Merhabalar^^
Günlerdir ha yazdım ha yazıcam derken.. Dün öğlen, paketin Kore’ye ulaştığını öğrenince dedim artık vaktidir köşe yazısının. Sadece postayı paylaşmayı düşünüyordum ama minik arkadaşımla tanışmanız gerektiğini düşündüm. Biraz ondan bahsedip, postaya geçeceğim.
Adı Se Ryeong. Jung Se Ryeong! 12 yaşında bir ortaokul öğrencisi. Türkiye’ye ilgisi olduğu için konuşmaya başlamıştık, matematik kursundan İngilizce kursuna, ordan piano yüzme derken kalan zamanında da Türkçe kelimeler öğreniyor. Hayvanlara, özellikle kedilere çok ciddi bir ilgisi var. Van kedisini bile biliyor :D:D
8 yaşındayken Türkiye’ye gelmiş. Birçok turist gibi kebabı, Maraş dondurmasını çok sevmiş. Kore’de satılanların tadını çok beğenmiyor.
Tipik bir Türk içgüdüsüyle Türkiye’yi niye bu kadar çok sevdiğini sormuştum. Kültür ve geleneklerimizi sevdiğini söyledi. Dedesi Türkler’in ve Koreliler’in aynı soydan geldiğini anlatıyormuş 😀 (Çok su götürür bir konu, kesin bir bilgi yok diyip geçelim.) Türkiye, yurtdışında ziyaret ettiği ilk ülkeymiş. Türklerin çok sıcakkanlı olduğunu, İstanbul’un çok güzel bir şehir olduğunu söylüyor. Bu yüzden ayrı bir ilgi duyuyor sanırım. Paris’e gitmiş, Çin’in oldukça lüks mekanlarını görmüş bir çocuk ama İstanbul’un çok daha güzel olduğunu anlatıyor hep ^^
Kaptırdım yine kendimi, anlattıkça anlatıyorum. Ama ülkemiz adına hoş şeyler bunlar, insanın koltukları kabarıyor ^^ Artık pakete geçelim isterseniz. Yoksa toparlayamayacağım 😀
“Güney Kore’den Mektup Var” yazılarını okuyanlar arkadaşlarımız varsa burdan sonrasına alışkın olmalı. Diğer yazılarda, benim gönderdiğim paketlerin nasıl olduğunu merak eden arkadaşlarımız olmuştu. Onlara ithafen efenim!
Bu, hediyeleri içine yerleştirdiğim kutu! Şimdi bulmuşum Türkiye hastası bir Koreli, paketi alladım pulladım tabi 🙂
Güney Kore’den gelen hediyeler için yorum yapıyordum ama burdan gönderilenlere herkes aşina.. Ne desem bilemedim 😀 İstanbul temalı magnetlerimiz.
Bu meyve sabunlar Edirne’den. Edirneliler ya da gezmeye gelmişler şehrin meşhur meyve sabunlarını bilir. Envai çeşit meyvenin sabunu var ve ufak boylarından gerçek sepet boyutlarına kadar sabun sepetleri var. Ama paketin hafif olmasına dikkat ediyorum, çünkü yurtdışına posta çok pahalı 🙁
Bu da Türk kahvesi! Kesenin motiflerine kadar Türk desenleri kokuyor 😀 Yalnız kese sadece desen kokmuyor, kahve kokusunu malum. Gidene kadar paket içindeki her hediye kahve aromalı olmuş olmalı 🙂 Aslında kahveyi pakete koyma sebebim Se Ryeong’un ailesi. Babaannesi ile Kakaotalk’da görüntülü konuşuyoruz :D:D Halmoni ekstra şeker bir insan! Kavrulmuş kahve kokusu genelde çok sevilir ama eğer benim gibi kokuya duyarlı iseler, kesenin içine bakmadan imha etmelerinden korktum. Not düştüm: “Turkish Coffee”.
Bu İstanbul, Mısır Çarşısı’ndan aldığım bir fes! Gerçek fes boyutlarında değil, ufacık bir şey. Çok çok şirin değil mi?
Bozuk paralarımız, Güney Kore’ye gönderdiğim paketlerin daimi elemanı 🙂 Çok çok anlamlı bir hediye olduğunu düşünüyorum, umarım alanlarda öyle düşünüyordur ^^ Kırmızı kese fikri ise arkadaşımın. Bozuklukları keseye de koyunca tam bizlik oldu.
Son olarak kartpostallarımız. İstanbul temalı kartpostallara birçok yerden ulaşabilirsiniz. Ama üstteki Türk, Osmanlı, İstanbul temalı karikatürümsü kartpostallar (çalışmaların özel bi adı varsa affedilsin) Beşiktaş’tan. Gördüğüm gibi yapıştım kartpostallara, bunlar Kore’ye gitmeli diye.
Paketi gönderdikten sonra acaba az mı oldu, birkaç şey daha mı ekleseydim diye düşünmedim değil. Ama çok yoğunum, sanırım daha fazla ilgilenemezdim. Gönderilecek hediyeler hakkında yorumlarınıza da yeni fikirlerinize de açığım. Hatta yeni fikirlere açım arkadaşlar! Orijinal fikirlerinizi bekliyorum. Umarım keyifle okuduğunuz bir yazı olmuştur ^^
yaseminn..
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.