadın olduğunuz için, burada kaldığınız süre boyunca bazı konularda saygısızlığa uğradığınızı hissedeceksiniz.
Amerika, Kanada ve tüm Avrupa ülkelerinde yasa dışı olarak görülen ya da dava açılabilecek olan şeyler Kore’de gayet olağan karşılanan şeyler olabiliyor. [ Geçenlerde yazmış olduğum intihar olayları ve zorbalık haberlerinden anlamışsınızdır. ]
Aklıma gelen diğer bir sosyal norm ise Kore’deki giyim tarzı. Şöyle ki Kore’de; göğüs dekoltesi, çıplak sırt, omuzları ya da köprücük kemiklerini göstermek uygunsuz karşılanıyor ki toplumun birçok kesiminde kadınların mini etek giymesine rağmen… [ sözün bittiği yer. ]
Erkeklere gelirsek, diğer ülkelerdeki erkeklere göre Koreli erkekler çok daha özenli giyiniyor. İlkokul öğretmenleri de dahil olmak üzere birçok erkeği takım elbiseyle görebilirsiniz.
5) Bunlara rağmen Kore’de yaşamak çok kolay.
Tüm bu dediklerime rağmen şimdi bu dediğim şey kulağa biraz garip geliyor olabilir ama Kore’de öğretmen olduğunuz zaman; kiranız ödenir. Yemekler ve toplu taşıma araçları ucuzdur, içki içmek yaygındır. Hatta ve hatta içmeyenler teşvik bile edilir. Bu nedenle hayat Kore’de rahat, çok daha rahat. O kadar rahat ki Kore’de yaşayan bir çok insan bu rahatlıktan dolayı sürekli şikayet edip durur. [ Yol kenarında sızanlar, içki içmeye zorlayan patronlar, vs. ]
Kaynak: WordWalkAbout
Çeviri & Düzenleme: nina00x
Bunların dışında paylaşmak istediğiniz diğer bilgileri yorum yoluyla ulaştırmayı unutmayın! 🙂
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.