B2M Entertainment‘a bağlı olarak çalışan başarılı şarkıcı Eric Nam 6 Eylül 2014 tarihinde Avustralya Melbourne’de ‘K-Wave Festival’ kapsamında sahne aldı. Ve Melbourne’deyken The Seoul Story’e samimi bir röportaj verdi. The Seoul Story 12 Eylül tarihinde bu röportajı yayınladı. İşte o samimi açıklamalarla dolu röportaj Türkçe çevirisiyle sizlerle. İyi okumalar!
Eric Nam ‘Gerçekten Sevdiğim Şeyi Yapabildiğim İçin Şükrediyorum’ [12.09.2014 | The Seoul Story – Röportaj Çevirisi]
İnsanların başlangıçta youtube kanalı üzerinden yayınladığı cover videolarıyla tanıdığı 26 yaşındaki genç şarkıcı Eric Nam bir yetenek yarışmasıyla K-pop piyasasına giriş yaptı ve B2M Entertainment ile sözleşme imzalayarak çıkışını yaptı.
Eric Nam Nisan 2014’te son şarkısı ‘Ooh Ooh’ u yayınladı. Ve The Seoul Story’e K-pop piyasasında bir sanatçı olarak yaşamının nasıl geçtiğinden, müzik yaşamından bahsetti. Sanatçı Melbourne Avustralya’da 2014 K-Wave Festival kapsamında sahne aldı.
The Seoul Story (TSS): Müzik yapmanın şimdilerde sizi en cezbeden yanı ne?
Eric Nam: Aslında sadece benim müziğim değil, ben Sweetune* (Kim Seung Soo & Han Jae Ho ikilisinin oluşturduğu Kore’nin en meşhur şarkı yapımcılarından biri) ile sıklıkla çalışıyorum ve onların diğer sanatçılar için hazırladıkları şarkıların demo*larını (*demo: bir şarkının ilk hazırlandığı zamanki ön kaydı) kaydediyorum. Son zamanlarda Boyfriend ve 100% ile çalıştım. Gerçekten çok fazla şarkı yazmıyorum ama mevzu demolar olduğunda elimden gelen her şeyi yapıp uygun olabilecek şeyleri şarkıya katıyorum, şöyle söylense daha iyi olur, böyle daha iyi hissettirir şeklinde. Bu yüzden demo kaydı yapıyorum ve sıklıkla kayıt sürecini bizzat yönetiyorum.
Nasıl şarkı söyleyeceğim konusuna kafa yormak beni heyecanlandırıyor ve bu adamlar sayesinde (Sweetune) farklı tekniklerle şarkı söyleyip kayıt yapma deneyimini yaşıyorum. Benim için bu gerçekten ama gerçekten eğlenceli ve ilginç bir şey.
TSS: İlk şarkınız ‘Heaven’s Door’ da da son şarkınız ‘Ooh Ooh’ da da Sweetune ile çalıştınız ve iki şarkı da keyifli melodisiyle tatlı sözleriyle dikkat çekiyordu. Müziğiniz aracılığı ile nasıl bir imaj çizmek istiyorsunuz ve neden bu tarz bir müzik yapmayı seçtiniz?
Eric Nam: Heaven’s Door parçasında biz yetenek yarışması sürecinde yarattığım tarzı sürdürmek istedik. Bu görüntünün benim gerçek karakterimden çok uzak olduğunu düşünmüyorum. İnsanlar farklı durumlarda farklı yanlarını gösterebilirler. Ve ‘Heaven’s Door’ benim normal karakterimi, ‘Ooh Ooh’ ise benim aşırı mutlu olduğum andaki hallerimi yansıtıyor.
‘Ooh Ooh’ yurt dışındaki dinleyicilerin gerçekten sevebileceği fakat Koreli insanların ‘Bu ne ya?’ diyebileceği bir tarzda olduğu için büyük riskti. Bu da sanırım Kore müzik piyasasında ve Korelilerin müzik anlayışında aşırı çeşitlilik olmamasından ve Batı hatta Japon müzik piyasasına göre çalışılmasından kaynaklanıyor. Japonya’da insanlar daha pop şarkılar dinliyor ve bu yüzden değişik tarzlar denemeye cesaret edilebiliyor.
Tüm bunları söylesem de benim de müzik konusunda yapabileceğim çok aykırı şeyler yok. Çünkü bende bu melodilere alışığım, onları seviyorum. Eğlenceli şarkılarla Bruno Mars şarkılarının verdiği hissiyatı dinleyicilere yaşatmak istiyorum. O benim için bir müzik ikonu. ‘Onun gibi olmak istiyorum’ gibi bir düşüncem yok ama onun gibi saygı duyulur biri olmak istiyorum.
TSS: Cover yapacağınız (yeniden yorumlayacağınız) ve Youtube üzerinden yayınlayacağınız şarkıları nasıl seçiyorsunuz?
Eric Nam: Aslında ‘hangi şarkılar popüler’ ve ‘gerçekten büyük beğeni toplayabilir’ düşüncesine dayanıyor. En büyük pişmanlıklarımdan biri ‘Let it Go’ şarkısına cover yapmamak oldu. Film* (Frozen filminin ost’si bu şarkı) Kore’de vizyona girdiğinde izledim ve şirketime, yapımcılara ‘Bu şarkı çok BÜYÜK olay olacak. İzleyin, öyle bir patlama yapacak ki göreceksiniz’ dedim. Ama onları bunu yapma konusunda ikna edemedik. Bu yüzden cover yapmaktan vazgeçtim ve ertesi hafta Kore’deki herkes büyükanneler dâhil çıldırmış gibi şarkıyı cover yapmaya başladı. Eğer cover’ı yapmış olsaydım ilk olabilirdim!
Popüler olarak şarkıları seslendirmek tanınma konusunda yardımcı olabiliyor. Ama ben bunu sırf yapmak istediğim için yapacaktım. SPICA grubundan BoA ile birlikte ‘썸(Some)’ (Junggigo ve Sistar’dan Soyou’ya ait) parçasının İngilizce versiyonunu kaydedeceğiz. Fakat henüz vakit bulamadık. Belki de bu yüzden popüler olduğundan başka bir şarkıyı yorumlayabiliriz. Esas sorun yapılacak milyon tane iş varken video çekip, düzenlemeye vakit bulmanın zor olması.
TSS: Peki siz şu anda müzik konusunda neler yapıyorsunuz? Biz yakın zamanda sizden bir şeyler beklemeli miyiz?
Eric Nam: Keşke kendim için bir şeyler yapıyorum diyebilsem. Dürüst olmak gerekirse yapmıyorum ve bir şirketle çalışmanın gereği olarak diğer grupların da yayınlaması gereken çalışmaları var. SPICA’nın bir şeyler yayınlamasını bekleyen yığınla insan var, bu yüzden ben sıramın gelmesini sabırla bekliyorum.
Bu arada kendim için şarkı yazmaya çalışıyorum. Farklı söz yazarlarıyla birlikte de çalıştığımdan çok sayıda orijinal içerik geliyor. Belki bir idol grup belki de kendim için olacak orası kesin değil ama çok sayıda şarkı yazıp, demo kayıtlarını yapıyorum, doğrudan kayıtları yönetip gerektiğinde bazı idol grupların şarkılarında back vocal* (arka planda şarkıyı söyleme) olarak görev alıyorum. Bu durum benim için eğlence niteliğinde çünkü onların şarkıları yayınlanmadan önce şarkılarını dinlemiş hatta şarkıya sesimle katkı yapmış oluyorum.
Sadece sahnede performans sergilemekle yetinmeyip kendimi bir müzisyen olarak geliştirmek için elimden geleni yapıyorum. Sanırım ben şimdilerde bunu yaptığım dönemdeyim ve umuyorum ki bu alanda kendimi geliştirmeye devam edeceğim. Bir şarkıcı olarak Toronto ve Malezya’da performans sergileyeceğim ve ayrıca Kore’de haftaya bir festivalde sahne alacağım.
Ben böyle bir konumdayım, ama bunun için şükrediyorum… Yapacak işinin olması olmamasından daha iyidir, bu yüzden elimden geleni yapıyorum. After School Club ve We Got Married için çalışıyorum ayrıca radyo programlarına katılıyorum. Sevdiğim müziği yapma imkanı fazla bulamasam da, elbet onu da yapacağım. Bu yüzden millet lütfen sabırla beni bekleyin!
TSS: Bir röportajınızda yurt dışına gitmeyi gerçekten sevdiğinizi ve dünyanın her yanındaki hayranlarınıza performans sergilemek istediğinizi söylemiştiniz. Şimdiye kadar bunu ne derece gerçekleştirebildiniz? Özellikle gitmeyi istediğiniz ülkeler var mı?
Eric Nam: Pekala ben buradayım, bu yüzden çok çalışıyorum. ‘Oh, Ben Avustralya’ya gidiyorum ve Melbourne’de sahne alacağım’ diyorum ama pek çok hayran bunun olabilmesi için bir organizatörün olması, anlaşılması, bilet fiyatının belirlenmesi, satışların olması falan gerektiğinin farkına varmıyor. Bu konuda yapabileceğimiz bir şey yok. Bunu yapacak imkanımız da yok. Bu yüzden ne zaman bizler ‘Oh, şu ülkeye gidiyoruz’ diyorsak gidebilmemiz için sizlerin de çabalamanız gerekiyor. Melbourne’dekii hayranlarım seslerini duyurdu ve SQ Entertainment’ın da çabalarıyla K-Wave için buraya gelebildim. Aynı şey Fas’ta K-Con için ‘Biz Eric’i K-Con’da görmek istiyoruz’ demesiyle oldu. Ve soysal medya üzerinden sesini duyuran aktif hayranlarım sayesinde önümüzdeki hafta Toronto’ya gideceğim. Bir haftalığına Malezya da olacağım ve henüz kesinleşmese de daha fazla performans sergilemek için planlar yapıyoruz. Çok yakında bunları duyurabilmeyi umuyorum.
Keyifli ve çok yorucu olsa da jet lag* (uzun süren uçak yolculuklarının insan üzerinde yarattığı etkiye verilen isim) yaşamaktan korksam da gerçekten sevdiğim şeyi yapabildiğim beni seven hayranlarımla buluşabildiğim için şükrediyorum.
TSS: Sadece 5 dakikalığına bir şarkı söyleyebilecek olsanız izleyicilerin üzerinde büyük bir etki yaratmak için hangi şarkıyı söylemek istersiniz ve neden?
Eric Nam: Sanırım ‘Say Something’ şarkısını söylerdim. Çünkü vokal aralığı olarak söylemesi çok zor bir şarkı değil fakat duygusal manada sözleri izleyicilere hissettirmek söz konusu olduğunda zor bir şarkı. Sanırım burada kilit nokta benim sesim olurdu. Herkes kendi ses aralığına uygun şarkılar söyleyebilir. Nihayetinde düşük tonda da olsa yüksek tonda da olsa insanların dinlemekten keyif alacağı şarkıyı bulmak önemli. Bu yüzden ben o mükemmel dengeyi bulmanın önemli olduğunu düşünüyorum. Bu şarkının (Say Something) benim ses tonuma en iyi giden şarkılardan biri olduğunu düşünüyorum.
TSS: Sahnedeyken izleyicilerde görmeyi en sevdiğiniz şey ne?
Eric Nam: İnsanların eğlendiğini ve bazılarının da şarkıya eşlik ettiğini gördüğümde… Ben ‘Oh, onlar şarkımı biliyor, bu harika! Teşekkür ederim!’ diye düşünüyorum. Ben çok fazla performans sergilemediğim için insanları gülümserken ve müziğin tadını çıkarırken görmek istiyorum… Mayıs ayında Seoul Caz Festivalinde sahne aldığımda çok keyif almıştım. Çünkü 2000-3000 kişi aynı anda şarkıları söyleyip keyifli vakit geçiriyordu. Bu çok güzeldi, eğlenceliydi.
—
The Seoul Story olarak Eric’e gelecekteki çalışmalarında başarılar diler ve SQ Entertainment’a bu röportajı yapma imkanı tanıdığı için teşekkür ederiz.
Türkçe Çeviri: Ice Queen # 34
– Çevirilerimin başka yerlerde kullanılması, kaynak gösterilmeksizin alıntılanıp paylaşılması KESİNLİKLE YASATIR! Lütfen harcanan emeğe, zamana saygı gösterin..
kaynak: the seoul story. com
Sitemizin editörlerinin kişisel olarak hazırladıkları köşe yazıları.