Bildiğiniz gibi, CNBLUE Ekim ayında Türkiye’ye Abu Festivali için gelip büyük bir yankı uyarmıştı. Tabii CNBLUE taa Kore’den gelip bir röportaj yapılmadan olmazdı değil mi? Tomris Çetin bu fırsat ile Boiceların akıllarındaki sorulara cevap buldurtacak bir röportaj gerçekleştirmeyi başardı. (Röportajı okumak için buraya tıklayın) Tabii bir de bunun perde arkası var. Buyrun okuyun:
Röportör Tomris’i okuduğunuz söyleşide bırakıp fangirl moda geçelim. Söyleşiye bir de fan Tomris’in penceresinden bakmaya ne dersiniz? (Etik nedenler yüzünden size bütün ayrıntıları veremeyecek olsam da, hislerimin çoğunu ve bilmediğiniz bazı ayrıntıları aktaracağım.)
28 Ekim 2015. Saat 12.30’u geçti, grubun prova saati 13.00. Her an gelebilirler. Heyecanla onları bekliyorum. Kulis kontrolleri yapıldı.
Derken çat! Oooops!!!! Yanlışlıkla CNBlue’nun odasının kapısını kapattım ve kilitlendi. O da ne??? Soluma bakmamla Jungshin’i fark etmem bir oldu. Geliyorlaaaaaaaar! İyi de odaya nasıl girecekler? Kilitledim odayı!.. Jungshin sıcak bir selam verdi, Yonghwa da öyle; diğerlerini fark etmedim bile. Onlara dikkatlice bakıp da onları şımartmamalıyım, değil mi ama :’)) Huzursuz birkaç uzun saniye… Yorgunlar mı acaba? Tamam anahtar bulundu, ohh… Sağımdan geçip odaya girdiler ve hayır, kapılarının önünde donup kalmadım, gayet umursamaz tavırdayım, hıh.. 😉 ))
Prova başlıyor!.. Ama önemli bir sorun var! Son ana kadar röportaj yapıp yapmayacağım belli olmadığı için sorularım TÜRKÇE kaldı!!!! Normal şartlarda simultane tercüme ederim ama şartların normal olup olamadığıyla ilgili bahse girmek isteyen var mı? Oyyyyy! Röportajın provalardan sonra olacağını söyledi “o kadın”! Hemen sorularımı İngilizceye çevirmeliyim ama elim ayağım titriyor. Hadi topla kafanı Tomris.
En önden provaları izliyorum. Hayır bıraktım provaları falan izlemeyi. Elimdeki 20 soruyu derhal İngilizceye çevirmem lazım. Kızım kim sana dedi eşşek kadar paragraflar yaz diye, öfff! Bir yandan grup biasım Jonghyun’a bakarken bir yandan Yonghwa’nın ışıltılı enerjisine maruz kalıyorum. Fakat gayet havalı ve onları tanımaz bir havada önümdeki kağıtlarla ilgileniyorum, fan vasfımla orada değilim, MUHABİRim şu an! (Yemişim havasını, insan biraz daha bakar dibindeki bu güzelliklere.. Sonradan pişman olmadım değil…)
Jonhyun’un kulaklığında bir sorun çıktı. Uğraşıyorlar. Yine olmadı. Jonghyun’dan istemsiz dökülen Korece sözler. Evet, bütün ekip anladı seni canım. Sonra kendi de gülüyor. Oyyyy, çok tatlııııı! Hey hey! Kızım bitti mi senin çevirin?! Bitti. Akabinde prova da bitti.
Saat 2’ye geliyor. CNBlue provalarını tamamladı, birazdan dinlenmeye gidecek. Çok az zamanları olduğunu vurgulayan kadın, kısa bir söyleşiye izin veriyor. Sadece 3 soru. 3 mü? 3 MÜÜÜÜÜÜ? Özenle hazırladığım sorularım, az önce İngilizceye çevirmek uğruna provaları kaçırdığım sorularım. Eğlenceli, biraz da muzur sorularıma yazık olacak
İçeriye giriyorum ve Jungshin’in bana sorduğu bir soruyla irkiliyorum!.. Nasıl?! Çüş! Yuh! İçimden yükselen nidalar :’))))
SÖYLEŞİ anı. (NOT: Söyleşi ile röportaj farklıdır, röportaj diye okuduğunuz çoğu şey aslında söyleşidir, benimki de öyleydi) Odada 6 kişiyiz. Karşımdaki kanapede soldan sağa Jonghyun, Jungshin, Minhyuk oturuyor. Sağımdaki tekli koltukta Yonghwa, solumda tercümanlık yapacak kadın oturuyor. Ortada küçük bir sehpa. Ses kayıt cihazımı açıp ortaya koyuyorum. Kadın bana kaç soru soracağımı soruyor, teyit etmek için mi sordu şimdi bu? Dışarıda 3 soruya izin verdi ya! Cingen ben hemen “5” diyorum, fazlasını diyemem tabi. Pazarlığımız sonrası 4 soruda karar kılınıyor.
İlk sorumu sordum. Yonghwa cevapladı. Fakat YANLIŞ! Benim sorduğum şey çok başkaydı bayım! Soru öldü!… Benim soru içinde söylediklerimi cevap olarak söylemen harikaydı Yonghwa! Okulda sorulan sorunun cevabını bilmeyip laf ebeliği yapan öğrenci gibisin (dil çıkaran surat). (Söyleşiyi metne dökerken, onun söylediği kısımları sorumdan çıkardım tabi)
Geldik eğlenceli soruya. Sen misin vakt-i zamanında “Kızlar prens bekler, bizler de o prensleriz kıh kıh kıh” diyen. Açıklayın bakalım, niye SİZmişsiniz kızların beklediği PRENSler????
Sonrasında ortamı yumuşatıp, üyeleri rahatlatacak olan bu sorum tam bir kriz şu an. İlk olarak, sorumdaki prensler kelimesini “prenses” olarak anlayan kadına soruyu açıklamak biraz zor oldu. Kadın ısrarla “prenses” algılıyor (prensler=princes, prenses=princess). Tamam kadın da haklı olabilir ama sorudan anlayabilirdi, üstelik kadına ‘plural’ diyorum o kadar, daha ne diyeyim. Nihayet anlaşılan soruma yine Yonghwa’dan (şaşıran?) cevap gelir: HER ŞEYİMİZ.
Yok artıkkkkk! 2. sorumu da mı öldürüyorsun Yonghwa?!? Hayır ne kadar mütevazı(!) olduğunu bilmeyen yok da cevabı bu kadar kısa kesmeseydin iyiydi (İtiraf: Tam bu esnada kendisine gıcık olmuş olabilirim :’))) ) Derken gerçek cevaplara Minhyuk’u anlatarak başlıyor lider. (Söyleşinin devamında Yonghwa’dan intikam almadığımı, hem de birkaç kez, düşünmeyin sakın kıh kıh kıh).
Jungshin’e “sadece uzun” şeklindeki takılmaları bitince beyimizin Jungshin’in ne kadar güvenilir olduğunu anlatması… Aman Allah’ım, ciddi ciddi cevap verdi sonunda, tarihe geçsin bu an (Bu arada olaydan 1 ay sonra fark ettiğim şey, odadaki 6 kişi içinde en rahat insan Yonghwa idi )
Ve Minhyuk ekleme yapar, Jungshin’in “ssang namja”lığı ile ilgili. Minhyukkiiiieeeee! Sen ne tatlı bir şeysin yahu! (bol bol öpücük, kalp)
Sazı tekrar eline alan Yonghwa “Bana gelince…” Yok paşam, sana da başkası gelsin; kimseyi konuşturmuyorsun! Jungshin konuşmaya başladı, ohh be, Yonghwa’yı o anlatıyor. Ve eklemecibaşı Minhyuk yine eklemesini yaptı.
Sessizlik…
Heeeeeeyy! 3 kişi misiniz la siz? Kimse benim biasımı anlatmayacak mı? Ühüüüüüüü (Söyleşi sonrası biasım değişmiş olabilir ama bunu karıştırmayalım şimdi) DBSK’nin Junsu’ya yaptığını mı yapıyorsunuz???…
Dayanamayıp ben soruyorum Jonghyun’u. Sonra da dayanamayıp onun neden konuşmadığını soruyorum (Burada benim hissettiğim, çekingen insanların laf dillerinin ucuna gelse de konuşmadıkları gibi Jonghyun’un da üzerindeki çekingenliği atamadığı için konuşmadığı. Konuşmaya niyetleniyor ama konuşmuyor. Ah Korece konuşabilmek vardı şimdi, onu muhabbete dahil etmeyi bilirdim ben 😉 Şimdilik tek yapabildiğim böyle dürtmek). Kadın da zaten konuşmadığı için “KARİZMATİK” olduğunu söylemez mi? Kendimi tutamayıp “Konuşmamak karizmatik olmak demek değildir” diyorum, hıh. Biyane Jonghyun bebişim… ama zaten anlamadı, hah ha ha.. İngilizceyi sadece Yonghwa ve Jungshin biliyor.
3. soru. Kpop gerçeklerinden birini ortaya döküp, lafı Türkiye’ye getireceğim. Tamam kabul, ben de en az Yonghwa kadar geveze ve muzurum (Sehun’un pis gülüşü).
Kpop gerçeği: Dünya turnesinden algılanan Asya+ABD.
Avrupa ve Arap ülkelerine yayılmayı kim istemez? Avrupa’ya zaten özeniyorlar, Arap ülkeleri de iyi pazarlar. 3. sorumun cevabı belli zaten. Belli olmasına belli de sorma sebebim başka. Amacım onların iştahını artırıp Türkiye’yi köprü olarak kullanabilecekleri mesajını vermek 😉 ) Cevaplarının ardından Türkiye reklamını yapıp, güzel ülkeme asıl ilkbaharda gelmeleri gerektiğini söylüyorum. Görev başarılı. (Mesajı en iyi alan da Minhyuk oldu)
4. ve son sorum. Pek çok Korecan’ın merak ettiği bu soruyu sormazsam çatlarım. Benim Kore’ye gittiğimde gördüğüm, orta yaş ve üstü insanlar Türkiye’yi bilip severken, gençler Türkiye-Kore arasındaki bağdan gayet bihaberdi. Bizim yakışıklılar ne diyecek bakalım? Hem iki ülke arasındaki ilişkinin altını çizmekte fayda var 😉
Yine Yonghwa. Soruma verdiği cevabın alt metninde gördüklerimi es geçiyorum, cık cık cık Yonghwa! (Benim sorumun alt metnini de gören tek kişi bu arada. Alttan alttan atışıyoruz kendisiyle) O, alçakgönüllülük akan cevabını verirken benim düşündüğüm: Jonghyun’un hiç konuşmamasını bahane edip ona sormak üzere ekstra bir soru hakkı koparabilirim! Hi hi hi.. (4 üyenin her biri için hazırladığım özel sorular vardı)
Nasıl?! Jonghyun konuşuyor!??? Yaptığım sinsi planı bozmasını, verdiği güzel cevapla affettim. Ve eklemecibaşımız son sözü söylüyor. Ayy yerim senin o “MERHABA” diyen …öhöm… 😉 ))
Normalde de her lafa atlayan geveze Yonghwa’nın bu kez artı bir avantajı vardı, dil. Kadın tercüme edene kadar beklemeyen yaramazımızın eğlenceli kişiliği bu söyleşinin temeliydi belki de Grupla ilgili düşüncelerim: Fiziksel olarak ekranda göründükleri gibiler. Hepsinin duru bir güzelliği var. Karakter analizime gelince, Yonghwa ve Jungshin çok iyi anlaşan iki muzur. Jonghyun ve Minhyuk masum dursalar da Minhyuk masumdan ziyade gizemli…
Şunu da son olarak eklemeliyim ki gördüğüm onca grup ve idol içinden kimseyle bu grupla olmak istediğim kadar ARKADAŞ olmak istememiştim. Nedeninden emin değilim… Hele Yonghwa, kesinlikle kanka olunası bir tip!
Tomris Çetin’in provadan çektiği bir fotoğraf:
Röportaj Hürriyet Gazetesi‘nde de yayımlandı, buraya tıklayarak haberi okuyabilirsiniz.
Kaynak: Tomris Çetin
Haber: gamzeetrn & Başak96
K-Magazin haber kategorisi, Güney Kore’de magazin içerikli tüm haberlerin bulunduğu ana magazin haber kategorisidir.